hesabın var mı? giriş yap

  • ne yediğimizin öneminin, ne kadar yediğimizden daha önemli olduğuna dair, önemli bir ayrıntı...

    mesela ben 80-85 kiloyken 300 gram ceviz içi ve artı başka şeyler yiyebiliyordum.
    ama şimdi 63-64 kiloyum ve kesinlikle o miktarlarda besin tüketemiyorum.

    çünkü ebatlarım küçüldü ve vücudumun ihtiyaç duyduğu besin miktarı azaldı, midem kendini toparladı, kan şekerim düzgün de olunca, o kadar şey yiyemiyorum.
    bu benim özellikle ayarladığım bir şey değil...

    bu anlamda tartışmasız kabul edilebilecek bir şey, vücudun aldığı ve yaktığı enerjinin, kilo durumumuzu etkilediği...

    -tüm yazının neredeyse anafikri burası-eğer doğal beslenirseniz vücudunuz bu doğal besinleri metabolize ederken sağlıklı çalışır, kontrolü elinde tutar. mesela iki lokma doğal/normal bir şey yediğiniz zaman, bir lokma abur cubur yediğiniz andaki gibi insülin taklasına gelmez sonrasında tekrar tekrar acıkmazsınız. böylece kalori saymanıza gerek kalmaz çünkü vücudunuzun "doydum" sinyalini bozmamış olursunuz. siz pisboğazlık yapmak isteseniz bile vücudunuz alması gereken enerjinin kat kat üstüne çıkmanıza izin vermez.

  • bence mumkun oldugu kadar az meyveli yapilmasi gereken tatli. tahil ve yemişlerle daha çok hoşuma gidiyor. meyve kurulari konulacak ise de oldukca minik dogranmali...

  • kpss'ye hazırlanan üniversite mezunu bir işsiz olarak geçen hafta pazarda çorap sattım.ilk başlarda züğürt ağa misali "dumitiiiz dumutiiz" nidasıyla başladığım olay akşam saatlerinde "sibel can da benden aldı 5 milyon borcu kaldıeeaaaaaa" olayına döndü.ulan ne kadar çok bağırıyordum,ben bile kendime inanamadım,bir günde 800 çifte yakın çorap satarak aslında yanlış mesleği seçtiğimi anladım.aslında ben pazarcı olacak adammışım lan.
    --------------------------------------------

    ekleme 2013 : yıllar sonra gelen ekleme =)

    o satırları yazarken gerçekten de zor zamanlardı, hayatı yoluna soktuk, yürüdük gittik de, şuan ki mesleğimin pazarlamacılık olması da pek manidar olmuş =)))

    2013 eklemesin ek (2018) : pazarlama devam :)

    2018 eklemesine ek (2022) : pazarlama devam :)

    ve son...
    2023 yılı itibariyle pazarlama son, sevgiler. :)

  • blue'yu duncan, lee, simon ve öteki adam olarak öğrenip diğer garibanın adının antony olduğunu sonradan öğrenen nesildir genelde.

    en sevdiğim seneler olduğu için bu salak tartışmaları bile özledim be. zaman makinası istiyorum abidin.

    edit: hatta hala öğrenilmemiş, herkes antony'e anthony diyor. üzgünüm antony fakat loser olmaya mahkumsun.

  • bakın bu listedeki adamların hiçbirinin para kaygısı yok. olmayacak da. sikinde olmasa hayatı hiçbir şekilde olumsuz etkilenmez. aksine olumlu bile etkilenir yani.

    bu insanlar ve adını bilmediğiniz ünlü ünsüz yüzbinlercesi; fakir, durumu olmayan insanlar daha iyi şartlarda yaşasın diye,

    kışın kombinin ayarlarını radyo frekansı hassasiyetinde kısıp da 5 kilo yorganın altında titremeden uyusun diye,

    aptal saptal ezberci bir sistem değil de, adam gibi bir eğitim sisteminde çocukları büyüsün diye,

    kursağında kurbandan kurbana değil de, düzenli ve dengeli et girsin diye,

    yarın mahkemeye işi düşse parası ve nüfuzu olana haklı dahi olsa kaybetmesin diye,

    emekli olunca 200 dolara yaşamaya çalışmasın, ek iş kovalamasın, bir ayağı çukurdayken ev geçindirmek yerine torunlarıyla vakit geçirsin diye,

    belki de hapse girmek, en hafif ihtimalle itibarsızlaştırılmak pahasına bunları söylüyorlar.

    işin acı tarafı ne biliyor musunuz?

    bu korumaya çalıştığı, iyi yaşasın istediği insanlar da "goyduk muah, ayasofyada namaz kılacam ben" derdinde...

    ne denilebilir ki.
    medeniyet öyle her kotun üstüne giyebileceğiniz bir gömlek değildir. her toplum kaldıramıyor işte...

    imla ve çomar update editi: oy oy oy ne kadar düşük iqlu çomar çaylak varsa entry numarasını alan gelmiş yeşile osbir çekiyor.

    bana cahil diyen 80 iqlar;
    olum entrylerinize bakıyorum da, aranızda bahçeli'yi iyi bir siyasetçi diye öven var lan.

    bahçeliyi... mehmet bahçeli evet.

    akdjdkslfl gülmeden yazamadım amk... şimdi sizi kaale alıp bi de cevap mı yazalım mesajlarınıza olum? illa rencide mi edelim? illa kilolarınızla iqnuzla mı dalga geçelim?

    napalım şimdi?

  • barış bıçakçı'nın son 20 yılın türkiye edebiyatının başına gelen en güzel şey olmasının sebebi, sayfalarca anlatılacak bir duyguyu tek cümleyle o sayfalardan daha derin ve net anlatabilmesidir. yeni kitabı seyrek yağmur'da yine öyle cümlelere çarpılacaksınız. kitabı bugün alıp bitirdiğim saatten beri düşündüğüm, kişisel tarihimize çentik atan her bir kitabı için okuru olarak teşekkürün gönül borcum olduğudur...