hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım erkeklerin kabul etmeseler de hoşuna giden hilelerdir. zira timsah gözyaşları dökmeyen, zengin koca bulmak gibi bir amacı olmayan, bebek sesi çıkarmayan ve çözemedikleri durumların üstesinden kendisi gelmeye çalışan, makyaj sevmeyen ve topuklu ayakkabıyı gündelik yaşamda tercih etmeyen kadınların başka başlıklarda "bizim mahmut abiden ne farkı var yaaa ekieki" şeklinde incelendiğini görebilir ve pek revaçta olmadıklarını söyleyebiliriz.

  • sözlükçülerin kuzenlerinin başından geçen doğaüstü olayları da bu başlığa yazabiliyorsak, başlıyorum.

    kuzenim, geçen cuma günü kışlıkları yazlıkları toparlayayım diye girişmiş elbise dolabına. tam öğle ezanı okunurken de çok içinden gelmiş, elindeki toz bezini koyuvermiş kenara, açmış ellerini; "allahım çocuk da okula başladı, bize bol kazançlar, hayırlı paralar kazanmak nasip et" diye dua etmiş. tam da böyle içinden, yüreğinden geçirerek... "hatta böyle bir kaç saniye de, öylece bir durdum ufak tefek günlük para gelir gider hesabı yaptım, yine içim sıkıldı" diyor.

    derken eline almış bezi tekrar, silmiş rafın tekini, arkada duran giysileri koyacak rafa, eşinin pantolonlarından birini eline almasıyla, başlamış cebinden şangur şungur bozukluklar dökülmeye.

    -paralar öylece dökülünce ben de hemen attım elimi cebine, baktım tomar tomar kağıt para, bir o kadar bozuk para. allahım delirecek gibiyim. ellerim titriyor, birkaç saniye algım kapandı hatta. tamam insanın duası tutar, tutar da, bu kadar mı hızlı tutar? sonra sakinleyip paralara bir baktım ki bizimkinin sakladığı eski para koleksiyonunu koyduğu yeri bulmuşum sadece.

    allah resmen kuzenimi trollemiş ya hu, kendi halinde temizlik yapan kadından ne istiyorsun ya deyip mevzuyu ayakkabı kutusuna bağlamamak için kendimi çok zor tutuyorum. ama bir düşünsenize, ayakkabı kutularına dolaresi koydurup sonra içinden monopoly parası çıkartmak çok güzel olurdu ya, allah buna bir şey yapsın.

  • murat yetkin'in, "recep tayyip erdoğan çılgın projeler açıkladığında gazeteciliğimizi unuttuk heralde o zaman kaynak nerede sormadık, şimdi hatırladık emeklilere verilecek paranın kaynağını size soruyoruz" diye meslektaşlarına laf soktuğu yayın.

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • (bkz: sınıf annesi)

    bu nedir? hangi hakla hukuki ve idari bir mercii yerine koyuyor?

    gelen mesajlar üzerine edit: meğer ne “köklü” ve “önemli” bir merciymiş de haberim yokmuş. çok yazık vallahi. eğitimsiz toplumlarda bireyler azıcık görev ve sorumluluk almayagörsün, gönüllülük esasındaki işlerde bile böyle cozutuyorlar.

  • etrafımda ve sözlükte birçok insanın yurt dışına çıkmasına yardımcı oldum. hiçbir insandan olumsuz geri bildirim almadım. 2016 turizm krizi başlığına yazdığım yazılar sonrasında yine birçok mesaj aldım. şunu fark ettim ki, birçok insan yurt dışına çıkmak istiyor fakat içindeki tereddütler yüzünden bunu gerçekleştiremiyor. bu sebeple insanların aklındaki soru işaretlerini giderecek bir veritabanı oluşturmanın faydalı olacağını düşündüm.

    -öncelikle- neden seyahat etmeliyiz:

    - yurtdışına seyahat düşündüğümüzden kolaydır
    - hayata dair farkındalığımız artar
    - kendimizi keşfederiz
    - alışık olmadığımız kültürlerle tanışırız
    - alışık olmadığımız mutfakların lezzetini tadarız
    - yeni diller öğreniriz
    - yeni hobiler/ilgi alanları geliştiririz
    - her seferinde yeniden kendimize meydan okuruz
    - hayallerimizi gerçekleştiririz
    - ülkemizin yoğun, yorucu ve yıpratıcı gündeminden bir nebze uzak kalırız
    - kendi başımıza bir şeyler gerçekleştirebileceğimizin farkına varırız

    coğrafi ve kültürel olarak bize yakın, dil sorununu en az derecede yaşayacağımız seyahat güzergahlarından biri olan balkanlar hakkında kısa bilgiler :

    vize

    vizesiz ülkeler : makedonya, karadağ, arnavutluk, bosna hersek, sırbistan, kosova
    vize isteyen ülkeler : yunanistan, bulgaristan, romanya, hırvatistan (vize işlemlerinizi 60 euro karşılığında vfsglobal’in ankara ve istanbul şubeleri aracılığıyla halledebilirsiniz – www.vfsglobal.com)

    ulaşım

    uçak : erken alımlardan 400tl’ye bilet bulabilirsiniz. eğer hala almadıysanız –bu yaz için- 800 tl üzerinde bir ücret ödemeyi gözden çıkarmalısınız.(skyscanner ve turna'yı takip ederek uygun fiyatlara ulaşabilirsiniz)

    tren : uçağa göre oldukça hesaplı bir ulaşım sağlayabilirsiniz. istanbul-belgrad arası bir sefer yaklaşık 90tl. (kullanmak için vizeye sahip olmanız gerekiyor)

    otobüs : metro turizm, alpar turizm ve vardar turizm’in birçok balkan şehrine uygun fiyata seferi bulunmakta. 100tl’ye kendinizi üsküp’e atabilirsiniz(kullanmak için vizeye sahip olmanız gerekiyor).

    balkan şehirleri arasında ya da çok daha farklı güzergahlarda ulaşımınızı kolaylaştıracak iki site:

    www.rome2rio.com (bir güzergah üzerinde yer alan otobüs, tren, uçak, feribot, özel ulaşım gibi çeşitli seçenekler hakkında bilgi alabilirsiniz)

    www.seat61.com (dünya üzerindeki tren seferlerinin tamamına yakını hakkında bilgi edinebilirsiniz)

    şehirler

    balkanlarda gezip görmek için birçok şehrin ismi sayılabilir. ben gördüğüm ve beğendiğim şehirleri listeleyeceğim:

    sırbistan

    belgrad : sırbistan’ın başkenti ve balkanların en büyük şehri. tuna ve sava nehirlerinin birleştiği noktada bulunan bu şehir gezinizin başlangıç noktası olabilir. tarihi dokusu, kalesi ve gece hayatı ilgi çekici özellikleridir. fırsatınız varsa biraz kuzey’deki novi sad’ı da rotanıza ekleyebilirsiniz.

    bosna hersek

    sarajevo : bosna hersek’in başkenti, farklı kültürlerin buluşma noktası. bir ya da iki gününüzü bu şehri gezmek için ayırabilirsiniz.

    mostar :bosna hersek’in turizm merkezi. doğası, köprüsü, blagaj, pocitelnj ve medugorje gibi yerlere yakınlığı mostar’ı değerli kılan özellikleri.

    trebinje : vizesiz seyahat ediyorsanız, karadağ’a geçiş noktanız bu şehir olacak. şehir merkezinde yürüyüş yapabilir, tarihi köprüsünü görebilirsiniz.

    karadağ

    kotor : balkanların en güzel şehri. konaklamaınızı old town’da alın, vakit buldukça şehrin dar sokaklarında dolaşın. sahilde yürüyün, bir iskeleye oturup biranızı yudumlayın.

    budva : popüler tabirle “abartılmış balon”. gece hayatını sevmiyorsanız budva’da sizi şaşırtacak bir şey bulamayacaksınız.

    cetinje : karadağ’ın eski başkenti. hayallerimizdeki “huzurlu sahil kasabası”nın sahil kenarında olmayanı. konaklanmasa da görülmeye değer küçük bir şehir.

    arnavutluk

    tiran : başkent olması dışında pek bir albenisi olmayan şehir. bosna ve karadağ’dan sonra hayal kırıklığına uğramanıza neden olabilir. tiran’ı sevmediğim için arnavutluk’ta planladığımdan daha az kaldım. durres ve elbasan hakkında daha olumlu şeyler duydum. ama arnavutluk ile ilgili beklentilerinizi yükseltmeyin derim.

    makedonya

    ohrid : tiran’dan ve üsküp’ten kolayca ulaşabileceğiniz bir tatil beldesi. balkanların en çekici ve huzur dolu noktalarından. seyahatinizin sonuna doğru dinlenme ihtiyacı hissederseniz birkaç gününüzü buraya ayırabilirsiniz.

    üsküp : vizesiz seyahat ediyorsanız gezinizin ilk veya son durağı olabilecek bir şehir. osmanlı etkilerinin en belirgin şekilde hissedildiği bu şehirde turizmin çehresini değiştirmek için yoğun çalışmalar yapılmakta. her yerde karşınıza çıkan heykellerden bıkkınlık gelebilir.

    konaklama

    her şehir için ayrı ayrı konaklama önerilerinde bulunmaktansa, sizin için uygun konaklamayı nasıl seçeceğinize dair önerilerde bulunmayı tercih ederim.

    - booking, trip advisor, kayak gibi internet sitelerini kullanın
    - balkanlar özelinde www.bestbalkanhostels.com üyesi hostelleri tercih edebilirsiniz(üç şehirde bu siteye üye hostellerde kaldım, üçünden de memnun ayrıldım)
    - konaklamanızı seçerken beklentilerinizi iyi belirleyin(kendi seçimlerimde konum ve temizliği ön planda tutarım)(wi-fi, klima, konfor vs. ihtiyaçlarınıza uygun bir yer belirleyin)
    - booking(ya da referans sistemine dayalı diğer sitelerde) üzerinden tesis seçerken sadece puanına bakmayın. kaç kişi referans vermiş, olumlu referans veren konuk profili nasıl, olumsuz referans veren konuk profili nasıl değerlendirin)
    - paranızı konaklamaya yatırmak yerine gezmeye ve günlük aktivitelere ayırın

    örnek seyahat planı
    istanbul – belgrad(2) – saraybosna(1) – mostar(2) – trebinje – kotor(3) – tiran(1) – ohrid(1) – üsküp(1) – istanbul

    - mostar’da kravice-pocitelnj-blagaj’ı içeren bir tur alın
    - kotor’da cetinje-ostrog-skodar lake’i içeren bir tur alın
    - mayonuzu yanınıza alın(kravice ve ohrid’de yüzebilirsiniz)
    - sırbistan, bosna ve karadag’da hemen hemen aynı dil konuşulmakta, internetten bir konuşma klavuzu indirin(google’a “bosnian/serbian phrasebook” yazıp aratın), gitmeden temel kalıpları öğrenin

    öğrenci kardeşlerimize not: shengen vizesi alın, ulaşımınızı otobüs veya trenle -kısa güzergahlarda otostopla- sağlayın. hostellerde 4-6 kişilik koğuşlarda kalın. pahalı şehirlerde yemeği restoranda yemektense marketten bir şeyler alıp konakladığınız hostelin mutfağında yemeğinizi hazırlayın ya da dilim pizzalarla öğün geçiştirin. bütçenizi yeni şeyler keşfetmeye, gittiğiniz şehre özgü eylemler yapmaya ayırın.

  • 10bin yıldır insanların teknolojinin nimetlerinden faydalanmadan evinde, köyünde, hanında ürettiği bu içkiyi günümüzde sizinde üretmeniz aslında çok zor değil. her hobide olduğu gibi başlangıç seviyesi ve ileri seviyeler var
    bira yapımında sadece 4 tane girdi var: tahıl + şerbetçiotu + maya + su . 7 nota ile müzik yapmak gibi bu 4 girdi ile binlerce farklı türde bira yapılabiliyor
    en basit haliyle biranın oluşumu şu şekilde: tahıl ile su buluşuyor, tahılın içindeki şeker ortaya çıkıyor, maya bu şekeri yiyip bir nevi alkol sıçıyor, şerbetçiotu ile de biraya aroma katılıyor

    acaba ben yapabilir miyim diyenlere genel bir sss cevaplaması yapayım:

    *malzeme/ekipman maliyeti ne kadardır? pahalı bir uğraş mıdır?
    -her hobide olduğu gibi bütçe size kalmış. 200-300 liralarla giriş seviyesinde bir şeyler yapabileceğiniz gibi, binlerce lira yatırım da yapabilirsiniz.

    *300 lira yatırım yapan ile 3bin lira yatırım yapan arasında ne fark var?
    - genel olarak ekipman için harcanabilecek bütçe farkı. sadece temel bir kaç alet edevatla bira üretebileceğiniz gibi yapım ve içim sırasında işinizi kolaylaştıracak, kaliteyi arttıracak ekipmanlar alabilirsiniz, bu size kalmış. örneğin: plastik kova yerine cam damacana almak, termometre, hidrometre, ph ölçer, alüminyum tencere yerine çelik kazan almak, biranızı şişelemek yerine fıçılama işlemi vb opsiyonel olan, hobiye derinlemesine daldıkça para harcanabilecek yerler mevcut.

    *hangi malzeme ve ekipmanlar gerekli?
    - (all grain) yani tamamen tahıl kullanarak bira yapmak için:
    1-elinizdeki malzemeye uygun bir reçete (tarif)
    2-malt + şerbetçiotu + bira mayası + su
    3-tahılı öğütmek için değirmen/ öğütücü , mayşeleme işlemini gerçekleştirken kolaylık sağlayan termos buzluk (opsiyonel), 15+ litre gibi bir hacimde bira üreteceğinizi düşünerek büyük bir kazan ya da tencere (mayşeleme işlemini bu kazanda da yapabilirsiniz), sifonlama sistemi (pompalı olarak satılıyor, hiç olmadı sadece boru bile olur), aktarma ve karıştırma için kap ve kepçe, maltı tül bir torba içerisinde su içerisine bırakabilirsiniz bunun için tülden büyük bir torba, yine tülden küçük şerbetçiotu torbası, termometre, huni, durulama gerektirmeyen dezenfektan (bu önemli), fermantasyon kovası (damacana olabilir), fermantere takılacak hava kilidi. şişeleme günü geldiğinde boş bira şişesi, taç kapak ve şişe kapağı kapatma aleti

    *basitçe bira yapım aşamaları nelerdir?
    -malt (çimlendirilip kurutulmuş tahıl) öğütülür. içindeki nişastanın şekere dönüşmesi için yaklaşık 1 saat sıcak suda (68/70c) bekletilir. (bu işleme mayşeleme diyoruz) 1 saat sonunda bu bol şekerli şıra kaynatma kazanına alınır, kaynatılmaya başlanır ve tarife göre belli sürelerde belli miktarda şerbetçiotu eklenir ve 1 saat kaynatılır. kaynama işlemi bitimi ile birlikte bira adayının sadece dezenfekte edilmiş alet edevatla temas edebileceğini unutmayarak hızlı bir şekilde soğutulur. 25c nin altına inen bira adayı fermantere (damacana/kova) alınır ve maya eklenir. içeriden hava çıkışına imkan verip içeriye hava girmemesini sağlayan kilit takılır. hepsi bu kadar. bira yaklaşık 2 hafta boyunca fermante olacak, içerideki mayalar bütün şekeri tüketecek, alkol ve karbondioksit açığa çıkacaktır.

    *kit ile nasıl bira yapılır?
    -tahıl ile bira yapmayı yemek yapmaya benzetirsek kit ile bira yapmak konserve yemek hazırlamak gibidir.
    gerekli malzemeler 1 adet şerbetçiotlu bira kiti (maya ve genelde dezenfektan içinden çıkıyor), çok büyük olmayan bir tencere, konserve açacağı, fermantasyon kovası, hava kilidi. bira kiti mayşelenmiş, kaynatılmış ve şerbetçiotu ilave edilmiş haldeki sıvının özüt halidir. konserve içindeki bu özütü sıcak suda çözdürüp, üzerine soğuk su ilave ederek oda sıcaklığına getirip arından mayasını ekip kilitlemek tek yapmamız gereken şey. bu işlem yaklaşık 1 saat sürüyor, tahıl ile bira yapımında ise 5 saat civarı. not: aldığınız kit ile nasıl bira yapacağınıza dair talimatlar zaten kitin içinden çıkıyor

    *şişeleme işlemi nasıl oluyor, biranın köpürmesi için ne yapıyoruz?
    -hem tahıl ile yapılan hem de kit ile yapılan biranın yaklaşık 2 hafta sonra fermantasyon süreci bitiyor, yiyecek şekeri kalmayan mayalar uyku moduna geçiyor. önceden biriktirdiğimiz, temizlediğimiz ve dezenfekte ettiğimiz (bu ikisi farklı şeyler) şişeleri diziyoruz. biramızı fermanterden temiz bir kovaya sifonlayarak aktarıyoruz. mayalara şişelerin içinde yiyip karbondioksit açığa çıkartabilecekleri kadar cüzzi bir şeker ilavesi yapıyoruz. genel olarak 6 gr /litre şekeri suda kaynatıp dezenfekte ediyoruz ve biranın içine karıştırıyoruz. sonra sifon yadımı ile şişeleri tek tek doldurup dezenfekte edilmiş kapakları kapak kapatma aleti ile mühürlüyoruz. şişeler serin ve gölge bir yerde 2 hafta bekliyor. bu sırada mayalar şekeri yiyip karbondioksit salgılıyor, fakat bu sefer dışarı hava çıkışı olmadığı için karbondioksit basınç yaratarak biranın içinde çözülüyor. açtığımız zaman birayı köpürtecek olan şey de bu.

    *yani bira yaparken ne dışarıdan asit ekliyoruz ne alkol ekliyoruz öyle mi?
    -aynen öyle. alkol de köpük de yaptığımız işlemlerin sonucu ortaya çıkıyor

    *biramızdaki alkol oranını nasıl ölçeleriz?
    - bu iş için yaygın olarak hidrometre denen alet kullanılıyor. bu alet ile biranın fermantasyona girmeden ve fermantasyon bittikten sonraki özgül ağırlığını ölçüyoruz. aradaki fark bize şekerin ne kadar alkole dönüştüğünü söylüyor (bir formül yardımı ile)

    *evde bira yaparken karşılaşılan zorluklar neler?
    -malzeme ve bazı ekipmanların tedarik zorlukları. gerçi yeni açılan sitelerle yavaş yavaş bunlar da aşılıyor. örneğin koca ülkede hala tek çeşit malt mevcut. bu nedenle çoğu yabancı tarifleri uygulayamıyorsunuz ya da evde malt yapım veya fırınlama tarifleri ile farklı çeşit maltları üretmeye çalışıyorsunuz (bence orası da ayrı bir keyifli ama), sıcaklık kontrolü; özellikle hacmen yüksek bira yapımına girdiyseniz 15-20 litre gibi, kaynatma sonrası soğutma sırasında sıkıntı olabiliyor. ayrıca fermanterdeki biranın (ale tipi) ideal sıcaklığı 20-25c arasında olmak durumunda özellikle yaz aylarında büyük problem yaratıyor. ya ısı kontrolü yapabileceğiniz bir dolabınız olacak, ya serin bir bodrum gibi bir mekanınız ya da fermanteri soğuk suya oturdup 1 hafta bebek gibi bakacaksınız buz ilavesi yapacaksınız. tabii en güzeli yazın bu strese girişmemek, sonrasında sıcaklık kontrolü çok daha rahat yapılır. bir diğer zorluk şişeleme. başlarda eğlenceli gelse de 5-10 sefer bira yaptıktan sonra şişeleme biraz can sıkıcı olabiliyor. 17 litre bira yapsanız 34 tane şişe bulmanız, dezenfekte etmeniz, itina ile doldurup kapaklarını kapatmanız gerekiyor ki kapak kapatma pek sevimsiz bir işlem fakat atla deve değil yarım saat/45dk süren bir şey sonuçta.

    *yaptığımız biradan ölmeyiz ya da kör olmayız di mi ?
    -bir şey olmaz. dışarıdan metil alkol eklemediğimiz için bir zararı yok. ortaya çıkan alkol etil alkol, efesteki tuborgdaki, tekel içkilerindeki alkol neyse o. bir hatadan dolayı bira bozulmuşsa zaten kendini ele verir, kokar, ekşir vs içilmez yani

    *bir şeylerin yanlış gitmesi sonucu ne olur?
    -yanlış gidebilecek başlıca şeyler: işlemler sonunda eklediğiniz mayanın harekete geçmemesi, bunun için mayayı fermantere eklemeden önce canlandırmayı deneyebilirsiniz veya ekstra bir paket maya bulundurmakta fayda var. bir diğer sorun fermanterde kalmamız gereken sıcaklık aralığının dışına çıkmak, bu da istenmeyen aromaların açığa çıkmasına neden oluyor. oluşabilecek en büyük sorun (breaking bad izleyenler bilir) şişelerin patlaması. bunun nedeni de fermantasyon süreci tamamlanmamış birayı şişelemek, fazla şişeleme şekeri koymak ya da biranın bakteri kapması. biranın bakteri kapmaması için dezenfektan kullanımı konusunu ciddiye almanız gerekmekte. şişelediğiniz biraları 2 haftalık süresi dolmadan arada bir açıp sorun olup olmadığını kontrol edebilirsiniz

    *1 şişe biranın maliyeti ne olur?
    -bu çok değişkenli, net cevap vermenin mümkün olmadığı bir soru. demirbaş olacak ekipman yatırımını toplam maliyete dahil etmezsek (nasıl 500 liraya tefal actifry alıp yaptığımız patates kızartmasını 505liraya mal olduğunu düşünmüyorsak) tamamen kabaca bir varsayımla 16-17 litrelik bir batch in maliyeti 80-100lira civarındadır, bu da 50cc lik 1 şişenin maliyetinin 2,5 lira civarında olduğunu anlamına gelir. (şişesi 1,5liraya üretim yapan ev biracıları da mevcut)

    *evde hangi türde bira yapabilirim?
    -evde yapılan biraların %90ı ale ve alt başlığındaki biralardır. lager ve alt başlığındaki özellikle pilsner tipi (türkiye'de yoğun olarak tüketilen efes, tuborg, carslberg vb) biraları yapmak için sıcaklık kontrolü yapabileceğiniz ve 7-8 c gibi soğuk ortamda fermantasyon sağlayabileceğiniz bir dolabınızın olması gerekmekte

    *topu topu 4 çeşit girdi var kaç ayrı bira üretilebilir ki? (bunu serdar adında bir arkadaş sordu)
    -cevap

    *ale nedir lager nedir?
    - çizelgeye göz atınız. örnek vermek gerekirse evde üreteceğiniz ale tipi biralar, guiness, weihenstephaner, duvel, leffe vb biraların türünden olacaktır. yani şişesini 2,5liraya üreteceğiniz biranın muadilinin barda 10tl ye satılan tuborg değil de 33lüğü 22-23 liraya satılan import biralar olduğunu düşünebilirsiniz

    *neden evde bira yapayım, bu kadar uğraşıp masraf yapıp 2-3 lira ucuza bira içmek için değer mi?
    -daha öncede yazmıştım yine yazmakta fayda var, sırf ucuza bira içmek için bu işe girmeyin, hobi olarak yapacaksanız girişin. yaptığınız birayı arkadaşlarınıza ikram etmenin keyfi, nasıl yani evde bira mı yapıyorsun şimdi tepkileri, tamamen size ait olan, emeğinizle oluşan dünyada eşi bulunmayan bir içki yaratmak, ve işin en keyifli kısmı olan kendi biranıza etiket vurduğunuz an için girişin : ilk biram
    ve tabii ki son olarak; kendi yaptığınız biranın köpürtmesi, anlayamazsınız!

    dipnot: bu işin ustası ya da uzmanı değilim, deneyerek, hata yaparak ve okuyarak öğrenmeye çalışıyorum. yazıda yanlışlarım varsa, sorusu olan veya bu işle uğraşan varsa yeşillendirsin