ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"hatunun boyu 1.50, aradığı adamın boyu 1.90, beraberlik 3.90"
beşiktaşlılara tinerci denilmesinin sebebi
-
şu eşofman takımı tanıtımı yüzünden olabilir.
28 ocak 2015 midpoint rezaletinin olay olması
-
23 ocak 2015 midpoint rezaleti adlı başlığın 28 ocak 2015'de 23 ocak midpoint olayı olarak isminin değiştirilmesidir. sözlük tarihinde ilk defa bir başlıkta rezalet kelimesi olay kelimesiyle değiştirilmiştir.
tarihe not düşülsün.
(bkz: ticari itibarı zedeledin ve şimdi kanzuk gelecek)
bir sonraki versiyonu muhtemelen şu şekilde olacaktır.*
(bkz: 2 şubat 2015 midpoint olayının olay olması)
özet : midpoint otoparkını kullanırken dikkat edin. *
karşı cinse dönüşülse yapılacak ilk şey
-
bir tur daha dönüşüp yeniden erkek olurdum. bu ülkede kadın olunmaz olm manyak mısınız? resmen "survival mode"da oynuyorlar hayatı.
çağla büyükakçay
-
"cagla buyukakcay captured her first wta title in front of an ecstatic home crowd in ıstanbul; because of this, you've voted her wta breakthrough of the month."
wta sitesinde nisan ayının en ilerleme kaydeden ismi seçildi halk oylaması sonucu. artık internet anketlerinde gülen cemaati ve polonyalılar kadar söz sahibiyiz (random kahkaha)
tebrikler çağla!
bir de ek: evet, siegemund büyük iş yaptı ancak türkiyeli bir kadın tenisçinin kendi evinde tarihte ilk kez bir kupa kazanmasını da alman oyuncunun performansı kadar mühim. elbette oylara abandık ettik lakin çağla'nın hakkı da çağla'ya... etmeyin.
bi de bi de şu haber de nefis
mesaja geç cevap verenin mesajına geç cevap vermek
-
yapamadığımdır.
aklım o mesajda kalıyor arkadaş.karşımdaki nasıl bu kadar manyakça geç yazabiliyor anlamıyorum.mal sanki dünyayı yönetiyor.
geç yazan insanlar için en güzel temennim 'umarım ölmüştür.'
debe editi: bir anlik sinirle yazilmis entryme destek vererek yalniz olmadigimi hatirlatan herkese tesekkurler efenim.
mesajlariniza erkenden cevap alabilmeniz dilegiyle.
halil söyletmez'in ekşi sözlük'e sallaması
-
(bkz: halil söyletmez kim amk)
kıçlarından yeni bir kurtuluş günü oluşturuyorlar
-
yunan mağlubiyeti epey zoruna gitmiş olan bir siyasal islamcının çığlığıdır.
cem yılmaz'ın efkarlandıran videosu
-
hadi ben yarın işe gidiyorum.
senin canın neye sıkkın bilader
kalp kırmadan ter kokuyorsun deme yolları
-
eski ev arkadaşıma uyguladığım bir taktiktir. şöyle ki, duştan sonra deodorantımı devamlı onun göreceği şekilde sıkmaya başlamıştım. önce algısına oynadım. sonrasında da "yaa bi deodorant keşfettim inanılmaz, kampanyadaydı iki tane aldım sen de denemek ister misin?" diyerek olayı hiç büyütmeden odasına koymuştum. ama keşke kalbini kırsaymışım bir kere bile kullanmadı. sonrasında da evleri ayırdım. evleri ayırmamın temel 3 sebebinin arasında da bu vardı.
kim bilir şu an kimler bu başlığı okuyarak ona ter koktuğunu söylemenin yolları arıyordur. hiç uğraşmayın ya direkt söyleyin ya da öldürün ne bileyim.
evlenen her akrabaya altın takan gariban aile
-
benim ailem olur kendileri. karşılığında gittiklerinin onda biri bile gelmedi.
eşi ölünce alyansını çıkarmayan insan
-
annemdir.
içinde babamın isminin yazdığı ince, düz, sade bir halka ama annem için her şeyden değerli. bu alyans annem için ne kadar değerliyse babamın alyans takmayışı da o kadar dertti. babam nişanlandıktan kısa bir süre sonra ekonomik sebeplerden dolayı kendi yüzüğünü satmak zorunda kalmış. yıllarca belini doğrultamadığı için de ikinci bir alyans alamamıştı.
anneler malum kirli çıkıdır, ellerine üç beş kuruş geçse hep biriktirirler. ne zaman kenarda köşede bir birikim yapsa babama yüzük almayı teklif ederdi, babam da çok isterdi, birçok erkeğin aksine alyans takmayı sevdiğini söylerdi, her ne kadar çok kısa bir süre takmış olsa da belki de tadını çıkaramadığı için hep içinde kalmıştı. ama yıllarca annemin birikimleri hep farklı yerlere, onlara göre bir alyanstan daha gerekli olan yerlere yani bize harcandı; kardeşim ve bana.
nihayet yıllar sonra annem de işe girmiş çalışıyorken alyans alacak kadar parayı biriktirdiler. hiç unutmam hep beraber gittik seçmeye, bir tane beğendik içine annemin adını yazdırdık. ikisi de öyle mutluydular ki.
bir süre taktı babam alyansını. sonra hastalandı, art arda ameliyatlar, kemoterapiler, işten ayrıldı. ekonomik sıkıntılar yine başladı derken babam yine alyansını satmak zorunda kaldı. bir alyans kaç para edebilir ki? en azından bizim aldığımız çok bir şey değildi ama hayat bazen insanı bir liraya bile muhtaç edebiliyor, işte öyle bir zamanda sattı babam alyansını. her ne kadar üzülseler de buna mecbur olduklarını farkındaydılar. yine alırız dedi babam anneme.
yine alırız dedi ama yine alacak kadar yaşayamadı maalesef.
annem için bu alyans babamdan sonra parmağından çıkması düşünülecek bir şey bile değildi, gözü gibi, ne bileyim eli gibi bir şeydi. insan eşi ölünce gözünü çıkarıyor mu? en fazla kalbini çıkarıyordu sanırım, bu da öyle bir şeydi.
yine alırız demişti ya babam, o hep istediği ama almanın bir türlü kısmet olmadığı alyanstan kardeşimle ben aldık anneme, babamdan dört yıl sonra içine ikisinin adını yazdırdık. 27 yıldır hiç çıkarmadığı incecik alyansının üstüne taktı, sanki babam yıllarca parmağında taşımış da ölümünden sonra anneme emanet etmiş gibi, öyle bir bağlılıkla.