hesabın var mı? giriş yap

  • buyuk dramlara sebep olmus bir faciadir. ilk patlama aninda ölen kişi sayısı çok gibi görünmese de (30 civarında) patlamadan sonra (pek de "aciklanamayan" sebeplerden dolayi) iki yil icinde binlerce insan daha olmustur. ancak bu olumlerin kacinin facia ile dogrudan baglantili oldugu arastirilamamistir. tabii bu olumler disinda meydana gelen hasarin veya cevre tahribatinin boyutlarinin belirlenmesi ise ayri bir hikaye.

    ama bence en buyuk dram patlama sonrasi enkaz kaldirma calismalari sirasinda yasanmistir.

    patlamanin ardindan radyoaktif enkaz yaklasik 1.5 km capinda bir alana yayilmis. alinan karar ise bu enkazi tesis icinde toplamak ve butun bir tesisi ozel bir beton ile tamamen ortmek. ayrica radyoaktif cekirdegin altinda da buyuk bir beton yatak olusturulmasina karar verilmis. evet ama radyoaktif enkaz nasil tasinacak? cekirdegin altina beton nasil dokulecek? gerekli ekipman ve zaman yok? ve butun isin 15 gun icinde tamalanilmasi dusunuluyor.

    enkazi tesis icine tasimak ve de radyoaktif cekirdegin altini beton ile kapatmak icin itfaiyecilerle birlikte askerlerin kullanilmasina karar verilmis ve 1500 kadar asker kullanilmis. (kac itfaiyeci kullanilmis bilmiyorum) basit bir gaz maskesi, eldiven ve cizme disinda bir koruma ekipmani kullanmayan asker ve de siviller bolgede calismaya baslamislar. bir askerin (veya sivilin) gunde en fazla 3 dakika calismasina izin veriliyormus. ama bu sure icinde alinan radyasyon miktari bile omur boyu alinabilecek radyasyon esiginin uzerindeymis. ve adamlar orada 15 gun boyunca calismislar. evet calismalar planlandigi gibi 15 gun icinde bitirilmis. butun radyoaktif moloz tesis icine tasinmis ve tesis beton bir zirh ile tamamen kapatilmis. ayrica radyoaktif cekirdeginin alti da (acilan tuneller sayesinde) beton ile doldurulmus.

    peki bu radyoaktif enkaz kaldirma isinde calisan askerlere (ve de sivillere) ne olmus?

    bu temizlik calismalarina katilan askerlerin buyuk bir kismi ise -ki hepsi 20'li yaslarda saglikli insanlar- bir yil icinde olmusler. (bu sayi (asker+sivil) kimi kaynaklara gore 4000 civarinda.)

    gercekten buyuk bir dram. bile bile olume gitmisler. ama birilerinin de bu isi yapmasi gerekiyordu. evet saniyorum savasarak olmeseler bile, gene de ulkelerindeki insanlari korumak adina olume gitmisler.

  • yaşları hakkında ziyadesiyle bilgi sahibi oldum;

    -ilkokuldayım. sarp apak geldi. naber dedi. çok utandım.

    olm yumurtadan çıkar çıkmaz sözlüğe mi geliyonuz nedir bu amk

  • merkel'in bir röportajı vardı; "evinizde yardımcınız var mı, kaç kişi" diye bir soru sordular.
    çok net hatırlıyorum "yardımcım yok, bütün işlerimizi eşimle birlikte yapıyoruz" diye cevap vermişti.
    "bu ceketi daha önce giymiştiniz" denildi, "ben devlet görevlisiyim, modacı değilim" dedi.
    bazı ülkelerin oldukları, geldikleri yeri anlamak adına inanılmaz bir röportajdı.
    bu da onun gibi, elbisenin fiyatı zerre anlam ifade etmez kendini bilen insanlar için.
    "itibarın tasarrufu olmaz" gibi sözler, lüks yaşam sevdası vs tamamen geri kalmış ülkelerde oluyor.

  • iki lafı bir araya getiremeyen ve duruma göre konuşan yarışmacıları olan program.

    + bunda sirke kullandın mı?
    - ııı (tepkiyi ölçüyor) kullandım şefim.
    + ama bu yemeğe sirke konmaz.
    - çok az kullandım hatta kullanmadım şefim.
    + gerçi yüksek ısıda bir miktar koyabilirsin.
    - kullandım şefim. çok az ekledim.
    + ama çok fazla sirke geliyor.
    - biraz kaçırmış olabilirim.
    ++ ben sirkenin fazla gelmesini seviyorum.
    - o yüzden çok koydum şefim.

    bu nasıl bişeydir! koyduysan koydum de. koymadıysan da koymadın...
    sürekli bu tarz muhabbetler dönüyor.
    inanılır gibi değil.

  • başına bir şey gelmeyeceğinden emin olduğu için böyle çemkiriyor.

    türk halkının genel özelliğidir. ezebileceğini ezer acımaz.

    olayın ne olduğunu bilmediğim için haklıdır haksızdır diyemem ama karşısındaki kadın bir savcı olsaydı böyle bağıramazdı veya ne idüğü belirsiz bir maganda olsaydı ancak akşam twitterdan ağlardı.

    not: buradaki mevzu ezenle ezilenin mesleklerinden bağımsız... bizim memlekette gücü yeten gücünün yettiğini ezer. misal mağdur hanım ablamızın apartman görevlisi sadece onun kapısının önünü temizlemeden mesaisini bitirse büyük ihtimal bu sefer bağırıp çağıran taraf kendisi olacaktı.

    buna aslında hayatın her alanında şahit oluyoruz. adamın altında bmw bilmem ne modeli var yolda en üst hız sınırında sollama yapan şahin sürücüsüne 500 metre öteden sellektör yapmaya başlıyor ama aynı zibidi aynı hareketi bir audi q8 sürücüsüne veya bir makam aracına yapamıyor.

    gerçekten aile terbiyesi almış, kendini yetiştirmiş, sinirlerine hakim olmayı öğrenmiş çok küçük bir azınlık dışında maalesef durum böyle. eğitim sadece cehaleti alıyor...

  • 1970'lerin sonlarından itibaren circleville, ohio sakinlerinin aldığı tuhaf yazılar: circleville mektupları!

    1970'lerin sonlarından itibaren circleville, ohio'da yaşayanlar, anonim bir kullanıcı tarafından kişisel yaşamlarıyla ilgili ayrıntılar içeren tehdit edici mektuplar almaya başladı. ilk circleville mektubu 17 mart 1977'de bir okul otobüsü şoförü olarak hizmet eden mary gillispie'ye gönderildi. mektupta "evinizi gözlemliyorum ve çocuklarınız olduğunu biliyorum, bunun şakası yok. massie'den uzak dur" mesajı veriliyordu. her nasıl olmuşsa bu gizemli yazar, mary gillispie'nin okulda yöneticilik yapan gordon massie ile ilişkisi olduğunu biliyordu ama işin daha tuhafı gillispie, bu tehdit mektuplarını alan tek kişi değildi.

    olayın üzerinden çok geçmeden mary gillispie'nin kocası, ron da bazı mektuplar almaya başladı. mektupta "bay gillispie, karınız… gordon massie ile görüşüyor. onları yakalayıp ikisini de öldürmelisin, o yaşamayı hak etmiyor" yazıyordu. aile büyük bir korku ve endişeye kapılmıştı. ilk mektuptan kısa süre sonra ikinci bir mektup geldi: "2 hafta geçti ama hiçbir şey yapmadın, gerçeği itiraf edin ve okul yönetimine bilgi verin. aksi takdirde gerçek ortaya çıkana kadar bunu posterlerde, tabelalarda ve reklam panolarında yayınlayacağım."

    daha sonra 1977 yılının bir ağustos akşamı, ron gillispie bir telefon aldı. birkaç dakika sonra elinde 22 kalibrelik bir tabancayla kamyonuna yöneldi ve kızına mektupları yazan kişiyle yüzleşeceğini söyledi fakat gillispie yola çıktıktan kısa bir süre sonra kamyonetiyle ağaca çarparak olay yerinde hayatını kaybetti, ancak ron'un kayınbiraderi paul freshour bunun bir cinayet olduğunu düşünüyordu. polis, gillispie'nin ölmeden önce silahını bir kez ateşlediğini tespit etti ama ron'un silahı neden kullandığını asla öğrenemediler.

    ron’un ölümünden sonra bile mary gillispie'yi ve gordon massie'yi hedef alan tehditkâr ve alaycı mektuplar gelmeye devam etti ve saldırılar giderek sinsi bir hal almaya başladı. yıllar sonra, 1983'ün bir şubat günü, gillispie ailesinin kızı neredeyse ölümcül bir bubi tuzağına düşüyordu. birisi yakındaki bir çitin üzerine, genç kızı hedef alan el yapımı bir düzenek kurmuştu. mary gillispie düzeneği indirmeye çalıştı ama bir kutuya bağlıydı. gillispie kutuyu eve getirdiğindeyse içinde dolu bir silah buldu ve silahı yetkililere teslim etti. ohio adli soruşturma bürosu silahın seri numarasını bulmayı başardı ve silah ron gillispie'nin kız kardeşiyle evli olan paul freshour'a aitti.

    paul ve karen boşanmak üzere olan bir çiftti. olay patlak verdiğinde freshour’ın karısı karen sue, evin her yerine gizlenmiş mektuplar olduğunu söyleyerek durumu polise itiraf etti. freshour ise bu durumu reddederek silahının haftalar önce çalındığını iddia etti ama yalan makinesi testi freshour'un yalancı olduğunu ortaya çıkardı. freshour, 1984'te bir grup jüri tarafından cinayete teşebbüsten suçlu bulundu ve tutuklandı. circleville sakinleri, freshour'un parmaklıklar ardında olmasıyla mektupların duracağını düşünüyordu ama öyle olmadı. circleville, ohio sakinleri hala onlarca mektup alıyor, tacize uğrama devam ediyordu. hapishane müdürü ise freshour’un onları gönderemeyeceğini çünkü kalem veya kağıda erişimi olmadığını açıkladı.

    davadan aylar önce, freshour'un avukatı duruşma sırasında jüriye şu soruyu sormuştu: "boşanma kararnamesini okuduğunuzda, paul freshour’un hüküm giyerek hapse girmesi mali açıdan kimi kazançlı çıkarır?" böylelikle şüpheler eski eş karen sue'da yoğunlaştı çünkü kocasını polise ihbar etmişti ve boşanmadan kısa bir süre sonra yeni erkek arkadaşıyla yaşamaya başlamıştı. yoksa paul freshour'a tuzak mı kurdular? aradan yıllar geçti, gizem büyüdü. aralık 1993'te amerika televizyonlarının sevilen programlarından biri olan unsolved mysteries olayı araştırmak için circleville'e gitmek üzereyken gizemli yazardan bir mektup aldı: “circleville, ohio'yu unutun… eğer buraya gelirseniz, siz hastalar bunun bedelini ödeyeceksiniz.''

    unsolved mysteries ile konuşan paul freshour, olayın detaylıca incelenmesini isteyerek mektupları kendisinin yazmadığına yemin etti ancak yakın zamanda yapılan bir inceleme, kendisinin el yazısı ile mektuplar arasında benzerlikler olduğunu ortaya çıkardı. 1994 yılında, freshour'un şartlı tahliyeyle hapisten çıktığı aynı yıl, mektuplarında sonu oldu. aradan yıllar geçmesine rağmen hala olayın arkasındaki gerçek kişi belirlenememiştir.

    detaylı okumak yapmak isteyenler için kaynak

  • paris'te sıradan bir gece, bir taksinin içindeyiz:

    taksi şoförü: körler genelde siyah gözlük takmazlar mı?
    kör müşteri: öyle mi? bilemem, ben hiç kör görmedim ki!

    night on earth