hesabın var mı? giriş yap

  • biri bugün şöyle bir şey yazmış paylaştığı yazıya "can yücel yine döktürmüs" . şimdi kendisine can yücel in öldügünü söylesem, çektiği acılara yenisini eklemenin vebalini alacağımdan direkt listemden çıkardım. sanırım buna dayanabilir. çünkü o güçlü bi kadın ve bir lafa bakar laf mı diye....

  • son bir ay içinde 3 personelime banka borcu sebebiyle icra geldi, kredi çekip kumar oynamışlar, 2 personel zimmete para geçirdi ve işten çıkartıldı, para da maaşlarının yarısı neredeyse. 1 personel eşinden ayrrıldı, elinde avucunda hiçbir şey kalmadı ve sürekli arkadaşlarından borç isteyip tekrar tekrar kaybediyor, yakında iş akdi feshedilecek. yaş ortalamaları 22 ve ileride başlarına gelecek dertlerden zerre haberleri yok ya da umursamıyorlar. iş başvurusu yapanların çoğunun banka hesapları blokeli, hesapları kiraya vermişler yasadışı bahis için.

    bu işin sonu hiç iyi bir yere gitmiyor, bu işten para aklayan tipler servetine servet katıyor, yasal bahis oynatan firma tekel oluşturmuş bahisleri ve oranları kafasına göre belirliyor, bu durum insanları yasadışı bahis sitelerine yönlendiriyor. kısaca, ülkede nereye elini atsan bok fışkırıyor, ileride bu konu gündemi çok fazla meşgul edecek.

    kolay paraya ulaşma isteği ve sosyal medyada gördükleri hayata özenmeleri çoğu gencin sonunu getirecek. kasa her zaman kazanır ve kazanıyor, gençlerimizin geleceği kararıyor.

  • işte komşu ne bilsin, karşıdaki kişiyi insan sanıp veriyorlar.

    bizim ülkede iyilik yaparsın arkandan enayi derler, salak derler, gelip burada veya çeşitli yerlerde dalga geçer laf söylerler.

    yakında iyilik içeren bir tane bile geleneğimiz kalmaz. gelenek dışı da iyilik kalmaz. siz iyi niyetli insanları salak yerine koyarsanız günün sonunda kimseden destek bulamayınca kimin salak olduğunu anlarsınız.

  • 100 tane avukata açtır o marka karalama davasını eğer bir tanesi kazanırsa anırıp videosunu ekşi sözlük'e koyayım dediğim rezil cevap.
    türkiye'de çalışma hayatında güç sahibi olan kadınların toksik dünyası.
    allah çalışanlarına ve varsa eşine sabır versin.

  • merhamet ve empatinin zirvesidir.
    gelelim bu mutlu habere sevinip oh neyse ki böyle insanlar var ilgileniyorlar, içim rahat diyecek veya bu şekil hissedecek olanlara.
    felçli köpek bakımı zordur. süreklilik ister. 2 saatten fazla o yürüteçle gezerse yürütece temas eden bölgelerde yaralar ezilmeler oluşur. köpek dışkısının çok iyi temizlenmesi gerekir. kurtlanmayı önlemek gerekir. ılık suyla hayvanı düzenli yıkamak, masaj yapmak, ekstremitelere yara vs varsa merhem sürmek gerekir. felçli hayvanlar genelde dolaşım bozukluğu sebebiyle ölüyorlar. kalan ömründe hayat kalitesini arttırmak için özellikle sürünürken oluşan yaraların çok iyi pansuman edilmesi gerekir. kurtlanma çok tehlikelidir.
    onlarca felçli kedi, köpek geçti hayatımdan. hepsi birer savaşçıydı. sevgi ve minnet dolu bakarlardı insanlara. hayata sımsıkı tutunur, oyun oynar, kendilerini sevmemize izin verirlerdi.
    bu köpek için yapılabilecek şey sadece bir yürüteç değil. yukarıdaki herşeye ihtiyacı var. bilin istedim dostlar.

  • babam, sabah işe gitmeden önce yapıyordu mercimek çorbasını. o gittikten sonra ben yavaştan hazırlanıyordum okula gitmek için. mavi önlüklü zamanlar...

    tencereden bir kaseye doldurup içine ekmek doğruyordum biraz. sonra elimde tepsiyle annemin yanına gidiyordum. yatağında hasta hâlde yatıyordu. " hadi anne bunu yiyorsun bak! hepsini... " diyordum ve kendime de koyuyordum biraz. sabahları çorba içmeyi o vakitlerden beri severim.

    hep besmele çekerek başlardı babam her işine, hâlâ öyle. " sen şifâ kat içine allah'ım " derdi gözleri dolardı annemin hâline. ben de öyle izlerdim ayağının dibinde ki çok iyi yemek yapıyorum artık ben de.

    öğrendim ki şifâ bazen gerçekten bir kaşık mercimek çorbasında dahi saklı olabilirdi.

    annem iyileşmişti artık. inanılmaz cömert bir kadındır. kapıya gelen dilencilere çorba, yemek vs. verirdi; yanında ekmek ve ayran. neredeyse her zaman yapardı bunu. ben de izlerdim.

    gönüllü refakatçilik diye bir şey vardır duydunuz mu?
    üç beş kez yapmışlığım vardır kimsesi olmayan amcaların yanında. hastaneler sürekli mercimek çorbası veriyor sanırım. " bunu içiyorsun, sonra ameliyat bile olmadan fırlayıp gidiyorsun burdan genco " derdim refakatçisi olduğum hastalara.
    " inşallah " derlerdi hafif bir tebessümle...

    ekim ayı yaklaştı artık ve soğudu istanbul.
    sabahları çorbacıya gidin ara sıra. sokakta yanından öylece geçtiğiniz evsizlere çorba ısmarlayın.
    güzel bir mercimek çorbası, pilav, salata, tavuk falan yapıp yoksul olduğunu bildiğiniz komşularınızı çağırın evinize yemeğe. yoksul değilse bile çağırın. verdikçe artar insanın malı mülkü.
    ayrıca belki de kalbimizin şifası, birinin bizim sayemizde boğazından geçecek bir kaşık mercimek çorbasında gizlidir.
    bunu düşünün.
    " hiç kimseyle işim olmaz " diyorsanız kendinize yapın. sıkın limonu için iki kase.

    rabb'im açlıkla sınamasın kimseyi.

  • mansur yavaş'ın seçimi kazanması halinde faturalarımızı pkk'nın getireceğini söyleyen bir tipin sözüdür.