hesabın var mı? giriş yap

  • başlığına kaltakların doluştuğu türkiyenin en iyi spikeri. maç anlatışına hayran olduğum, sırf o anlattığı için daha keyifli maçlar izlediğim süper adam. seni sevmeyen adamın çükü düşsün, kadının amı kurusun. işte piremiyer lig buuaaaaa.

  • tarım dışında bir şeyi olmayan sovyetler'de doğmuş, uzaya adam gönderen, atom bombası yapan, abd'ye kafa tutan, ağır sanayinin her türlüsünün olduğu olduğu sovyetler'de yaşamış, bürokratik ahlaksızlığın toplumsal çözülmelere yol açtığı sovyetler'de ölmüştür.

  • atamın, binlerce kitabı boşuna okumadığını, günümüz siyasileri ile bir tartışmaya girse hepsini bilgisi ile döveceğini gösteren sözleridir.

  • outliers'ta malcolm gladwell'in güzel örneklerle(şu an sadece beatles'ı hatırlıyorum. şöhrete kavuşmadan önce, hamburg barlarında, yıllarca sabahlara dek çalımışlar çalmışlar ve çalmışlar) desteklediği teorisi. yazara bakılacak olursa, bir işte gerçek manada uzmanlaşmak için 10.000 saat emek verilmiş olması gerekir.

    hesaplayan adamlar mantalitesiyle devam edelim;

    uzmanlaşmak istediğiniz alana günde 8 saat mesai ayırsanız, haftada 5 gün bu mesaiye devam etseniz, yılda da totalde 240 güne(haftasonu ve diğer tatiller sebebiyle 120 gün yan gelip yattığınızı farz edelim. yine de kçümsememek gerek. 240 gün oldukça iyi bir çalışma süresi bir yıl için) ulaşsa bu mesai,

    240 x 8 = 1920 saat ediyor.

    arzuladığınız yoda master seviyesi için geçmesi gereken süre ise;

    10000 / 1920 = 5 yıl(küsuratı bir kenara bırakalım. yoksa sayıların inandırıcılığını arttırmak için kullanılan "küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın" modeline bağlı mı kalmalıydım?)

    görülen o ki, eğer gladwell'in yöntemi bir hakikati ortaya koyuyorsa(bir önemi var mı bilmiyorum ama, ben katılıyorum kendisine), kendinizi paralamadan ve fakat ciddiyeti de elden bırakmadan çalışacağınız bir 5 yılın sonunda alanınızda uzman olabiliyorsunuz.

    buradan hareket ederek önemli çıkarımlara ulaşılabilir;

    - alanınızda söz sahibi olmak için beyaz sakallı bir dede olana dek beklemeniz gerekmiyor(ara: yaşta değil başta).
    - bir yerlerinden ter akarak, insanlık dışı performanslar sergileyip tırnaklarınızla kazıya kazıya da çabalamanıza gerek yok(sakin olun şampiyonlar).
    - her gün, adım adım, sakince ve sükunet içinde emek vermek; duygusal patlamalarla yoğrulmuş, anlık sıçrayışlara göre çok daha mucizevi sonuçlar veriyor.
    - düzenli çalışan bir insan, ömrü boyunca birkaç alanda uzmanlık elde edebilir. doyumsuz ruhlar için muhteşem bir haber bu.
    - neye zaman ayırdığınıza dikkat etmeniz hayati bir değer taşıyor. 10 yıl sonra kendinizi twitter, facebook gibi sitelerin fenafili olarak bulmayın. öyle bulursanız da hayatınızdaki başarısızlıklardan dolayı başkalarını ve kaderi suçlamayın.
    - en fantastik olanı; 5 yılı bir insanı tanımaya adadığınızda o insanda kaybolabilir, sevdiğiniz kişide diğerlerinin görmediği muhteşem detaylar görüp onda yitebilirsiniz.

  • yaptığının kesinlikle savunulacak yanı yok hatta hapise atılmasını destekliyorum, gaga bulutu da hiç sevmem ancak bu ceza çok fazla olmamış mı? zira tecavüz suçundan yargılananlar bu kadar ceza almıyorken çok abartı olmuş.

  • iki kez ana tribünde bir kez de çayır çimende yarış izlemiş biri olarak fikirlerim:

    1- biletler bizim alım gücümüze nispeten pahalı.
    2- yarış pisti ebesinin örekesinde. ulaşım ve park zor.
    3- ana tribün girişi dışında orada bulunmayı cazip hale getirecek hiçbir atraksiyon yok.
    4- pistin tamamı görünmediği için yarışa hakim olmak zor. 3-4 dakikada bir önünden araba geçiyor o kadar. dev ekranlar yetersiz. bir süre sonra yarışın durumunu takip etmek imkansız hale geliyor.
    5- milli bir takım veya sporcu yok. gönül bağı kurulamıyor.
    6- gerçek formula 1 fanları pahalı bilet fiyatları ve ulaşım güçlüğü nedeniyle yarış izlemeye gelemiyor. sponsorların bilet dağıttığı hiçbir fikri olmayan insanlar geliyor.

    formula 1'i çok sevmeme karşın ana tribün biletim olmadıkça bir daha asla gidip yerinde izlemem (eğer yarış burada tekrar olursa)

  • 20 kasım 2012 galatasaray'ın manchester united galibiyetinden sonra yapılan röportajda muhabirlerimizden birisi hem galatasaray'ı hem de kendisini aciz duruma düşürmüş.

    gazeteci: 1993'te de istanbul'da hayal kırıklığı yaşadınız, şimdi de aynısı oldu. 19 yılda bir şey değişti mi?

    alex ferguson: evet, iki kere kupayı kazandık.

    adamlar zaten liderliği garantilemiş yedek takımla gelmiş galatasaray da güzel bir galibiyet almış niye bunu sündürüp duruyorsun la. sir alex'e olan hayranlığım bir kat daha artmış durumda.

    kaynak: http://skorer.milliyet.com.tr/…/1630459/default.htm