hesabın var mı? giriş yap

  • 747 (nam-ı diğer queen of the skies) dünya havacılık tarihinin en ikonik uçaklarından biridir. bugün size zat-ı alileri hakkında bir kaç bilgi vereceğim:

    - kendisi ilk kez 1969 yılında hizmete girmiştir ve o zamandan beri dünya genelinde milyarlarca yolcuyu taşımıştır.

    -hanımefendi "jumbo jet" olarak da bilinir ve zamanının en büyük yolcu uçağı olarak kabul edilirdi. (uzunluğu 76.3 metre, kanat açıklığı ise 59.6 metredir.)

    -günümüzde bazı hava yolu şirketleri için özelleştirilmiş modellerde 600'den fazla yolcu taşıyabilse de ilk boeing 747 modeli 362 yolcu kapasitesine sahipti.

    -kendisinin en uzun mesafeli uçuşları singapur ile new york arasındaki seferlerdir.

    - queen 6 tonluk bir devasa jet motoruna sahiptir.

    -ilk üretildiğinde çığır açmıştı. bir çok yenilikçi tasarım özelliği içeriyordu, bunlar arasında gövde yapısında kullanılan yeni alaşımlar ve kanat ucunda kullanılan özel bir hava freni sistemi yer alıyordu.

    -zaman zaman haberlerde gördüğünüz veya filmlerde duyduğunuz "air force one" olarak bilinen abd başkanının resmi uçağı da bir queen'dir.

    -kendisi bir movie star'dır. örneğin, james bond filmlerinde, "air force one" filminde ve "lost" adlı televizyon dizisinde 747'ler kullanılmıştır.

    - boeing 747 en büyük rakibi a380 ile birlikte, diğer uçaklardan farklı olarak, birinci sınıf kabinlerinde yataklar ve duşlar gibi lüks özellikler sunan hava yolu şirketleri tarafından da tercih edilmektedir.

    - son olarak, 747'nin üretimi 2022 yılında durdurulmuştur ve son 747 kraliçelere layık bir uçuşla görsel teslim edilmiştir. uçağı amerikalı kargo şirketi atlas air satın almıştır.

  • glaaam!

    daha önce hiç dinlemediğim bu grubun american dream albümlerinde yer alan oh baby adlı parçayı duyduğumda kendimi bir an için 90lı yılların dizilerindeymişim gibi hissettim.

    bu hissin yanında güncel popun tatmin etmemesiyle başlayan arayışımı bu electro-disco-rock karışımı sonlandırdı bi nebze. bir de parça bitince bünyede daft punk etkisi bıraktı. acaba bir tek bu parçada mı hissettim tam emin olamadığımdan artık diğer şarkıları dinleyince editlerim.

    ayrıca zamanında türkiye'ye gelmiş olduğunu gördüm. aşırı canım sıkıldı, tekrar gel lcd.

  • recep tayyip erdoğan.

    edit: insanlar ne kadar korkmuş arkadaş anlamak mümkün değil.
    isveçtemisin diyenler,silivriden yer bak diyenler,kanada vatandaşımısın diyenler, cimere bildirdik diyenler bir sürüü..

    millet adamın ismini yazmaktan korkuyor yazıklar olsun..

    cumhura da yazıklar olsunki nasıl bir politika benimsemiş ise vatandaşları bile ismini telafuz edemiyor.

  • hemen 35 milyar dolara yabancılara satılmalıdır.

    debe editi: bunca yıllık suser'im, ilk defa bi entry'm bu kadar favorilendi ve debe'ye girdi. kendimi 50 sene oscar alamamış, yıllar sonra teselli için yaşam boyu başarı oscarı verilmiş yaşlı karakter oyuncusu gibi hissettim.

  • şöyle bir paylaşımda bulunması yeterli.

    http://hizliresim.com/l1ajrj

    ne kadar çoksunuz. her geçen gün çoğalıyorsunuz. oraya o yorumu yazsan ne yazmasan ne.. bu mudur sosyalleşme anlayışın?

    şu kodumun internetini bizim milletimiz kadar boşa kullanan yoktur herhalde.

  • aç aç dolanıp, şöyle fitim böyle sağlıklıyım, yiyorum ama kilo almıyorum, kilo takıntım yokgillerden. bu versiyonları reklamlarında oynatan kalori bombalarını özellikle sepetimden çıkarıyorum, saksı mıyız lan biz.

  • bu elemanlarla iyi anlaşmanın yolu onları denginiz olarak görmeye başlamanızdan geçiyor çünkü, komik ama, o sizi dengi olarak görüyor. bu temel kuralı aklınızda tutarsanız en kezban, en hırçın dişi kuşla bile belli bir saygı ve sevgi çerçevesi içinde yaşayıp gidebiliyorsunuz.

    muhabbet kuşları diğer papağanlar gibi sürü yaşamını benimsemiş hayvanlar olmasıyla beraber, yine papağanların çoğu gibi sürüdeki diğer bireylerin kendi türünden olup olmadığını çok sallamıyor veya ayırt edemiyor. siz de kuşmuşsunuz veya kendi de insanmış gibi düşünüyor. insanlarla bu kadar yakınlaşabilmesi de buradan kaynaklanıyor. sizi yabancı unsur olarak değil sürü/aile olarak görüyor. size uyum gösteriyor; eve geliş saatiniz, yemek yeme saatiniz, belki bir şekerleme yapma saatinize hatta çıkardığınız seslere ayak uyduruyor. siz de onun belli ihtiyaçlarına ayak uydurmalısınız. bu yüzden sabah ona günaydın demeniz, muhattap alıp oyun oynamanız, içten bir şekilde konuşmanız, aç susuz sefil bırakmamanız, onun da sıkılabileceğini göz önünde bulundurmanız (bomboş evde, kafes içinde, 7 saat duvarları izlediğinizi düşünün, kafayı yersiniz), çok küçük ve hassas olduğundan severken aşırı nazik olmanız ve dinlenmek/tüylerini düzeltmek istediği zaman onu kendi haline bırakmanız gerekiyor. kafesini olabildiğince uzun süre açık tutun ki biraz daha özgür hissetsin, biraz daha mutlu olsun. zaten affedilmez lanet gibi temizlenemez bir dışkısı yok, gezsin işte evin içinde.

    çoğu zaman beden diliyle derdini çok güzel anlatabiliyor. cakcaklayıp olduğu yerde dönüp kafasını aşağı yukarı sallayıp koşuşturuyorsa çok mutludur mesela, onu izlerken siz de muhtemelen eğlenirsiniz. siz ona güzel şeyler söylerken tüylerini şöyle bir kabartması da "hoşuma gitti panpa devam et" demektir. esniyorsa, evet küçük gagalarıyla çok güzel esniyorlar, uykusu gelmiştir. hareketsizleşmesi, eğik durması, kanatlarını düşürmesi hayra alamet değil. elinizdeyken kendini bir tarafa doğru uzatıyorsa, o yöne doğru eğiliyorsa oraya gitmek istiyordur. çok üşengeç bir hayvanınız varsa gitmek istediği yere bırakın. şapşal olduklarından kanatları olduğunu unutabiliyorlar. banyo suyu vermezseniz suluğunda yıkanmaya çalışabilir. ne sıklıkta banyo istediğini öğrenip belli zamanlarda banyosunu yaptırın.

    belki bir kedi veya bir köpek hayvanı gibi ele gelen, mıncırılabilen bir hayvan değil, öyle hayvan seviyorsanız zaten kuş bakmıyorsunuzdur. buna karşılık kuş akıllı, yaramaz, komik bir dosttur. evdeki bir bireye daha çok bağlansa bile kalan herkesi yine çok sever, bir kişiyle biraz vakit geçirse diğerleriyle de vakit geçirmeye çalışır. biri onu sevmişse hemen anlar, o kişiyi ilk kez gördüğü günde bile sırnaşır babam sırnaşır. çoluk çocukla da arası iyidir, misafirin küçük çocuğu onun için bulunmaz ganimettir. gelir öpücük verir, elinizi kemirir, saçınızdan aşağı yüzünüze sarkar. şaklaban mı ne.

    pişmanlıkla gelen edit: az önce tab tuşuma sıçmıştır, yakalarsam kendisini öldüreceğimdir.