hesabın var mı? giriş yap

  • 4 şehit. sebebi ne olursa olsun, anne babalar biricik oğullarını, eşler biricik kocalarını varsa çocuklar biricik babalarını kaybettiler.

    ailenin biricik oğlu olan abimin de bir zamanlar askeri pilot olması sebebiyle yıllardır her "askeri uçak kazası" haberini korkuyla izlerdik. hala da öyle gerçi. bir haber duyuldu mu önce uçak tipi öğrenilmeye çalışılırdı, helikopter mi jet mi, jetse f4 mü, f5 mi, f16 mı vs. f16 ise korkuyla nerede düştü acaba denirdi, bizimkinin görev yaptığı yer değilse bir nebze rahatlanır (rahatlamak diyorum çok acı maalesef) ama içimiz cız ederdi. tanıdık çıkma korkusu sarardı bu sefer de insanı. sonrasında kim olursa olsun yüreğimize bir ateş düşerdi. özellikle de annemin. oğlunun uçuşu olduğu her gün, oğlu indim diye arayana kadar rahat etmeyen annem, çok iyi anlardı diğer anneleri, her kaza haberinde ağlardı, şehitler için ağlardı, geride kalanları için ağlardı ama en çok da anneler için ağlardı. hala da ağlar. ölen evlatlar için ağlar, anneler için ağlar, bir gün onun da başına gelecek korkusuyla, biricik oğlunu idealleri uğruna uçarken kaybetme korkusuyla ağlar.

    yine yandı yürekler. çok zor. allah ailelerine sabır versin.

  • - başım çok fena ağrıyor
    - git bi elini yüzünu yıka geçer.

    geçen sene de evde otururken apandisiti patlamak üzere olan dayıma aynı şeyi söylemişti de allahtan dinlememiştik.

  • hayatı boyunca hiç gidememiş bir kadınla, hayatı boyunca hiç kalamamış bir adamın öyküsü.
    birbirlerine, sanki hayatlarının son rötuşlarını yapar gibi dokunan iki insanın; sevmenin yaşı ve zamanı olmadığını gösteren bir aşkın filmi.
    4 günde yaşananların etkisinin bir ömür sürdüğü efsane bir içtenliğin senfonisi.

  • sabah 3'te 4'te taksim'den gelirdik, hafif sarhoş, bambi'de dilli kaşarlı yenmiş, soğukta akm'nin yanındaki (veya gümüşsuyu'ndaki) dolmuşa yürünmüş, dolmuştan indikten sonra tüttüre tüttüre eve gelinmiş halde, resmen sabahın köründe yatmadan önce son bir tv açardık, zaga hala devam ediyor olurdu.
    o kadar çok dışarılardaydık ki televizyon'da canlı izleyebildiğimiz tek program zaga'nın son bölümü olurdu. konuklar monuklar da pek umrumuzda olmazdı.

    ne güzel bir dönem, ne güzel bir histi o.

    ek tanım: bir kuşağın çok farklı hatırladığı bir program.

  • sinirden elimi ayağımı titreten lanet olası durumdur.

    ihracat ağırlıklı çalışan bir firmayız. geçen hafta başında siparişini geçtiğim malzeme için önce %50 ödeme talep edildi, ödedik şimdi ödemeyi iade edip fiyat güncellenecek dediler.

    boya siparişimiz fabrika tarafından iptal edildi. siparişini 1 ay önce verdiğimiz kaynak telleri halen gelecek.

    sürekli övündükleri ihracatçı yakında işleri durdurma kararı alabilir. durum inanın çok kötü.

    ekleme: bu süreçte banka limitlerinin de işe yaramadığını gördük. 15m limitin içinde dolar bazında verilen riskler olduğu için şu an limit 20m üzerinde görünüyor ve kredi kartına bile bloke koyuyor banka.

    altta arkadaşların da dediği gibi sadece dolar bazında fiyat alabiliyoruz o da malzeme varsa. çelik sektörü için kötü günler yakınlarda gibi.