hesabın var mı? giriş yap

  • iğrenç bir propogandadır, karşılığında futbol federasyonu başkanlığını da çatır çatır alacaktır. referanduma kadar yine rıdvan'ından arda'sına, kutsi'den esra erol'una binlerce iğrenç, yapış yapış videolar izleyecez belli oldu.

    korku filmi gibi oldu ülke, yıllar sonra bu günlerin kitaplarını okuyacak, filmlerini izleyecek çocuklara selam olsun.
    burada aklımızı yitirmeden yaşamaya çalışıyoruz.
    hepsine şahsi cevabımsa:
    (bkz: hayır)
    hayır

  • bu savaşta aşçıları rolü çok büyüktür zira belki de tarihte aşçıların kazandırdığı tek savaştır.

    olaylar şöyle gelişmiştir:

    1595’te ölen sultan 3. murad’ın yerine 3. mehmed tahta geçmiştir. hatta yeni padişah tahta geçişinin üzerinden çok zaman geçmeden, büyük bir yenilgi haberiyle sarsılmıştır çünkü 70 bin kişilik büyük bir avusturya ordusu, mehmed paşa komutasındaki estergon kalesi’ni ele geçirmiştir. bu yüzden vezirleri padişah’a dedesi kanuni sultan süleyman gibi sefere çıkması gerektiğini söylüyorlardı. devrin en önemli ulemalarından ve kendi hocası olan hoca saadettin efendi’nin de teşvikiyle, uzun bir aradan sonra padişah, ordunun başında 25 haziran 1596’da istanbul’dan hareket etmiştir. ordu, 12 ekim’de eğri kalesi’ni fethetmiş. iki ordu da, 22 ekim 1596’da haçova sahrasında karşı karşıya gelmiştir.

    avusturya ordusu 100 ila 120 bin askerden oluşuyordu. osmanlı ordusu da 50 bin kapıkulu, 60 bin eyalet askeri ve tatar atlısı ile 110 bin kişi kadardı. iki gün süren haçova muharebesinin birinci gününde, osmanlı kuvvetleri, avusturyalıların birliklerini püskürtmüş ve düşmana ağır kayıplar verdirmişti.

    ikinci gün ise avusturya birliklerinin şiddetli hücumu karşısında, osmanlı ordusunun sağ tarafı çökmüştü. harbe bizzat katılan tarihçi peçevi’nin anlattığına göre, ordunun hazinesini muhafaza eden sipahi ve yeniçeriler de mağlup olmuş, düşman, hazine sandıkları üzerine çıkarak, bayraklarını sandıklarının üzerine dikip, sevinçten dans etmeye başlamıştı.

    düşman askeri, hazine sandıklarına bayrak dikecek kadar yaklaşınca padişah üçüncü mehmed’in endişesi iyice artmıştı. hatta bazı düşman askerleri padişahın otağına kadar gelmiş, burada padişah’ı koruma derdine düşen enderun ağaları tarafından öldürülmüştü. savaş, bu derece aleyhte gelişirken, harp talihi beklenmedik bir şekilde türklerin lehine dönmüştü. osmanlı karargáhındaki seyis ve aşçılar yağmaya dalan düşman askerlerine karşı kepçe, balta, odun yarması, lobut ve odunlarla hücuma kalkarak, önlerine geleni tepelemeye koyulmuşlar ve "káfir kaçtı!" diye bağırmaya başladmışlar. bu sesin etkisiyle düşman askerleri paniğe kapılmış ve öncü kumandanı sinan paşa gizlendiği pusudan çıkarak süvarileriyle düşmanın arkasını sarmıştır. bataklıklara sürülen düşman askerlerinden 50 bini kılıçtan geçirilmiştir.

  • hangi ilçe olursa olsun huzurun, refahın, barışın ve insan kalitesinin anlaşılmasında en önemli rolü kediler oynar. kediler bir ilçede inaan gördüğünde korkmuyorsa o ilçenin insanları iyi insanlardır. o ilçe yaşanılabilir bir ilçedir. şayet insan gördüğünde bir kedi, kendini kaybedip mahalle değiştiriyorsa oradan uzak durmak gerekir. kendi yaşadığınız il ve ilçeyle bu durumu karşılaştırıp da kendi gözlerinizle görebilirsiniz sonucu.

  • adının sandviç olmasıyla şaşırtmış sandviçtir. oysa "izmir'de sandviçe fikipört derler" gibi bir şey beklerdim ben.

  • yaşanmıştır!!!

    işveren: sinirli misindir?
    mösyö: hayır efendim, kolay kolay sinirlenmem.
    işveren: şimdi ben sen çalışırken arkadan yaklaşıp ensene bi tokat atsam sinirlenmez misin?
    mösyö: (aha yine bulduk bi deli) yok efendim niye sinirleneyim!
    işveren: sen calisirken arkandan sessizce yaklaşıp parmakla durtsem rahatsız olmaz misin, tikin falan var mi?
    mösyö: yoktur efendim...
    işveren: parmak arası var mı sende?
    mösyö: efendim, anlayamadım?
    işveren: emzik diyom emzik, sigara içer misin?
    mösyö: yok efendim içmem.
    işveren: içki var mı? viski, rakı?
    mösyö: yok efendim, ağır içkilerden hoşlanmam. arada sırada bira içeriz o kadar.
    işveren: sap mısın?
    mösyö: yalnızım efendim.
    işveren: sapsın yani. tamam o zaman, şu kağıda imzanı at bakalım.
    mösyö: içki içmediğime dair mi efendim?
    işveren: yok yok sadece kağıdın en altına imzanı at.
    mösyö: nası yani, boş kağıda imzamı mı atayım?
    işveren: evet, n'oldu bize güvenmiyor musun yoksa?
    mösyö: yok efendim ondan diil ama boş kağıda imza atamam.

    bu sırada işveren dolabında saklamakta olduğu bursa işi ekmek bıçağını çıkartır ve üstüme yürür!

    işveren: oğlum baksana, imzalamazsan bıçağı atacam kafana!!!
    mösyö: (tamamen dumur olmuş bi şekilde) yok atamam efendim!!
    işveren: (bu sırada bıçağı atar gibi yapmaktadır)lan at yoksa atacam haa!!
    mösyö: atamam efendim, boş kağıda imza atılmayacağını herkes bilir, hem zaten o bıçağı bana atamazsınız!!!
    işveren: ee o zaman ben niye bu bıçağı burda tutuyom zannediyorsun?
    mösyö: (işverenin bıçağı çıkardığı dolapta bira kutuları olduğunu görerek) akşamları iş bitimi biranın yanında karpuz kesiyo olabilirsiniz!!
    işveren: tamam o zaman, gel sana fabrikayı dolaştıralım!!!
    mösyö: (allaaım niye hep deliler beni buluyor???)

  • *kimseye güvenme. ofis arkadaşına, müdürüne. hiç kimseye.
    *unutma tek tutunabileceğin dal iş tecrübesi. gerisi yalan. (memur değilsen)
    *insanların senin hakkında dedikodu yapmasına veya alay etmesine izin verme. özel hayatın hakkında ısrarla muhabbet açanlara "özel hayatım seni ilgilendirmez" de. kaba olmaktan korkma.
    *mobbing'le yaşanmaz, zamanı geldiğine karşı saldırıya geç veya iş değiştir. mobbing yapanlar genelde görünüşlerinin aksine çok korkak insanlardır. dişini gösterince geri çekilirler.
    *belgeleri arşivle, sakla, savsaklama. nerede şu evrak diye olmadık zamanda sıkıştırabilirler.
    *torpilin varsa, doğru zamanda kullanmaktan çekinme, ama boş şeyler için de boşa harcama.
    *iş arkadaşlarını face'e ekleme. hatta mümkünse işyerinden samimi arkadaş edinme.
    *altındaki adama köpek muamelesi yapma, kuyunu kazmaya çalışır.
    *amire yalakalık yapmak pek işe yaramaz, senin hakkındaki fikri değişmez, ama saygılı davran ona.
    *yasal haklarını öğren.