hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi burada çok güzel çemkirmişsiniz ya kızlara "hiçbiri böyle değil" diye,

    he benim canlarım, şimdi söyleyin bakalım, erkek tarafı olarak sizde "düğün istemiyoruz" dediğinizde kalpten gitmeyecek ana-baba var mı?

    kız orada çıksa "ben sadece nikah istiyorum" dese o kayınvalide-kayınbaba onu oracıkta paralar, "modernlik de bir yere kadar(!), ben oğlumun düğününde göbek atamayacak mıyım yelloz!" diye anasından emdiği sütü burnundan getirirler o kızın.

    demedi demeyin, bence siz önce bir kendi anne babanızı yoklayın. sonra hem böyle bir kız bulur, hem de kızcağız istemediği halde "ama selma, annemi babamı kıramam ben tağam mı?" pısırıklığı noktasında kalırsanız, o kız da uçar gider elinizden.

    not: evladının tercihlerine saygılı olan anne-babaları tenzih ederim. lakin türkiye sınırlarında çok bol bulunan bir maden olduğunu düşünmüyorum.

  • 14 aralık ajax-utrecht maçı

    ykayserili: beyler teravih namazı kaç rekat?
    ooxxoo: ykayserili 20 rekat ama o sorunun sorulacağı yer burası değil kardeşim.
    ykayserili: dostum merak ettim, özür dilerim. bir daha müslüman bi ülke liginde sorarım. *

  • federasyonun milli takıma almak istemediği apaçık ortada. ancak larkin o kadar harika bir sezon geçiriyor ki kimse kalkıp doğrudan almak istemiyoruz demiyor. topu birbirlerine atıp duruyorlar. peki neden almak istemiyorlar?
    1) larkin'in milli takım için yeterli olmadığını düşünüyolar
    - mümkün değil
    2) larkin pozisyonunda ihtiyaç olmadığını düşünüyorlar
    - yine mümkün değil, wilbekin larkin karşılaştırması yapanı taşa çevirir allah, ayrıca bire birde sayı bulabilen oyuncu demek modern basketbol demek yani elinde beş tane olsa altıncıyı istersin.
    3) sarıca, karşıyaka ile şampiyonluk hedeflerken efesin türk kontenjanında rahatlamasını istemiyor veya buna benzer bir sebep
    - çok ihtimal vermiyorum. efes bu kadro ve oyun kalitesiyle ligte herkesten net bir şekilde üstün. larkin'in türk kontenjanına geçmesine ihtiyaçları yok.
    4) larkin seneye nba'e giderse milli takımı ciddiye almamaya başlar diye düşünüyor olabilirler.
    - ihtimal dahilinde. belli ki wilkebinin tbl dışına çıkması hoşlarına gitmemiş, bir ikincisini yaşamak istemiyorlar.
    5) devşirme hakkını uzun pozisyonunda oynayan bir oyuncuda yana kullanmak istiyorlar
    - kim o? ömer faruk'un milli takıma gelip gelmeyeceği belli olmadığı da hesaba katılırsa milli takımda uzun problemi çektiğimiz ve çekeceğimiz aşikar ama larkini almayıp almayı bekledikleri/planladıkları oyuncu kim?
    6) larkin'in kaseti var.
    - en olası senaryo bu.

  • tarihte uçmanın pek çok kez denendiğine dair bilgi veya rivayet vardır. mesela hezarfen ahmet çelebi, lagari hasan çelebi gibi isimler bu konuda tarihimizin en bilindik isimlerindendir.

    bu entryde, 12. yüzyılda bunu yapmayı deneyen isimsiz birinden bahsedeceğim. fakat öncelikle şunu belirtmeliyim: şahsen isimsiz olmasına gönlüm el vermedi. bu sebeple de kendisine çılgın türk ismini vermeyi tercih ettim. takdir okuyucunundur.

    1161/62 yıllarında imparator manuel komnenos, anadolu selçukluları sultanı ikinci kılıç arslankonstantinopolis'te misafir etmişti. devrin bizans tarihçisi niketas choniates de bu ziyareti yazmıştır. sultanın uzunca bir süre bizans başkentinde kaldığından ve bu esnada da at yarışlarına çok ilgi gösterdiğinden bahsetmiştir. işte tam bu misafirlik döneminde bir gün imparator ile sultan at yarışlarını izlerken bizim ''çılgın türk'' uçmaya karar vermiş... geri kalanını choniates anlatsın:

    ''bu yarışlar sırasında bir defasında şöyle bir olay oldu: türk'ün biri (...) yarış yerinin seyir sıraları üstünde yükselen sütuna tırmandı. bu kule-sütunun altında kavisli bir sıra halinde yarış arabalarının çıkış yerleri, üstündeyse, birbiri karşısında altın suyuna batırılmış bronzdan dört at heykeli bulunur. (...) böylece bu türk kule üstünde çıkış yerinde bir yarış atı gibi durdu ve stadyum üzerinde uçacağını ilan etti. çok çok uzun ve geniş, içine takılan çemberlerle şişirilmiş beyaz bir giysiye bürünmüştü. bu giysi ona güya amaçladığı iş için, yelkenlerin bir gemi için gördüğü hizmeti yerine getirecekti. rüzgarın, giysisinin kıvrımlarına ve şişkin kısımlarına yakalanarak onu havada taşıyacağını düşünüyordu. bütün gözler ona dikilmişti; halk onunla alay ederek ''haydi yelkeni aç, haydi uç'' veya ''ulan arap bizi daha ne kadar bekletecek ve kule üstündeki rüzgarı daha ne zamana kadar ölçeceksin!'' diye bağırmaktaydı. imparator derhal bir adamını koşturmuş, türk'ü maksadından vazgeçirmek istemişti. seyirciler arasında bulunan sultan, deneyimin ne sonuç vereceğinden endişe ederek dişlerini sıkmaktaydı; her tarafından ter fışkırmıştı. hem kendi milletine mensup olan adam için endişe ediyor hem de gururlu bir beklenti içinde bulunyordu. türk'e gelince o büyük bir dikkatle rüzgarı kontrol ederek, bazen bir, bazen de diğer taraftan onu yakalamaya çalışıyor uğraşıyor ve ellerini öne uzatarak, bunlar sanki birer kanatmış gibi, çırpınma hareketleri yapıyor, fakat sonra yine vazgeçerek ellerini geri çekip rüzgarı bekliyordu. seyirciler artık aldatıldıklarını sanmaya başlamışlardı ki, rüzgar türk'e yeterli derecede güçlenmiş göründü ve o da kollarını açarak ve bir kuş gibi çırpınarak o an için uçtuğunu sandı. ancak bu semalar hâkimi, ikaros'tan daha da acınacak bir haldeydi. hafif bir kuş gibi değil, ağır bir taş gibi düşerek kırılmış kemikleriyle ölü olarak yere serildi.''

    kaynak:
    + niketas khoniates - historia (ioannes ve manuel komnenos devri) - çev: fikret ışıltan - türk tarih kurumu yayınları.

  • "bence japonlar gözleri kısık olduğu için uzun yaşıyor olabilir. ekran parlaklığı gibi, şarj uzun gidiyo."

  • köyde sobanın alevinde cnbc e den spartacus izlerdim geceleri.şimdi para vererek o zevki alamıyorum