hesabın var mı? giriş yap

  • bırak hakkari’yi iskenderun’da bile komutanlarımız bizi dağdan gelebilecek terör saldırısına karşı uyarırlardı. çok kez yaşandığını belirtirlerdi.

    orta doğu kültürü yine iş başında, tuttuğunu linç ediyor.

    tamam en güzel senin vatanın, en güzel senin ilin, en süper ülke burası. dağı taşı cennet. gerizekalılar.

  • bütçe olarak game of thrones ve westworld seviyesinde (bölüm başına 8-10 milyon dolar),
    estetik olarak blade runner (yeryüzü) ve elysium (gökyüzündekiler) karışımı,
    yapı olarak the expanse ile benzer (neo-noir dedektiflik + büyük bir komplo),
    ve sosyal kritik bakımından battlestar galactica potansiyeli var (bsg, bush döneminde işkence ve terörizmi işlemişti mesela, bu dizi de aşırı zenginler ve kalanlar ayrımı açısından güncel)

    peki tüm bunların toplamı son ürün nasıl? b sınıfı, eğlenceli bir bilimkurgu. bence bayağı yazık etmişler bu potansiyele.

    o kadar fazla sayıda harika konsept var (örnek: hükümetin cinayet kurbanları için verdiği tazminat, ölenin yaşında ve cinsiyetinde bir beden seçmeye yetmiyor, herkes bulduğuyla yetiniyor. o yüzden çocuklarını kaybeden bir çift, o çocuklarının bilincini bir yetişkinin vücuduna yerleştirilmiş biçimde geri kazanıyor, ona alışmak zorundalar) ama yeterince işlenmeden, hikayeye teğet geçip gidiyorlar.

    konseptlerin dışında, "büyük soruları" da odaklı biçimde işleyememişler (westworld'ün aksine). yani aşırı zenginlerin resmen birer tanrı olmaları ve tam da bu yüzden hayatlarının anlamsızlaşması, merkezi bir tema. ama toplasan 3-5 yüzeysel diyalogdan ileri gitmediler bu konuda.

    olayların katalizörü olan dedektiflik hikayesi de ilginç değil. the expanse'teki dedektiflik hikayesi gibi, bizi yavaş yavaş derin bir komploya ve ahlaksal olarak karmaşık karakterlerin dünyasına sokmuyor. olayın çözüm süreci kötü. zaten her şeyin anlatıldığı sahnede güldüm artık, sanki eski bir hercule poirot bölümü gibi, tüm karakterler toplanmış, sırayla "kötü adam"ı yargılıyorlar.

    daha kötüsü, hem bancroft hem de kız kardeşin hikayeleri, ilerledikce senaryoda bir sürü delik açıyorlar (örneğin, dimi the twin yan hikayesi)

    neo-noir'da asıl önemli olan şey gizem değil tabii. asıl önemlisi, "hayattan bıkmış antikahramanın, bir kadın yoluyla ruhunu kurtarma ve -çoğu zaman- eskiye dönüş mücadelesi". deckard'dan, expanse'teki miller'a kadar kalıp böyle. buradaysa pek işlemiyor. zira bence hem esas oğlan, hem de onun pusulası olan ortega karakteri fazla sığ ve sıkıcılar. kız kardeşten umutluydum, seyircinin sempatisini toplayabilecek şahane bir femme fatale olabilecekken harcanmış.

    koca dünyada, akılda kalıcı tek karakter poe, en akılda kalıcı sahne de yapay zeka sendikasındaki muhabbet idi. onlara ayrılan süre de belli.

    iyi bir bilimkurgu yapmak çok zor iş hakikaten. ben bunu eğlenerek izledim ama casting'den diyaloglara, karakterlerden senaryoya, temponun ayarsızlığından sosyal eleştiriye kadar -bütçe hariç- her bakımdan b sınıfı bir yapım olduğunu hissediyorsunuz. beklentilerinizi ona göre ayarlayın. işin güzel yanı hikaye tek sezona sığmış, ikinci sezon olmazsa merakta kalmam. expanse'in dünyasını daha çok merak ediyorum.

    not : işlenen bilimkurgu fikirleri hakkında ayrıca bir entry gireceğim. hard sci-fi açısından nasıllar, ben olsam nasıl hayal ederdim, onlar hakkında atıp tutarız biraz.

    emeğe saygı editi: esas oğlandaki sixpack inanılmaz. şu görünümün bir erkek için ne kadar zor olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez.

  • inşaat işçisi bir babanın kızıyım. orta okula kadar bu sorudan ölesiye utanırdım. sıra bana gelmesin isterdim. okuduğum sınıf ağırlıklı olarak zengin çocuklarının okuduğu bir sınıftı. okulun ilk günü herkeste yeni ayakkabılar, yeni önlükler, yeni çoraplar. bende babamın patronunun oğlunun ayakkabıları olurdu. kuzenlerimden kalan önlük ve altı yırtık çoraplarla gelirdim. öğretmen bunu bilir, görür inatla sorardı o soruyu.

    liseye başladığım gün bana bir öz güven geldi. babamın işi ile gurur duymaya başladım. övüne övüne kalkıp benim babam inşaat işçisi demeye başladım. büyük gurur duyuyordum. hatta bir defasında kendisi inşaat işçisi ve benim rol modelim olur dedim. tüm sınıf güldü. inşaatçı mı olacaksın diye dalga geçtiler. bende hayır inşaatçı olmayacağım çalışkan olacağım onun gibi dedim. nitekim de o günden sonra babam gibi çalışkan oldum. iyi ki inşaatçı bir babanın kızıyım.

  • yaptığım araştırmalar sonucu tam listesi ve detayları aşağıdaki gibi olan oyunlardır:

    - hepsi benim: monopoly kopyası emlak ticareti oyunu. amaç belli renkteki tapuları toplayıp tekel olarak ev ve otel dikmek, kira alarak rakipleri batırmak. en son 10'lu yıllarda üretilmiş. kare ve dikdörtgen olarak 2 versiyonu var. şans 3/5, strateji 2/5.

    - milyoner: iş ve hayat oyunu. amaç iş ve cemiyet hayatında yükselip risk alarak milyoner olmak. en son 10'lu yıllarda üretilmiş. şans 4/5, strateji 1/5.

    - gırgır: mad kopyası mizah ve para oyunu. amaç çeşitli şaklabanlıklar yapıp eldeki parayı bitirmek. en son 10'lu yıllarda üretilmiş. şans 5/5, strateji 0/5.

    - holding: ticaret oyunu. amaç hammadde tekeli oluşturup rakipleri iflas ettirmek. en son 10'lu yıllarda üretilmiş. şans 3/5, strateji 2/5.

    - gizli hedef: risk kopyası savaş oyunu. amaç dünya hakimiyeti sağlamak ya da gizli görevi tamamlamak. son 2000'li yıllarda üretilmiş. şans 2/5, strateji 3/5.

    - gökdelen: emlak ticareti oyunu. en son 90'lı yıllarda üretilmiş. şans 3/5, strateji 2/5.

    - titanik batıyor: the sinking of the titanic kopyası macera oyunu. amaç batmadan önce gemiden insanları ve kaynakları toplayıp bir adaya varmak. en son 90'larda üretilmiş. şans 3/5, strateji 2/5.

    - bermuda şeytan üçgeni: bermuda triangle kopyası ticaret oyunu. amaç bermuda şeytanına yakalanmadan gemileri ilerletip ticaret yapmak. en son 90'larda üretilmiş. şans 3/5, strateji 2/5.

    - uzay 1999: space 1999 kopyası yarış oyunu. en son 90'larda üretilmiş. şans 3/5, strateji 2/5.

    - ipucu: cluedo kopyası. amaç cinayeti çözmek. en son 90'larda üretilmiş. şans 2/5, strateji 3/5

    - goool: futbol oyunu. amaç stratejik hamlelerle gol atıp maçı kazanmak. en son 90'larda üretilmiş. şans 1/5, strateji 4/5.

    - şampiyon: formula 1 kopyası yarış oyunu. amaç stratejik hamlelerle yarışı kazanmak. en son 90'larda üretilmiş. şans 1/5, strateji 4/5

    bunların dışında solo test, tombala ve amiral battı da üretmişler.

    yuma aile oyunları'ndan bahsederken ezeli rakibi şan zeka oyunları'ndan da bahsetmemek olmaz. adı geçen milyarder, banker kaçtı gibi oyunlar mesela yuma'ya değil şan'a ait.

  • anne tarafından taşköprülü biriyim. senede bir kere memlekete gider sarımsak ve köy ekmeği doldurur bagajı döneriz... size şöyle söyleyeyim, uzun süredir taşköprü'de bile orijinal taşköprü sarımsağı bulmak için araya eş dost akraba hatırı sokmak zorunda kalıyoruz çünkü taşköprü'de bile artık birçok üç kağıtçı çin tohumu kullanıyor... sizin mahalle arasında satılan arabalardan orijinaline ulaşmanız veya denk gelmeniz ne kadar mümkündür varın siz düşünün... bir de biz gidip kaynağından aldığımız halde bir servet ödüyoruz, siz yarı fiyatına mahallenize kadar gelmişine yarı fiyatını ödeyerek yediğinizi düşünüyorsanız afiyet olsun...

  • altı ay tıbbi tanıtım temsilcisi olarak çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki; bir doktorun egosundan daha büyük olan şey, iki doktorun egosudur. oldu gibi duruyor ama sanki olmadı gibi.

    (bkz: looney tunes)

  • sektör: askerlik
    pozisyon: eğitim çavuşu (kısa dönem)
    ücret: 21 tl (aylık net ~ 2010)
    artıları: altınızda onbaşı ve erler var egonuzu tatmin edebilirsiniz.
    eksileri: üzerinizde milyon tane komutan var egolarını tatmin edebiliyorlar.