hesabın var mı? giriş yap

  • sabah annem 8 gibi uyandırdı, anneanneni aradım ama açmadı bir gidip bak diye. daha önce de ulaşamadığımız çok olmuştu yine öyle sandım. yataktan çıkıp koşa koşa gittim. anahtarım olmasına rağmen her seferinde kapıyı çalardım ama bu sefer çalmadım, neden bilmiyorum. içeri girdim annenannem yatıyordu. seslendim yavaşça, sonra tekrar seslendim, duymadı. yanına gittim, omzuna dokundum uyansın diye, uyanmadı. o zaman farkettim bir daha uyanmayacağını.

    annemi arayıp haber verdim ve balkona çıkıp bir sigara yaktım.

    cuma günü aramıştı beni, bana ‘2 ekmek ve yoğurt alır mısın’ diye. ‘senin aldığın yoğurt çok güzel oluyor yine aynısından al’ demişti. yoğurt geldi aklıma, acaba yemiş midir diye düşündüm. bakmak istedim ama cesaret edemedim.
    4-5 sene önce bir gün aramıştı. ‘müsait olduğun bir zaman gel sana bir şey vereceğim ama annene bile söyleme’ demişti, hemen gitmiştim yine. eski bir köstekli saat çıkarmıştı, dedesinin saatiymiş. ‘o kadar torunum var ama buna en iyi sen bakarsın, sende dursun demişti’, duygulanmıştım.
    haftada 1 bazen 2 kere uğrardım ihtiyacı var mı diye. konuşurduk, mahalledeki olayları anlatırdı. ‘işlerin yolunda gitsin diye her gün dua ediyorum ben sana, derdi. belki bu sefer yolunda gider be anneanne diye geçirirdim içimden. allaha bile inanmayan ben dualardan sonra zırhımı giymiş gibi çıkardım o evden, kendimi yenilmez hissederdim. artık zırhım yok, yenilebilirim.
    şimdi o da gitti.

    edit: yüze yakın mesaj aldım, hepsini okudum ama hepsine cevap veremedim kusura bakmayın. iyi dilekleriniz için teşekkür ederim, güzel insanlarsınız.

  • bebeklerin doğduktan hemen sonra yıkanmasının, bebekleri dış etkilere karşı savunmasız hale getirmesi.

    kanada hastaneleri tarafından ailelere bebeğin doğduktan minimum 8 saat sonra yıkanmasının tavsiye ediyor.

    bebeğin doğar doğmaz yıkanması american journal of obstetrics & gynecology dergisinde yayınlanmış bir çalışmaya göre bebeğin e. colli, b strep vb. gibi doğum sonrası enfeksiyonlara karşı çok daha savunmasız olması ve bebeğin vücut sıcaklığını sağlamakta zorlanmasına neden oluyormuş.

    bebeğin ilk doğduğunda cildinde bulunan mukoza tabakası, doğal bir nemlendirici ve enfeksiyonlara karşı koruyucu bir tabaka imiş. kir ya da pislik değilmiş. temiz bir havlu ile silinip, yıkanmadan temizlenmesi gereken bir tabakaymış.

    hatta ingiltere'de sezeryanla doğan bebeklerin bağışıklık sorunları yaşamaması için, doğum sonrası vücuduna doğum sıvısı sürülmesi tavsiye ediliyormuş. ayrıca bebeğin ilk aylarında, zorunlu kalınmadıkça antibiyotik kullanılmamasına da vurgu yapılıyor.

    https://www.todaysparent.com/…lay-babys-first-bath/
    https://www.bbc.com/news/health-43785523

  • nasıl ki cemrenin havaya düşmesiyle havaların ısınmaya başladığı anlaşılıyorsa; geyiklerin tayta düşmesiyle de kışın geldiği anlaşılmaktadır.

  • --- spoiler ---

    dördüncü sezonun on ikinci bölümününden sonra ortaya çıkan tablo şu; jesse-walt-gus üçlüsünün aynı anda hayatta kalması söz konusu değil. üçünden biri ölecek ama bu sezon sonunda ama gelecek sezonun başında. dizideki rol dağılımını göz önüne alınca; gus'ın ölmesi ihtimalini diğerlerine oranla daha yüksek bir ihtimal olarak görüyorum. peki soru şu;

    gus nasıl ölecek?

    her yeri izleyen, iş ortamında güvenliği üst düzey olan, arabasına bomba konulmasına dahi uyanan bir suç örgütü lideri nasıl öldürülür? yakın mesafeden silahla öldürmek söz konusu değil, arabasını patlamak işe yaramadı. zehirlemek en azından artık kısa vadede bir opsiyon değil. hal böyleyken ne yapılabilir? güvenliği ikinci planda bıraktığı, tek başına olduğu, öldürülebilir olduğu tek bir yer var. salamanca'tı ziyaret ettiği yer. sezon başından beri bu buluşmaları izliyoruz ve son buluşmada; aldığı intikamın hazzıyla kibrine yenilen, salamanca ziyaretini şahsi şovuna çeviren gus, burada öldürülebilir. walt bilse burayı zaten kafadan hallederdi işi ama yeri bilen jesse ve o'nun kafası görece ağır çalışıyor. walt, elinde bombayla gelip; arkadaş adam bomba kokusunu alan k9 gibi hareket etti, bombayı tespit etti dediği zaman nihayet jesse'nin kafası çalışacak ve salamanca'nın kaldığı yeri walt'a anlatacak. walt, elinde patlayan bomba ile salamanca'nın yanına gidecek. durumu anlatacak; bu eleman senin ailenin kökünü kazıdı, o'nu öldürmek için bir fırsatın var diyecek. salamanca'nın üstüne ya da tekerlekli sandalyesine yahut orada artık televizyonun yanına, arkasına bi yere bomba konulacak. gus, salamanca'nın yanına gidip yüzüme baksana diye havalara girecek. salamanca bu defa yüzünü gus'a doğru çevirecek ( ve bölüm ismi hakkını verecek ) bir bakış atacak ve belki de gülerek zile basacak... boommmm. gus sizlere ömür.

    dizinin dördüncü sezonu boyunca karşılıklı gus-salamanca sahneleri izlemiş olmamız. gus'ın kendisine bakmasını istemesi. jesse'nin bu yeri biliyor olması ve bölümün adı birleşince neden olmasın?

    --- spoiler ---

  • biri bugün şöyle bir şey yazmış paylaştığı yazıya "can yücel yine döktürmüs" . şimdi kendisine can yücel in öldügünü söylesem, çektiği acılara yenisini eklemenin vebalini alacağımdan direkt listemden çıkardım. sanırım buna dayanabilir. çünkü o güçlü bi kadın ve bir lafa bakar laf mı diye....

  • ona neymiş ki?

    herkes allaha inanmak zorunda değil, buna göre senin genel ahlak kuralı dediğin şey de senin kendi ahlak kuralın oluyor.

    büyük ihtimalle hiçbir anormal hareketi olmayan gençlerdir.

  • 1-bol bol okuyun, her okuduğunuz kitap size elbet bir şeyler katacaktır. kelime dağarcığınızın aslında ne kadar dar olduğunu kitabınızıyazmaya başladığınızda göreceksiniz.

    2- plan yapın; şu kadar sürede bu kadar sayfa yazacağım diye planlar yapın ve bunlara uyun.

    3- tıkandığınız yerde bırakın; eğer yazarken zorlanıyorsanız başka bir zaman devam etmek üzere ara verin. emin olun hiç beklemediğiniz bir anda yazmanız gerekenler aklınıza gelecektir.

    4- kendinizi zorlamayın; cümleyi tamamlamak veya konuyu uzatmak için uğraşırsanız o iş olmaz, basite kaçar ve anlam bütünlüğü bozulur.

    5- tarzınız net olsun: ilk sayfalarda realist olarak yazmaya başlayıp da sonradan hayal alemlerine uçan çok aday var. siz onlardan olmayın ve bütüne bakın.

    6- önemli konuları geçiştirmeyin; asla ve asla hikayenin bütünlüğüne etki edecek şeyleri kısa tutup okuyucuyu boşluğa sürüklemeyin. eksik noktalar bırakmayın.

    7- finale özellikle özen gösterin, her şey orada sonuca varacak ve okuyucunun aklında en çok o kısımlar kalacaktır.

    8- kimseyi umursamayın; yazdığınız şeyi kardeşiniz bile okumamışsa bu sizi üzmesin, tarih nelere şahit oldu bir bilseniz.

    9- para için yazmayın; kendini için, edebiyat için yazın. değeri bilinmeyen binlerce yazar ve eser var ancak bir gün doğru insanlar tarafından okunacak ve literatüre isimlerini yazdıracaklar.

    10- izole olun; müzik dinlemeyin, arkada tv çalıştırmayın, bir kahve içmeden yazamam gibi şartların peşinde olmayın.

    11- tekrar tekrar düzenleyin; yazdığınız cümleleri en az iki üç defa düzeltmek isteyeceksiniz emin olun. dikkatli olun anlam bütünlüğü bozulmasın.

    12- coşmayın; özel bir şeyler yazayım, ben ben ben diyerek kendinizi şaha kaldırmaya çalışmayın: yüksek yerden düşenler yere daha sert çarparlar.

    13- kitabınızı özel kılacak cümleler yazın; akılda kalacak ve duyana sizin kitabınızı hatırlatacak hoş cümleler bulun.

    14- aklınıza gelen her şeyi not alın; benim de çok yaptığım bir şey olarak en büyük tavsiyem budur. emin olun aklınıza hiç beklemediğiniz anlarda hiç tahmin edemeyeceğiniz güzellikte şeyler gelecektir.

    15- imla ve dil bilgisi kurallarına çok da takılmayın; çünkü kitabınızı bastırmayı düşünürseniz zaten basımdan önce editoryal düzenlemeden geçmesi gerekecektir.

    16- 21. yüzyılın kafkası olmaya çalışmayın; kendiniz olun. tabi ki rol modelleriniz olacaktır ama başkalarının izinden gitmek yerine kendi ayak izlerinizi bırakmayı deneyin.

    17- teşekkür edin, gülümseyin, ayıyı öpün

  • - neden bizim şirketimizde çalışmak istiyorsunuz?
    + metrobüsle on dakkada gelirim. kafa rahat.
    -ama biz altunizade'ye taşıncaz
    +oooovvvvv!
    -ne oldu?
    + e daha da güzel ben de oradan geliyorum!
    -çok sevindiniz galiba?
    +çoooooook!
    -sayın üründül?