hesabın var mı? giriş yap

  • fad, fashion, trend diye süreler vardır pazarlamada.
    ürün henüz 1 yılını doldurmadıysa fat kategorisindedir.
    1-5 yıl arasında fashion,
    5 yıldan uzun zamandır pazarda ve belli bir ivmeyle devam ediyorsa trend olmuştur artık.

    öngörüsüz arkadaşlar yanlış ürünle piyasaya çıkıp(yaratıcı yıkım olduğunu düşünerek) iyi paralar kazanacaklarını düşünüyorlar ve sonuç hayal kırıklığı. bundaki en önemli kriter ürün pazar araştırmasının yeterince yapılamadan piyasaya sürülmesi. zamanında çiğköfteci çılgınlığı da vardı mesela. ilk giren arkadaşlar pazarın kaymağını aldı(market skimming), şubeleşti, daha sonrakiler(fashion dönemindeki yatırımcılar) pazarda yer almaya, tutunmaya çalıştılar, pazar belli bir doygunluk noktasına ulaştıktan sonra da tutunamayanlar tek tek kepenk indirmeye başladı.
    diyeceğim o ki, doğru zamanda girmek çok önemli, işte bu lokmacı arkadaşlar da ürün henüz fat dönemindeyken girip belli bir pazar payı almayı umut etti ve fakat ürün doğru bir ürün değildi.

  • böğürtlenlisi 7 adete düşmüştür hatta. aslında 10'lu olması 8'e ya da 7'ye düşmesi problem değil esas prpblem 10'lu pakette kocaman 10 adet yazarken sayı düşünce kaç tane olduğu yazmaması ve 10'lu paket ve 8'li-7'li paketin boyut olarak aynı olmasıdır. bu düpedüz hiledir. tüketici 10 tane algısıyla alıp eksik ürünle karşı karşıya bırakılmasıdır.

  • kutsal bilgi kaynağı ekşi sözlük'te bu tip başlıklara göz yuman moderatörlerin iş ahlakına laflar hazırlıyorum.
    gün gelecek, büyük patlayacağım.
    biz yazar olacağımız zaman neler çektik, öss ye hazırlanır gibi hazırlandık çaylakken gireceğimiz entry'ler için.

    şimdi "bu başlık ve bu entry ne alaka, formata uygun mu?" diye soracaksınız.
    şaka lan şaka, kim soracak..

    para için buna bile göz yumulacak.

  • facebook'ta "bugun 30bin buyukbas hayvan katledilmis" diye durum girdim. eski sevgilim "hala yasiyor olmana sevindim" yazmis altina.

    vay arkadas.

  • zaman gazetesine abone, beş vakit namazında, mutaassıp kişi ve yanında bir elemanı ile bir iş gereği öğle yemeğinde buluşulmuştur, yemek esnasında sohbet edilmektedir. söz döner dolaşır siyasete gelir;

    mutaassıp: ...mesela adı evrim, devrim olandan vatana millete fayda gelmez. çocukken de çok yaramaz olur bunlar...
    elemanı: öyle deme abi, benim kardeşim de çok yaramaz.
    mutaassıp: adı ne?
    elemanı: ramazan.

    sonrasında çorba burnumdan çıktı.

  • ön edit: burada onlarca benzer olayı yaşadığını söyleyen insanlar var, kimi entri girerek kimi mesaj atarak anlatıyor.
    belki bizim kontrol etmemiz gerekirdi, ama sürekli kaza olan bir kavşağa trafik ışığı konmaz mı yani. belliki bu sıkça olan, insanlara sıkıntı yaratan bir durum. bunu yine havaalanı yönetiminin kökten çözmesi gerektiğini düşünüyorum.
    en mantıklı ve kolay çözüm bence, eski kapıdaki monitöre bir not düşülmesi, bu uçağın biniş kapısı değişti artık şurası, şeklinde bir not, böyle bir problemi ortadan kaldıracaktır.
    -----------------

    3. havalimanı yada istanbul havalimanı dediğimiz yerdeki anons yapılmama rezaletine birde isim uydurmuşlar.

    sessiz havalimanı.

    bildiğin anons yok. bilgilendirme yok, sorduğunda da izahat yerine tehdit var.

    biz saat 4 deki uçak için saat 1 de vardık havalimanına. bileti aldık, üzerinde kapı numarası yazıyor. g2b.

    saat 3 gibi gittik ilgili kapıya, bir saat öncesinden bekliyoruz.

    zaman geçiyor buçuk oldu biniş saati geldi geçti, 45 geçti vs. hiç hareketlenme yok, eşime dedim heralde bizim uçak rotar falan yaptı, hiç hareketlenme yok.

    dedi bi bak bakıyım, uçak saatine 15 dakka var, biz kapıda bekliyoruz, 8 10 kişi de bizim gibi ne yapacağını bilmiyor.

    gittim baktım ekranların birine,
    biniş kapısı değişmiş,
    kırmızı kırmızı last call yazıyor

    lan amk, nasıl last call, biz mal gibi bekliyoruz orda, niye bize söylemediniz kapının değiştiğini?

    yeni biniş kapısı da g11 numaralı kapı, istanbul havaalanının en uzak kapısı, en dipte.
    çantaları topla koştur 10 kişi. genci var yaşlısı var turisti var.

    sonunda ulaştık biniş kapısına, oradaki görevlilere söyleniyoruz bu nasıl iş, neden bize haber vermiyorsunuz diye, diyolar ki - istanbul havaalanında anons yapılmıyor artık, siz takip edecektiniz.

    e amk ozaman bileti verirken öyle söyleyin, uyarın bizi deyin ki, anons yok, arada bakın şu zıkkıma.

    ben 3 saat önce gitmişim, biletimi almışım, biniş kapısına gitmişim daha ne diye ekranlara bakayım ki?

    madem sesli anons yok, böyle bir değişiklikte telefona mesaj at, ne bileyim mail at, bizim olduğumuz yere birini gönder duyur, bin türlü yolu var.

    bunların hiç birini yapma, milleti koştur.
    bu işte bi bokluk var demesek, 3 saat önceden gittiğimiz havaalanında uçağı kaçıracağız.

    demekki büyük güzel binalar yapınca iş burda bitmiyor,

    yaptığın binanın kullanışlı olması

    ve liyakat ile yönetilmesi gerekiyor.

    sizin de haberiniz olsun, gözünüz ekranlarda olsun. kapı değişir, uçak iptal olur, yarına ertelenir,
    kimse size bişey söylemez.

    mal gibi beklersiniz.

    edit: bir çok kişi destek verirken baya azımsanmayacak kadar kişi de kakdırıp kıçını baksaydın diyor.
    bazıları da anons kelimesine takılmış.

    ilk olarak ben bas bas bağırsınlar demiyorum, sessizliği ben de severim, ama bu uygulamadaki bir eksiklikten söz ediyorum.

    bilgilendirme

    anons bir bilgilendirme şeklidir, bunu yapmıyorsanız, yerine birşey koymanız gerekir, ben tek değildim, en az 10 kişi orada bekliyorduk, zaten garipliği de ben ve eşim farkettik, ve oradakilere söyledik. yoksa 10 kişi kaçıracaktık uçağı.

    en basiti bir ekşici yazmış. bizim orda gözümüz kulağımız, bineceğimizi sandığımız kapıda ve üstündeki monitörde. ama o monitör kapalıydı. en azından eski kapıdaki monitöre not düşülse, bu kapıdaki biniş şuradan olacaktır diye, tüm problem çözülecek.

    evet ben birçok kez havayolu kullandım ama böyle bir problemi ilk kez yaşadım.

    kaldı ki okuma yazma bilmeyen birisi de olabilirdim.

    belli bir saatten sonra kesilen biletlere yeni biniş kapısının numarasını yazmışlar, o yüzden biz orada 10 kişiydik.