ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vatanıma hakaret etseydim oscar vereceklerdi
-
çok gerçekçi gelmeyen açıklama. film kalitesi olarak öyle oscarlık bir film değildi. aslında bunu kendisi de biliyor, maksat prim yapmak.
nuri bilge ceylan, zeki demirkubuz filimleri oscar alamayacak, ayla filmi oscar alacak!
erzurum (bilgisayar oyunu)
-
espri sandım güldüm amk
hatay'daki yıkık bina müteahhitinin savunması
-
sana binayı sorarlar o binanın hesabını da sorarlar sen rahat ol
kısa mesajı bile imla kurallarına uygun yazmak
-
ilk cep telefonuma sahip olduğum 2004'ten bu yana 10 yıldır gururla yaptığım eylem. şöyle de bir gerçek var ki;
(bkz: yazım kurallarına uymayan kızın kolay tavlanması)
honda'nın türkiye çalışanlarına verdiği haklar
-
bizimkilerde hayirli cumalar mesaji atar..kidem tazminatinin ustune yatar...
tomris uyar
-
-cemal süreya’ya içki içmeyi ben öğrettim.
edip cansever
-edip’e şiir yazmayı ben öğrettim..
cemal süreya
-bu ikisi bunları tartışırken ben de gittim tomris’le evlendim.
turgut uyar
anne ve babanın aşk hikayesi
-
ne zaman düşünsem tüylerim diken diken..
geçen hafta dolan otuz beş yıldan beri otuz beş kuruşla ev geçindiriyorlar. üç çocuk büyütmüşler, okutup adam etmişler. üç çocuklarına da aynı sevgi ile bakmışlar hep, gözlerinde hala o sevgi. hani olmaz da, göstermek istemeseler bile ele verecekler kendilerini, naif bir sevgi sızıyor gözlerinden. işe gitmek için evden çıkarken, arkamdan usulca aralanan perdenin arkasındaki annemin gözünde görüyorum, her sabah.
nasıl başladığı değil nasıl yaşandığı önemli; onca yıl nasıl büyüdüğü, bizi büyüttüğü. onlar dolu dolu da yaşamışlar, damdan düşer gibi de. tepeden tırnağa sevdalılar, sevda nedir biliyorlar çünkü.
çünkü yaşamışlar, yaşıyorlar bu hayatı. tüpsüz kalmışlar, vesikayla ekmek almışlar, kuru üzümle çay içmişler herkes gibi. kaç ihtilal kaç kriz görmüşler. ve hala, sabahın yedisinden gecenin körüne kadar haberlerde gördükleri "dünyaya" üzülüyorlar. yirmi dokuz yıldır onları sabır ve umut ederken gördükçe tüylerim diken diken oluyor benim.
keyif almasını da bilmişler. uğrak lokantası’nda kızarmış yarım piliç ve haydari ile içmişler rakıyı, tam cam kenarındaki masada hem de. bizim gibi rakının yanına pırasa getiren, fasıl diye taverna müziği çalan, damsız girilemeyen yerlere, olmadığı gibi görünen insanların arasındaki masada birkaç arkadaş mahkum kalmamışlar. en son ne zaman sinemaya gitmişler hatırlamıyorlar, dilleri dönmüyor hatırlayınca da zaten filmin adını. o akşam televizyonda ne varsa, bir bardak da çay yanına, en seyredilir eser oluyor o akşam.
bu sevgiyi anlamak istiyorsanız, görmeniz lazım. birbirine güzel söz söylemez, çarçur etmezler iltifatlarını. sevgilim, bir tanem bunlar sahte laflar, yer yok onların lugatında. her gün milyonlarcası gırla giden gerçek sevgi sözleriniz gerçek kıymetini biliyorlar.
yıllarca işten gelirken kesik ankara soğuğunda yüzü kızaran emekli memur babam gibi yüzüm, aşk hakkında düşünürken, utancımdan. hayat bana daha ne öğretebilir? onlarla karşılaştırınca, hokkabazın ağzındaki yalancı alev gibi yabancıyım aşka. oysa onlar, birbirlerine sarılıp kenetlenmişler. ve kalbime bıçak sokar gibi kirpikleri bana, bize doğru dönmüş soruyorlar:
"ya siz?"
yardım ettiği yolcu tarafından vurulan taksici
-
lütfen birisi şaka falan desin, viral olması için çekilen yalan bir video desin. böyle bir iyiliğe böyle bir sonuç, soğukkanlılık, sonrasında güvenmeyeceksin demesi akıl almayacak bir durum. serbest gezmeyi bırak nefes bile alması bu dünya için zarar olan bir ruh hastası.
ülkedeki konser ve festivallerin azalarak bitmesi
-
yabancı sanatçı ve gruplar için düşünecek olursak
1- en başta bugünkü dolar ve euro kurundan,
2- uygulanan fahiş vergilendirme politikasından,
3- ülkede güvenlik ve asayiş durumunun stabil olmamasından,
4- 4-5 yıl önce başlayan alkollü içecek sponsorluğu yasağından,
5- doğru düzgün albüm alma kültürü ve albüm satışı olmamasından (sanatçının albümü bir ülkede çok satılıyorsa plak firması da masrafların önemli bir kısmına sponsor olabiliyor),
6- büyük sanatçı ve grupların kaşe fiyatlarının yıllar geçtikçe uçmuş olmasından,
7- belli bir yaşa gelip iş hayatına atıldıktan sonra gelir düzeyi yükselen insanların sevdiği sanatçıyı gidip yurtdışında izleyecek maddi imkana sahip olmasından,
8- bu sanatçıları getirebilecek kapasitede büyük organizatörlerin azlığından, (eski kallavi oyuncuların çoğu piyasadan çekilmiş, geriye birkaç küçük çaplı organizatör kalmıştır)
9- bizde sanatçı ve grup takip etme kültürü olmamasındandır. (nerede o sevdiği grup için 1 sene para biriktiren güney amerika'daki tutkulu fanlar!)
anıtkabir'in sırları
-
"tapınağından" sonrasını ciddiye dahi almadığım sırlardır. bir lider düşünün ki kabri bile birilerini kudurtuyor.öyle işte.
trafikte volkswagen istemiyoruz
-
desteklediğim kampanya. maksat ortalık karışsın.
türk kürt ayrımının azalarak yok olması
-
en iyi asimilasyonu türkler uygular demiş üstteki yazar. 800 senelik imparatorluk dağıldıktan sonra zerre kadar asimile olmamış kırk tane balkan, orta doğu ve afrika ülkesi kuruldu.
buralarda türkçe konuşma oranı sıfıra yakındır ve zerre jeopolitik destek atmazlar.
afrika’nın yarısı kendini fransız zannediyor. frank kullanıp, fransız futbol alt yapılarına doluşuyorlar.
adamların tv standardı bile fransız kökenli secam.
azıcık mantık yahu.
edit
secam yerine ntsc yazmışım ama zaten konu o değil :-)
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
madem vuruyorsun neden sonra yusufluyorsun. işte ses çıkartmazsanız hakkınızı aramazsanız böyle keyfi vururlar, karşı çıkarsan el pençe dururlar karşında.
tanım: klasik afedersin polis.