hesabın var mı? giriş yap

  • iki öğretim üyesi, yaz okulunda dertleşirlerken duyduğum konuşmanın tam metni şöyledir:
    +hocam, ders anlatamıyorum, devamlı saatlerine bakıyorlar. dikkatim dağılıyor.
    -seninkiler iyiymiş, benimkiler saate vuruyor, durdu mu diye.

  • bir nesli telef etmiş dizidir. küçücük çocuklara izlettiler bu diziyi.

    arada lamia'nın dayak yemesini kabul edilebilir görüyordum, tam dayaklık hareketleri vardı cidden, gel beni döv diye bağırıyordu. 7 yaşımdan sonra kimseyi dövmüşlüğüm, kimseden de dayak yemişliğim yoktur, ama lamia şu gün karşıma çıksa o aptalca hareketleri benim karşımda yapsa bi düşünürüm, yine dövmem ama bi düşünürüm yani. o kadar pisliğin, dayağın içinde hala pollyana gibi geziyorsun. adam senin ağzını burnunu dağıtıyor, 2 dk sonra rakının yanında kavun kesmemi ister misiniz babacım diye geliyorsun adama, halil güneşli seni dövmesin de kimi dövsün lan ? biricik kızı semiha'yı mı dövsün, gerçi semiha'yı da az dövmedi, 3 kere lamia'ya vursa değişiklik olsun diye 2 tokat da semiha'ya çıkarırdı.

    biz yine şanslıymışız, bu diziden pek bi hasar almadan kurtarmışız kendimizi, bakın araştırın bugün 20 li yaşlarda olup da gazetelerin 3. sayfa haberlerini süsleyen gençlerin yüzde 56'sı çocukluğunda üvey baba izlemiştir.

    (bkz: küsuratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın)

    edit: pollyana değil pollyanna olacakmış.

  • tunalıda biri park ettiği yerden çıkıyor. çıkmayı beceremedi. ben de ikinci sırada az arkasında durup dörtlüleri yaktım. yanımdan polis geçti ne bekliyorsun dedi. "hanımefendinin parktan arabasını çıkarmasını bekliyorum oraya gireceğim" dedim. "hah tamam" dedi polis.

    ikinci sıraya park etmişim gibi hatalı parktan ceza kesmiş.

  • il, ülke, sınır, mesafe demeden istisnasız her ilde ikamet eden birkaç arkadaşı bulunan şahıs. örneğin;

    uğurkan: ayselcim nereden katılıyorsun yarışmaya ?
    aysel: hataydan geliyorum.
    uğurkan: hatay'da yaşayan çok değerli bir arkadaşım var kendisine ve hataya buradan bol öpücükler gönderiyoruz.

    uğurkan: mervecim nereden geliyorsun ?
    merve: seattle'dan geliyorum.
    uğurkan: seattleda yaşayan çok yakın bir dostum var, rahşan dağakaçan, kendisi bülent ersoy'un şapkalarını dikerdi eskiden kendisi fevkalade bir insandır ona burada bol öpücükler yolluyoruz.

    uranüsten katılsalar yarışmaya illa öpücük gönderecek amk.

  • bir şeylerden vazgeçmek, feda etmek, taraflar arasındaki eşitliği bozar. bozulan eşitlik, gitgide tarafların birini büyütür, diğerini silikleştirir.

    büyük fedakarlıklar sevgiden çok şövalyelikle ilgili sanırım.