hesabın var mı? giriş yap

  • her ne kadar romalılar ve diğer kavimler yüzünden bir zamanlar batı avrupa'nın temelini oluşturan bu kavim irlandaya sıkışmış olsa da kültürel açıdan pek çok yönde etkisini derin bir şekilde hissettirmiş bir kavimdir.

  • “ey millet! iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır. uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir.” (atatürk, 30 ağustos 1925)

    “tekkeler kesinlikle kapatılmalıdır. türkiye cumhuriyeti, her alanda doğru yolu gösterecek güce sahiptir. hiçbirimiz tekkelerin yol göstermesine muhtaç değiliz. biz, uygarlıktan, bilimden, fenden güç alıyoruz ve ona göre yürüyoruz. başka bir şey tanımayız…”

  • şüphesiz dünyanın en mal insanları tarafından yönetilen ülkedir. adamların becerebildiği tek şey, halktan alınan korkunç orandaki vergileri ayakkabı kutularına doldurabilmek.

  • - ülke bölünmedi.
    - apo hapisten çıkmadı.
    - hdp verdiği sözlerden dönmedi.
    - selo onu başkan yaptırmadı.
    - küçük enişte ya koalisyon ya muhalefete mecbur kaldı.
    - rte 2 gündür sarayından çıkamadı.
    - selo emanet oylara teşekkür etti.
    - meclis'te kadın milletvekili oranı ilk kez yüzde 18 oldu

    (bkz: ben tatmin oldum)

  • "polis hakikaten cahil ya. sen mayıs sonu adana gibi yerde millete su sıkarsan o insanlar dağılır mı lan hiç."

    adam haklı beyler.

  • cumhurbaşbakanından gelen ibretlik pas.

    şu şekilde cevap verilmeli:

    sen beni, benim tuvalet temizleyen asgari ücretle çalışan vatandaşıma benzeterek mi aşağılamaya çalışıyorsun, bu benim için aşağılama değil onurdur. alın teriyle para kazanana benzetilmek kadar güzel bişey var mı? ama merak etme, yakında onuruyla çalışan herkesi senin zulmünden kurtaracağız, hakettiği yaşamı, hakettiği kazancı almasını sağlayacağız.

    -------------------------------------
    debe'ye giren entrilerin editlenmesi modasının biraz bokunun çıktığını düşünmekteyim. bu yüzden, bu edit için, benim gibi düşünen siz sözlük yazarı arkadaşlarımdan özür diliyorum. aritra'dan gelen istek üzerine edit:

    (bkz: minik gülce için yardım kampanyası)

  • yasın beş evresi. çok kötü bir haber alan insanın geçirdiği evrelerdir. bu haber genelde ölümcül bir hastalığa yakalanmaktır.
    her insan her evrede farklı sürelerde kalsa da genelde evrelerin sırası pek değişmez. peki nedir bu evreler?

    1. inkar
    hasta önce inkar eder, asla kabullenmez, kendine yakıştıramaz, hemen başka bir doktora gider. kesin yanlış tanı konmuştur diye (bir de doktor çok kesin konuşmadıysa) doktor doktor dolaşır.

    2. öfke
    artık tanı konmuştur ve hasta artık her şeye kızgındır. "neden o kadar insan varken bu hastalık beni buldu!", "ilk gittiğim doktor neden antibiyotik verip beni yolladı, neden anlamadı bende ne olduğunu!" gibi...

    3. pazarlık
    ilk sinirli günler geçer ve hasta allah'la veya kendiyle pazarlık yapmaya başlar. "şu hastalıktan bi kurtuliyim söz veriyorum bir çocuk okutucam", "şu hastalıktan bi kurtuliyim artık kimseye kötü davranmicam, kumar oynamicam vs."

    4. depresyon
    ve bunalımlı günler, içe kapanma, hayata küsme, normalde yapılan günlük aktivitelerin zevk vermemesi, ölümden korkma... bu evreden çıkma nisbeten zordur, çevrenin etkisi çok önemlidir. (psikiyatrik destek şarttır)

    5. kabullenme
    hasta artık her şeyi kabullenir, hayata daha pozitif bakmaya başlar. kalan günleri daha verimli kullanmayı planlar.

    bütün bu evrelerin hızlı geçilmesi hastanın lehinedir. hasta ne kadar çabuk doktorla koopere olup kendi tedavisinin karar aşamalarına müdahil olursa durumun düzelme ihtimali de o kadar artar.

    not: internette daha kapsamlı bilgi bulunabilir; anahtar kelimeler:
    "the five stages of grief, denial, anger, barganing, depression, acceptance"

  • sadik han, londrada doğup büyümüştür. bir göçmen değil, ingilizdir kendisi. göçmen olan ailesidir.

    nitelikli göçmen ile, her bir sikimi yaparım ağğbi göçmenini ayırt edemeyecekseniz, bu işlere girmeyeceksiniz.

    adamlar öyle bir sistem kurmuş ki, içeri girebilmek için tanrı olmanız lazım alanınızda. ha yok mu, sistemi kırıp gidebilen, bir şeyler yapabilen elbette var. ama yine de aşırı kontrollü. bizde sınırı aç ağzına kadar, doldur ne var ne yok. sonra eee bunlar göçmen aga. nerden biliyorsun? ajan mı? terörist mi? sabıkası var mı? dökümanları ne kadar gerçekçi? geçmişine dair elinde ne var? nelere ulaşabiliyorsun?

    bunları bilmeden alınan herkes, potansiyel bir tehdittir. yoksa kimse kalifye olan, işine saygısı olan, topluma yararlı bir bireye hayır demez. ama onu satmanın yolunu bulman lazım.

    göçmen alan ülkelerin sistemlerine bak, kendi vatandaşlarına bu durumu nasıl tanıttıklarına, nasıl açıkladıklarına bak, ondan sonra başlık aç.