hesabın var mı? giriş yap

  • olay aslında 30 yaş değil, yetişkin olduktan sonra bu faaliyete girişilmesi hadisesi. başlık piyano kapsamından da genişletilebilir, tüm müzik aletleri, hatta tüm hobiler bu kapsama girebilir, dil öğrenmek bile. karşı çıkacaklara saygı duymakla birlikte, öyle kursla, youtube videolarıyla falan da olacak iş değildir hiçbir hobi, bana göre. elbette bir şeyler öğrenilir ancak gerçek manada uygulama için bu yola hem madden, hem manen, bir bütün olarak girmek gerekir. bana göre hobi, karşılık beklemeksizin ve uğruna ciddi paralar harcanabilecek keyif veren aktivitelerdir. piyano çalma taahhüdü de bu kapsamda kabul edilmekte midir? önce bu büyük sorunsalın zihinde yanıtlanmış olması gerekir. çünkü tam manasıyla yetişkinken piyanoya başlamak, hayata dair büyük bir taahhüttür, ciddi bir iştir, hakiki bir yaşam felsefesidir.

    piyano çalmaya ciddi baş koymuş yetişkin insanlardan biri de benim, ama çıkıp şunu bunu çaldım diye kafa ütülemeyeceğim; bilakis kafamdaki sorunsalları nasıl aştığımı kendi bilgi birikimim çerçevesinde buraya yazacağım. ben bu sorgulamaların hepsini bu yola çıkmadan önce yaptığım için, bu başlıkta kimilerine faydası olacağını düşünüyorum, zira benim de sıklıkla uğradığım bir başlık olmuştu vaktiyle. ve bu görüşleri de kendi kıçımdan uydurmadım tabii, örneğin üniversitesinde piyano okumuş safkan alman bir yakınıma konu hakkında, piyanoya başlamadan önce danışmıştım. haricinde zaten yıllardır içimde olan bir istekti, ta gezi olaylarında otellerin hollerinde yerlerde yatarken, lobilerde çalınan piyanoların harika sesleriyle uyandığım günlere kadar, hatta daha da eskilere kadar gider bu istek.

    yukarıda bahsi geçen alman yakınıma konuyu açtığımda, bana bizzat şu cevabı vermişti: eğer her gün çalışacaksan, başla. hiç değilse, çalışamıyorsan bile günde 5 dakikanı ayır ve başına otur. bu işin kritik noktası her gün en az yarım saat, bir saat çalışmaktan geçer. öbür türlü hiçbir anlamı olmaz ve vakit kaybı olur. ama piyanoyu zoraki bir mesai olarak da görme, onu severek çaldığını da hiçbir zaman unutma. bu bir hobi ve ondan keyif almak için onu çalıyoruz. ve mutlaka iyi bir hoca tut. ben 30-35 yıldır çalıyorum, okulunu okudum, almak zorunda değilim ama halen ordinaryus profesör birinden ders alıyorum, müthiş keyifli.

    sonrasında ben de çok araştırdım. özellikle fazıl say'ın tüm röportajlarını dinledim. mesela bizzat fazıl say'ın ağzından, bir eseri konser performansında çalabilmek için 200 kere tekrar etmenin gerekebildiğini (evet, yazıyla iki yüz), piyanonun çok sesli bir orkestra olduğunu, caz için bile temelde klasik eserlerle başlanması gerektiğini dinledim. röportajların hepsi youtube'da mevcut.

    haricinde yine youtube üzerinden envai çeşit yüksek takipçili kanalların, piyanistlerin piyanoya başlayanlar için tavsiyelerini araştırdım. hiçbirinde öyle kısa yoldan bu işi öğrenmek gibi bir mevzu yok. herkes "çalışabildiğin kadar çalış" diyor özetle. bu iş, zamana yayılan bir hadise olduğu için, ne kadar erken başlanırsa da o kadar iyi. elin veledi 5 yaşında başlayıp 30 yaşına geldiğinde, 25 yıllık bir piyano geçmişi oluyor. 30 yaşında biri sıfırdan piyanoya başladığında, tecrübesi sıfır ve o açığı bir şekilde kapatmak zorunda. fakat 30 yaşında başlayan biri 50 yaşına geldiğinde de, 20 yıllık bir piyano tecrübesi olacak. bırak 20 yılı, 3-5 yılda bile, sıkı çalışmayla, piyanoyu ağlatırsın. müthiş değil mi?

    buradan da 19. yüzyılda yaşamış charles louis hanon'a geleceğim (bkz: hanon). hanon, yazmış olduğu "the virtuoso pianist" adlı eserinde, o meşhur 60 pratikten önce, aslında kitabına harika bir giriş yazısı yazmıştır (bkz: preface). ancak her nedense, birçok hanon kitabına veya pdf'ine doğrudan part 1 ile başlanır ve hanon abimizin giriş bölümündeki o güzide tavsiyelerini kimse bilmemektedir, yahut sallamamaktadır. oysa hanon, o bölümün bir kısmında şunları söyler:

    --- spoiler ---

    piyano çalmaya başlayan kişinin, her zorluktaki bir parçayı çalması için 8 ila 10 sene boyunca piyano çalışması gerekir. bugünlerde, çok az kişi bu kadar vaktini buna ayırmaktadır!

    (...) yeteri kadar pratik yapmaya vakit bulamayan öğrenciler ve hocalar, sadece bu egzersizleri birkaç saat tekrar ederek parmaklarını eski seviyesine getirebilirler

    --- spoiler ---

    1800'lerde bile insanın piyano çalmaya vakti olamayabiliyormuş demek ki. bugünkü gibi piyanoya ulaşmak da, o dönemde mümkün değildi zira. piyanonun 1600-1700'lerde harpsichord'dan bugünkü haline benzer bir hale geldiğini, sonrasında da ciddi proseslerden geçtiği düşünüldüğünde, bugünkü modern insanın piyano almaya maddi olarak çok daha fazla imkanı olduğunu söylemek mümkündür. ayrıca piyano tarihi de çok ilginçtir. benim bu konuda kendi kendime sorduğum ilk soru şu olmuştu: yani piyano nasıl bulunmuş olabilir? (bkz: bartolomeo cristofori)

    gereksiz bir anekdot daha ekleyeyim: cristofori piyanoyu icat ettiğinde, bir örneği bach'a gitmiş. bach da "bu ne lan" diyip, "şuralarına şunu ekleyin, bunu yapın" diyip salmış piyanoyu. (bkz: lol)

    her neyse, hanon'un giriş yazısının tamamı: ilk sayfa, ikinci sayfa

    *

    lafı daha fazla uzatmayıp şuraya geleceğim ve yazıyı bitireceğim:

    yetişkin bir insanın akıl sağlığı yerindeyse, iradesi vardır. o nedenle yetişkin bir insanın piyanoya başlaması hadisesi, ihtiyaridir, zoraki değildir. kişi bir tercih yapmıştır. alternatif maliyetleri olacaktır. bu maliyetler göze alınmalıdır. başlı başına piyanonun kendisi pahalı bir enstrüman olmuştur. hocası ve harcanan saatler göz önüne alındığında, piyano ciddi bir emek işidir.

    fakat çıkılan bu kutlu yolda, piyano çalmanın zorluğu fark edilince bu nadide enstrüman 1-2 ayda bırakılabilmekte. oysa işin kolay yolları var. sağ el ayrı, sol el ayrı, sonra birlikte çalışma gibi. nitekim hocayla çalışmanın önemi de burada devreye girer. bilek ağrılarını bertaraf eden yine hocanın bizatihi tecrübesi ve tavsiyesi olacaktır örneğin.

    valla bıraksalar sabaha kadar piyano hakkında yazarım ama bir noktada bitmesi gerek. o nedenle, gerek hanon'un, gerek ise diğer tüm sanatçıların, hocaların vb. dediği gibi, eğer günde en az 1 saat pratik yapma taahhüdüne girilemiyorsa, o zaman piyano hoş bir anı olarak tarihte yerini alacaktır. fakat piyano öylesine adil bir alettir ki, siz ona ne verirseniz o da size onu geri verir. kayırmacılık yoktur, herkes eşittir. ne kadar ekmek, o kadar köftedir. çok çalışan hızlı ilerler, az çalışan "zor" bahanesiyle piyanoyu bırakır. hatta ve hatta çalışmalar ilerledikçe 1 saatin dahi yetmediği görülecektir. fazıl say, bir röportajında günde 14 saati bulan çalışmaları olduğunu söylemiştir. keza günde 6 saat çalışmayı övünçle sosyal medyadan paylaşan piyanistler olduğu gibi, bu işi bizler gibi belirli yaşa gelmiş insanlar bakımından günlük 2-3 saat olarak belirlemek mümkündür. elbette motivasyon kayıpları olacaktır, elbette "yok lan benden olmaz" düşünceleri zihinde dolanacaktır. ama onların hepsi geçicidir, yılmayıp, çalışmaya devam edilmelidir. bu kapsamda youtube'da sıfırdan başlayıp 1 senede, 2 senede nereden nereye gelindiğini gösteren videolar çok faydalı olacaktır.

    2-3 aylık basit egzersizler akabinde, şöyle bir satie gnosienne no. 1 çalmak, yüzdeki o sinsi gülümsemeyi doruk noktalarına ulaştıracaktır. emin olabilirsiniz.

    yeterince uzun yazdıysam, şimdi dağılabilirim.

    yakın zaman içerisinde kuyruklu piyano hakkında da yazacağım.

    fakat şimdilik bunu önerebilirim: (bkz: dijital piyano/@dragonlady)

    yaşasın #40hoursofpractice

  • ne zaman uyuduğu belli olmayan biyonik bakkaldır.

    20 seneden beri gözlemlerim.

    bir fiil, 365 gün bu şekilde çalışır.

    arasıra, bazı bazı, oturdğu yerde uyukladığını gördüysemde, biri içeri girer girmez doğrulur.

    ulan ben kafayı yicem, beni uykususuz bıraktı. sabah kalkıyorum bunun için bakıyorum. orada akşam uzatıyorum kafamı, bazı zaman 3'leri buluyor kapatması.

    bir insan günde 2.5 saat uykuyla 20 seneden beri yaşar mı?

    enyştayn mı bu amk.?

    2 tane çocuğu var bide. ne ara o çocukları yaptı anlamış değilim.

    edit; bir fiil değil bilfiilimiş..

    yeter ulan debe editi; anladık bir fiil deil. siz büyük resme bakın? kimden ulan bu çocuklar?

    debe editi; hepbirlikte bir fiil bi el atalım

    (bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)

  • kur tahmini değil bir tespit yapacağım hede.
    18 tl'den dolar alanları suçlayan, onları paradan para kazanmakla itham edip size iyi oldu diyen tiplere biraz soğukkanlı bir düşünceye sevk ediyorum. şimdi oturup düşünün bakalım;
    1 kasım 2021'de dolar ortalama ne kadardı? 9,5 tl civarında. sen bunu uyguladığın yeni üretim modeli ile 20 aralık 2021 tarihinde kaça çıkardın? 18,40 tl. ne yapar? yaklaşık 50 günde tam 2 katına çıkmış dolar. yakın tarihte böyle bir örneğini görmeyen vatandaş ne yaptı? her gün %3-5 arasında değer kaybeden parasını korumak adına gitti 18 tl'den dolar aldı büyük riske girdi. burada sadece son gün satılan 6 milyar doların 4,5 milyar dolarının küçük yatırımcı denen sıradan vatandaşlar tarafından satın alındığı gerçeğini de kenara koyalım. sonra sen ne yaptın? 20 aralık gecesi doları bir anda 10,5 tl'ye düşürdün? bir gecede!! peki gerçekte bu durumdan kimler yararlandı? kenarda duran iki üç kuruş parasını her %3-5 değer kaybına kurban veren vatandaş mı?. sen şimdi diyorsun ki gel kardeşim. senin 18 tl'den aldığın doları 11 tl'ye ben senden alayım karşılığında %14 faiz vereyim. dolar yüksek olursa farkı vereyim. ya bunun ekonomik faydasını zararını geçiyorum. sen bir defa bu insanlara duygusal olarak bir şok yaşattın. sonra diyorsun ki gel yeni bir sistem buldum su çok sıcak boyu geçmiyor. neyse. daha yazacaklarım var da bende kalsın.

  • hala kulaklarda uçakların ve bombaların sesi olan sabahtır. bitmeyen bir gecenin sabahında hissedilenlerdir.

    konum: ankara.

  • abi şaka mısınız aaaa? şampiyon mu yaptı, avrupa'ya mı taşıdı bu çocuk takımı naptı? hahahahah

  • okulda bişey öğretilmesin, staja gidene çay kahve fotokopi işi yaptırılsın, tecrübesiz elemana iş öğretilmesin, ya bu bizi bırakıp giderse diye mühendisin işi ustaya yaptırtılsın...ee nasıl kalifiye olacak bu insanlar rüyasında mı görecek içine mi doğacak

  • burda odaklanmamız gereken yangını kimin yaptığı değil bence. ben hayatımda bu kadar aciz bir devlet görmedim arkadaş. 1 tane yangın helikopteri göndermekten bile acizler. su zaten dibindeki denizde. 4 tur yapsa o yangını 1 saatte söndürürsün. allaha emanet ülke yönetiyorlar. bakın yangın uçağını falan geçtim, 45 tane helikopter varmış ya, nerede o helikopterler? gö*ünüze mi soktunuz?

    edit:
    bir yazar diyor ki: "teröristler insanların devlete olan güvenleri azalsın, korksun ve endişelensin diye üstlenebilecekleri her şeyi üstlenmeye çalışırlar. salak olmayın." (bkz: #126393549)

    evet, devlete olan güvenimiz tavandı, bu yangınlar sayesinde yerle yeksen oldu... ya sabır.

  • türkünün tanımı ile başlamak gerek ama ciddiye almaya bile gerek yok. üstad'ın tek cümlesi yeterli olacaktır.

    "nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.
    çünkü kötü insanların türküleri yoktur..."
    neşet ertaş