hesabın var mı? giriş yap

  • bu 100 yıllık aletlerin sihiri içinde bulunan ve giriş sinyalini yükseltmeye yarayan "lamba"ların belirli bir yük altında sinyali ufak ufak bozmaya başlamasından gelir. bu bozulma diode'lardaki ya da tranzistör içindeki gibi ani ve keskin bir bozulma değildir. lamba içinden geçen sinyal lambanın limitlerine yaklaştıkça eğilmeye başlar. s curve'e benzer bir clipping oluşur. sinyalin en üst noktalarında yaşanan bu burkulma sinyale kaynağında olmayan yeni harmonikler ekler. sinyali daha da yüksek girerseniz lambaya s curve git gide diode'lardakine benzer bir kırılma yani clipping yaşar. high gain gitar amfilerinde yaşanan durum bu iken, vintage amfilerde yaşanan durum bu kadar şiddetli değildir. ancak vintage amfiler 2 ayrı aşamada clipping yaşarsınız.

    öncelikle pre-amp katındaki lambalardan bahsedelim. pre-amp katı amfilerde ön yükseltme işini yapar. 12ax7 ve türevleri lambalardan oluşur. 1 lamba aslında 2 adet triode demektir. arkalı önlü kullanılır. pre-amp katında 1 adet 12ax7 bulunabileceği gibi 5 adet de bulunabilir (ne kadar lamba o kadar $$$). neden bu kadar çok derseniz 3 sebebi olabilir.

    1- ardından gelecek olan tonestack (pasif ekolayzer) devresi sinyalin gücünü azaltacaktır. her tonestack aynı derecede sinyale direnç göstermez. bazı tonestack'ler çok fazla direnç gösterir ve bunun pre-amp katında kompanse edilmesi gerekir. kompanse etmek için de daha fazla lamba kullanılır.

    2- ardından gelecek olan reverb tankını besleyebilmek için de ayrıca dedike bir lamba kullanılır.

    3- power amp tipi push pull ise sinyalin artısını ve eksisini birbirinden ayırıp ayrı ayrı yollayabilecek bir lamba daha kullanılabilir, phase inverter denir.

    bütün bu koşullar varsa 5 adet pre-amp lambası görmek mümkündür.

    dediğim gibi, vintage amfilerde yaşanan pre-amp satürasyonu nispeten azdır. bariz bir clipping duymazsınız ama sinyal harmonik olarak zenginleşmiş ve şiddeti doğal bir kompresyona da uğramıştır.

    pre-amp katını terk eden sinyal power-amp katına gelir. ilk defa bu noktada watt seviyelerine çıkmış olur sinyal. 1 watt, 20 watt, 100 watt artık power amp'in tipine göre değişir. vintage amfilerde power amp katında da bir miktar satürasyon olur. bir önceki kattan gelen harmonikçe zengin sinyal bir kez daha (x kare gibi düşünebilirsiniz) şenlenir, biraz daha sıkışır. ne kadar kompresyon o kadar kolay çalım. power amp'ı terk eden sinyalin bir ucu trafodan geçtikten sonra hoparlöre verilir ve o sinyal hoparlör içindeki bobinin içinden geçerken manyetik alanı disturb eder. disturb edilen manyetik alan fiziksel bir itim çekime yol açar. o itim çekim ise hoparlördeki kağıt ile titreşime dönüşür.

    işte müzisyenlerin ve gitaristlerin bu lambalı amfileri sevmesindeki 2 neden budur. harmonik olarak zenginleşmiş ses ve dinamik aralığı azalmış gitar sinyalinin çalımının kolaylaşması.

    bu işi tranzistör ya da diode yapamaz mı? yapar ama bu biraz taklit gibi olur. sinyali 30% ile 70% olacak şekilde 2'ye bölersiniz. 30%'un geçtiği yola diode döşersiniz. o sinyal hard clipping'e uğrar. 70%'ten geçen sinyal ise termemiz duruyordur. sonra bu iki sinyali tekrar birleştirirseniz hard clip soft clipe dönüşür. alın size tube screamer 808 devresi.

    bence her gitaristin mutlaka sahip olması gereken amfi türüdür bunlar. benim favori amfilerim şunlar.
    amfi seçmeye yardımcı olacak bir yazı (bkz: gitar amfisi alacaklara tavsiyeler)

  • mızrak dile geldi, çığırdı babam diye,
    koca dağı devirdin, boşa tepinmen niye,
    tyrion'a da edemedin, özgürlüğü hediye,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    bilmez misin hiç clegane dedikleri belayı,
    tazı olacak yarmayı, dağ dedikleri danayı,
    o bu değil de, yalan oldu yengeyle sizin balayı,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    anladık tamam, delikanlı adamsın,
    döğüşte bir harika, intikamda yamansın,
    şarabın iyisinden anlayan elemansın,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    bacının başına gelen, korkunç bir tufan,
    sen de aldın payını bak, yarıldı gitti kafan,
    hasmın can vermeden, korkunç bitti cafan,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    yedi rab'den dileğim, alınır topunuzun öcü,
    gün gelir düşmana, yetmez lannister'ın gücü,
    elinde sonunda tüm diyarda, adalet borusu ötücü,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler.

    nice yiğitleri yedi, kral'ın şehri denen batak,
    ne kahramanlar yitti, kimisi senden de atak,
    bunların hepsi de, gülsün diye bir kaltak,
    geldin gidiyorsun oberyn gardaş, arkandan yiğit desinler,
    mızrağına, gülüşüne, çalımına doyamadık desinler.

  • oncelikle (bkz: tesla autopilot)

    yaklasik 8 aydir tesla model x kullaniyorum. aracim ilgili videoda kullanilan 8.0 versiyonuna (ap1 de deniyor) sahip. (bu en gelismis versiyon degil, gectigimiz ay ap2 duyuruldu, ekstra hardware gerektigi icin sadece yeni teslalarda var)

    yazilanlari okudum, cehalet akiyor. fake diyenler var, mumkun degil diyen var, turkiye'de olmaz diyen var, var oglu var. kisaca diger hemen her konuda oldugu gibi bilgi yok, fikir var.

    olm siz ne acaip bir nesilsiniz yahu boyle ? olgulardan suphe duymak eyvallah, baslangic olarak mukemmel de hemen sonrasinda neden sapitiyor ve bilgi sahibi olmak ve sonra cikarim yapmak yerinde direkt iskembe-i kubraniza baglayip "olmeaz len o oylea" yi yapistiriyorsunuz ? cins misiniz olm siz ?

    videodaki uyariyi su ana dek uc defa yedim. bir an icin sagima baktigimda ondeki aracin ani fren yapmasi sebebi ile yedim ornegin. tesla'nin yazilimi eger ondeki araca yaklasma hiziniz tehlikeli sekilde artmissa uyari veriyor. eger yeterince hizli tepki verip fren yaparsaniz her sey yolunda ama tepki sureniz kazaya sebep olacak kadar yavassa bu sefer kendisi otomatik fren yapiyor. iddia filan degil bu, fact. dunya uzerinde autopilot'a sahip yuzlerce teslanin her gun yaptigi bir sey.

    ayni sekilde yazilim ap 7.0 yazilimi sayesinde ondeki aracin onundeki araci da gorebildigi icin (radar sinyallerini kullanarak) ayni "tehlikeli sekilde yakinlasma" hesabini o araclar icin de yapabiliyor ve "bak ondeki araclar aniden duracak" diye onceden sizi uyarabiliyor.

    ha bu yeni bir sey de degil, videosu internete yeni dustu de unlu oldu o yuzden haberdarsiniz.

    turkiye meselesine gelince, turkiye'de de ayni sekilde calisir. hic kafanizi yormayin. siz once tesla'nin turkiye'ye official olarak gelmesini saglayin, derdiniz o olsun.

    neden sorun degil ? cunku autopilot sizin tampon tampona gittiginizin farkinda, sadece dunyada bir turkiye'de mi tampon tampona trafik var saniyorsunuz ? aletin derdi tamponlarin arasinda 30cm mesafe kalmasi degil, sizin tamponun baska bir tampona yaklasma hizi. saatte 1 -2 km hiz ile giderken diger araba 30cm otenizde diye yaygara koparmiyor yani. ondeki arac duramayacaginiz kadar ani sekilde durursa uyariyor. yani siz dert etmeyin, turkiye'de de mukemmel sekilde calisir.

  • anish kapoor'un gerçek bir şerefsiz gibi tekeline aldığı en siyah siyah.
    en siyah siyah şu demek: ışığı %99,97 gibi bir oranda emdiğinden mütevellit baktığınızda asla bir boyut göremiyor dahası bir kara deliğe bakıyor gibi hissediyorsunuz. misal; hani buruş buruş bir alüminyum folyo boyandığında bile bununla sadece boşluk görmeye devam ediyormuşuz. ki şöyle

    anish beyin bu terbiyesiz hareketine karşılık kampanya falan hazırlanmış #sharetheblack diye amma ve lakin fayda etmemiş. bunun sonucunda da asıl komik olan durum gerçekleşmiş ve stuart semple isimli meslektaşı anish'in bu en siyah lanetinden renkli bir intikam almaya karar vermiş. intikamın rengi de pembe. ve bunun sonucunda tepkili bir kaç sanatçıyla beraber en pembe pembeyi yapmışlar. böyle ışığı yansıtan, iç gıcıklayıcı çok tatlı bir pembe gördüğünüz gibi. haberi burada
    ama bununla kalmamışlar ve en yeşil yeşil ile en sarı sarıyı da üretmişler.
    stuart semple'ın bunları satışa sunduğu ve okuyabileceğiniz sayfalar da burada

    peki sonra nolmuş?
    siteden bu renkleri satın almanın tek bir şartı konulmuş. o da "anish kapoor olmamak ve onla bir ilgisi bulunmamak; bu renkleri ona vermeyecek olmak" şu şekilde. fakat anish şerefsizi bunlara bir şekilde ulaşmış ve utanmadan şu tarz hareketlere girivermiş.
    nihayetinde stuart semple bu duruma acayip üzülmüş ve son bir hamle yapmaya karar vermiş : karşınızda dünyanın en simli simi. buna elmas tozu demişler. muadillerinin aksine plastikten değil tamamen cam tozundan elde edilmiş. yani ışıl ışıl, pırıl pırıl.

    ve artık bunun anish kapoor'a ulaşıp ulaşmadığı önemsiz. çünkü o kadar manidar bir intikam ki: herşeyi emen en siyaha sahip adama karşılık herşeyi yansıtan bir parıltıya sahip bir adam olmuş stuart semple.

    the end.

    adamsın ulan stuart

    edit:imla

  • atomic punk'tan ayrılmasında dikkatli olunması gerekir. dieselpunk 1930'lardan ikinci dünya savaşının sonuna kadar olan dönemin atmosferini kapsar. pervaneli uçaklar, içten yanmalı motorlar, her yerinden duman kusan tanklar gibi araçlar ile kendini tanımlar ve ikinci dünya savaşının renklerini sergiler. atomic punk ise her şeyin nükleer olduğu, radyasyonun zararının daha anlaşılmadığı için her yerde ortaya çıktığı, atom bombasının ikonik mantar bulutunun tanımlayıcısı olduğu bir tarzdır ve atmosferi "amerikan 50'leri", arkasındaki çatışmanın karakteri "soğuk savaş"tır. bu minvalde bakıldığında, fallout diesel punk değil, atomic punk'tır.

  • soyadı ''ak'' olan bir arkadaşımın çocuğu için tayyar ismini önermiştim.

    tayyar ak olacaktı ne güzel, dalyar ak gibi.
    nesini sevmediyse...

  • sgk müfettişlerinin bu açık ihbarı değerlendirmesi gerekir. burada çalışan garsonlar sigortalı mı, öyleyse kazançları 8400 tl net üzerinden mi beyan ediliyor yoksa asgari ücretten gösterip sahtekarlık mı yapıyorlar ortaya çıkarmalılar.

    kadıköy işkur'a uğrayan işsiz kardeşlerim de doğrudan buraya başvuru yapabilir. nasıl olsa kimse iş beğenmiyormuş.

  • liseyi bitirdikten sonra diplomayı almak için okula tekrar gidilir. diplomayı verme işi de tatile çıkan müdür yardımcısı yerine müdüre kalmıştır. öss türkiye derecesi olan bir arkadaş ve ortalama puana sahip bir arkadaş müdürün odasına girerler. müdür hangi üniversiteye girildiğini sorar ve ona göre diploma parası almayacağını söyler.

    m: söyle bakalım evladım nereye girdin?
    a1: istanbul iktisat hocam.
    m: çok güzel oğlum afferim, buyur diploman. peki sen nereye girdin?
    a2: odtü elektrik elektronik hocam.
    m: ankaradaydı di mi odtü?
    a2: evet hocam
    m: istanbul'a puanın yetmedi demek. neyse sağlık olsun seninki de fena değilmiş.

  • 1) anket görünce dayanamadım diyip sadece kendisini övebileceği ankete yazanlar, gösteriş budalaları

    2) fakirliğini geyiğe vurmuş tam olarak neyi amaçladığı belli olmayan pis fakirler

    3) her başlıktan espri çıkarmaya çalışan geyik canavarları

    4) ciddiye alıp saatinin markasını yazan ötesini düşünmeyen insanlar

    5) zengin olmayıp zenginmiş gibi yaparak ilgi çekmeye çalışan zavallılar

    tiplemelerini barındıran anket.