ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ıslak hamburger
-
bir kere yedikten sonra evde çok kolay bir şekilde tarifini çözümleyebildiğim yiyecek. bunu ilk kez burada açıklıyorum.
şöyle ki: bir miktar domates püresi, çok az biber salçası, zeytinyağı, az miktarda ketçap, ezilmiş sarımsak ya da sarımsak tozu, karabiber ve tuzu, suyla 15-20 dakika kadar kaynatıyoruz. daha sonra hamburger ekmeğini bu sıvıya bandırıp buharda bir kaç dakika tutacağız. yalnız önemli bir mevzu var ki; o da hamburger ekmeğinin türevi. hamburger ekmeği mümkün olduğunca pofidik fırın staylı olmalı. marketten aldığımız ince hamura katkılı hamburger ekmekleri o buhar ve sıvıya dayanıklı olamayabiliyor, parçalanıp gidiyor.
son aşama ise, ıslattığımız hamburger ekmekleri arasına köfteleri boca etmek. köfte önceden yapılmış bol soğanlı her hangi bir köfte olabilir. afiyet olsun.
yaşamaya dair
-
nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
1
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...
murda sarılınca hadise'nin göğüslerinin dirkilmesi
-
dirkilmek.
bu kelime bugün itibariyle lugatımda yerini buldu.
bu detayı kim, nasıl, ne yaparken yakaladı lan? bu ülke beni cidden korkutmaya başladı.
mac pc'lerde fan olmaması
-
apple fanları yetiyordur. ondandır.
nöropsikiyatri
-
bir nöropsikiyatrist, sinir sistemi hastalıklarına atfedilebilen ruhsal bozukluklarda uzmanlaşmış bir tıp doktorudur (örneğin, okb, bipolar bozukluk). nöropsikiyatri, psikiyatrinin bir alt uzmanlığıdır (psikiyatriye nörolojinin eklenmesi).
psikiyatrist, zihinsel bozuklukların tanı, önleme, çalışma ve tedavisinde uzmanlaşmış bir tıp doktorudur. psikiyatri, nöropsikiyatriden bağımsız bir kategori değil, bir şemsiye terimdir diyebilirz. en popüler nöropsikiyatri modeli (bkz: bilişsel nöropsikiyatri) (nöropsikiyatriye bilişsel psikolojinin eklenmesi) olarak bilinir.
(bkz: psikofarmakoloji) ile birleştiğinde bilişsel nöropsikiyatri birçok vaka için en iyi sonuçları verir. psikoterapinin bu ortama eklenmesi ise hastalar için refahın gelişimini en üst düzeye çıkarır. nöropsikiyatristin aralarında karıştığı olguların türü genel psikiyatrik vakaların bir kısmı için, ancak çoğu zaman sinir sistemine zarar veren hastalığına bağlıdir.
kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum
-
mantıklı bir laf. zira insan kitap okumamanın eksikliğini hissetmez, çevresindekilere hissettirir. zaten "kitap okumuyorum, eksikliğini hissetmiyorum" açıklamasında bile bu eksiklik ayan beyan ortada.
hamile kediyi parçalatan çocukların ifadeleri
-
özendirici mafya dizileri meyvesini vermeye başladı. siz rakı bardağını sansürlemeye devam edin.
berlin'de iç çamaşırlarıyla güneşlenen kızıl kadın
-
edit: başlık başa kalmış.
rahatlığı, yaşadığı yerdeki insanların fotoğrafını çekip internete yüklemeyeceğini bilmesinden kaynaklanan kadın.. haklı tabi, nereden bilsin öküzün birinin botla arkasından geçeceğini.
o gün şampanya patlatanla mı rabbine şükredenle mi
-
şampanya patlatanla amk.
evrim teorisi
-
berzahin yaptigi gibi, 5 duyu uzerinden yaradiliscilikla sentezlenecek bir sey degil: "canlıların dış dünya ile irtibat kurmalarını sağlayacak 5 duyu organının 5'inin de meydana geldiğini görüyoruz. bal gibi akıllı bir evrilme bu"
organize dinler insanlari ne kadar antropomorfik (edit: anthropocentric olacak bu, insan-merkezci yani) hale getiriyor. bir kere insanlarda 5 "temel" duyunun otesinde bir duzine baska duyu var (dokunma bir cok duyunun birlesimi, kasinma ayri bir duyu), fakat bunun otesinde dis dunya ile irtibat kurmanin sonsuz yolu var:
gorme dedigin sey, elektromanyetik spektrumun yuzde 10 uzeri -26'lik kismini algilamaktan ibaret. onda biri degil, binde biri degil, trilyonda biri degil, 26 tane sifir var orada. bu spektrumun baska kisimlarini algilayabilseydin, sonsuz sayida baska duyun olacakti.
duyma dedigin sey, 20 kilohertzlik ufak bir araliktaki hava titresimlerini algilamaktan ibaret. ultrasonu algilayabilseydin bu baska bir duyu olacakti.
koku ve tat dedigin kucuk bir grup kimyasali algilayabilmekten ibaret.
bunlarin otesinde hava basinci, manyetizma, elektrik alanlari, radar, isigin polarizasyonu gibi dis dunyayla irtibat kurmaya yarayacak bir cok yontem tamamen biyolojimiz disinda. baska hayvanlar bu ozelliklerin bazilarina sahipler, bazi olasi duyular ise kimsede yok (zayif elektromanyetik kuvveti algilayan varsa beri gelsin. edit: zayif nukleer kuvvet olacak o *)
daha ilginci, sinirli algimizin otesinde, varolan alginin neural-mapping'i (ben uydurdum, yani reseptorlerin beyinde yarattigi etki) sonsuz ayri sekilde olabilir. 650 nanometre dalgaboyu olan radyasyona kirmizi diyorsun ama bu yesil de olabilirdi, klasik muzik senfonisi de, hic hayal edemeyecegimiz bir duyu/algi da. sonsuz sayida kombinasyonun cok kisitli bir kismini tecrube edebiliyoruz.
bunlara bakip da hala "usta oradan bi bucuk akilli tasarim, ustune azicik evrim ilave et" diyenin aklini tasarlayanin aklindan suphe edecek sekilde evrildim.
türkiye'de gereksiz yere pahalı olan şeyler
-
türkiye'de her şey gereksiz yere pahalı. çünkü vergiler ile ayakta duran bir devlet var. gaz açma ücretinden kdv alınan bir ülke türkiye.
ben gereksiz yere ucuz olanı söyleyeyim, gerisi zaten pahalı. insan hayatı ve emeği. evet, bu ikisi çok ucuz türkiye'de. gereksizce ucuz hem de, utanmazca ucuz.
kendisine saldıran pitbull'u haşat eden at
-
uysal ve efendi durduğuna aldanılmaması gereken bir hayvan olan atın tersinin ne kadar tehlikeli olduğunu bizlere gösteren olay.
çizgi filmlerde karakterlerin fırlarken çıkardıkları ses çınladı kulağımda.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
3. dünya savaşı, şizofrenik bir kasımpaşalının kendini ortadoğunun padişahı sanmasıyla başladı