hesabın var mı? giriş yap

  • bugün tekrar izlediğim film.
    bu sefer dikkatimi çeken karakterlerin titanic'e she demeleri oldu. it demeleri gerekmez miydi?
    sonra araştırmalarım sonucu gemilere feminen zamir verildiğini öğrendim.
    konuyla alakalı (linkini aşağıda bulacağınız) bir yazı da buldum, yazının ingilizce'den çevirdiğim ilk paragrafı şu şekilde:
    "gemiye "she" denir çünkü çevresinde her zaman çok fazla telaş, koşuşturma vardır ve genellikle etrafında erkekler bulunur. beli vardır ve sabittir. onu güzel tutmak için çok fazla boya gerekir. boya masrafı sizi yoracak olan ilk harcama değildir. sizi yoracak olan bakımıdır; tepeden tırnağa süslenebilir. onu doğru şekilde idare etmek deneyimli bir adam gerektirir; ve dümende bir erkek olmadan kesinlikle kontrol edilemez. üst taraflarını gösterir, altını saklar ve limana geldiğinde her zaman şamandıralara yönelir."

    yazının ilerleyen kısımlarında latincesi navis olan ship kelimesinin feminen olmasından dolayı da gemilere feminen zamir verildiği yazıyor. fakat çoğu insan, gemiye she denmesinin sebebi olarak yukarıdaki paragrafla da biraz bağlantılı olan 'tarih boyunca erkeklerin gemilerine hayatlarındaki önemli kadınların isimlerini verme' geleneğini görüyormuş.

    yazının tamamında daha fazla ayrıntı bulabilirsiniz:
    why is a ship a she

  • başlık: olm başbakan attan düşmüş lan hahahahhaha

    1. hahahahhahaha.

    2. suç senin değil ttnet harbi yavaş amk.

  • dmb * :ab'ye neden almak istemezler türkleri?

    anne: barbar diye biliyorlar ya ondan..korkuyorlar yani.. vuruceksin teflon tavayı kafalarına kim barbarmış onlar mı biz mi anlicekler!

    sessiz....

  • kız arkadaşım beni öptükten sonra yanağımı siliyorum mesela, boşuna silme çıkmayan ruj kullanıyorum diyor.

    ben de 'boşuna kendini hırpalama, çıkmayan ruj bu hayatta çıkmaz yanağından o kaldı artık ömür boyu' diye anlıyorum. içimden ne kadar bencil ve ukala diye kızıyorum.

    meğer dudağından çıkıp da yanağıma geçmiyormuş. yeni öğrendim.

  • sanırım 2002. dünya kupasında 3.lük gelmişti , bütün ülke psikopat gibi rosalinda, vahşi güzel falan izliyordu, çocuklar "ben pikaçuyum" diye camlardan atlıyordu falan.. güzel, sayko senelerdi.

    tabi kasım ayına kadar.*

  • house'un hastane içerisindeki bir hemşire ve bir doktor ile aşk üçgenine sıkışıp uzun uzun bakışmasıyla ve bir dönem mafyayla başının belaya girmesiyle geçecek bir dizi olacaktır.

  • an itibariyle itü'de okuyorum. bilenler bilir; vadi yemekhanesinde şu fotoğrafı gösterirseniz, itü'yü bırakıp norveç'e gidip ilkokuldan itibaren eğitim hayatına atılacak arkadaşlarım var.

  • fotoğraf makinesine karşı aşırı duyarlı, yüksek hassasiyet sahibi bir kız. misal bi' masada oturuyorsunuz böyle karşılıklı, masanın altından yavaş yavaş çıkartıyorsunuz fotoğraf makinesini, bu kızımız sizin fotoğraf makinesini çıkarma hızınıza paralel bi' hızda başlıyor dudağını büzüp kafasını sağ tarafa doğru yatırmaya; makineyi masanın altına çekiyorsunuz, o da dudağını düzeltip kafasını tekrar eski konumuna getiriyor. siz tekrar çıkarıyorsunuz makineyi yavaş yavaş, o da tekrar yatırıyor kafasını sağına; siz aşağı çekiyorsunuz, o da düzeltiyor hemen. makine yukarıda, kafa sağ tarafta; makine aşağıda, kafa dümdüz. makine yukarı, kafa sağa; makine aşağıya, kafa düz. yukarı, sağa; aşağı, düz. fotoğraf makinesi sensörü var. evet.