hesabın var mı? giriş yap

  • önder'in özgüveni, terbiyesi ve nezaketi beni çok etkiledi.. lafı gediğine oturtması, derdini ifade ediş tarzı ve vatanseverliği falan ilk saydığım hasletlerin ardından gelen, kadayıfın üzerine kaymak diyebileceğimiz mevzular..

    ayrıca yukarılardaki bir entride robert kolej ya da başka bir "amerikan" lisesinde okuduğu konusundaki tahmin yanlış.. önder güler bu forumda türkiye'yi temsil etmesi için gönderildiğinde eskişehir lisesi son sınıf öğrencisiymiş.. dönemin amerika birleşik devletleri başkanı ayzınavır'a* hediye etmek üzere lületaşından kendi elleriyle yonttuğu bir satranç takımı getirmiş yanında.. ve bu hediyenin sebebini izah ederken de: "çünkü sizin başkanınız da barışa, özgürlüğe ve tanrıya inanıyor, tıpkı türk halkı gibi" demiş..

    adam on sekiz yaşında kırk yıllık diplomat gibi hareket ediyor.. hayran kaldım..

  • nöbetçi subayı gece devriyeye çıkıp nöbet yerlerinde ki askerleri kontrol ediyor. cephanelik önü nöbetçisi ağaca dayanmış sigara tellendiriyor.

    komutan : leyn... sen sigara mı içiyorsun ?
    nöb. er : içime çekmiyom ki komtanım.

  • amelia earhart, abd(1897) doğumlu pilot, havacı ve seyyah.
    kansas'ta sıradan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen amelia, küçüklüğünden itibaren farklı bir çocukluk geçirdi. yaşıtlarının ve hemcinslerinin aksine ağaçlara tırmanan, avlanmaya meraklı, doğada ve dışarda gezmeyi seven, çok hareketli ve akıllı bir çocukluk dönemi geçirdi. ortalama bir ilköğretimden sonra birçok kez lise değiştirdi ve çoğu kez eğitimini tamamlayamadı. 1917'de 1. dünya savaşı sırasında yaralı askerlere hemşirelik yaptı.
    ilk deva uçaklara ve havacılığa merak saldığı yer ise toronto'da bir uçak gösterisinde gerçekleşti ve o günden sonra pilotluğa merak salmaya başladı. 1920'de ilk uçuşuna pilot frank hawks ile çıktı ve bu amelia'nın hayatının değiştiği gün oldu. ardından pilotluk eğitimi aldı. çok hızlı bir şekilde öğrendi ve başarılı uçuşlar yapmaya başladı. 1928'de ünlü pilot wilmer stultz ile birlikte atlantiği uçarak geçmeyi başardı ve bir gün tek başına bu uçuşu yapmak için kendine söz verdi. daha sonra tek başına solo uçuş yaparak kuzey amerika kıtasını uçarak geçmeyi başaran ilk kadın oldu. 1931'de dünya rakım rekorunu kırdı.
    1932'de hiç durmadan 14 saatlik uçuşun ardından atlantiği tek başına uçarak geçen ilk kadın pilot olmayı başardı ve amerikan başkanından altın madalya aldı. bu olayın ardından şan ve şöhreti iyice arttı ve yüksek mertebelerde arkadaşlıklar kurup 'first lady' ile arkadaşlık kurma fırsatını buldu. 1935'te hawaii'den california'ya solo uçuş yapan ilk pilot oldu. ardından daha önce kırılmamış birçok rekor kırdı ve ödüller aldı.
    büyük başarıların ardından amelia earhart uçakla dünya turuna çıkmaya karar verdi. ancak 1937'de hawaii ile avustralya adası arasında yer alan howland adası yakınlarında uçağıyla iletişim kesildi ve kayboldu. ardından amerikan hükümeti tüm zamanların en iyi kurtarma operasyonunu yaptığını iddia etse de hiçbir şey bulamadı.
    nereden nereye, hayatı resmen azimle, hırsla ve büyük bir emekle istediklerini yerine getiren başarılı bir kadının yaşam öyküsü tadında geçiren amelia earhart adını tarih sahnesine altın harflerle yazdırmayı başarmıştır.
    ayrıca amelia earhart'ın ölümünden 80 yıl sonra 2017 yılında araştırmacı ve antropolog richard jantz'ın yaptığı "amelia earhart ve nikumaroro bones" adlı araştırmada bulunan kemiklerin amelia earhart'a ait olduğunu %99 kanıtladığı ileri sürülmektedir.

  • evimizin önüne açılan börekçiye ilk zamanlar soğuk bakmıştım. ancak bir süre sonra ara ara uğramaya başladım.

    gel gelelim 25 yaşlarındaki börekçi eleman çok ilginç bir insandı.

    bazı sabahlar son derece asık suratlıydı ve nemruttu.. "günaydın", "iyi günler" dememe asla yanıt vermezdi. yüzü hep yerdeydi... kimseyle göz göze gelmezdi. ama böreği güzeldi işte. güler yüzlü olmasa da olurdu.

    bazı sabahlar ise güleryüzlü olmasa bile saygılı ve konuşkandı. dükkana girer girmez "günaydın" ya da "hoşgeldiniz" derdi. böreğimi uzatırken "buyrun efendim" derdi. bazen müşterilerle şakalaşırdı. hayret ederdim.

    sizin anlayacağınız, adamın bir günü bir gününe uymuyordu.

    iş öyle bir duruma gelmişti ki, artık fal tutmaya başlamıştım. adam sinirliyse günüm kötü geçecekti. iyi tarafına denk geldiysem her şey güzel olacaktı. "acaba bu sabah nasıl" diye sırf meraktan daha sık börek almaya başladım. işyerinde elimde leş gibi kokan kıymalı börek, "dünün en beğenilen entryleri"ni okuyordum. iş arkadaşlarım "sen börek sevmezdin" deyip duruyorlardı. bense börekçiye hayret ediyordum.

    ta ki o güne dek.

    o sabah yine kahvaltı yapamadığımdan börek almaya karar verdim. evden hızla çıkıp börekçide aldım soluğu. içeri girince sinirli bir şekilde taaak taak diye börek kesen bizim elemanı gördüm. canım yine sıkıldı. bu sefer bambaşka bir suratsızdı. "bana bir porsiyon kıymalı" dedim. yüzüme bile bakmadı. o, böreğimi keserken tam arkamdan başka bir ses duydum:

    "hoşgeldin abi, nasılsın?"

    dönüp baktım.

    adam ikizmiş lan!

    yebe editi: 2014 ün yüzkarası soma'yı unutma.

  • 21 aralık 2017 fatih terim'in gelmesi ile o çocukluğumda tanju diye bağırdığım sarı kırmızılı camianın taraftarı değilim. isteyen devam edebilir ama bizi yarı yolda bırakanı, milli görev diyerek gitti milli takımda milyonlarca euro prim ve tazminat peşinde koşmaktan işini doğru düzgün yapamayan bir insanı buraya türlü oyunlarla getirmesini sindiremiyorum. size bol şans, ben yokum.

    not: artık sadece şehrimin ezilen takımı ankaragücü var.

  • biraz önce 5n1k'da cüneyt özdemir'den ayar üstüne ayar almaktaydı kendisi.

    okuyorduk, duyuyorduk ancak ben sayın kazaz'ın beyninin bu derece yanmış olduğunun farkında değildim. hiç bir konuda net bir fikri, tam anlamıyla bilgisi olduğunu sanmıyorum. laf çeviriyor. baronlar, atatürk, ak parti, baş örtülü kardeşlerimiz, islamın altın çağı...

    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanın nefis bir örneği. tam yeni türkiye işi. bu seçimde olmaz ama bir sonrakinde neden bir milletvekilliği olmasın diyorum kendisine. 10 yıl sonrasını düşünsenize tuğçe kazaz, arda turanlı bir meclis. halleluya beybi.

  • artık 14 ve 12 yaşına gelmeye yaklaşmış ergenler olan ege ve ilay hakkında anlatacak pek bir şey bulamıyorum. yani herkes kendi odasında takılıyor, ben de ikinci ergenliğimi yaşıyor gibiyim. evde kimse tv izlemediği için ortak alanları pek kullanmıyoruz. sonra ben çok çalışıyorum, ben işteyken babaannelerine gidip yemek yiyorlar. şükür uzun zamandır bozmadığımız bir pazar takılmacası var... onda da ya pizza yiyoruz, ya kova tavuk ya da burger king falan sipariş ediyoruz. işte o pazar geleneğinde bitmeyen bir geyik dönüyor. bebekliklerinden beri anadan çok oyun ablası gibi bir ilişkimiz olduğu için duyacaklarınızı yadırgamayınız, farklı hayatlar ve değer yargıları var bu dünyada...

    romica: eee, dökülün bakalım, haftanın dedikodusu?
    ege: ne olsun işte, babamla adaya falan gittik, fotoğraf makinasında sevgilisinin fotoğraflarını gördüm.
    ilay: özel hayat?!
    romica: (içinden: özel değil bu, genel bu genel) nasıl fotoğraflar?
    ege: anne ya nasıl fotoğraflar olacak, kıvırcık saçlı bir kadının fotoğrafları işte...
    romica: heee, ok
    ege: eee sende var mı haberler?
    romica: ne gibi haberler?
    ege: açılım maçılım?
    romica: ne tür bir açılım?
    ege: manita durumları?
    romica: yok... şimdilik
    ilay: aman iyi olmasın
    romica: neden yavrucuğum? turşumu mu kurmaya karar verdiniz?
    ilay: yani şimdi ne gerek var, değil mi?
    romica: niye len? ben insan değil miyim? sevmeye sevilmeye ihtiyacım yok mu benim?
    ilay: ay biz varız, bizi sev, biz de seni severiz olur biter işte temiz temiz!
    romica: tamam, hay hay! ömrünüzün sonuna kadar benimle yaşarsınız, yanınıza yaklaşanı vururum iki kaşının ortasından.
    ege: yani tabii olmaz öyle ama delikanlının seçiminde bizim de bir söz hakkımız olur. bakalım gözüm tutacak mı? kızı verecek miyim falan...
    ilay: bas annemin feminist damarına!
    romica: oldu çocuğum, herhangi bir özel sipariş?
    ege: dedeme benzesin
    romica: yaşlı mı olsun?
    ege: yok mizacı diyorum
    romica: her şeyin en iyisini bilen ve hafiften asabi?
    ege: yok ya iyi yemek yapsın, biraz da zengin olsun
    romica: mizaç böyle bir şey mi?
    ege: heee, değil. bana benzesin o zaman, yakışıklı, yaratıcı, zeki...
    romica: narsist?
    ilay: egeist!
    ege: yani hediyeler konusunda senden biraz daha yaratıcı olsun, insana ikinci yaş günü hediyesi olarak ilay mı verilir? anca harf oyunlu espriler yapıyor
    ilay: ben de seni seviyorum.
    romica: sende manita durumları ne alemde? onu da mı teog sonrasına erteledin?
    ege: ya sinir oluyorum böyle sen her şeyi bildiğinde...
    romica: ben senin ciğerini okur, aklını alırım
    ege: ne düşünüyorum şimdi?
    ilay: pizza!
    ege: doğru...
    romica: nasıl len?
    ege: bilmiyorum, ilay hep tutturuyor ne düşündüğümü...
    ilay: ne zaman aklından bir şey geçir desek pizza düşünüyor, çok yaratıcı ya...

  • -takdir etme yoktur, eğer birisi bir başarıya ulaşmışsa mutlaka hile ile yapmıştır yada şansı rast gelmiştir.

    -tarafsızlık yoktur, ya siyah ya beyaz ya gündüz ya gece kendilerini ilgilendirmeyen bir konuda bile kutuplaşabilirler.

    -disiplin yoktur, herkes biran önce ulaşmak ister düzensizliği düzen yaparlar.

    -hoşgörü yoktur, kendinden olmayan mezhep, din, ırk öcüdür yok edilmelidir derler ya sustururlar ya da kan kusturular.

    -sadelik yoktur, gösteriş olmazsa olmazdır herkes sizden bahsetmelidir.

    -sakinlik yoktur, akdeniz ülkesi olmamızla ilgili olabilir ama hep bir kargaşa hep bir koşturmaca içindeyizdir trafikte, okulda, işte, şehirde, köyde orada burada insanlar her an kavga etmeye hazırdır her an galeyana gelmeye meyillidirler.

    -bireysellik yoktur bencillik vardır ya taraf olursunuz ya bertaraf.

    -sorgulama yoktur, bunu boşver şunu salla gitsin derler allah'ın işi işte deyip işin içinden çıkarlar sorgulamayı anarşizm olarak görürler sorguladığın zaman ise başına geleceklere hazır ol!

  • yabanci ulkelerde hep turkce kufur yazdirarak katildigimdir.

    cok afedersiniz got ,zik,cuk falan yazdirip calisani bas bas bagirttiririm ve eglenirim.

    evet got diyince gidip benim kahveyi almam biraz garip kacmiyor degil ama sonucta egleniorum.kimseye de bi zarari yok.