hesabın var mı? giriş yap

  • "fatih'te tramvayın çarptığı vatandaş"
    "#sıcakhaber tramvayın altında kaldı, tramvay altında kalan yayayı kurtarma çalışması sürüyor."

    her şeyin özeti, kahpe medya. hem de büyük harflerle.

  • mutluluk ve üzüntüyü bir arada hissettiren insanlardır. yemeyen yaşamıyor mu sanki yaşıyor işte hem de bayağı mutlu gözüküyor adamlar ama bu işte bir terslik olduğunu bilmek ve belki bunun da bir parçası olmak ve ne yapabilirim sorusuna bir cevap da bulamamak düşündürüyor insanı. belki bir dahaki sefere alırken fairtrade logosuna bakmak sadece akla gelen o da ne kadar güvenilirse artık (m.na kodunuz yepisyeni dünyanın)

    https://www.youtube.com/watch?v=zen4hczuto0

    not: altyazılar maalesef ingilizce.

  • türkiye'de yatırım enstrumanlarının çok güven vermediği bir dönemdeyiz. bu süreçte paranın değerini korumak oldukça önemli. sabit getirili olanakları kontrol ettiğimizde enflasyona karşı paranızın değerini koruyabilmeniz oldukça zor. gerçekçi olmak gerekirse sürekli cepten yemek durumunda kalıyorsunuz.

    finansal özgürlük yolunda uzun süredir yatırımlar yapmaktayım, bu süreçte kazançlarım ve kayıplarım oldu. ancak mevcut pozisyonum oldukça iyi. sepet mantığını hedefleyen bir birey olarak yurt dışı piyasalarda işlem sağlamanın oldukça kazançlı olduğunu ifade etmeliyim.

    peki yurt dışı piyasalarda ne gibi imkanlarımız var. etf, hisse senedi, fonlar ,emtialar olmak üzere başlıcalarını sıralayabiliriz. bu piyasalara yatırım yapabilmek için aracı kurumlara ihtiyacınız var. türkiye'den yatırım yapabileceğiniz kurumlar ;
    - garanti yatırım .
    -ak yatırım .
    -gedik universal .
    -işcep yurtdışı piyasalar .
    - qnbfinansinvest ; kurum sizinle iletişime geçiyor, sitesinde bilgilendirme yok.
    - alnusyatırım .
    -yapı kredi .

    bunlar en bilindik olanları, alternatifler çoğaltılabilir. linkleri ekleme sebebim komisyon bedelleri ,ücretlendirmeler ve yatırım yapabileceğiniz alanlar.

    belki amazon, netflix, apple gibi şirketler kaçıp gitti ancak bunlar kadar olmasa bile kazanç sağlayabileceğiniz birçok kuruluş var. piyasaları takip etmeniz gerekiyorsa risk ölçeğinin bir kısmını bu alanda değerlendirmeniz gelecek için faydalı olacaktır. blackrock, vanguard gibi fonlar dünyada birçok insanı geçindiriyor, piyasalarda saldırılabilecek ne varsa kurtlar gibi üşüşüyorlar.
    bunların yanında her ay verileri açıklanan mısır, buğday, kakao, pamuk, kahve, şeker gibi ürünlere bile yatırım yapabilmenize olanak sunuyorlar.

    bunların birçoğuna yatırım firmaları tarafından hazırlanan fonlar üzerinden ulaşabiliyorum diyebilirsiniz, burada önemli olan seçimi sizin yapmanız ve risk ölçeğini belirleyebilmenizdir. komisyon bedelleri dikkate alınmalı, eğer hacimli işlemler yapmıyorsanız uzun vade dışında yatırım sizleri üzebilir.

    bist te yer alan hisselerin manipülasyon ve spekülasyonlara maruz kaldığını düşünürsek burada hisselerin dolar bazında büyük artışları olmasa bile tl'nin değer kayıplarında paranızı korumanız olası olacaktır. tl'nin dolara karşı değer kazanabileceğini düşünüyorsanız ayrı.

    ek: hisselerin alınması ve yatırım amaçlı kullanabileceğiniz fonlar için resimler eklenecektir.

  • beyaz yakalının, orta sınıfın mesken tuttuğu beach club'lar artık ultra zenginlerin tekelinde.

    orta sınıfın alım gücü, çomar (aile) ve zombi çomardan (kalabalık, yerli ve milli veya çok uluslu erkek grupları) izole yaşamaya / eğlenmeye yetmiyor.

    beyaz yakalı artık çomarla aynı ortamlarda bulunmak, aynı denize girmek, anı yerde yemek içmek zorunda.

    ülkede iki sosyo ekonomik sınıf kaldı: ultra zenginler ve diğerleri.

    denize donla giren, avazı çıktığı kadar bağıran 6 bebesi olan tiplerle aynı ortamlarda bulunmaya alışsanız iyi olur.

  • 9 yıl önce tanıştık. 7 yıldır evliyiz. 6 yaşında bir oğlumuz var. internetten tanışılan kişiye aşık olmak diye bişey var.

    3 yıl sonra gelen edit: artık tanışalı 12 yıl oldu. evlilikte 10'uncu yılı da devirdik. 9 yaşında bir çocuk da olsa koca yürekli bir adamım var ve hala iddiamın arkasındayım.

    bir 3 yıl sonra daha gelen edit : bir hafta önce tanışmamızın onbeşinci yılıydı. otuzu da görüp buraya yazmak dileğiyle. adamım artık çocuk değil, ufaktan ergenliğe geçiş yapmaya başladı.

    (bkz: iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir)

  • mahal yurt odası. seneyi sorma ama en baba öğrencide bile laptop yok, bi milenyum öncesi anlıycan. cd yazmak falan uu lüks ötesi.

    bilgisayar formatlanmış, film izlemek dışında sadece çok gerekli programlar yüklenecek diye karar alınmış ama nedense hiç bir yerden office cdsi bulunamamış. ödev yapmaya gelenler kafa ütüler şimdi..

    ertesi gün eleman büyük bir heyecanla elinde disket olduğu halde odaya dalar.
    "abi tak şunu".

    kesin ödev yetiştirecek, başka da bilgisayar yok ama "office yok kardeş".
    "abi sen tak".

    notepad dosyası falan herhalde diye taktım.. disket sürücü şöyle bir kasıldı. içeriğe baktım..

    hatırladıkça hala utanıyorum lan :/

    4 tane şortkat! word, excel, access, power point..

    "abi tıkla!"

    ben kitlendim, öldürsen tek kelime edemem ama eleman dürtüyor bi taraftan "abi hadi tıklasana!!" diye bağırıyor vecd ile. "wörde tıkla. bi de şu agzesi öğretsene bana".

    iyilik yapmış haspam. hafta sonu abisindeyken masaüstünde gördüğü office kısayollarını diskete kopyalamış getirmiş ve hala tıkla diyor. tıkladım ama neden çalışmadığına inanamadı. anlattım, anlamadı. ağzının üstüne vurdum, idrak yolları açılır gibi oldu ama kafasını ranzanın kenarına bir kaç kez çarptığımda gözlerinde ışığı gördüm diye hatırlıyorum. ben hava almak için dışarıya kaçarken dönüp baktım, monitörü yalıyordu en son..

    la hep mi beni buldunuz?
    (bkz: #15983755)

  • benim için bunun en temel nedeni karşıdaki kişinin seni adam yerine koymadığını hissetmesidir. kızın birine "nasılsın?" diye sordum, tamı tamına beş gün sonra cevap verdi. bu süre zarfında da defalarca whatsapp'a girmişti üstelik. üşenmeden girip bakıyordum arada bir. verdiği cevaba anında yanıt verdim, cevabı yine birkaç saat sonra oldu. sonra da bir şey yazmadım. bir hafta sonra utanmadan gelip de bana "küstün mü, hiç yazmıyorsun." gibi abuk bir soru sordu. bana böyle davranan biri ile neden konuşayım ki?

    kadın kısmının biz erkekleri odun olarak gördüğü bilinen bir gerçek, ancak bizim de hislerimiz var be. ağaç gövdesi değiliz, hissediyoruz. size, sizin bize davrandığınız gibi davranınca bizi kötülüyorsunuz.

    kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yaparsan, gün gelir karşındaki kişi senin tarafından kendisine yapılmasını istemediği şeyi, sen daha ona yapmadan önce sana yapar.