hesabın var mı? giriş yap

  • kilolu biriyle sırf kilosundan ötürü dalga geçme aşağılık bir davranıştır lakiiin;

    bu kişi insanları tiplerinden ötürü itin gtüne sokuyorsa müstehaktır.

  • bankaların kredi kartı sisteminden kâr elde etmesini sağlayan kişilerin yaptığı eylemdir.

    kredi kartı, bankaların alışveriş için verdiği ve nakit ödemeden alışveriş yapmanızı sağlayan bir finans aracıdır. banka kartından temel farkı ise kartlara özel kampanyalar ve taksitle alışveriş yapabilme imkanı tanımasıdır.

    çeşit çeşit finansal araç vardır günümüzdeki sistemde ama bilmeniz gereken tek şey emeksiz yemek olmadığı ve olmayacağıdır. mesela,

    karşılıksız para basılarak iç borç çevrilirse, veya banka ya da özel şirketler kurtarılırsa o aslında sizin cebinizdeki paranın değer kaybetmesi demek olur ve enflasyon yaratır. enflasyon bir bakıma devletin vergilerle alamadığını aşırı borçlanmayla almasına benzer.

    bu sadece bir örnekti. kredi kartı da buna benzer. kazancınız kadar harcadığınızı düşünelim. kredi kartlarının birçok avantajından faydalanıyorsunuz demektir. özellikle son zamanlarda güçlü enflasyona maruz kalan türk lirası karşısında 6/12 ay taksite alışveriş yapma imkanı sizin enflasyon üzerinden kazanç sağlamanız demektir.

    ya da akaryakıt veya market kampanyalarını ele alalım. çoğu zaten yapmak zorunda olduğunuz bu harcamaları kredi kartıyla yapınca kampanyasına göre ekstra bonus kazanıyorsunuz. önceki maddeden farklı olarak burada pazar payını artırma açısından özel şirketin de pazar payını artırma şansı oluyor ama yine de sizin bu işten kazancınız var.

    en başta da dediğim gibi finansal enstrümanları çeşitlendirmek tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. ama tek bir basit gerçek var ki o da katma değer üretimi olmadığı sürece herkesin kazanmasının imkansız olmasıdır.

    bu gerçekten hareketle şu soruyu soralım.

    kredi kartı borcunu eksiksiz ödeyen biri olarak ben kazanıyorum, banka kazanıyor alışverişi yaptığım şirket kazanıyor. mesela akaryakıt şirketi bana bedava akaryakıt vermek zorunda kalıyor.

    iyi de bu akaryakıtın parasını kim ödüyor hiç düşündünüz mü?

    banka ödese, bir yerden sonra kampanya düzenlemeyi bırakırdı. yakıt şirketi ödese bu adam deli mi bedava akaryakıt dağıtsın?

    işte bu akaryakıtın parasını başlıktaki eylemi yapan arkadaşlar ödüyor.

    sistem şöyle işliyor. kredi kartını kullanmayı bilmeyen arkadaşlar borcunu ya eksik ödüyor ya da asgarisini ödüyor. böylece borcuna piyasa normalinin üzerinde bir faiz işliyor. ne kadar faiz işleneceğini ise tcmb belirliyor. her ortalama fonlama faizi değişikliğinde tcmb bu faizleri yeniden belirliyor.

    kısa vadede bu borç birikmesi bankaya kâr ettirmez ama borçlanma faizi ile birlikte borç günün sonunda ödendiğinde kâr ettirir. burada önemli olan borcun faiziyle birlikte ödeneceğinden emin olurken, uygulanabildiği kadar yüksek faizi uygulayacak sistemi kurabilmektir. işte asgari ödeme gereksinimi burada devreye girer.

    bankaların en sevmediği kredi kartı müşterisi sırasıyla,
    asgarisini bile ödeyemeyip takibe düşen < kart borcunun tamamını vadesinde düzenli ödeyen < sürekli asgarisini ödeyip borcuna faiz bindiren ama bir süre sonra borcunu kapatan müşteridir.

    yani genel kanının aksine, kredi kartı borcunu düzenli ödeyen müşteriyi bankalar sevmez. hele hele aylık ortalama ödemesi kart limitinin yarısı bile etmeyen müşteriyi hiç sevmezler. eğer limite yakın aylık ortalama harcamanız varsa arayıp limit artıralım mı derler veya saçma sapan kart kullanım ücreti keserler ve size haber vermezler. fark ederseniz arayıp iptal ettirmeye çalışırsınız.

    onun da hikayesi ilginçtir. siz kart borcunuzu sektirmeden ödeyip, bir de bütün bonus kampanyalarından faydalanan bir tipseniz banka size aidat keser. ararsınız, iptal ettirmezler. siz de madem öyle kartı iptal ediyorum dersiniz. zaten buna ısrar etmeyen bankanın da istediği budur. adamlar sizden alenen zarar ettiği için kurtulmak istiyorlar. bunun için de kart aidatını kullanıyorlar.

    tabii her aidat olayı böyle değil. kimi kesildiğini fark etmiyor ve ödüyor. bu kişilerden gelir elde etmek için herkese aidat kesiyorlar. arayıp itiraz edenlere bonus yüklüyorlar.

    bddk bu yüzden kredi kartı aidatlarıyla ilgili net bir karar veremiyor. ne tamamen ortadan kaldırabiliyor, ne de bankaların suistimal etmesini engelleyebiliyor.

    asgari borç ödeme zorunluluğunun nedeni ise sistemin patlamasının önüne geçebilmek. asgarisinin bile ödenmemesi hem sizin kredi sicilinizi bozup diğer bankaların da size kredi/kredi kartı vermemesine yol açıyor, hem de asgarisi bile ödenmeyen borcun dünyanın faizini de bindirsen geri ödenmeme riski asgarisi ödenene göre daha düşüktür.

    özetle banka ister ki, sizin borcunuz sürekli artsın ve ona faiz bindirsinler ama siz hiçbir zaman borcunuzu ödeyemeyecek hale düşmeyin, yani en azından asgarisini ödeyin. bu yüzden, işi gücü olmayan kimselere kredi kartı kolay kolay verilmez. aylık sabit geliri olan beyaz yakalıya ise rahat rahat verirler. borçlansın ki gelecekteki gelirinden de banka kazanabilsin.

    bu zamana kadar dolar bol, türk lirası değerli ve faizler düşüktü. bu nedenle para değersizdi. ama artık faizler yükseliyor, yakında işsizlik de artacak. dolayısıyla bankaların ölmeden borcunu ödeyebilecek müşterileri de azalacaktır. bunun önüne ise sadece artan gecikme faizleriyle geçemezler. hatta ancak asgarisini ödeyebilen insan gecikme faizi arttı diye bu kötü alışkanlığından da vazgeçmez.

    bu nedenle aslında gecikme faizleri arttıkça,

    1) kartla taksit opsiyonlarının kısıtlanması: zira enflasyon arttıkça banka kur farkından zarar edebilir.

    2) bonus kampanyalarının azalması: hem işsizliğin artışı, hem pazarın küçülmesi nedeniyle ne firmalar ne de bankalar bonus kampanyasına ihtiyaç duyarlar, en azından daha az duymaya başlarlar.

    3) en önemlisi, harcama kontrolü olmayan kart müşterilerinin borç ödeyememe riskinin ekonomi stagflasyona girdikçe yükselmesi

    gibi nedenlerden ötürü asgari ödeme tutarlarının düşük faiz ortamlarının aksine yükseltilmesi gerekecektir. öte yandan bu adım zaten daralan tüketim nedeniyle hem vergi gelirlerinde hem de halkın mutluluğunda bir azalmaya yol açacağından dolayı uygulanması yerel seçimlerin sonrasına bırakılabilir.

  • biz istanbul, izmir, antalya düşmana teslim olmuşken fransızlara karşı halk ayaklanması başlatıp kazanmış memleketiz, atatürk bile kütüğünü selanik türkiye topraklarının dışında kalınca gaziantep'e yazdırmıştır. gaziantep kurtuluş savaşının temel motivasyonlarından biridir. onlar istediği kadar antep'i kurdistan sınırı içinde göstersinler, biz oğuz türküyüz, memleketimizi üç beş ite puşta haine yedirecek değiliz, bizde şahinbeyler bitmez, şerefsiz pkklılar düşünsün.

    debe editi: şahinbeyin ve vatanın her köşesinde bağımsızlık ve namus için toprağa düşenlerin ruhu şad olsun. vatana onların gözünden bakanlara selam olsun.

    http://www.youtube.com/watch?v=znwsvwq_i4o

  • kocaeli çocuk rehabilitasyon merkezindeki olayları ifşa ettiği gerekçesiyle yazarın söz konusu videoda bulunan arkadaşı ile birlikte gözaltına alınması olayı.

    olaya tanık olan haki isimli yazarın anlattığına göre 'yaptıklarının hesabını vereceksin', 'bin lan arabaya' denilerek göz altına alınmış. bu olay, son zamanlarda en azından bizim duyduğumuz çocuk tacizi haberleri ve hükümet' in olayları örtbas etme çabalarından sonra şaşırtmamıştır. haklı bir şekilde vatandaşlık görevini yaparak duyarlı davranan bir insanı sindirmeye çalışmanın mantıklı bir izahı olamaz.

    edit1: arkadaşlar, haki' nin verdiği bilgiye göre darp edilerek gözaltına alındığı öne sürülen kişi yazarın arkadaşı ve aynı zamanda arabayı kullanan arkadaşıymış. makrodalga' da bu olayın üzerine ifade vermek için avukatı ile karakola doğru yola çıkmış. bilgiler güncellendikçe edit'leyeceğim.

    edit2: makrodalga isimli yazar arkadaşımız mesaj attı şimdi. ev arkadaşı ile birlikte, izmit bekirpaşa karakolu'nda ve iyi olduklarını söylüyor. ilerleyen saatlerde kendi başlığında olayı detaylı bir şekilde aktaracakmış. hepimize verilen destek için çok teşekkür ediyor.

    edit3: gözaltına alınan iki arkadaşın darp edildiği haberi de belgeleriyle birlikte basına yansıdığına göre, olayın arkasından ensar vakfı skandalı gibi bir şey çıkarsa şaşırmayacağım.

    edit4: borderline cadi isimli yazar arkadaşımız şuan karakolda. verdiği bilgiye göre arkadaşlarımız ifade veriyorlarmış. bir tane de gazeteci varmış. detaylar geldikçe bilgilendireceğim.

    darp edilen hakan ergin şuan ailesi ile birlikte hastanedeymiş. diğer yazar arkadaş deniz yalçın' da ifadesinin ardından hastaneye doğru yola çıkmış.

    son edit: olaya maruz kalan yazar arkadaşımız ve ev arkadaşı iyi durumdalar. belli ki kendilerine göz dağı verilmek istendi. ancak makrodalga kesinlikle korkmadığını özellikle belirtti. kocaeli rehabilitasyon merkezindeki durumla ilgili önemli bir gelişme olursa aktaracağını söylüyor. ben de çok geçmiş olsun diyerek, bu durumun örnek teşkil edeceğini umuyorum. toplum olarak hiçbir pisliği halı altı yapmayacağımızı birileri artık öğrenmeli.

  • -sessizlikten ötürü kulağa oldukça belirgin gelen duvar saati sesi
    -kişinin çocukluğuna ait resmin aynanın önünde çerçeveli şekilde bulunması (anneannenin gözünde hep çocuksan demek)
    -telefonun üzerindeki dantel
    -klasik model bir koltuk takımı

    gibi detaylardır.

    not: ayrıca çocukken--oyuncak eksikliği (ulan hiç mi oyuncak olmaz bir evde? ne sıkılırdık arkadaş)

  • bir süredir yurtdışında mühendis olarak çalışıyorum. çalıştığım inşaat şirketi dünyada ilk onun arasında anılıyor. çocuk değilim. genç bile sayılmam artık galiba. medyatik olmam meslek icabı ihtiyaç duyduğum bişey değil. kaldı ki kariyerimi türkiye'de de devam ettirmiyorum şu an.

    ünlü tanıdıklarım yok. olsaydı da görgüme laf gelir diye bununla övünmezdim herhalde. ya da interneti kullanamasaydım beceriksizliğime laf gelir diye.. iyi okullarda okumuş olmam da övünme kapım olamaz çünkü işimle ilgili ayrıntılar eğitimimle ilgili az çok fikir verir zaten, insanlar aptal değildir, anlayabilirler. aynı evi paylaştığım oğlumun dedesi ile övünmek veya burcumun şahane özelliklerini cv'me eklemek hiç aklıma gelmemişti şimdiye dek. ama burada yemezler onu gibime geliyor. yedirebilene bravo tabi. sonuçta kariyer, kariyerdir diye düşünülüyor herhalde. bana biraz uzak..

    fakat terbiyesiz olmamakla övünebilirim. beni yetiştiren, ünlü olmamalarıyla da çok bişey kaybettiklerini düşünmediğim insanlardan aldığım, nacizane, herkese nasip olmadığını düşündüğüm bir insan özelliğidir.

    hiç bir mahalle ağzı veya zeka yoksunu yazı, bugüne kadar alnımın teri, bileğimin hakkıyla geldiğim noktayı alaşağı edecek biçimde kendimi kaybettiremez bana. çünkü benim bulunduğum nokta başkalarını ne kadar tanıdığımla değil, kendimi ne kadar tanıdığımla orantılıdır.

    yazılabilinecek herşey zaten, benim internet başında olduğum saatlerden çok çok önce girilmiş. fakat tabi insan her olaydan kendine ders çıkarmasını bilmeli. benim çıkardığım ders ise, insan kendi gibi bilirmiş karşısındakini..