hesabın var mı? giriş yap

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.

  • herkesin de keşfeti sanat fişman, yalancı köpekler sizi. ulan hepiniz sanatseversiniz, kültür mantarısınız da bu ülke neden bu halde.

  • jüpiter'de oluşan büyük kırmızı leke, robert hooke tarafından ilk olarak 1664 yılında gözlemlenmiştir. büyük kırmızı leke, jüpiter gibi gezegenlerde sıkça rastlanan, kiminin saatlerce, kiminin ise yıllarca sürdüğü fırtınaların en büyüğüdür.

    onu ilginç kılan şey ise 400 yıla yakın bir süredir devam ediyor olmasıdır. devasa fırtınaya dair ilk ciddi araştırmalar 19. yüzyıla dayanmaktadır. jüpiter’in büyük kırmızı leke’si 40 bin km‘ye ulaşan çapıyla o kadar büyüktür ki, üç tane dünya’yı içine alabilir.

    jüpiter’in sıra dışı lekesi dünya’daki fırtınaların aksine antisiklondur. yani fırtına yüksek basınç altındadır. lekenin kuzeyinde hakim rüzgarların batıya; güneyinde ise doğuya doğru esmekte olduğu görülmüştür.

    çok karmaşık bir yapıya sahip olan jüpiter’in dev beneği saatin tersi yönünde dönüyor ve gezegenin ekvatorunun 22 derece güneyinde bulunuyor. çoğunlukla kahverengi ve kırmızı olarak kendini gösteren lekenin zaman zaman pembeye dönüştüğü de görülmüştür. üzerinde tartışmalar devam etse de, büyük kırmızı leke’ye tam olarak hala rengini neyin verdiğini bilinmemektedir.

    büyük kırmızı leke’nin yanında bir de küçük beyaz leke bulunmaktadır. o da dünya’yı içine sığdırabilecek kadar büyük bir lekedir. küçük beyaz leke’nin de uzun süreli bir oluşum olduğu düşünülmektedir.

    son yıllarda yapılan araştırmalar büyük kırmızı leke’nin günden güne küçüldüğünü göstermektedir. yine de astronomlar, jüpiter’in simgesi haline dönüşmüş ihtişamlı fırtınanın ne zaman kaybolacağını kestirememektedir.

  • sömestr tatilinden önce kızımın okuluna gittim. öğretmenin de fotokopi işi var, çocuklara dağıtacak. bizim veletleri göndermeye kıyamıyor, kendi uğraşıyor. beni görünce "akck hanım, siz biraz ilgilenin. ben fotokopileri çektirip geliyorum." dedi. "hadi devam edelim okumaya, eren sen başla." dedim. "nereden başlamamı istersin canım?" dedi. ilk darbeyi yedikten sonra ben toparlayana kadar sınıf savaş alanına döndü. arkadaş birine sus dersin, öteki konuşur, biri susar, diğerinin çişi gelir. o minnak çocuklardan çıkan sesin desibeli mevcut modern ölçme cihazları ile ölçülemez bile.
    durum bu iken, bu insanlar sizin evde dizginleyemediğiniz çocuklara günlerini adıyorlar. evet bu onların işi, evet bilerek seçtiler ancak seçerken maaşlarını ve şartlarını da gözettiler. kaldı ki bu devirde ayda 2.500 tl maaş almak komik bir rakam. insan gibi yaşayayım desen yaşamazsın, gidip bir yerde bir yemek yiyeyim, sonra da sinemaya gideriz desen 5 kez düşünürsün. ancak bitmedi öğretmenler ile derdiniz. sizin o (benimki de dahil) iflah olmaz veletlerinize günde 1 saat katlanmam için bana ayda 2.500 tl verseler, 1 ayın sonunda ya akıl hastanesine daimi misafir olurdum ya da arkama bakmadan kaçardım. az insaf, az saygı...

    bildirendirme editi: ayrıca ücretli öğretmenler, çalışma saati başına para aldıkları için; zorunlu ya da resmi tatil olan her gün ve saat maaşlarından kesiliyor. öğretmenleri değil de, devletin emek hırsızlığını sorgulayalım bence. bakarsınız sonra her birimiz emeğinin karşılığını tam almasa bile emeğimize yakın bir para ile insanca yaşayabiliriz.

    teşekkür editi: monami'ye düzeltme için teşekkürler.