hesabın var mı? giriş yap

  • bugün ekmek fiyatlarına gelen zamdan sonra aklıma gelendir. çakırın ölümünden sonra ekibi toplayan polat alemdar kendi ekibini kurarken seçici davranmıştır. adamlarına tek tek bazı sorular sorarak bazıları ile yollarını ayırmıştır bunlardan biri de yakuptur. neden bizimle birliktesin sorusuna yakup ekmek parası diye cevap verir. polat alemdar ise memati’ye yakup’a 30 yıllık ekmek parasını hesaplayarak göndermesini söyler. ve yakup ile yollar ayrılır. şimdi olayın mağduriyet boyutuna gelecek olursak; söz konusu toplantı 9 nisan 2004 yılında gerçekleşmiştir. o günün ekmek fiyatı 300.000 türk lirasıdır ( 6 sıfır atılmış hali 30 kuruştur ) yakup’un 3 öğünde toplam 3 ekmek yediğini farz edelim günde 3 ekmek yapar. yakup o dönemde günlük 90 kuruş iaşe parası almıştır. 18 yıl sonra 1 adet ekmek fiyatı 5 lira olmuştur. yani yakup bugünün şartlarında verilen günlük iaşe parası ile 1 ekmek bile alamamaktadır. polat gün gelecek bölüşecek ekmeğimiz olmaz yakup’a mahçup oluruz diyerek göndermiş, fakat kendisi bolluk içinde yaşarken adamı yakup mağdur edilmiştir. ve önümüzde yakup’a ödenen 30 yıllık sürenin tamamlanmasına 12 yıl gibi uzun bir süre kalmıştır. bu durum mağduriyeti daha da arttıracaktır.
    edit: olayı bilmeyenler için kaynak https://youtu.be/3duznvphlr0 ilgili sahne 42. saniyede başlamaktadır.
    edit: çok fazla dolar cinsinden hesap mesajı aldım. ilgili paranın dolar olarak verdiğine dair haklı emareler var ama kesin net bir bilgi yok, ayrıca dolar olarak verilmiş olsa bile yakup kafası çalışmayan mafya değnekçisidir, parayı alır almaz dövizciye gitmiştir. parayı tl cinsine dönüştürmüş ve ilk gördüğü pavyona gidip her yakup abi diyene para sıkıştırmıştır. o para zaten çarçur olmuştur.
    edit: 2004 yılı ekmek fiyatı anlamında kaynağımda hata olduğunu ( ekmeğin kilo fiyatını baz aldığımı ) fark ettim ilgili düzeltme yapılmıştır. fakat eski hesaplamamız çok iyimsermiş yakup’un mağduriyeti korkunç seviyelerde olduğunu tespit etmiş olduk.
    sevgili yazarlar (bkz: tombo degil tombow) ve (bkz: leave me alone)’a uyarılarından dolayı teşekkür ederim.

  • bu nasıl bir şey amk? çocuğun babası sen değilsin diyor, beyaz show'daki gibi orkestra dıp tıs dıp tıs çalıp efekt veriyor. toplum yozlaşınca programlar daha da yozlaşıyor haliyle...

  • yeni stadını bitirmek üzere olan beşiktaşımızın ilk 5 hafta ortalığı yıkıp geçireceği sezon. 102 yasında dünyanın en yaşlı kulüp başkanı olma rekorunun haklı gururunu yaşayan aziz yıldırım galatasaray'a laf sokmaya devam edecek, galatasaray ise lucescu ile prensipte anlaşacaktır.

  • işyerindeki merve'nin benim haricimdeki bütün arkadaşlarıma asılması. bana bu kadar mesafeli durduğuna göre kesin hoşlanıyo amk. geçen gün beni görünce kafasını çevirdi yönünü değiştirdi. yüzünde iğrenç bir ifade ile uzaklaşınca tam emin oldum.

  • efendilik, beyefendilik, zeka falan değildir.

    piçliğin, fırlamalığın, şişkin egonun üzerine biraz para serpmektir.

    ha, biz parayı da bulsak, bi türlü o piç adam olamadık. ince ruhluluğumuz ve düşünceliliğimiz, özgüvensizliğimizle üst üste binince, bok oldu ortalık. bazen "-mış" gibi yaptık. ama reçeteyle olacak iş değildi; tutmadık, tutulmadık; çok eğreti durdu. kimse fark etmediyse de, kendi kendimize fark ettik bu eğretiliği; içimize içimize utandık.

    neyse, namussuz bi fırlama olmadığıma üzülecek değilim. sadece adaletsiz dünya, bu kadar fazla adaletsiz olmayaydı, iyiydi.

  • kilolu biriyle sırf kilosundan ötürü dalga geçme aşağılık bir davranıştır lakiiin;

    bu kişi insanları tiplerinden ötürü itin gtüne sokuyorsa müstehaktır.

  • eski çalıştığım işyerinde bir arkadaşımız vardı. boylu, poslu, yakışıklı manken gibi bir çocuktu. evli biriydi. boğaz köprüsü geçit girişlerinde, arabasından indiği esnada arkadan hızla gelen arabanın çarpması sonucu büyük bir kaza geçirmişti. kırılmadık kemiği, beyin travması, sol kısımda kısmi felç gelmişti çocuğa. tv'de haberlere de çıkmıştı. bu arkadaşın karısı, hastanede bilinci yerindeyken “bundan artık bir şey olmaz” deyip çekip gitmiş hastaneden. arkadaşın o an bilinci yerindeymiş, duymuş bunları. hızlıca boşandılar. sonrasında çocuk aylarca sürecek tedaviler gördü. parası yetmedi, babaları yazlık vs ne varsa sattı. şimdi başka birisiyle evli. çocukları oldu; uluslararası bir firmada üst düzey yöneticilik yapıyor şu an. böyle bir anekdot içindeki kişidir.

    *edit: debe'ye girmiş entry, öncelikle adettendir; kimsesiz çocuklarımıza bağış yapmaya davet ediyorum. bakanlığın ilgili linki: çocuk esirgeme kurumu hakkında

    *edit 2: terk eden kişinin ne yaptığı soruluyor sıklıkla; kadını sormadım. sildi gitti hayatından. biz de acı anısı tazelenmesin diye sormadık..