hesabın var mı? giriş yap

  • süper olay.

    ekran görüntüsüne gerek yok, twitter'da #receptayyiperdoğan yazıp aratırsanız nadide örneklerine tanıklık edebilirsiniz.

  • aşk, kalbimi yakan bir volkan gibidir,
    en sevdiğim tatlı kazandibidir.
    leyla sev beni, sokma müşküle
    seninle kaşık atalım iki tabak keşküle.

    tosun paşa (kemal sunal)

  • bilmem haberiniz var mı ancak 18 yaşını doldurmuş her bireyin seçilme hakkı vardır. ne sıfatla aday olacak diye soran olmuş. adam vekilin olmak istiyor başka sıfata gerek var mı. illa işadamı, mafya vs. olmasına alışmışsınız. normal insanların da milletvekili olabileceği gerçeği çok uzak gelmiş belli ki.

  • yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var vol.2

    çok beğenilince ikincisini çekelim dedim. ilki neydi lan diyecekler için hatırlatma amaçlı linkini verelim; (bkz: #30822423)

    oğlak burcu kadını...

    gördüğüm, tanıklık etmeye devam ettiğim fantastik kadın. kolay kırılan ve zaman zaman çok kolay kırabilen bu kadın aslında öylesine güzel yüreklidir ki ne kırıldığında uzatır ne de kırdığında üste çıkmaya çalışır. gözlerinizin içine bakar, parlayan gözlerle, seni seviyorum, der. aynı yataktaysanız elini uzatır, küs uyumayalım, barıştık mı der.

    biraz şımarıktır bu kadın ama şımarmanın kadına yakıştığı kadar şımarık. anlamsız trip şımarıklığı değil. 5 yaşında bir kız çocuğunun babasını ona aşık eden şımarıklığıdır bu. alırsın, öpmeye doyamazsın. kucağına alır saatlerce saçını okşarsın. biraz daha şımarsın diye gözünün içine bakarsın. öyle bir bağlar ki bu hali, günlük olarak ihtiyaç duyarsın buna.

    erkekte para, güç, korunma arar denmiş. para aramaz. hatta kendi parasını çıkartıp cebine koyacak kadar önem vermez paraya. hani iki gönül bir olunca samanlık seyran olur kadını var ya, heh işte o bu kadın. güç konusuna gelecek olursak, erkeğinin güçlü olmasını ister ama bu gücü biraz açmak gerekir. bu ne o adamın babasının gücü, ne maddi gücü, ne başkasına bağlı bir güç, ne bağlantılarından sağladığı güç. bu kadın, birlikte olduğu adamda kafasına koyduğu her şeyi başarabilme, en azından onun için her şeyi deneme gücü ister. tüm zorluklara karşı savaşabilme gücü arar. ufacık bir aksilikte karalara bağlamak yerine dimdik ayakta durmasını ister. karakter olarak güçlü olmasını ister. ah, evet korunma... bir nevi sahiplenilme. başta size pek cool gelecek bu kadın. zaman zaman, ulan acaba bu haraketim onu sıkar mı diye düşünmeden edemeyeceksiniz. kafanıza takmayın, bu kadın sahiplenilmeyi, sizin kollarınız arasında kendini güvende hissetmeyi seviyor. onu sıkıca sardığınızda, "yanımdayken seni kimse üzemez" mesajını vermenizi ister. buna ihtiyacı olduğundan değil, yanlış anlaşılmasın. oğlak burcu kadını gerçekten güçlü bir kadın. herhangi bir erkeğin korumasına ihtiyacı yok açıkcası ama onlar bu güven duygusunu seviyorlar. hatta kıskanılmayı da seviyorlar. liseli kıskanması değil ama, sen benimsin, diye kulağına fısıldayacağınız kıskançlıkları...

    olum, çok sevin bu kadını. bir süre, siz 3 severken o 1 sevecek. ama sonra, aylar geçtikçe siz 5 severken, o size 10 sevgi hissettirecek. o kadar sevgi ile dolacak ki içiniz, o kadar benimseyecek ki vücudunuz onu, bir gece, evet bir gece olsun ondan ayrı yattığınızda vücudunuz uyumayı reddedecek. öyle aşık edecek ki sizi kendine, gözünüzü kapattığınızda o olacak karşınızda, ansızın kokusu saracak etrafınızı. şimdi gidip öpün onu, sıkıca sarılın.

  • aşağılık kompleksli yazarların yine hata yerine hatayı dile getireni linç etmeye çalışacağı başlıktır.

    bu kadar aşağılık kompleksli olmak için özel çaba sarfetmek lazım, kendi kendine olmaz.

    genç arkadaşlarım, hayatınızda başarılı olmak istiyorsanız kendinize güveneceksiniz, ekşideki bu aşağılık kompleksli yazarlar gibi ezik olmayacaksınız.

    rönesans avrupalıların roma ve yunan medeniyetine karşı hissettikleri aşağılık kompleksinin yıkılmasıyla başladı. türkiye'de de bir şeyler düzelecekse öncelikle bu aşağılık kompleksinden kurtulmak gerekiyor.

    edit: rönesansı avrupa'nın roma ve yunan uygarlığına karşı duyduğu aşağılık kompleksi ile ilişkilendirmek benim kendi ortaya attığım bir fikir değil arkadaşlar, john gribbin'in bilim tarihi isimli kitabında yaptığı bir tespit.

  • sarıyer beşiktaş minibüsü, bundan 1-2 sene öncesi. ben en arkanın bir önünde yanımda bir teyze ile oturuyorum, en arka koltukta ise olayın kahramanı yaşlı bir amca var. (öğretmen emeklisi olduğunu sanıyorum)

    neyse, bir olay olmadan minibüs gidiyor, birisi parasını uzatıyor sonrasında:

    - 1. levent ne kadar?
    - 1400 abla

    o anda arka koltuktaki amca birden kabarıyor:

    - 1.levent ne kadar dediniz şoför bey?
    - 1400
    - e ben demin maslak için 1400 verdim?
    - ikisi de 1400 beyefendi
    - e olur mu canım öyle! onun yolu daha uzun!!!
    - öyle işte...

    1-2 dakika amca söylenir. sonra yine sesini yükseltir:

    - ne saçma şey! benim gideceğim yoldan çok daha uzun. o niye 1400 veriyor? niye benle aynı? daha fazla vermesi lazım?
    - amca tarifeler öyle
    - ne demek canım! öyle saçmalık mı olur? neden fiyatlar böyle?
    - fiyatları ben koymuyorum beyefendi.
    - sen koydun demiyorum. neden böyle diyorum. neden?

    1-2 dakika durur, tekrar başlar

    - böyle saçma şey mi olur... ikisi de aynı. ne acayip.
    - ...
    - o uzuuuuuuun gitsin, 1400... benimki daha yakın. az vermem lazımdı. fazla para aldınız.
    - ...

    1-2 dakika sonra tekrar başlar ama bu sefer ben dayanamam arkama dönüp cevap veririm:

    - benden fazla para aldınız bence. ikisi de aynı para olm....
    - amca, tarifeler böyleymiş. tutup şimdi otobüse binsen benim yolum daha kısa diye yarım bilet mi vereceksin? illa ki gittiğin yol kadar ödemek istiyosan taksiye bin, onda haksızlık yok bak
    - senlen konuşmuyorum delikanlı!!!!

    bir anda yanımdaki teyze gaza gelip arkasını döner ve:

    - onlan konuşmuyorsun ama hepimizin kafasını belliyorsun! bir sus be adam! bir sus!
    (akabinde bana doğru dönüp sessizce "bunamış..." der)

    amca susar...

  • türk futbol seyircisinde travmatik bir etki yapmasını beklediğim reklam... işte yıllar yılı küfrettiğiniz o anneler... annelerimiz...

    utanın ibneler...

  • aslında o çocuk, sen, ben, satürn, plüton, deniz, maymun charlie, leylekler, kediler, bakteriler hepimiz evrenin ufak parçalarıyız. gelecekteki ya da geçmişteki şeyler şu an biziz, yarın bizler geleceğin başka parçaları olacağız ve geçmişte de geleceğin başka parçalarıydık. kendimize, insanlara, herhangi bir şeye fazla anlam yüklemeyelim, yayalara yol verelim.