hesabın var mı? giriş yap

  • ahaha sahtekarlik yalan dolan ve propaganda platformu desene suna sen

    misal ornek vereyim

    gazetenin tekinde 13 tane rehinenin sehit edilmesi bir fiyaskodur yaziyor dogru mu?

    el cevap: hayir yanlis 13 tane rehinenin sehit edilmesi bir basari oykusudur, bir kurulus dirilis saha kalkilistir dunya liderligidir.

  • düşünsene jürgen klopp stuttgartta mekan basmaya gidiyor.

    tanım: yürüyen ego + yürüyen cahil fatih terim'in şaşırtmayan hareketlerinden biridir.

  • modern anadolu coğrafyası'nda köksüzlük, kimliksizlik, vahşi bir iştahla büyüme ve estetik fakirlik terimlerinin tartışmasız sahibi, şahsım için uzun yıllardır kırıkkale adlı ucube- hormonlu il olmuştu... orada yaşayan bir akrabamızı her ziyarete gittiğimde anayurt oteli'ndeki zebercet'in ruhu içime çöker, bu korkunç çukurdan kaçıp kurtulmak için saatleri sayardım...

    sonra bir gün, sultanbeyli'yi tanıdım! ve anladım ki;

    kendini muhafazakar sağ olarak tanıtan, son 60 yıldır kesintisiz iktidarını sürdüren politik ve ekonomik bir hegemonya'nın gizlemeye gerek duymadan sergilediği gerçek yüzü'dür sultanbeyli.

    sultanbeyli, içi kof vaatlerdir. el konulmuş devlet arazileridir. kanun tanımazlıktır. harekete geçmiş cehalettir.

    sultanbeyli, cemiyet olamamış bir toplumun cemaatleşmiş yaşayan ölüler haline gelme sürecidir.

    365 gün 7/24 açık sözde kermeslerdir. her gün camında aslında hiç var olmayan yüzlerce kuran kursu veya talebe yurdu adına satış yaptığını yazan bildiğin fast food dükkanlarıdır. vergisiz helal kazançtır. dar-ül harp'te kafirin elinden çalınan hazine arazisidir. düşman rejimden ve onun vatanadşaları olan işbirlikçilerinden kaçırılan milyon dolarlardır.

    demokratik kongo cumhuriyeti tipi demokrasi'nin oy deposu, sadaka ekonomisinin utanç duvarıdır. fakirleştikçe sistemin daha da dibine çekilen, aç kaldıkça daha çok oy vermek daha çok partinin ofisboyu haline gelmek zorunda kalan kavruk anadolu insanlarının cehennemidir.

    sultanbeyli, bir pasif devrim` :cihan tuğal'a saygılarımla` rüyasıdır...

    olur da, bir gün yüzüncü yılına yaklaşan vurguncu sahte muhafazakar ve sahte dinci zavallı sağ iktidarlardan bu kadim anadolu toprakları yakasını kurtarabilirse;

    sultanbeyli insanlık tarihine büyük ve acı bir not olarak düşülmeli, asla yıkılıp yeşil alan kültür merkezi falan yapılmamalı,

    bu topraklarda bir zamanlar yaşanmış asırlık sömürünün, vicdansızlığın, estetik ve güzellik düşmanlığının, günahkarlığın ve açgözlülüğün somut örnekleri olarak gelecek nesillere ve hatta tüm insanlığa sergilenmek üzere son haliyle bir "yüzsüzlük müzesi" olarak korunup saklanmalıdır...

    rabbim, bu yalnız ve güzel ülkeye yeni sultanbeyliler göstermesin!

  • milyon yılın taşak geçmesiymiş.. sen bosch’u şark kurnazı merdivenaltı telefon tamircisi sandın heralde. adamlar bina teknolojisinden yazılıma, elektrikli arabadan endüstriyel teknolojiye, tren raylarının aşırı ısınmasına bulduğu çözümden güneş enerjisine kadar her şeyin içinde. kalkmışsın diyorsun ki baktılar aşı tutmadı şimdi bunu deniyorlar. alıştınız burda yerli üreticiler tarafından silkilmeye tabi. herif oturduğu yerden boşa salladı ya la.

  • yapılması zaman alan bir uygulamadır.

    manikür pedikür sonrası tırnak yüzeyi yağdan ve kirden arındırılmak için özel bir solüsyon ile silinir. sonra iki ayrı yapıştırıcı oje sürülür. ardından iki kat shellac vb marka kalıcı oje sürülür ve kalıcılığı sağlamak için sabitleyici sürülür. her işlemden sonra 2 dakika ultraviyole ışığa maruz bırakılır. ellerde 2 hafta, ayaklarda 4 hafta rahatlıkla kullanabilirsiniz. çıkartma işlemi için aseton ve etil alkol karışımı bir solüsyon pamuğa dökülüp, tırnaklarınız alüminyum folyo ile sarılıp bekletilir. hafiften bir yanma hissedersiniz ama dayanılmaz değildir. sonrasında tırnak yüzeyinden kabarmış olan boya hafif tırnak darbeleri ile sökülür. eğer sökülmeyen oje kaldıysa tekrardan aynı solüsyon ile sarılması gerekir yoksa tırnağınıza zarar verir. çoğu kişinin dediği ve yazdığı tırnaklarımı söktüler lafı bundan kaynaklanıyor. ikinci defa oje çıkartıcısını beklemek istemeyen manikürcü zorlayarak sökmeye çalışıyor ve tırnak zarar görüyor. zarar vermeden çıkartanlarda da biraz üst katman kalkıyor ama kesinlikle çok önemli bir hasar değil bu.

    deneyimlerime gelince; benim ellerimde 6 tırnağım, ayaklarımda 8 tırnağım kırılmış veya yarılmıştı. hani şu katman katman ayrılır ya tırnak aynen öyle. kalıcı oje yaptırdım ve kalkan yerler hem yapıştı hem de ayrılması durdu. zaten ojen sürdüğümüzde nasıl tırnak kalınlaşıyor, öyle bir kalınlaşma oldu ve ne takılma problemi ne de kırılma problemi kaldı. 2 hafta eller süperdi. 3. hafta manikürüm çok gelmese de tırnak uzadığı için diplerde boyasız tırnak görünmeye başladı. 3. haftayı üstüne oje sürerek idare ettim. ama bu sefer de tırnaklar çok uzadı, rahat edemedim. ayaklar hep süperdi. aynı parlaklık ve hoşlukta. en korktuğum ise ojeyi çıkartma aşamasıydı. ne olacaktı??? ablamın ve burdaki yazarların dediği gibi tırnağımı söküp atacaklar mıydı???? hayır tabii ki. her aşamasını dikkatlice izledim. çıkartıcı solüsyonun az geldiği parmaklardaki ojelerin çıkartılması zaman aldı. 2-3 defa beklemek gerekti. jel kalıcı oje daha kalıcı ve çıkartılması için öncesinde ojenin törpülenmesi gerekiyor. ondan sonra da shellactan daha uzun sürede çıkıyor. alta sürülmüş olan parlak kısım için çok zararlı olmayan tırnak yüzey törpüsü kullanılıyor. benim kırık tırnaklarım tamamen uzadı ve temizlendi ve sağlıklı ve sert haline geri döndüler. yeni kırık oluşmadı. kalıcı ojede benim tercihim açık renkler. çünkü üzerine başka ojeler kullanabiliyorsunuz ve tırnağınızın yağına maruz kalmadığı için normal ojeler süper uzun süre dayanabiliyor. kalıcı ojeden sonra eğer koyu renk oje kullanırsanız törpü yapılmış yerlere oje girip, oje asetonla çıkartıldığı zaman çirkin bir görüntü oluşabilir. bu nedenle kalıcı ojeden sonra açık renk oje kullanmanızı öneririm. hatta en iyisi altına koruyucu kullanmak sanırım.

    sonuçta, kesinlikle zaman alan, çok iyi kalite malzemelerle profesyonelleşmiş ellerde yapılması gereken bir uygulamadır. zincir olup her yere mağaza açmış, tek derdi para olan ve saat başı yeni müşteri al diye zorlayan müesseseler çok da güvenilir değil diye düşünüyorum.

  • arkadaşlar, şimdi adliyeden geliyorum. her gün saat 12 civarı yapıldığı gibi yine adliye meydanında toplanmak isteyen avukatların girişine bu sefer özel güvenlik görevlileri ve polis izin vermedi. polis/özel güvenlik darp ederek, yerlerde sürükleyerek 2 avukatı gözaltına aldı. gözaltına alınan avukatların serbest bırakılması için avukatlar tarafından oturma eylemine başlandı. yaklaşık 4-5 dakika sonra da 100'e yakın çevik kuvvet adliyeye girerek, 50'ye yakın meslektaşı yine darp ederek, cüppelerini çekiştirerek, yerlerde sürükleyerek ve hatta kelepçeleyerek gözaltına aldı. taksim'de, ankara'da, izmir'de, adana'da halka müdahale ederken "polisimize taş atıyolar, kamu malına zarar veriyolar, molotof atıyolar" diyerek gerekçelendiriyordu devlet müdahalesini, cübbesini giymiş avukatlar da mı taş atıyordu, molotof atıyordu lan? avukat dediğin kamu görevlisi sayılır, öyle canın istedi diye avukatı gözaltına almayı bırak, ağır ceza suçüstü hali olmadıkça üzerini bile arayamazsın. ama gördük ki hak, hukuk falan hikaye.

    olaylar başladığından beri sağduyulu olmaya çalıştım ama hala ve hala "polis müdahalesinde haklı, adamlar kamu malına zarar veriyor" diyen adamın, akp ile demokrasiyi aynı cümle içinde kullanan adamın akıl sağlığından şüphe ederim ben.