hesabın var mı? giriş yap

  • kişilerin ellerindeki bilgileri kırpıp kendi düşünce yapısına göre şekillendirerek sunmaları sonucunda ortaya çıkan mantık hatasıdır.

    güzel açıklamalara ve örneklemelere buradan ulaşabilirsiniz.

    ayrıca şunu da eklemeliyim ki, özellikle sağlık ile ilgili konularda sakın her denilene inanmayın. hayretler içerisinde kalarak, kendinden çok emin olarak söylenen ama en ufak bir doğruluk payı olmayan o kadar çok yazı okuyorum ki, eğer "tıp doktoru" mesleğine sahip olmayan birilerinin dediklerini yaparsanız hayati tehlike içerisine bile girebilirsiniz. kendinizi düşünüyorsanız bilgi kirliliğinden uzak durun.

  • biz fakirlerin olayı anlaması için araba kiralama şirketinden örnek vermesiyle gösterdiği alçak gönüllülüğünün yanında sönük kalır.

  • insanı gerçekten mutlu edebilen ruh hali.
    sene olmuş 2010. tükettiğim 26 yıla bakıyorum da, tükettim kelimesi hüzünlü görünse de mutlu oldum ben. peki nereden çıktı şimdi bunları yazmak? söyleyeyim. bilmiyorum. belki de biliyorum ama itiraf edemiyorum. belki bu satırları benden sonra sen okursun, belki dönüp yüzümde anlamsız bir gülümseme ile ben okurum.

    çocuktum. pek dişimi fırçalamazdım. bir gün dişim ağrıdı. sonra çürük olduğu ortaya çıktı. o diş çekildi. dişçi, o dişin tekrar çıkmayacağını söylese de hayallerimi yıkmadım ben. o dişin hep çıkacağını düşündüm. sonuçta o diş çıkmadı ama çıkacağını düşünürken mutluydum.

    5 liralık loto ile milyonlar kazanmayı hayal ettim hep. 15 milyonda bir ihtimal olduğunu hep biliyordum fakat olmayacak 14,999,999 ihtimali değil olacak 1 ihtimali hayal ettim. 5 liraya bi kaç gün mutluluk ve hayaller satın aldım. ve o 5 lira hiç boşa gitmedi.

    internet siteleri yapmaya başladım. dandik fikirler ve kodlamalarla bir gün facebook kadar büyük ve zengin olacağımı düşündüm. olmadı, olmazdı da zaten. ama hayalini kurmak güzeldi.

    bas gitara başladım, üniversitede konserler verdim. ilk tam şarkımı çaldığım zamanı unutmuyorum. dünyaca ünlü bir gitarist olacağımı düşündüm. arkadaşlarım dışında iyi çaldığımı düşünen çıkmadı. olsun, mutluydum.

    dostoyevski okudum. onun gibi yazabileceğimi düşündüm. oturdum kısa kısa şeyler yazdım. sonra dönüp okuduğumda sıradan bile olamayacak kadar kötü yazdığımı fark ettim. ama mutluydum.

    arabalara hep ilgim vardı. eski bir arabam olmasını ve onu toplamak istedim. bunu başardım. ama başardığım zaman aldığım hazzın onu hayal ederkenki kadar fazla olmadığını fark ettim. arabaların motorları hep bana çok saçma geldi. makine mühendisliği okudum, yeni bir motor tasarlamak istedim. ama okulda sağolsunlar hayalini bile kurdurmadılar. evet belki tasarlayamayacaktım ama hayal edebilirdim.

    zamanda geçmişi gösteren bir makine tasarladım. onunla dünya üzerinde herhangi bir zamana bakabilip gerçekleri görebilecekdim. avukatları oldum olası sevmedim. niye sevmediğimi de anlayamadım da gerçi. makinam sayesinde avukatlara gerek kalmayacaktı. geçmişte ne olduysa oturup izlecektim. acayip mutluydum dünyayı değiştirecektim.

    insan sadece gelecekteki mutluluğunun hayalini kurarken gerçekten mutludur diye bir laf duydum. benim hep boyumdan büyük hayallerim oldu. birçoğunu gerçekleştiremedim. olsun. yine de bir gün bu yazıyı okursan gülümse ve benim mutlu olduğumu düşün. oldum. gerçekten.

  • `1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
    derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
    aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
    "yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"

  • her şeyden dram yaratmayı ne kadar da seviyorsunuz. eminim ki babası sizden çok düşünüyordur. boş yapmayın işinize bakın

  • 2000 senesinden günümüze futbolda beni en çok etkileyen 10 bireysel maç performansını müsabakaların zorluk seviyesi ve taraftarlar için önemini de hesaba katarak (zaten diğer türlü halı saha maçlarına kadar gidilebilir fakat yine de bu harikulade performansları kendi aralarında neye göre sıraladığımı belirtmiş olayım.) arşivlemek istedim. ilk 10'da 11,5 performansa değinmiş bulundum ve sanırım mansiyon ödülleriyle bu sayıyı 15'e tamamlayacağım.

    skorlar maçın özet görüntülerine gider.

    10- dimitiar berbatov vs liverpool fc (premier lig 2010/11 sezonu)

    berbatov birbirinden şık iki kafa ve muazzam bir röveşata golüyle hat trick yapıp takımını 3-2'lik galibiyete taşıyor. sezonu manchester united şampiyon, berbatov ise gol kralı olarak tamamlıyor.

    (bkz: 19 eylül 2010 manchester united liverpool maçı)

    9- listenin 9 numarası için birbirini andıran iki farklı kariyer maçı:

    a. andrey arşavin vs liverpool fc (premier lig 2009/10 sezonu)

    arşavin topu iki kez sağ, iki kez de sol ayağıyla kaleye zımbalayıp 4-4'lük geceye damgasını vuruyor. kahramanımız 90. dakikada kaydettiği dördüncü golünden önce müthiş bir depar atıyor ve bu golün sevinci de ayrıca unutulmazlar arasına giriyor.

    (bkz: 21 nisan 2009 liverpool arsenal maçı)

    b. mark viduka vs liverpool fc (premier lig 2000/01 sezonu)

    son golü ofsayt olsa da viduka, tüm yeteneklerini sergilediği dört klas golle dönemin aranan 9 numaralarını tanımlıyor. (üçüncü goldeki dönüşe dikkat!) maçı 4-3 kazanan leeds united, aynı sezon şampiyonlar ligi'nde yarı final oynuyor ve premier lig'i 4. sırada bitiriyor. liverpool ise uefa kupası'nı kazanıyor.

    (bkz: 4 kasım 2000 leeds united liverpool maçı)

    8- thierry henry vs inter milan (şampiyonlar ligi 2003/04 sezonu 1. grup aşaması)

    henry'nin inter savunmasının içinden topu gezdire gezdire geçtiği, henry - fredrik ljungberg - robert pires üçlüsünün inter'i dinlene dinlenene haşat ettiği maçın skoru 1-5. öncesinde inter'in highbury'den 3-0'lık galibiyetle ayrılması arsenal'i* kızdırmış, giuseppe meazza'da henry iki gol ve iki asistle klasını konuşturmuştur.

    (bkz: 25 kasım 2003 inter arsenal şampiyonlar ligi maçı)

    7- robert lewandowski vs real madrid (şampiyonlar ligi 2012/13 sezonu yarı final ilk maçı)

    şampiyonlar ligi yarı finalinde real madrid'e dört tane sallamak kaç futbolcuya nasip olur? lewandowski'nin bundan böyle dünyanın en iyi santraforlarından biri olarak anılması gerektiğini, arşavin'inkini hatırlatan gol sevinciyle ilan ettiği maçın sonucu 4-1.

    (bkz: 24 nisan 2013 borussia dortmund real madrid maçı)

    6- ronaldo luis nazario de lima vs manchester united (şampiyonlar ligi 2002/03 sezonu çeyrek final ikinci maçı)

    ronaldo 2002 dünya kupası'nın ardından 45 milyon euro bonservis bedeliyle yolunu tuttuğu real madrid'deki ilk sezonunda, fiyakasına yakışır bir şekilde old trafford'da hat trick yapıp stadça ayakta alkışlanıyor. ilk golünden sonra ingiliz spikerin* "heartbreaker!" deyişi olacakların habercisi gibi. maçı manchester united 4-3 kazansa da bu sonuçla yarı finalde juventus'un rakibi real madrid oluyor.

    (bkz: 23 nisan 2003 manchester united real madrid maçı)

    5- vitor borba ferreira rivaldo vs valencia cf (la liga 2000/01 sezonu)

    şampiyonlar ligi'ne katılma mücadelesi veren iki takımı ligin son haftası camp nou'da birbirine kırdıran maçta "rivaldo - baraja* - rivaldo - baraja" şeklinde sıralanan gollerle 90. dakikaya 2-2 eşitlikle giriliyor. beraberlik valencia'ya yetecekken rivaldo ceza yayı içinden tüm zamanların en güzel röveşata gollerinden birini atıp fc barcelona'yı ipten alıyor: 3-2 rivaldo'nun bu maçta attığı diğer goller de çok güzel. valencia kadrosundan bazı isimler: canizares, ayala, baraja, albelda, aimar, kily gonzalez, carew, ilie

    (bkz: 17 haziran 2001 barcelona valencia maçı)
    (bkz: rivaldo'nun valencia'ya attığı gol)

    4- ronaldinho gaucho vs real madrid (la liga 2005/06 sezonu)

    aslında bir önceki sezon barcelona'nın kendi evinde 3-0 kazandığı el clasico'dakine* yakın bir oyun sergilemiştir ronaldinho. o maçta 1 gol ve 1 asistle, bu maçta ise 2 enfes golle oynamıştır. gol ve asistleri bir kenara, bu maçlar ronaldinho'nun topla hemen her buluşmasında futbolun en tepesinde yer aldığını gösterdiği, başta michel salgado olmak üzere real madrid savunmasını tarumar ettiği ve en baskın oynadığı maçlarından ikisidir. santiago bernabeu'da 0-3 biten ve stadı dolduran madridista'ların ronaldinho'yu ayakta alkışladığı karşılaşmada real madrid ilk 11'inde yer alan bazı isimler: casillas, carlos, beckham, zidane, raul, ronaldo

    (bkz: 19 kasım 2005 real madrid barcelona maçı)

    3- zinedine zidane vs brezilya milli futbol takımı (2006 dünya kupası çeyrek finali)

    zidane'ın ne kadar omo varsa, ne kadar persil varsa, ne kadar tursil varsa; ne kadar temizlik malzemesi varsa, alayını alıp commerzbank arena'ya* döktüğü ve son dünya kupası şampiyonu brezilya'yı orada üç defa değil kırk defa yıkadığı, kurularken de henry'e harika bir asist yaptığı maç 1-0 fransa'nın üstünlüğüyle bitiyor. maçta çitilenen isimlerden bazıları: lucio, cafu, carlos, ze roberto, juninho, kaka, ronaldinho, ronaldo, adriano, robinho

    2- lionel messi vs bayern münih (şampiyonlar ligi 2014/15 sezonu yarı final ilk maçı)

    aksiyonun boateng'in vurulduğu sahneyle zirveye çıktığı ve messi'yi "alien" rolünde izlediğimiz maç 3-0'lık barcelona galibiyetiyle sonuçlanıyor. messi 2 gol ve 1 asistin ötesinde öyle büyük oynuyor ki bazı pozisyonlarda suarez ve neymar'ın messi'ye ayak uyduramadığı görülüyor, barcelona adeta messi'nin overqualified'lığı nedeniyle tarihi farkı kaçırıyor.

    boateng'in vurulma anı
    messi'nin maçtaki tüm performansı

    (bkz: 6 mayıs 2015 barcelona bayern münih maçı)

    1- lionel messi vs arsenal (şampiyonlar ligi 2009/10 sezonu çeyrek final ikinci maçı)

    senelerdir moralim bozuk olduğunda messi'nin bu maçtaki gollerini izliyorum. staddaki coşkulu atmosfer, yağan yağmur, messi'nin yoktan var ettiği muhteşem goller... uzaktan gol, aşırtma gol, çalımlarla ceza sahasına girilip atılan gol... bacak arası bile var. messi bu maçta 22 yaşında.

    4-1 biten karşılaşmada messi'nin tüm performansı

    (bkz: 6 nisan 2010 barcelona arsenal maçı)

    mansiyon ödülleri:

    cristiano ronaldo'un 2014 dünya kupası playoff'unda 3-2 biten isveç maçındaki hat trick'i (isveç'in 2 golü de ibrahimoviç'ten gelmişti. bu sonuçla dünya kupası'na portekiz katıldı.), fabio cannavaro'nun 2006 dünya kupası yarı finalinde almanya'ya karşı yaptığı kusursuz savunma (del piero'nun golündeki atağı da 120. dakikada büyük bir azimle kendisi başlatmıştı.) ve gheorghe hagi'nin sahanın en yaşlısı olarak çıktığı (35 yaş) 1999/00 sezonu uefa kupası yarı finalinde leeds united karşısında yaptıkları (oyuncuların futbolundaki olgunluğu spektaküler hareketlerle süslemesi bakımından zidane'ın brezilya maçını anımsatıyor. bu maç ayrıca entry'de anılanlar arasında staddaki baskı ve gerilimin en yüksek olduğu maç. leeds united'ın o dönemki konumuna viduka'dan bahsederken değinmiştim.) unutulmamalı.

    14,5 etti. yerel bir (0,5) örnekle 15 diyelim: "arena'da sneijder", "#macuzatmalarasigar" hashtag'i taşısa da türkiye'de son 20 senenin en çok konuşulan bireysel derbi performansı.

    edit: dün sayısız mesaj aldım. entry’e ilgi gösteren herkese çok teşekkür ederim. lewandowski'nin 9 dakikada attığı 5 golü neden yazmadığım çok soruldu. wolfsburg o sezonu bayern'in 43 puan gerisinde ve -2 averajla bitiriyor. başlarken belirttiğim gibi, listeyi çok daha denk takımların bıçak sırtı maçlarından oluşturdum. yoksa tabii ki "9 dakikada 5 gol" hala söylerken bile şaşırtan, fantastik bir olay. daha farklı bir değerlendirmede mutlaka üst sıraları zorlaması gerektiğini düşünüyorum.

  • ronaldo'nun eliyle rakip seyircilere yaptığı calm down hareketi. sakin olun daha ben buradayım manasına gelmektedir.

    ilk yaptığında dahiyane bir şey olduğunu düşünmüştüm. barcelona'yı bitirmişti adeta. golün zamanlaması, yeri, önemi adeta bu sevinci gerektirmiştir. hafızalardan silinmeyecektir.

    ama sen kalkıp dortmund maçının 37. dakikasında rakip seyirciye bakarak bu hareketi yapıyorsan ve senin takımın bu maçı 4-1 kaybediyorsa komik duruma düşersin. maç sonunda entry silen ekşici durumuna düşersin. itici olursun.

    adama calm down derler.

    rakip seyirciye bulaşan her sevinç iticidir aslında. sen sevincini rakibini üzerek yaşamaya çalışıyorsan içinde hiç yenemediğin bir kompleksin var demektir.

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu

  • inanılmaz güvenlik önlemlerinin alınmasıyla gerçekleşmiştir. caddelerin trafiğe kapanması, güvenlik koridoru oluşturulması, sinyal kesiciler, keskin nişancılar, korumalar, sivil polisler ve daha neler neler.

    isteyince güvenlik önlemi alınabiliyormuş demek.