ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
steve jobs
-
"iyi sanatçılar taklit eder. büyük sanatçılar ise araklar" sözünü pablo picassodan araklamış insan.
yaran fıkralar
-
amerika'da yasayan bir cocugun istedigi bir oyuncagi alabilmesi icin 100 dolara ihtiyaci olur. bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. sonunda, sahip olamayinca da tanriya mektup yazmaya karar verir. amerikan posta idaresi, üstünde yazili adres olarak sadece "tanri, abd" olan mektubu baskana vermeye karar verir.
baskan mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolarin kücük bir cocuk icin fazla oldugunu düsündügü için; 100 dolar yerine 5 dolar koyar. cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve tanrıya tesekkür mektubu yazmaya koyulur:
- sevgili tanrim, parayi yolladigin için tesekkürler. ama mektubu beyaz saray üzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali. bana 5 dolar ulasti. yine de tesekkürler.
gezip tozmalarda 36 poz hakkı olunan zamanlar
-
filmin baş tarafındaki yanık bölümün geçilmesi amacıyla ilk bir kaç pozun çok da gerekli olmayan çekimlere harcandığı, film makarasının sonunda ise "hadi yaaaa!.. bitti!.." diye hüzünlere gark oldunduğu zamanlardı. geziye gidildiğinde yanına bir kaç makara fazladan boş film almaktı. başkalarının pozlarını çektiğinde kendine de kalsın diye fotoğrafçıya "kafa + 1 sayıda basılacak usta!.." diye tembihlendiği, manzara pozlarında ise bazı şaşkın fotoğrafçıların "ulen kafa yok ama iyisi mi iki tane basayım bundan..." diyerek hesabı şişirdiği günlerdi. okul gezilerinden sonra fotoğraflar dağıtılırken para toplama ya da para verme telaşıydı. önce birer tane örnek baskı alınıp daha sonra çoğalttırılırken, "ulen bu da falancanın filanca kuzeniymiş, nerden görecem herifi bir daha?!?" deyip sayıya dahil edilmediği, sonra da o falancanın "aaaa, kuzenim için yok mu?!?" diye arıza çıkarttığı bir dönemdi.
hey gidi hey.
kocan 1 yıl işsiz kalsa ne yaparsın anketi
-
kocam tam 3 yıl işsiz kaldı. çocuğum sümük kadardı. çocuğumun 40'ı çıktı, haftasına işe başladım. kayınvaldem te anasının şamından geldi, bize yerleşti, çocuğa baktı. ben çalıştım, yeri geldi iş çıkışı 2.işe gittim. eve baktım. o yemini ederken size iyi günde kötü günde diye soruyorlar ya, hah bu tam da o işte.
bu yemini ederken lütfen ciddiye alın.
ben bu süreçte allah şahit kocama bir gık demedim, bir gün olsun bu yüzden surat asmadım, yüz çevirmedim. aynı konumda ben de olabilirdim.
ben o yemini ağzımla değil, gönlümle ettim. bir gün bile pişman olmadım. umarım ileride de olmam, hayat uzun.
tekrar ediyorum. evlilik kolay bir şey değil. ettiğiniz/edeceğiniz yemini ciddiye alın.
üzerine çok varsayım dönmüş editi: kocam gerçekten o süreç boyunca çok çabaladı. ben buna şahidim. evden yapabileceği bir kaç iş aldı, ulan adamlar battı, söz verip ödemeyi bin yıl sonra yaptı vbg. fizik gücüyle çalışmasına engel ciddi sağlık sıkıntıları mevcut . herhalde elinde kumanda oturup beni beklemedi arkadaşlar.
bakın ben 40 yaşına gelmişim. unumun yarısından fazlasını elemişim, o kötü günler geçmiş. eşim de ben de çalışıyoruz, bebe 5 yaşına gelmiş, bir sahil kasabasına taşınmışız. fıtı fıtı orta yaşlılığı yaşıyor, birbirimizin "tellik" sesini seviyoruz.
burada anlatmak istediğim nokta adama da kadına da türlü haller olabilir. varsayın allah muhafaza kötü hastalık oldu. kapıya mı koyacaksınız. 3 ay bekler boşarım falan diyen arkadaşlar lütfen, lütfen evlenmeyin. hadi evlendiniz teriniz soğumadan çocuk yapmayın. naçizane bir abla nasihati. tutmak size kalmış.
son edit: tellik : terlik (bizim ailelerin dili dönmeyen yaşlıları tellik diyor da )
atanamayan öğretmenler diye bir şey uydurmuşlar
-
sabah sabah ağzımı kötü kötü sözlerle açmama sebep olan müthiş açıklama.
http://tvarsivi.com/…php?y=11&z=2011-10-28 08:25:00
kalktım, birşeyler atıştırdım, açtım televizyonu. hazırlanıyorum bir yandan işe gitmek için, bir yandan da göz ucuyla sabah haberlerini takip ediyorum. neyse, milli eğitim bakanımız ömer dinçer paris'te açıklama yapıyordu.
"atanamamış öğretmenler diye uyduruk bir sorun çıkardılar, her cuma gelip bizim bakanlığın önünde toplanıyorlar, geliyorlar bizi öğretmen olarak alın diyorlar"
bizim ülkede hiç atanamayan öğretmen mi olurmuş.
20 ekim 2021 tarihli türkiye gazetesi euro haberi
-
sizin vicdanınızı s.keyim.
8'li tuvalet kağıdı 16.90 tl ( 1.56 euro)
türkiye gazetesi 1.50 tl ( 0.13 euro)
fight kulüp
-
nakaratı da bu:
"three, two, one, zero
başladı countdown sana kalan hero
köpürürsün blub, blub, blub
burası merkez fight gulub" evet klab yada kulüp değil, bildiğin gulub.
gerçekten bu mu? 4 kişi bir araya geldiniz o kadar reklamını yaptınız ve bu mu?? dinlerken başkası adına utandım, bunlar bi de gururla paylaştı helal olsun.
norm enderin taşak geçmek için yaptığı trap daha güzeldi lan.
muhalefete anayasayı ezdirmiyoruz kampanyası
-
keşke sana beyin nakli müjdesini verebilseydim.
travesti
-
istiklal'de sevgilinizle öpüşürken "boş ev var kııızz" diyecek kadar samimi, düşünceli insanlardır ayrıca..
polislerle girilen ilginç diyaloglar
-
bu gece evden alkol almak için dışarı çıkar çıkmaz polis çevirmesinde geçen diyolog:
polis: ehliyet ruhsat.
cmbkts: tabi buyurun.
polis: alkol aldık mı?
cmbkts: yok daha almadım. almak için çıktım.
polis: (elinde alet olmasına rağmen üfletmeden) al, iç bir tur at gel bekliyorum burada.
cmbkts: evde içecem ben ya.
polis: canın sıkılır çıkarsın filan 3' e kadar buradayız biz.
cmbkts: eyvallah.
her şey yolunda giderken sevgilinin ayrılması
-
başka biriyle daha iyi gidiyordur