hesabın var mı? giriş yap

  • eskiden çalıştığım şirkette power point sunularını bana hazırlatan pazarlama direktörüm bilgisayardan pek anlamazdı. bir gün yine rica etmedi! şunu hazırla 3 gün sonra sunum yapacağım dedi, bende yeni yetme pazarlama asistanı olarak her şeye tavuk gibi koştururken canıma tak etti bu başarıyı etik dışı sahiplenme olayı.

    sunumu hazırladım, görevimi ifa ettim, benimdir diye söylemiyorum yine konuşturdum power point'i ama bir süprizim vardı bizim müdüre. windows 98 tabanlı bir bilgisayardı sunum yapılan. masa üstününün, dosyalar varken ekran kopyasını aldım ve masa üstü arka planı olarak ayarladım. masa üstündeki bütün öğeleri gizledim. yani ekran görüntüsünde olan dosyalar benim masa üstü arka planı olarak kaydettiğim resimden ibaretti. üzerine tıklayınca resim olduğu için hiç bir reaksiyon alınmadığından sayın müdürüm 10 dakika bu dosyalar neden çalışmıyoru çözmeye çalıştı. bilgisayarı defalarca açtı kapattı sonunda pes etti, beni yanına çağırdı ve beni lanse etmek zorunda kaldı. sunumu hazırlayanın ben olduğumu ama bilgisayarın azizliğine uğradığını anlatmaya çalıştı. olayı bilen ben, hemen ms command'dan dosyayı çağırıp sunumu başlatarak, yaptığı ibneliğe, yaptığım ibnelik ile son verdim.

    tabi o şirkette ömrüm fazla olmadı, herkes benim bir sivri olduğumu anladı. aslında kariyer taşlarım bundan sonra yerine oturmaya başlamıştır. başarısızlığı kimse sahiplenmek istemez ama başarıyı herkes sahiplenmek ister. başarıda ki emeği gözden kaçırırsan, astlarının emeğini hiçe sayarsan, bir gün takke düşer aga.

  • "bu millet" sevmemiş olabilir. yüce türk milleti sevdi ve eserine sahip çıkacaktır.

  • "paris, teksas’ı yönettiğim zaman (...) new york times’tan, los angeles times’a kadar pek çok yerde ‘buna ihtiyacımız yok.’ gibi yazılarla karşılaştım. amerikalılar kendilerine dışarıdan gelen bir bakışa değer vermiyorlar. hâlbuki avrupa’da birbirine o kadar yakın gelişmiş kültürler var ki, bizler birbirimizi eleştirmeye açığız. amerika ile avrupa’yı veya almanya’yı karşılaştırdığım zaman beni ümitlendiren bir şey var: burada insanlar en azından sorunlar üzerine konuşabiliyorlar. buradaki kültür konuşmak ve sorunları çözmek adına daha açık. ancak amerikalılar dışarıdan görülmeye açık değiller. belki de kendi kültürlerini en üst düzeyde kültür olarak, amerikan sineması etiketiyle pazarlamalarının nedeni de bu."
    (bkz: wim wenders)

    edit: güncelleme

  • 1860-1926 arasında yaşamış amerikalı keskin nişancı ve gösteri atıcısı abla. atıcılıktaki mahareti sayesinde buffalo bill vahşi batı şovunda kendisine yer bulmuş ve amerika'nın ilk bayan süperstar'ı olmuştur. en baba numaralarından biri de bir iskambil kağıdını 30 metreden tüfekle havada düşürmeden ardarda vurup delik deşik edebilmek imiş. bazı başarılı atışları buffalo bill'in thomas edison ile olan kankalığı vesilesiyle filme de alınmış.

  • boyun omurlarının ideal hilal şeklindeki çizgisini kaybetmesi ve bu nedenle kafanın olması gerekenden önde durmasıdır. burada sorun omurganın yanlış yerleşiminden öte, içinden geçen ve beynin uzantısı olan sinir ağının işlevlerinin zarar görmesidir. bu sinir ağı neden mi önemli? bedendeki tüm işlevleri yönettiği için, evet tüm işlevleri! sinir sistemi bedendeki tüm işlevleri yönetir: tüm motor işlevler, dışarıdan alınan sinyallerin beyne iletilmesi, tüm iç organların işlevleri, dolaşım, solunum sistemleri, lenf sistemi, bağışıklık sistemi... bu nedenle boynunuza iyi bakmazsanız sayısız hastalık için mükemmel bir aday haline gelirsiniz.

    boyun düzleşmesinden muzdarip iseniz, omurganızın kalanında en az bir noktada ve hatta kalça kemiğinizde de sorun olma olasılığı yüksektir.

    hiç bir kas kendi kendine kasılmaz, ödem oluşturmaz. sinir sisteminden emir almadan hiç bir kas kafasına göre takılmaz. bu tip durumlarda ağrı kesici, kas gevşetici, anti-depresan almak, en çok sinir sisteminizi ve eklemlerinizi kimyasal zehir bombardımanına tutmaya yarar.

    ufuk açıcı bu videoyu izlemenizi öneririm.

    çözüm için: kayropraktik ve egzersiz.

  • tutuklu gazetecileri , öğrencileri ve siyasileri bırakmak yerine katili sapığı bırakacakları düzenleme

  • "ilginç" diye bi kadın var. nasıl doğduysa artık siz düşünün, bakıp bakıp bi boka benzetemediler herhalde.

  • bu adam yargılanana kadar gündemde kalsın. ben izlerken kemiklerim acıdı, kalbim sızladı. tutamazsın böyle yaralı bir bebeği. cahil insanların gazabından koru bizi allahım.

  • kupa açılınca ilahi gibi müzikler, ışıklar falan çıktı, dedim heralde en sonunda acun peygamberliğini ilan etti. herkesin içi gitti.

  • yıl: 1996
    yer: kayseri fen lisesi

    mabeyihumayun ve oda arkaşları o gün farkli bir sesle uyanır.normalde “ kalkın yavru kuşlaaar!” diye bağıran nöbetçi hoca, “ bu ne laaan, manda boku mu laaan!” diye bağırmaktadır.derken daha önce uyanmış olan angeleyes kahkahalarla odaya girer:

    - nooluyo lan dışarıda?
    - hahahahaaa
    - ne var lan nooluyo?
    - bok var! hahaha.vallaa git bak istersen..

    bunun üzerine mabeynihumayun yataktan kalkıp koridora çıkar.ortalık ana baba günüdür.koridorun tam ortasında ise bir yığılma vardır.o tarafa gidenler “ öğhh, iğrenç” gibilerinden söylenerek ortamdan uzaklaşmaktadır.mabeyn kalabalığın ortasına geldiğinde yerde kocaman bir bok kütlesiyle karşılaşır.sabah sersemliğiyle beraber herkes gibi söylenip hemen uzaklaşır,odaya döner.

    halen mayışık bir halde olduğu için tekrar yatmayı düşünür.normalde nöbetçi hoca milleti sabah etüdü için uyandırmıştır ve kahvaltıya yaklaşık 1 saat vardır.herşeyi göze alıp yatmaya karar verir ( sabah etüdüne gitmeyenin haftasonu izni iptal ediliyordu)

    - ali olum ben yatıyom, beni kahvaltıya uyandır
    - oh beyim yatsın biz kaldıralım.neyse yat sen ben gelir uyandırırım seni.
    - :)

    mabeyn uykuya tekrar daldıktan sonra birinin dürtmesiyle uyanır, karşısındaki milleti etüde aldıktan sonra son kontroller için yurda dönen nöbetçi hocadır:

    - nooldu olum niye yatıyon hala?
    - ee kem küm..
    - nooldu olum hastamısın?
    - e evet hocam
    - hmm.karnın mı ağrıyo?
    - evet hocam ( asıl sıçtığım an budur.yazı bitiminde bu parantez içini tekrar okuyun)
    - tamam yat sen.
    - :)

    kahvaltıdan ve ilk iki dersten sonra biyoloji yazılısı için gelen anonsla herkes koşmaya başlar: “ 2c ve 2d sınıfları sınav salonuna gidiniz..”
    herkes yer tutmak için salona koşarken (bkz: pole position/@mabeynihumayun) mabeyn bi ses duyar, ses müdüre aittir:

    - mabeyn efendi gel bakalım buraya
    - hocam sınavımız var
    - sınavdan sonra odama gel

    mabeyn, muhafazakar olan müdürün kendisini bir gün önce kız arkadaşıyla gördüğü için okulda böyle şeyler yapmaması konusunda uyaracağını düşünmektedir.

    sınav sonunda millet derse giderken mabeyn müdürün odasına gider:

    - hocam beni çağırmıştınız
    - gel senle bahçede konuşalım

    (kısa bi hal hatır sorma işinden sonra)
    - söyle bakalım neden pisledin koridora?
    - !”^”$^”$???
    - tamam olabilir yetişememişsindir, ama niye temizlemedin?

    sabah koridordaki görüntü, nöbetçi hocayla yaptığımız diyalog gözümün önünden film şeridi gibi geçti.ihalenin bana kaldığını anlamıştım..
    o şaşkınlık ve sinirle müdüre ne cevap verdiğimi tam olarak hatırlamıyorum.ama müdür benim yapmadığım konusunda ikna olmuştu ve kendisine de müdür yardımcısının benim ismimi verdiğini söyledi.soluğu müdür yardımcısının yanında aldım:

    - hocam benim adımı nasıl verirsiniz müdür beye?
    - dur oğlum sakin ol
    - hocam kolay mı adam harcamak o kadar?
    - dur oğlum.bana ahmet bey (nöbetçi hoca) senin yaptığını söyledi

    soluğu bu kez nöbetçi hocanın yanında aldım:

    - hocam nasıl olur benim adımı verirsiniz?
    - heeheeee
    - hocam gülmeyin nolur
    - olum sen söylemedin mi bana karnım ağrıyo diye, başka da yatan yoktu ben sen olabilirsin dedim.sen yaptın demedim.
    - mnskym…

    derken bir anons daha: “ tüm lise 2 erkek öğrencileri erkek yurdunda toplanınız..”
    yaklaşık 70 kişi temizlenmiş olan bokun olduğu yerde toplandık.müdür yardımcısı geldi ve güzel bi nutuk attı.

    - çocuklar, olabilir yetişememişsinizdir.ama neden temizlemediniz?
    - şimdi çıkmasın zaten kim yaptıysa yalnızken beni görsün.
    arkalardan çatlak bi ses: hocam herkesten numune alın, labaratuarda bulalım kim yapmış..

    öğrenciler arasında fiskos başlamıştı bile.herkes sabaha karşı birilerinin apar topar odalara kaçtığını anlatıyordu..ama hiç kimse isim telaffuz etmiyordu.

    aradan yıllar geçti, faili halen meçhul.ama yeni jenerasyon kendisine bir kahraman seçmiş bile..

    pilav günleri için okula gittiğimiz zaman okulun öğrencileri yanımıza gelir:

    - abi mabeyn abi kim?
    - benim
    - abi valla helal olsun, süper bi protesto…