hesabın var mı? giriş yap

  • yüzüne kezzap atan ve daha sonra silahla öldüren eşi halis serbest ile critürk kanalının yaptığı bir röportaj var. izlerken defalarca mideniz bulanabilir. röportajın tamamı süresince "senin böyle biriyle ne işin vardı" diye sormadan edemiyorsunuz. adam güle eğlene anlatıyor, bir kez olsun bergen demiyor, "buna dedim, bunu gördüm" gibi laflar ediyor. içimin kalktığı bazı noktaları aşağıya not aldım:

    https://youtu.be/0md0gc50hns?t=2031
    "(bergen'e) benim yakınımla beraber miydin sen? dedim, ona da sıktım. o iki tane fedai. onlara da sıktım. zaten biri de bir beşi de bir dedim hepsi toptan gitsin. annesi yatıyor. (bergen'e) geldim ayağımla şöyle ittim, baktım, öldü mü ölmedi mi, baktım ölmüş."

    https://youtu.be/0md0gc50hns?t=2165
    + siz bu arada peki gazeteleri takip ediyor musunuz bergen öldü falan diye haberleri?
    - yöooo... yöooohhkk yöoohhk..

    https://youtu.be/0md0gc50hns?t=2295
    + almanya'da 11 ay, türkiye'de yedi ay, toplam on sekiz ay.
    - öyle... türk işi.. (gülüyor). ya şimdi az gelişmiş ülkelerde hangi ülke olursan ol güçlüysen olay bitmiştir.

    https://youtu.be/0md0gc50hns?t=2402
    + mezarına niçin gittiniz? yani özür dileme mahiyetinde mi? pişmanlık mı?
    - yööooohkk.. bir dua okiyim dedim bi geçmişim var dedim.

    https://youtu.be/0md0gc50hns?t=2765
    + bergen'en dileyemediğiniz özrü hayranlarından...
    - ne hayranlarından dileyecem ben yaa...

    şurada da bergen'den sonra evlendiği ve boşandığı eşiyle hâlâ görüştüğünü "medeni insanlarız" diyerek açıklıyor.

    edit: bergen'in "sen affetsen ben affetmem" şarkısını söylerken tam da burayı söylerken yüz ifadesi.

  • kedilerin bazen duvara belirli bir noktaya manyak manyak dakikalarca bakmasına şahit olmuşsunuzdur herhalde. ben bu durumu kedilerin duyularının çılgın hassasiyetine verdim hep. minik bir sineğin sesi ve hareketini bile yakalayabilen psikopat canlılar ne de olsa. ancak bundan 2 yıl önce tecrübe ettiğim bir olay yüzünden hala duvara bakan bir kedi gördüğümde asabım bozuluyor.

    ankara'da abidinpaşa kurucu sokakta dedemin evinde dedem ve anneannemin vefatı sonrası teyzem yaşıyor. yalnız bir kadın ve bir kedisi var. bundan yaklaşık 2 yıl önce ankara'daki bir işim dolayısıyla kendisinde kaldım. şansıma o akşam da apartmandan bir komşu bebeği ile teyzeme laklaka gelmiş durumda. hoş geldin beş gittin sonrası misafirliğe gelen kadın bir ara "abla ya valla size gelince bizim emir dut yemiş bülbüle dönüyor ne ağlıyor ne de huysuzluk yapıyor senden hiç çıkmayalım biz hahahahia" şeklinde bir serzenişte bulundu. benim de dikkatimi çekti 1 yaşında sayılırdı heralde çocuk emekliyor filan ama bayaa biblo gibi acayip sakin, teyzemin kedisi de sakin bi canlı ve onun çevresinde dolanıyor filan... önemsemedim, göz ucuyla baktım hakkat dedim ve konudan koptum...

    neyse efendim uzatmayayım, kadın bir ara teyzeme yaptığı yeni örgülerden filan bahsetti göstercem sana filan dedi. tam getireyim ben abla da bir bak dedikten sonra, teyzem "yok getirmekle uğraşma birlikte gidip bir bakalım" dedi. yok olmaz molmaz derken bu ikisi kalktı arkadaşlar. emir veletini almadılar 2 dakikaya geleceğiz deyip.

    çocuklardan pek hazzetmeyen ben kaldım bir kedi ve çocukla yapayalnız. ben televizyona bakarken kediden çok sakin ve kısa miyav sesi gelmesiyle birlikte yerde oyuncakları ile oynayan velet ve kedi bir anda senkron bir şekilde hareket haline geçtiler. hareket hali dediysem velet emeklemeye başladı kedi de onun yanında ve bu ikisi salonun koridora açılan kapsının önüne gelip durdular. abi durdular diyorum ama ikisi de aynı anda durup aynı açı ile duvarın tavanla birleştiği yere bakmaya başladılar. bak hala asabım bozuluyor. noluyor lan diyerek yerimden kalktım ve ben de salak gibi aynı noktaya bakmaya başladım ama hiç bir şey yok... içten içe bir tırsma geldi bana hisediyorum ama bayaa durumla dalga geçiyorum... ben aldım çocuğu oyuncaklarının önüne bıraktım... bu neyse oynuyor filan... kedi tekrar geldi yanına veletin tekrar aynı sesi çıkardı ve bunlar yine senkron halde bu sefer teyzemin yatak odasına açılan kapıya hareketlendiler ve kapı girişinde durup içeride yatağın üst tarafına bakmaya başladılar.

    ben o esnada olanlara anlam vermeye çalışırken flashback etkisi nedir onu ciddi anlamda yaşadım. dedem kapı girişindeki holde kalp krizi geçirerek 1982 yılında vefat etti. anneannem de 1992'de o yatak odasında vefat etti. ben bu iki olayı ve az önce yaşadığım garip durumu birleştirip yok ya uyduruyorum ben mantık çerçevesinde düşün düşün derken, o suskun sakin velet yatak odasına bakarken bir anda gülmeye başladı. o an benim sıçtığım andır işte... çünkü anneannem son yıllarında yürüyemiyordu ve yattağından komik yüz hareketleri yaparak hep beni güldürürdü. nur içinde yatsın... tam telefonla teyzemi arayacakken teyzemle komşusu hahahihi dış kapıyı açıp içeri girdiler, onlar içeri giriş yaparken velet salonun ortasına gelmişti kedi de saçma salak yalanıyordu...

    tüm bu olaylar 5 dakika içinde oldu. ben ne teyzeme ne kadına yaşadıklarımı anlatabildim. o gece uyuyabildim mi? nah uyudum...

  • bulduğunuz yerde öldürün. sonra yatağı öldürdüğünüz yere taşıyın.

    mutfakta öldürürseniz yer yatağı yapın.

  • bu tarz karakter sahibi insanları popüler yapan kişiler düşünsün.. eskiden sanatçının da insan olanı sevilirdi.. seyirciden izin alıp ceketini çıkaran sanatçılar gördü bu ülke..

  • vucudumuzda bulunan toplam bakteri sayisinin milyonda birine tekabul eder.
    bu yuzden pratikte hepimiz bokuz.

  • toplum gelir duzeyinde en dipte bulustukca dünya gorusunde, yaşam tarzında, kulturde, her bokta dibe vurdu.