ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
seçmenin %25'inin azerbaycan'a yerleşmesi
-
azerbaycan hakkında bilgi sahibi olmadan dile getirilen önermedir.
azerbayca'da dönen rüşvetin, üçkağıtın haddi hesabı yoktur. o yüzden %25 değil de %49 gitse çok daha çabuk uyum sağlar.
hem sırıtmazlar da!
yemek yapmayı bilen erkek
-
benim bu. üniversite yıllarıma kadar makarna ve menemen dışında pek bir becerim yok idi. kahvaltıda yağda sucuk kavurmaktan başka bir becerisi olmayan iki adamla eve çıkınca birden oktay usta'ya bağladım azizim. sabah kalkıyorum sucuk, akşam eve geliyorum menemen... 15 günün sonunda bakmışım 2 kg vermişim. yok dedim bu böyle olmayacak, bu iki andavalın şu ev menüsünde bir sik geliştireceği yok . gittim marketten yarım kg fasülye aldım. annemden görmüştüm, o bir gece önceden ıslatıyordu. gece yatmadan önce çocuk gibi heyecanlanarak suya koydum onları. okuldan gelmem ile birlikte heyecan ile mutfağa attım kendimi. bir yandan odaya gidip internetten tarifine bakıyorum, diğer yandan mutfağa koşup uyguluyorum. lan 45 dakika oldu, tüp harıl harıl yanıyor fasülye bana mısın demiyor. hala daha taş gibi. aradan bir 45 dakika daha geçti ve sonunda kuru fasülye halini almaya başladı. ilk deneme olmasından dolayı biraz kötü yapmışım ama sonraki denemelerimde muhteşem bir fasulyeci oldum ben. ilerleyen günlerde yanına pilav yapmaya falan da başladım, sonra mercimek çorbası, türlü, patates yemeği derken bir baktım annem gibi olmuşum.(tamamen abartı)
yalnız dikkatimi çeken birşey oldu. alt tarafı bir fasülye yapacaz 90 dakikada ancak pişiyor. milangazın tanesi olmuş 55 lira. buna ne gaz dayanır, ne bütçe. meğersem bunun da teknolojisi varmış. tabi ne bilelim, aradım valideyi sordum. yav dedi o öyle zor pişer, sana evde kullanmadığımız düdüklü tencereyi yollayım daha kısa sürede pişirirsin. hah dedim anacım elini ayağını öpeyim yolla. düdüklü tencere teknolojisini öğrenene kadar 15 günde bir tüp bitiriyoruz. beşiktaş, milangaz patronu demirören zamanı o dört portekizli yıldızı türkiye'ye getirdi ya; hah işte o benim kuru fasülye yapmaya başladığım günlere tekabül eder.
mülteci düşmanlığı yapan küçük beyinliler
-
(bkz: yağmacı arapların enkazlarda dalga geçmesi) dolu bkz. hala entegre etmeyi falan düşünen varsa, hala bunların bizim acımızla kederleneceğini düşünen varsa videoyu bi açsın izlesin.
portrait of a lady on fire
-
muhteşem film.
büyük pay öncelikle yönetmene. sonra her sahneyi tablo gibi çeken görüntü yönetmenine.
şiir gibi filmdi. büyüdükçe büyüdü film. uçtu gitti.
bir kırsal burjuvası, bir kent burjuvası ve köylü hizmetkar genç kızın, sadece 2 haftalık bir süre içinde , hayatlarının tamamında taşıyacakları en önemli anılarını inşaa ettikleri zamanı anlatan inanılmaz güzel yazılmış bir dram.
filme adını veren sahne, o gece vakti, o kırda, kadınların toplandığı o sahne, o anlar, akıl almaz bir yönetmenlik şaheseri idi. göğsüm sıkıştı. nefessiz kaldım.
mutlak izleyin bu başyapıtı.
mutlaka.
ekşi itiraf
-
çok tembe
yiğit özgür
-
ayrıca klasik espirileri farklı yorumlayabilen karikatüristtir...
--- <karikatür> ---
(bir oto tamir atölyesindeki usta ve çırak diyaloğu)
çırak : abi sana bi iyi bi de kötü haberim var... önce hangisini duymak istersin?...
usta : kötüyü...
çırak : kötü haber şu: iyi bi haberim yok...
usta : ee?... haber maber yok yani?...
çırak : yok...
usta : oğlum yürü git başımdan...
çırak : bence iyi vakit geçirdik...
--- </karikatür> ---
ankara semtlerinin ingilizce karşılıkları
ali ece beresiz
-
songul karli sutyensiz çakması.
türkçede en kıl olunan ifade
-
edit: başlık başa kalmış. olsun, biz devam edelim.
(bkz: provokasyona gelmeyin)
ne yapalım, tepemize mi sıçsınlar?