hesabın var mı? giriş yap

  • diyanet denen kul hakkını arabalara, paralara çevirerek yiyen bir kurumu kaldırsın da isterse bok yesin banane lan dediğim manşet.

  • 1917 ekim devriminden sonra sovyetler'de ortaya çıkmış, modernizm'in bel kemiği olarak nitelenebilecek bir sanat akımıdır.

    çağ başında fizik biliminde yaşanan değişmeler; iletişim, bilgi sistemlerini ve teknolojisini öylesine etkiledi ki sürekli değişim içinde olan dünyada eski kartezyen bölünmeler tamamen lağvedildi. bu da konstrükrivizm’in doğuşunu bir şekilde tetiklemiştir.

    konstrüktivistler; bu değişikliği sadece fiziki dünyada değil metafizik ve felsefi anlamlarda da irdelemişlerdir.

    "biçim, x" demişlerdir yani onlara göre biçimlendirme; 'ön koşullarına bağlı olarak, her zaman tamamen yeniden oluşturulması gereken bir bilinmeyendir.'

    konstrüksiyon, fiziksel bir etkinlikten çok entelektüel bir etkinliktir.

    konstrüktivist mimarlar, mimarlığın bir anlatım aracı olması konusunda inançsız sayılmazlardı lakin mimarlığı yalnızca betonlaşabilen bir şiir olarak görüyorlardı.

    bugünün dekonstrüktivizm'iyle bağları entelektüel bir bağdır.

    dikkat çeken güçlüdür anlayışı üzerinden yürür sanatları.

    ruslar'ın tarihe bıraktığı bir izdir. sistematik olması bazı insanlarda hayranlık uyandırırken, bazı insanlarda devrimin sanatı olması nedeniyle rahatsızlık uyandırmıştır

  • ilk defa 1970 yılında gordon gallup tarafından, insan dışındaki canlıların kendisini tanıyıp tanıyamayacağını test etmek için yapılmıştır.

    deney yapılırken, canlının normalde göremeyeceği bir yeri deri renginden farklı bir boyayla boyanır, boya kuruduktan sonra hayvanın önüne bir ayna getirilir ve davranışları gözlemlenir. eğer hayvan boyalı yerine dokunup, incelerse karşısındakinin başka birisi olmadığını, kendisi olduğunu anladığı kabul edilir.

    1970 yılında gallup, yetişkinlik yaşına ulaşmamış iki erkek ve iki dişi şempanze üzerinde bir deney yapar. daha önce hiç ayna görmemiş olan bu şempanzelerin her biri, tek başına farklı birer odaya koyulur. daha sonra önlerine büyük bir ayna koyulur ve 80 saat boyunca bu ayna periyodik olarak şempanzelere doğru yaklaştırılır. ilk başlarda şempanzeler kendi görüntülerini görünce bunu bir tehdit olarak algılar ve saldıracak gibi davranırlar ama daha sonra aynadaki canlının kendi davranışlarını taklit ettiğini görünce farklı davranmaya başlarlar. ayna yokken hiç yapmadıkları bazı davranışlar, kendi tüylerini düzeltme, değişik yüz şekilleri yapma veya baloncuk çıkarma gibi davranışlardır.

    gallup daha sonra bu deneyini ilerletmeye karar verir. şempanzelerin görünüşlerini değiştirerek nasıl davranacaklarını izler. ilk etapta şempanzelerin kaşlarının üzerine ve diğer taraftaki kulaklarının üstüne kırmızı bir boya sürer. boyalar kuruyup, herhangi bir koku veya deri üzerinde his kalmadığında davranışlarını tekrar izlemeye başlarlar. aynalar olmadığında şempanzelerin boyalı yere dokunma sıklığı sadece 1 dir. aynalar getirildiğindeyse 30 dakika içinde şempanzeler boyalı bölgelerine 4 ile 10 kez arasında dokunmuştur. şempanzeler boyalı bölgelerini temizlemeye çalışmış, boyalı yere dokunduktan sonra parmaklarına bakmış ve boyalı bölgeyi daha iyi görebilmek için aynaya farklı açılardan yaklaşmıştır.

    aynada kendini tanıyan canlılar, dört aşama geçirir.
    1 - sosyal karşılık verme
    2 - fiziksel inceleme
    3 - karşıdaki canlının aynı davranışları yaptığını test etme
    4 - kendisini gördüğünü fark etme

    benzer bir deney filler üzerinde de gerçekleştirilmiştir. 2006 yılında üç dişi asya filinin normalde göremeyecekleri yerleri deriyle aynı renkle ve deriden farklı renkle boyanmıştır. sadece bir fil kendisini incelerken, diğerleri hiçbir şey yapmamıştır. ancak bu deneyin yetersiz olduğu ileri sürülmüş, çünkü aynaların yeterince büyük olmadığı belirtilmiştir. bunun üzerine 2.5m - 2.5m bir ayna kullanılarak deney tekrar yapılmıştır. bu deneyde filler arka taraflarını incelemiş ve bir fil yemeğini yemek için aynaya yaklaşmıştır. fillerde kendini tanımanın kanıtı ise, happy ismindeki filin alnına çizilen kırmızı x işaretini hortumuyla incelemesiyle sağlanmıştır. aynı bölgenin yakınlarına renksiz bir boyaylada işaret koyulmuş ve filin koku veya deri üzerinde oluşan hisse yönelmediği, kendi yansımasında gördüğü kırmızı boyaya dikkat ettiği kanıtlanmıştır.

    bir deneyde karıncalar üzerinde yapılmıştır. karıncaların üzerine mavi bir boyayla nokta koyulmuş ve daha sonra kendilerinin karşısına ayna getirilmiştir. karıncalar mavi noktayı temizlemeye çalışmış, kendileriyle aynı renkte olan kahverengi noktalarlaysa ilgilenmemiştir.

    saksağanların boğaz kısmına kırmızı, sarı ve siyah renkte kağıtlar yapıştırılarak deney yapılmıştır. saksağanların kağıtlardan rahatsız olmadığı, buna karşılık renkli kağıt yapıştırılan saksağanların aynayı görünce kağıttan kurtulmaya çalıştığı ama kendi tüyleriyle aynı renkte siyah kağıt yapıştırılan saksağanınsa hiçbir müdahalede bulunmadığı gözlemlenmiştir. şimdiye kadar kuşlar üzerinde yapılmış deneylere göre, saksağanlar kendisini tanıyabilen tek kuş türüdür.

    ayna testini geçen canlılar şöyledir ;
    asya fili
    şempanze
    bonobo
    borneo orangutanı
    yunus balığı
    katil balina
    saksağan
    karınca

    ayna testini geçemeyen canlılarsa şöyledir ;
    deniz aslanı
    panda
    goril
    gibon
    makak
    al yanaklı şebek
    kapuçin maymunu
    habeşistan maymunu
    gri afrika papağanı
    küçük karga
    ahtapot

    birde şöyle bir video bulunur, çeşitli kedigillerin aynada kendilerini görmeleriyle ilgili ;
    youtube

  • köküne dinamit koymak istediğim bütçe.
    evde, radyoda, bilbordlarda her yerde var herifler.

    artık bokunu çıkarıp sinemalarda film öncesi blok reklam koyuyorlar, aha bitti derken başka reklamı başlıyor.

    kırk yıllık mangalcıyım, sucuktan soğuttular.
    brokoli çöp şiş yapıyorum şu anda.

  • ben coğrafyaya o kadar meraklıyım ama yine de tutup haritaya bakmam gerekti. 48 bin nüfuslu, 1300 km2'lik bir ülkenin mahalle esnafından oluşan takımına nasıl yenilirsin arkadaş! hacı hüsrev'den 11 adam toplasan bu adamlarla berabere kalma şansın yüksektir. sen dünya üçüncüsü payesini taşıyan bir takımsın. bu ne rezillik?

  • yoğurdun lezzeti tuzun belirli bir aralıkta olmasını gerektirir. ayran yapmaya çalışırken kattığın su ile yoğurdu seyrelttiğin için oranı yakalamak için biraz tuz ilavesi yapman gerekir. bu kadar basit. biraz düşüünsen çok basit aslında. basit, basit, basit!

    edit: yeni gördüm. sodyum klorür'den başka tuz bilmeyen laf atmaya kalkmış. ne desem bilemedim.

    yıllar sonra gelen edit: ara ara oylanıyor bu entry. kendini unutturmuyor. süt, yoğurt, ayran ilişkisinde tuzun yeri üzerine hangi tuzlardan bahsedildiğine dair bir şeyler paylaşayım.

    "süt tuzları: sütteki tüm metal iyonlarını, organik ve inorganik anyonları kapsar. bu tanıma göre iyonize gruplar içeren ve katyonlarla tuz benzeri bileşikler içeren süt proteinleri de girebilir.

    süt tuzlarının büyük bir kısmı serum içerisinde çözünmüş halde, bir kısmı da kolloidal halde veya yağ globüllerine absorbe edilmiş halde bulunur.

    mineral maddeler sütte klor, flor, fosfor asidi, kükürt asidi, limon asidi gibi anyonlarla bileşik oluştururlar. katyon ve anyonların karşılıklı etkileriyle sütün tuz sistemi oluşur. minerallerin toplam miktarı oldukça sabittir. çok az orandaki değişiklik bile tuz sisteminde önemli kabul edilir. diğer süt bileşenleri gibi tuzlar da kandan meydana gelir. ancak filtre sistemi nedeniyle ikisi arasında miktarsal farklılık vardır.
    iyonlar önem sıralarına göre aşağıdaki gibidir.

    makro elementler :
    katyon ( na+, k+, ca++, mg++)
    anyon (cl-, po4-, so4-, hco3- sitrat iyonları)

    iz elementler :
    katyon (fe++, rb++, zn++, li+, cu++, ba++, co++, pb++, al+++, mo++, sn++, ct++, sr++, ti+++, mn++, ag+, v+++)
    anyon (f-, j-, br-, b, si, se )

    süt tuzlarının miktarları (mg/l)

    sodyum - 500
    potasyum - 1450
    kalsiyum - 1200
    magnezyum - 130
    toplam fosfor - 950
    inorganik fosfor - 750
    klorid - 1000
    sülfat - 100
    karbonat(co2 olarak) - 200
    sitrat (sitrik asit olarak) - 1750

    kaynak : tıktık

  • ankara - altınpark'ta bir çay bahçesi. arkadaşımla birlikte birer çay içer konuşuruz diye gitmişiz. iki kişiyiz ve başka müşteri yok. çay bahçesini yeni devraldıkları belli çünkü şark köşesinde yerleri olduğunu 3 defa hatırlattılar.

    garson- (arkadaşıma) ne alırsınız?
    arkadaşım- iki çay lütfen
    garson- (bana) siz ne alırsınız?
    ben- ben arkadaşın çaylarından birini içerim.
    garson- ????????