hesabın var mı? giriş yap

  • ücretsiz kargo ile elinize ulaşacak olan bisiklettir. çok rahatladım şu an, elimde tam da 5798tl vardı, bisiklet alacaktım, bütçem kısıtlıydı. kargo ücretleri düşündürüyordu beni ama rahatça bisikletime kavuşabilirim. selesini falan yalarım artık napiyim.

  • bülent arınç'ın doğrudan doğruya asena erkin'i hedef aldığı açıklamaları. jacxxajkbcja

    ulan sen bu ülkeyi 12 yıldır yöneten 3 adamdan birisisin. kaç gündür magazinle uğraşıyorsun. yürü git be kardeşim...

  • olayın sadece mafya ile bağlanması yanlış bir yaklaşımdır, zira italya'da denklem çok daha karmaşık.

    1* insanlar mafyadan kaçıp yurtdışına gitmiyorlar genelde. güneyde mafyanın yoğun olduğu bölgelerde doğru düzgün iş imkânları olmadığı için orta kalifiyedeki gençler genelde kuzey şehirlerine göç ederler. bunlar orta seviye elemanlar oldukları için iş imkânları sınırlıdır ve buldukları şirkete yapışırlar. şirketler de bunlardan çekinir çünkü bir daha kovulmaları çok zordur.

    2* düşük kalifiyedeki gençler için eskiden iş imkânları fazlaydı ancak hem maaşların komik olması, hem yabancıların gelişi, hem de vatandaşlık maaşı ile birlikte düşük kalifiyedeki italyanların çoğu artık yan gelip yatmaya başladı. yani şöyle düşünün. vatandaşlık maaşı 800 euro, eşşek gibi çalışsanız 900 euro veriyorlar, siz olsanız çalışır mısınız? bunların içinde azıcık kafası çalışanları isviçre'ye falan gidip garsonluk yapıyor, ancak çok küçük bir grup.

    3* üst kalifiye italyanlar ise ülkeden kaçma peşindedirler, nitekim en kaliteli italyanları abd ve ab'nin diğer ülkelerinde üst pozisyonlarda görürsünüz. çünkü o maaşları italya'da alabilmeleri hayaldir. (bu gruptaki insanları neredeyse sadece milano/lombardia bölgesinde bulabilirsiniz)

    kaldı mı size işe yaramayan bir genç popülasyon? devam edelim.

    4* mafya, bürokrasi, vergi kaçırılması, adalet sisteminin bozukluğu sebebiyle devlet her yıl yüzlerce milyar dolar zarara uğrar, ve vatandaşların hayat standardı toplanılan vergilerle kıyaslandığında inanılmaz düşer. doğal olarak da bir italyan'ın yasam kalitesi diğer ab vatandaşlarına göre daha düşüktür.

    5* yine mafya, adalet, vergi sisteminin bozuk olması, yavaş bürokrasi, abartılı çalışan hakları ve hepsinden önemlisi insan kaynağı eksikliği ülkeye yabancı dış yatırım girişini kapatır. aksine, şirketler daha cazip yerlere kaçarlar: r&d merkezleri almanya gibi ülkelere, üretim merkezleri de doğu avrupa ülkelerine gider.

    6* göçmenler işi çözecek gibi görünür ama çözemez. gemiyle güney italya'ya gelen göçmenler çoğunlukla çok düşük kalifiyededir. üst düzey göçmenlerin getirilmesi ise 1 yılı bulabilir, haliyle donanımlı yabancılar da daha iyi imkânları olan kuzey ülkelerini seçerler.

    7* bütün bunlar birleşir, doğum oranları düşer, çünkü hayat zorlaşır ve insanlar kendilerine bakamaz hale gelirler; evlenemez, ev alamaz hale gelirler. çocuk yapmazlar veya maksimum 1 tane yaparlar.

    8* bu sebeplerin her biri birbirini besler. işsizlik artar ama insan kaynağı azalır, dışarıdan yatırım gelmez, hayat kalitesi düşer, vergiler artar, nüfus düşer...kısır döngü.

    9* başka bir sonucu olarak da italyanlar ab'den her güçün gün daha çok tiksinirler, çünkü artık hem kaliteli insanların kaçması daha kolaydır, hem kalitesiz yabancıların ülkeye gelmesi daha kolaydır, hem de kalitesiz mültecilerin ülkeye gelmesi daha kolaydır. kendilerinin doğru yaptığını, kendilerinin mükemmel ve üstün bir millet olduklarını, diğer ülkelerin bunları kötü niyetli şekilde sömürdüğünü düşünürler. henüz bu tiksinti bir italexit (quitaly) seviyesine ulaşmadı. (ancak bu gidişle 10 yıl içinde bu bomba patlayacak. işte o zaman hem italya romanya refahinda bir ulkeye donecek hem de ab çok önemli bir üretim gücünü kaybedecek.)

    tanıdık geldi mi?

    biz ise bu sorunun üstesinden gelmek icin dışarıdan ne idüğü belirsiz insanları getirerek sistemin tıkanmasını şimdilik engelliyoruz.

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...

  • --- spoiler ---
    ya valla kendi kulaklarımla şahit oldum. valla abartı falan yok.
    --- spoiler ---

    tamamı kısa dönemlerden oluşan acemi birligi. henüz ilk hafta.

    uzman cavus: aranızda ehliyeti olan var mı?
    acemi askerler: evet
    uzman cavus: aranızda mercedes kullanan var mı?
    acemi asker: evet komutanım.
    uzman cavus: tamam simdi kosa kosa revire gidiyosun ası baslamıs mı öğreniyosun. giderken de dikkatli git carpma bir yerlere.

  • yeni meyveleri gördün mü, yaz meyvelerine şöyle bir baksaydın derken göğüslerini gösterir gibi yaptı sanırım :) hangi meyveleri?

    adam erik dedi ya. kütür kütür :)

  • okçuluğuyla ünlenmiş bir zat. yanlış hatırlamıyorsam 841 metre gitmişti attığı ok, neredeyse 1 kilometre. kafanızda bir hayal edin 1 kilometreyi, okun şiddetini, alacağı rüzgarı, havada mermi gibi gitmesini... dehşet. günümüzde modern yaylarla bile bu kadar uzak mesafeye atılamamış sanırım, en çok buna şaşıyorum. adam nasıl bir kuvvet uygulamış öyle ya? bir de düşünün, 40-50 libre yaylar mülayim yay olarak geçiyor osmanlı'da. bu adam yaklaşık 1 kilometre ok atmak için en az bi 90-100 libre yay kullanmıştır diye düşünüyorum. yani 50 kilo. daha düşük libreli bi yay olsa, atılan ok imkanı yok o kadar gidemez. 50 kiloyu da günümüz insanı 2 eliyle asılsa çekemez, adamda nasıl bir kaslı vücut vardı acaba... insan gerçekten hayret ediyor, ben bugün 50 libre yayı anca çekebiliyorum (25 kilo).

    düzenleme: iskender'in attığı ok 847 metre imiş.

  • samanyolu tv için çekilecekse 4 dakikalık tek bölüm çekilir:

    --- spoiler ---

    emekli kimya öğretmeni evinde oturmaktadır. bir anda aklına bir şey gelir, huzursuz olur.

    "tövbe estağfirullah, allah'ım sen aklıma mukayet ol!"

    akşam namazını kılar. son.

    --- spoiler ---