ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
garanti bankası'nda 40 bin tl olmaması
-
40 bin lira içinde önceden haber vereceksek seveyim :) öyle bankayı
yüksek tansiyonu tuz ile düşürme
-
alışılagelmişin dışında bir yöntemdir.
talebeyim, bir hastanın tansiyonunu ölçtüm, biraz yüksekti. hocaya durumu anlattım, tuz verelim dedi. “ama hocam” diyecek oldum, tuz ver oğlum benden daha mı iyi bileceksin dedi.
hemşireler bir kaşık tuz yalattı. 10 dakika sonra bir daha ölçtüm. hocam tansiyon daha yükselmiş dedim. bir daha tuz verelim dedi. ama hocam bütün kitaplarda diyecek oldum, en iyi ben bilirim bu işi dedi ve hastaya tekrar tuz verildi. hasta kıpkırmızı oldu, artık hastanın gözlerine bakamıyorum bile ama dayanamadım bir daha ölçtüm tansiyonu. tansiyon tavan. .
hocam hasta gidiyor dedim. artık eminim tansiyon ilacı verecek ya da en azından tuz vermeyecek. hayır bu benim yöntemim dedi. dünyada ilk kez ben uyguluyorum. daha çok tuz verin. gözlerime inanamadım. ama yine tuz verdiler. hastanın bilinci gitti, acilen bir şeyler yapmak lazımdı..
kemal sunal
-
-..o zamanlar tığ gibi delikanlı,cepte para çok.oyuncu bir de, mavi boncuk filmini cekiyoruz, bir gün setten çıktık, eve gidiyoruz, ben laleli'de oturuyorum. kemal, benden önce çıktı. herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden gitti. ben baktım ki kemal yürüyerek gidiyor, üç kilometre var gideceği yer. her gün yuruyerek gidip geliyor, merak ettim. nereye gidiyor bu adam böyle diye.
uzun süre yürüdü, sonra bir bankta bir adam yatıyordu, kaldırdı adamı, bir şeyler konuştular, sonra cebinden para çıkarıp verdi. şaşırmıştım. sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi, bir şey yemeden çıktı, oraya da para verdiğini görmüştüm..
bıraktım takibi, banktaki adama yaklaştım, 'tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?' dedim.
'adını bilmem,sormam da,her gün para verir bana..' dedi,
teşekkür ettim,
az ilerdeki lokantaya gittim,
'az önce gelen beyin borcu mu var size?' dedim, tanımadılar beni,
'kemal abi' nin mi, yok hayır bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağolsun, onların yemek masrafını öder..' dedi..
ertesi gün kemal'in yanına gittim,
'sen ne güzel bir adamsın ya..' dedim, ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım..
'ölme sen benden önce..' dedim,
dinletemedim..
(bkz: emel sayın)
geleceğin fabrikalarında 1 işçi çalışacak
-
o da homer simpson olacak.
çaya eşit miktar şeker ve tuz atsak tadı ne olur
-
herkes bilir ki tuz şekerin anti-maddesidir. dolayısıyla böyle bir harekette bulunulursa tuzun şeker ile birbirlerini yok ederek dünyayı saniyeler içinde yutacak bir kara delik yaratacağı ortada.
artık çirkin kız görmenin pek zor olması
-
(bkz: al abi snickers ye)
ısrarla istanbul'da yaşamaya çalışan insan
-
hakkında yapılan tespitlere genel olarak katıldığım fakat öğrencilik kısmına katılmadığım insan.
istanbul öğrenciliği geçirmek için harika bir şehir. illa itü, boğaziçi vs gibi okullar için de söylemiyorum. öğrencinin kendisini eğitmesi, değişik insanlar tanıması, dünyaya açılması için türkiye'de en fazla olanağa sahip şehir istanbul. bu yüzden ısrarla istanbul'da okumaya çalışan, ısrarla hobiler edinmek kurslara gitmek için ek işler yapan, simit-peynirle geçinip tiyatroya konsere giden, şehri gezip tarihini öğrenmeye çalışan öğrenciye ben saygı duyarım. böyle öğrenciler sandığınız kadar da az değil.
maalesef işte çalışma hayatı başlayınca istanbul o eğlenceli yüzünü çeviyor insana. sadece ne kadar kalabalık olduğunu, sokaklarda dilenen çocuklarını, pisliği, trafiği görmeye başlıyorsunuz. sanki bambaşka bir şehir haline geliyor. ne kadar çabalasam da artık eskiden beni mutlu eden şeyleri bulamıyorum bu şehirde ben. ben onu, o da beni tükettik.
bundan sonra rotamız ege. ama dendiği gibi, tası tarağı toplayıp gitmek de öyle ha deyince olmuyor. deneyeceğiz.
jim jones
-
1978'de guyana adli guney amerika ulkesinin ic kesimlerinde, kendi kurdugu jonestown adli koyunde, 900 kusur muridini siyanur icerek olmeye ikna etmis, modern zaman amerikan canavarlarindan*, halkin tapinagi adli bu mezhebin kurucusu. kendisi de kafasina silah sikarak olmus veya oldurulmus ayni olayda.
muritlerini jonestown'da toplamadan once uzun sure birlesik devletler'de papazlik yapmis, indiana'da siyahlari da kabul eden ilk kiliseyi kurmus, sonradan 'nukleer holokost'la kafayi bozmus, ve esquire dergisinde okudugu bir yazi uzerine guyana'yi mekan tutmus, muritleri de pesinden gelmis.
adamin cia ajani oldugu ve jonestown'daki olayin, cia'nin zihin kontrolu projelerinin bir provasi oldugu, olay gerceklestiginden beri ortalarda dolasan sehir efsaneleri'nden biri.
ha, bir de bob dylan'in jim jones diye bir turkusu vardir ki, turkunun, bu olayla bir ilgisi yoktur.
4 bira ve çerez alıp eve girmek
-
(bkz: 17 gün boyunca alkol satışının yasaklanması)
4x7+5=33tl
6.4.2017
4×10+10=50tl
14.10.2018
4×12+14=62tl
20.09.2019
4×12+16=64tl
21.04.2020
4x13.75+20=75tl
13.01.2021
4x15+20=80tl
04.04.2021
4x22.25+22.5=111.5tl
04.01.2022
4x30+30=150tl
01.06.2022
4x40+40=200tl
05.01.2023
edit: bira tabi ki kutu carlsberg olarak alınmıştır.
içimi en rahat bira
-
ısmarlanandır...
defalarca pişman olunup yine de yapılan hareketler
-
konuşmayacağım, gizemli olmalıyım deyip yine çeneyi tutamamak.
iü konya dedeman otel hakkında basın açıklaması
babanın ağlaması
-
3-4 senede bir olur. okuma yazmayi askerlik yaparken ogrenen babamın gözleri her evladi universite kazandikca dolar, zorlasa da kendini suzulur o yaslar yanaklarindan. cok sukur 4 kardesten 3'u yasattik o mutlulugu babamiza. en kucugumuz de bu sene insallah.
edit: en küçüğümüz de hukuk fakültesi kazandı çok şükür.
eve 106 bin tl elektrik faturası gelmesi
-
dün itibariyle, eve gelen 895 liralık elektrik faturasına itiraz etmek için elektrik idaresine gittiğimde, "895 liranın az olduğunun ben de farkındayım, biz onu 1.895 yapalım, konuyu komple kapatalım" noktasına geleceğimi hiç düşünmezdim.
fatura itiraz bölümüne çıktığımda görevli arkadaşa tesisat numarasını verdim ve kendisi ekrandan bilgileri kontrol etmeye başladı,
- bu fatura haricinde yeni faturanız da çıkmış. (hafiften gülüyor)
- o ne kadar?
- 106.000 lira, ahahahaaa.
- ne, 106.000 mi? ahahahah.
- evet, 106.000, puahahahah.
- ahahahahhah.
manyak gibi güldük böyle karşılıklı, benim niye delirdiğim belliydi de, memur arkadaşın durumu daha karmaşıktı. iş stresinden ziyade facebook'taki "eğlenerek para kazanmak artık çok kolay" reklamlarından buralara düşmüş gibiydi, memurluğu da hobi olarak yapıyordu belli ki. ama ne olursa olsun dışarıdan bakıldığında mutlu bir çifttik biz.
eve dönerken, bu duruma neyin sebep olabileceğini uzun uzun düşündüm, aklıma elektrik mühendisliğinden yeni mezun olmuş arkadaşı aramak geldi, aradım ve durumu anlattım, biraz düşündükten sonra "100'lük ampul çok yakıyor olabilir abi" dedi, akabinde ikimiz de sustuk karşılıklı, uzun bir sessizlikten sonra sesi titreyerek "abi okulda bir şey öğretmiyorlar bize" dedi, eğitim sistemine lanet ederek kapattım telefonu. temizlikçi kadın, mutfaktaki prizde elektrik kaçağı var dediğinde, tüm şehrin elektriği tünel kazıp benim evdeki prizden kaçıp gitmiş olabilir miydi? aklımı kaçırmak üzereydim.
nihayetinde 106.000 lira ödenecek bir para değildi ama eve döndüğümde son bir umut, kışlık montların ceplerini karıştırırken buldum kendimi, sonuç hüsrandı. görünen o ki şartlar beni en istemediğim sona doğru itiyordu, elektriği iade etmek...
napıyoduk lan, saçı kazağa mı sürtüyoduk?
http://t1308.hizliresim.com/1d/j/rk45p.jpg