hesabın var mı? giriş yap

  • yeğen (y, yaş 8), ben (b)

    yeğen ile evde baş başa yemek yemekteyken yeğenin ayranını masaya dökmesiyle başlayan diyalog.

    y: olsun dayı.

    ben cevap vermeden masayı silerken.

    y: olsun olsun.

    b: oğlum ayranı sen döktün, teselli için benim sana olsun demem lazımdı.

    y: olsun olsun.

  • benim bu. yapım böyle. herhangi bir psikolojik tespit kasacak değilim. kimseyle kötü değilim. kimseyle aram da bozuk değil.

    boş muhabbete gelemiyorum.

    enteresan şekilde beni arayıp sorarlar mesela.

    sanırım nedeni görüşülen akraba sayısının minimum sayıda olması ve iş için başka bir şehirde yaşadığın için geçmişinden uzakta olmak.

    ömrümde hiç toplu mesaj da yollamadım mesela.

    aslında kalabalık ortamları severim. ama istediğim zaman girip , istediğim zaman da o kalabalıktan çıkıp yalnız kalabilmeliyim.

  • vay be! bir de şurayı hala görmeye giden var. beton görmek isteyen ankara' ya falan gitsin, en azından daha az arap görür.

  • başta şempanzeler, goriller, orangutanlar ve gibonlar olmak üzere diğer primatlarla aramızda ortak olan sayısız paydadan biri.

    insan, saydığım diğer primatlarla ortak atadan türemiş bir hayvan ve her ne kadar evrim süreci boyunca iki bacağı üzerinde dik durabilme yetisinin yanında iki ayak üzerinde yürüyebilme ve koşabilme yetisini de kazanmış ve bunda zamanla ustalaşmış olsa da, dört ayak üzerinde yürüyen atalarının izlerinden tamamiyle arınmış değil. bir primat olan insan, bugün dört ayak üzerinde yürümüyor belki ama iki ayak üzerinde yürürken bile dört ayak üzerinde yürüyen kuzenleriyle aynı uzuvsal hareketi yapmaya devam ediyor.

    primatlar, "sağ bacak + sol kol" --> "sol kol + sağ bacak" şeklinde formülleştirilebilecek çiftli bir kombinasyona göre yürüyorlar. kediler ve köpekler gibi "quadrupedal", yani dört ayak üzerinde hareket eden diğer pek çok hayvan türü ise "sol kol" --> "sağ bacak" --> "sağ kol" --> "sol bacak" şeklindeki tekli bir nizama göre yürüyorlar.

    bu hareketleri görselleştirmek için, bundan yüz yıl kadar evvel ardışık hayvan hareketi fotoğrafları çekmeye başlayarak sinemanın mimarlarından biri olduğu gibi evrimsel biyoloji çalışmalarına da çok kıymetli materyaller sunmuş olan eadweard muybridge'e danışabiliriz. misal, bu ardışık fotoğraf dizisi, muybridge tarafından çekilmiştir ve bir primat olan bir babunun yürüyüşünü göstermektedir. bu fotoğraf dizisinde ise koşmakta olan bir insanı hareket halinde görüyoruz. görüldüğü gibi, evrim ağacının aynı ana dalını paylaşan birer ara dal olan babunlar ile insanlar, aynı uzuvsal yasaya göre hareket ediyorlar. bu yasaya göre bir primat, sağ bacağıyla eş zamanlı olarak sol kolunu ileri taşıyor ve yerle temas ettiği zaman aynı işlemi sol bacağı ve sağ kolu ile tekrarlıyor.

    şimdi bir de, genetik anlamda ancak uzaktan akraba olabileceğimiz diğer hayvanların hareketlerine bakalım:

    bir at,
    bir keçi,
    bir kedi,
    bir inek,
    bir fil.

    bu ardışık fotoğraf dizilerinde gördüğümüz dört ayaklı hayvanları hareket anlamında biz primatlardan ayıran, onların arka ayaklarını yürümek için kullanırken ön ayaklarını, yani kollarını yürümek dışında bir amaçla kullanamıyor oluşları. misal, bir insan iki ayağı üzerinde yürürken ellerini kullanıp su içebiliyor. aynı şekilde bir şempanze, iki ayağı üzerinde yürürken ellerini kullanıp muz yiyebiliyor. primatların omurga yapıları ve kemiklerinin dizilimi bunun için uygun pozisyonda. fakat atlar, keçiler, kediler, inekler ve filler, ancak dört ayak üzerindeyken hareket edebilen hayvanlar. bunu, bu hayvanlar ile primatların el-ayak yapılarını karşılaştırarak da görebiliyoruz. bu hayvanlar, böyle bir durumda oldukları için yürürken üç bacaklarını yerde bulunduruyor, ancak tek bacaklarıyla ilerleyebiliyorlar. insan haricindeki diğer primatlar ise "sağ kol + sol bacak" gibi çaprazlama uzuv çiftleri kullanarak hareket edebiliyorlar.

    bir başka deyişle, uzuv kullanımı açısından "diğer dört ayaklılar < insan haricindeki primatlar < insan" şeklinde bir sıralama yapabiliriz. zira insan, diğer primatlardan ayrı olarak "dört ayaklılık"tan kurtuluşu yansıtıyor. gelişmiş bir alet kullanma becerisine sahip olan insan, yürüdüğü sırada kollarını özgürce kullanabildiği için doğadaki diğer türler karşısında da avantaj yakalamış oluyor.

    entry'nin başında da belirttiğim gibi, çaprazlanmış çiftler halindeki bacak-kol salınımımız, dört ayaklı atalarımızdan kalan bir miras olarak varlığını sürdürüyor. dahası, bu miras, yürüyüş ve koşu sırasında bize kolaylık sağlayan bir fonksiyon vazifesi de görüyor. 2009 yılında cosmos magazine'de yayınlanan bir makaleye göre, kollarımız sallandıkları sırada yürüyüşümüze %12 oranında bir efor kolaylığı sağlıyorlar. kulağa küçük bir miktar gibi gelen bu oranın, 10 kg'lık bir sırt çantasına eş değer bir yükü ortadan kaldırdığı belirtiliyor. yakın zamanda the journal of experimental biology'de yayınlanan bir makaleye göre ise, koşarken kollarını sallayan bir insan, kollarını arkasında sabit tutan bir insandan %3, kollarını göğsünde birleştiren bir insana kıyasla %9, kollarını başının üzerinde birleştiren bir insandan ise %13 oranında daha az enerji harcıyormuş.

    bu bilgiler ışığında insanın sokağa çıkıp elini-kolunu sarkaç gibi sallaya sallaya dolaşası, koşturası geliyor.

  • - evet beyler benim maçım biter
    + falcao abi, bir beş dakika daha oynasaydın be abi
    - kaçıcam hüseyin kardeş işim var
    + bari maç başından düşseydin be abi. falcao abi 10 dakikaya 100bin maç başı verdik. bir 10 dakika daha oyna maç başından düşelim abi.
    - ne zaman sakatlanacağımı sana mı soracağım aslanım?

  • şöyle bir şeydir:

    "hemen bir iş bulup, içine sazanlama atlamalıyım. maaş, işin içeriği, şirketin yapısı vs. önemli değil. bi yerden başlayayım da, daha iyi olur nasılsa... zamanla yükselirim."

    yükselemedi.

  • büyükbaba paradoksu denilen paradoksu çözmek için ortaya atılmış möbius zaman akışı hipotezi'nin iddialarından biridir. her ne kadar fiziksel gerçekliğe sahip olduğu hakkında hiçbir delil olmasa da oldukça keyifli ve insanı düşünmeye zorlayan bir hipotezdir bu.

    bu hipotezin ne olduğunu anlayabilmek için öncelikle zaman akışı ve möbius şeridi kavramlarının ne olduğunu bilmek gerekir.

    zaman akışı dediğimiz şey basitçe olayların nedensellik ilkesi ile, yani sebep sonuç ilişkisi doğrultusunda, tek yönde ilerleyecek biçimde sıralanmasıdır.

    diyelim ki bir kağıt var ve biz bu kağıdın üzerine olayları geçmişten geleceğe doğru sıralıyoruz. bu durumda zaman tek bir yöne doğru akacağından bu düzlem üzerinde geriye gitmek mümkün olmaz. çünkü düzlemde geri gidebilirsek, gerideki olayları değiştirebiliriz. eğer gerideki olayları değiştirebilirsek de zamanda geriye gittiğimiz noktayı değiştirmiş, yani zamanda hiç geri gidememiş oluruz. bu durumda zamanda geriye gitmek bir paradoks yaratır. bu paradoksa da büyükbaba paradoksu denir.

    büyükbaba paradoksu basitçe zamanda geri gitmenin imkansız olduğunu gösteren bir paradokstur.

    bu paradoks şu şekilde işler:

    ben diyelim ki x yılında doğuyor ve y yılında zamanda geriye gitmeyi mümkün kılan bir zaman makinesi icat ediyorum. y yılında bu makineyi kullanarak dedemin henüz çocuk olduğu tarihe gidip dedemi öldürüyorum. dedemi öldürdüğüm için annem doğamıyor. annem doğamadığı için x yılında ben doğamıyorum. x yılında ben doğamadığım için de y yılında zaman makinesini icat edemiyorum. böylelikle benim y yılında zamanda geri gidebilmemi sağlayacak bir zaman makinesi icat etmem imkansız oluyor.

    bu zaman çizelgesinin yazılı olduğu düzlem şu şekildedir: görsel

    bu kağıt üzerinde yalnızca soldan sağa doğru ilerleyebildiğimizi ve başka hiçbir yöne gidemediğimizi hayal edelim.

    peki eğer kağıt üzerinde yalnızca tek bir yönde hareket edebiliyorsak, o zaman nasıl zamanda geri gitmemiz mümkün olabilir?

    bunu yapabilmek için zaman akışının yazılı olduğu düzlemi bir möbius şeridine çeviriyoruz.

    möbius şeridi topoloji derslerinin en başında anlatılan ve oldukça ufuk açan bir kavramdır. möbius şeridi basitçe tek bir yüzü olan kağıt olarak hayal edilebilir.

    bir a4 kağıdı düşünelim. bu a4 kağıdının ön tarafında size bakan bir yüzü, arka tarafında ise sizin baktığınız tarafa bakan bir yüzü bulunacaktır. yani a4 kağıdı ön-arka yüz olarak toplam 2 yüze sahip olacaktır.

    ancak eğer bir a4 kağıdını möbius şeridi oluşturacak biçimde döndürürsek, bu durumda bu kağıdın yalnızca bir yüzü olacaktır.

    möbius şeridi

    bunu yaptığımızda sadece tek bir yönde ilerlesek bile bir döngü oluşturacağımızdan, zamanda ilerlemek aynı zamanda, zamanda geriye gitmek anlamına da gelecektir.

    yani eğer biz zaman çizgisini bir möbius şeridi olarak hayal edersek, tek bir yönde ilerlesek bile aynı anda hem geçmişe doğru hem de geleceğe doğru ilerlemiş oluruz.

    şimdi zaman akışını yazdığımız düzlemi bir möbius şeridi olarak hayal edip olayları tekrar değerlendirelim.

    ---> ben x yılında doğuyorum ---> y yılında zaman makinesi icat edip geçmişe gidiyor ve dedemi öldürüyorum ---> dedemi öldürdüğüm için annem doğamıyor ---> annem doğamadığı için x yılında ben doğamıyorum ---> ben doğamadığım için y yılında zaman makinesini icat edemiyorum ---> zaman makinesini icat edemediğim için geçmişe gidip dedemi öldüremiyorum ---> dedemi öldüremediğim için annem doğuyor ---> annem doğduğu için x yılında ben doğuyorum ---> x yılında ben doğduğum için y yılında geçmişe gidip dedemi öldürebiliyorum --->

    bu döngü sonsuza dek devam ediyor ve döngünün hiçbir yerinde zaman akışında ilerlediğim yönü değiştirmem gerekmiyor.

    bu olayı yukarıdaki gibi anlamak zor olacağından ve ben 3 boyutlu resim çizip bu olayı gösterme yeteneğine sahip olmadığımdan möbius şeridi üzerinde olayı gösterdiğim 36 saniyelik bir video çektim: möbius zaman akışı

    bu olay aslında fizik ile ilgili değil, matematiğin nelere kadir olabileceği ile ilgili bir düşünce deneyinden ibarettir. yani aslında geçmişe yolculuk fizik kanunlarınca değil, matematik evrenindeki bir düşünce sisteminde mümkündür.

    ileri okuma için:

    möbius şeridi wiki

    topoloji wiki

    möbius zaman yolculuğu

  • maaş almaya 19 gün, cepte 24 tl var. her gün 1 tl harcasam 5 tl artıyor. bu kadar nakiti üzerimde taşımaya korkuyorum. birileri paramın peşinde, takip edildiğimden şüpheleniyorum sözlük.

  • güzel kızın alışık olduğu bir harekettir. asıl çirkin kıza yol ver de gününün güzel geçmesine vesile ol. belki seni uzun süre unutamaz çünkü bana da bir keresinde, sanırım 2002 kışıydı, birisi yol vermişti de hala bazen onu düşünür mutlu olurum.
    (bkz: you made my day)

  • takımın trabzonspor hakkında tek bir entrym yokken beni bu başlığa yazmaya iten şey nedir bilmiyorum.

    ersun hoca takımın başına geçmiş, takım ligde ve avrupada iyi sonuçlar alıyoruz, iki maç kazanınca tüm trabzonsporlularda olduğu gibi erken gelen "lan acaba bu sene şampiyon olur muyuz?" düşüncesi, sırada beşiktaş maçı, hakederek kaybediyoruz, "en azından beşiktaşa yenildik" tesellisi hakim oluyor. biz olamazsak siz olun şampiyon, daha şimdiden hakettiniz. ruhunuz güzel, takımınız güzel, kaleciniz forvetiniz güzel, teknik direktörünüz şahane, bi tek başkanı çözemedim ama diğerlerinden iyidir kanaatimce.

    ruşen amcanın oğlu sedat'ın güzel ve başarılı nişanlısı gibisin beşiktaş, herkes taktir ediyor, ben sedat'ı kıskanıyorum..