hesabın var mı? giriş yap

  • erkan oğur bir gün bir stüdyoda oturmaktadır. içeri sırtında gitarıyla genç bir kız girer, erkan oğur'u tanımaz. heyecanla sorar:

    - siz de mi gitar öğrencisisiniz?
    - ömür boyu.

  • ders:diferansiyel denklemler
    alınan not:02

    valla ben almadım hoca verdi.

    hocanın not gerekçesi: 01 versem adını yazıp çıktın falan diye sen artist olacaktın ondan 02 verdim. hem böyle daha ezik görünüyorsun. hani yapmış da anca 2 puanlık yapmış gibi.

  • -bizim $irketimiz cesur ve akillica riskler alabilen lider ruhlular sayesinde $u anki seviyesine ula$mi$tir. peki ya siz? risk alabilen bir insan misiniz?
    -evet efendim, ben hep risk alirim
    -bir ornek verebilir misiniz?
    -tabii ki. gecen gun kahvede ihaleyi 9'a aldim ve battim, ama yilmadim, bir sonraki elde 8'e aldim yine battim.

  • saçmasapan bir hikaye anlatıp, sonunu bu cümleyle bitirirseniz herkesin ağzı açık kalır. %100 çalışıyor.

  • üç yaşına girmek üzere olan oğluma uyuması için masal anlatıyoruz. birkaç gündür de ihale bende. ışıkları kapattığımız için aç masal kitabını oku durumu olmuyor. haliyle, kaba tabirle uydurup uydurup anlatıyorum bir şeyler. aklıma da köyden başka bir şey gelmiyor. zihin ne dolu köyle. neyse masalı anlatırken bizimki her cümlede araya giriyor. misal "selim ve babası sabah uyandığında inekleri sağmak için ağıla gittiler" diyorum ve hemen "baba peki kuzular yok mu?" diyor. var oğlum olmaz mı diyorum. bu sefer "baba peki tavuklar yok mu?" diyor. var arkadaşım onlar da var az bekle :) işte sonra ineklere yemek olarak saman verdiler diyorum. hemen ardından "baba peki su verdiler mi?" diyor. ya hayır masal mı anlatıyoruz, soru-cevap etkinliği mi belli değil. madem hayal gücün iyi, sen anlat diyorum. bu sefer de "bir varmış bir yokmuş baba" diyor ve kalıyor orada. devamı yok. yaklaşık 20 dakika süren bu mücadelemiz sonrası anne olaya müdahil oluyor ve nasıl oluyorsa uyuyor bizimki hemen. işin özü ben çok kötü masal anlatıyorum, kabul.

  • yaygın kanının aksine daldan düşmesini beklemeden meyve yiyebilen kişilerdir. bitkilerin de besin zincirinde yem olmadan yaşama ve üreme hakkı bulunduğunu savunur ve bu yüzden genelde bitkinin yaşayan kısmı anlamına gelen sebzeleri yemezler, bitki üretim organlarının etrafındaki besleyici madde birikimi olan meyveleri tercih ederler. çoğu meyvenin tohumları ise sindirilmediğinden meyve yemek bitkilerin üreme döngülerine müdahale etmez, aksine kendilerini yemek, tohumları vücutta uzak mesafelere taşımak demek olduğundan bitkiler için avantaj bile sayılabilir.
    en mükemmel ancak malesef sağlıklı yaşam açısından imkansıza yakın bir beslenme çeşididir frutaryenlik. keşke arı falan olsaydık.