ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
chp'li 15 milletvekilinin iyi parti'ye geçmesi
-
rte'nin lütuf yapma ihtimalini fırsata çevirmişler.helal olsun kafalar zehir.
edit:(bkz: 22.04.2018 çomarların kafalarının karışması)
tesettür ancak bu kadar güzel anlatılabilir
çal keke çal
-
versiyonları yarmaya devam ediyor.
nou campta bir gün geziyordum
guardiola çağırdı messi gel buraya
buyur guardiola
dedi çıkar kalem
bacağımda ki platini çıkardım
dedi çıkar defter
imzalı resmimi çıkardım
dedi çıkar harita
işte güzelim orda pepenin vucudumda bıraktığı üç beş krampon yarası varya
işte onları çıkardım
guardiola dedi bunlar ney
guardi dedim üç beş krampon yarası
sanki sanırsınız futbolcunun allahı
ama bilmezsiniz ki o üç beş krampon yarası
el classico hatırası
çal pique çal
afganistan'da 9 yaşında evlendirilen kız
-
bir insanın siki nasıl bir çocuğa kalkabiliyor, ben anlayamıyorum.
anneannem öksüz kalmış, halası yanına almış, insan eti ağır derler, küçücük kız ona da ağır gelmiş olacak ki 12 yaşındayken dedeme vermişler. daha adet görmüyormuş anneannem. 13 yaşında teyzeme hamile kalmış, 15 yaşında annemi doğurmuş.
çok fakirlermiş, kızlarına bezden çöpten bebek dikermiş ama önce kendisi oynarmış, hevesini aldıktan sonra bebekleri kızlarına veriyormuş ama yine de birlikte oyun oynuyorlarmış. dama yatıp geçen bulutları seyredip bir şeylere benzetirlermiş, çocuk anne ve çocukları.
anneannem ölene kadar çizgi film seyretti, gizli gizli kendine oyuncak ve bebek alırdı.
nur içinde yatsın, kaderini kabullenmekten başka çaresi yoktu.
dedeme küfretmek isterdim ama iyi bir adamdı; üç çocuğunu da yokluk içinde okuttu, meslek sahibi yaptı ve anneannemi ve çocuklarını da çok sevdi. o da kimsesizmiş, ortada kalmış, köyün delisi gibi bir şeymiş (vizontele'deki deli emin gibi) . sonradan biraz aklı yerine geldi gibi. ya da biz ona çektiğimiz için dedem bize normal geliyordu.
nereden nereye yine.
türklerin düşük hızlı interneti tercih etmesi
-
türk telekom teknoloji genel müdür yardımcısı yusuf kıraç beyefendi hazretlerine ait bir söylem. dünyada hız sıralamasında 102'nci sırada yer alan ülkede hizmet veren bir ıss'nın genel müdürü böyle bir açıklama yapıyor.
yusuf bey'e göre internet yavaş değilmiş, kullanıcılar yavaş interneti tercih ediyormuş. hepimiz saykoyuz, eziyet çekmeyi seviyoruz, o yüzden hızlısı varken yavaşını tercih ediyoruz. aslında bu yaptığı tam bir laf ebeliği. gerçek ortada kabak gibi dururken adam çok güzel olayı kullanıcı tercihi olarak bize yıkmış.
o zaman bundan sonra şöyle diyelim; türkiye'de internet çok pahalı. ona da bir laf bulursunuz siz.
haberin linki burada
halkın %59'unun pepsi'yi seçmesi
-
125 bin kişiye bu test yapılıyorsa, her testte, her markanın tadımı için 200 ml'lik (0,2 lt.) bardak kullanıldığını düşünelim;
mesela coca-cola için;
125 bin x 0,2 lt. =25 bin litre eder.
pepsi'nin bu iş için, her sefer 2,5 lt. lik coca- cola aldığını varsayalım;
25 bin lt / 2,5 lt. = 10 bin şişe 2,5'luk coca-cola almışlar demektir.
migros'ta 2,5 lt.lik coca-cola'nın fiyatı = 3,95 x 10 bin adet şişe= 39 bin 500 tl.lik coca-cola satın almış demektir pepsi. kazanan yine coca-cola.
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
-
hadesten taharet
necasetten taharet
setr-ü avret
artık adam nasıl ezbetlettiyse, yok arkadaş unutamıyorum bu üçünü. hadi unutmayı da geçtim biri necasetten taharet dedimi anında yapıştırırım setr-ü avret'i, ölsem duraksamam. savunma mekanizması gibi oldu bende bu.
basur
-
"yıllar önce bir karadeniz kasabasında görev yaparken, kansızlık nedeniyle başvuran bir hastamı muayene ediyordum. konjoktiva dediğimiz alt göz kapağının içine bakarken, bir yandan da :
'amca sende basur mu var?' dedim.
kansızlığın baş sebeplerinden biridir ve karadeniz'de bu duruma sık sık rastlanır. amcanın dışarı çıkarken yanındaki arkadaşına söylediğini hâlâ hatırlarım...
'ne doktormuş be, helal olsun..! gözümden baktı, göötümdekini gördü.' "
acı çekmeden muayene olma yöntemleri de varmış. sorundan muzdarip olanların bu doktora gözükmesi tavsiye olunur.
edit: anı bana ait değildir. mail yoluyla elime geçti. paylaşalım dedik.
ehlisünnet tv'nin beyin yakan esenler videosu
-
elimde ne var ne yok satıp en kısa zamanda esenlere yerleşiyorum. bu kadar bilinçli bir topluluğu hiçbir yerde görmedim. umarım kılıçdaroğlu ve adamları peşime düşmez.
sokak kedilerinin kısırlaştırılması
-
edit: bazı süper düşünceliler, bunu yapanlara kibirli sıfatını yakıştırmış. senin ben aklına tüküreyim.
(bkz: #49067450)
gerçek hayvanseverlerin yaptığı gönüllü aktivite... fakat dikkat edilmesi gereken bi şey var, ameliyat sonrası hemen sokağa bırakmayın hayvanı nolur. hava soğuk da olsa sıcak da olsa bırakmayın. evinizde bi köşe ayırın ona. ya da apartman boşluğunda minik bi yuva yapın. 2-3 gün sonra zaten yarası kapanmaya yüz tutar. salarsınız gider...
bu arada, kadıköy belediyesi acıbadem veteriner kliniğinde, her ay belli bi miktarda sokak hayvanı bedava kısırlaştırılıyor. ücretsiz kota aşıldığında da cüzzi bi bedel karşılığında hayvanı kısırlaştırıyorlar. evcil hayvanları 190 liraya, sokak hayvanlarını ise çok çok daha az bi paraya kısırlaştırıyorlar.
ve çok da temiz çalışıyorlar.
benim leyloş kızımı da burada kısırlaştırdık. leyla'nın operasyon işlemleri yapılırken belediye temizlik görevlisi 50-55 yaşlarında bi amca geldi. kucağında 2 tane kedi. birisi minicik yavru, ötekisi 6-7 aylık bi tekir. yavru kedinin patisi incinmişti, tekiri de kısırlaştırmak istiyorum dedi. ve adamcağız, cebindeki son parayı da o hayvanlar için harcamıştı gözümün önünde.
hayvanları sevin allah rızası için.
edit: bilgilendirme amaçlı mesaj atan arkadaşlar olmuş sağolsunlar. istanbul avrupa yakasında da, fatih hayvan hastanesi ücretsiz kısırlaştırma yapıyor imiş. bilginiz olsun.