hesabın var mı? giriş yap

  • bulutların beyaz görünmesine neden olan saçılma türüdür.

    bulutları oluşturan her bir su damlacığının, güneş ışığının dalga boyuyla benzer dalga boyuna sahip olduğu durumlarda gerçekleşir bu saçılma.
    kendisiyle benzer dalga boyuna sahip bir maddeye çarpan güneş ışığı, bu maddenin bireysel dalga boyu renklerini ayırt edemez ve böylece tüm dalga boyu renklerini eşit bir şekilde saçar. tüm dalga boylarının eşit olarak saçılması sonucu beyaz renk meydana gelir. böylece bulutlar beyaz görünür. sisli havalarda, yere yakın havada duran su molekullerin şeffaf su olarak değil de beyaz olarak görünmesi de aynı saçılımdan kaynaklanan duruma bir örnektir.

    peki suyun dalga boyu hep aynı, güneş ışığınınki de öyle ise, o halde neden bazen bulutlar mavi, gri, pembe gibi farklı renklerde görünür? bu sorunun cevabı da atmosferdeki diğer moleküllerin de buluttaki su molekülleri ile etkileşmesi sonucu dalga boyu rengini değiştirmesi. bir diğer sebep de bazen bulutlatın fazla kalın olması ve güneş ışığını bizim gördüğümüz tarafa geçirememesi. gri gibi koyu renklerde görünmesinin nedeni de budur.

    gün doğumu ve gün batımındaki bulut renkleri bu konunun dışındadır. gün doğumu ve batımı, güneş ışınlarını atmosferde kat ettikleri mesafe ile ilgili olan rayleigh saçılımının konusudur.

  • adam ülkenin görevdeki başbakanına şantaj yaparak hapishaneden tahliye oldum üzerine de 5 milyon dolar aldım diyor hala "önemli bişey anlaymıcaksan yazma, okuması zor oluyor video çek" diyenler var ...

  • atom cekirdeklerine kadar sikismis olan olu yildizlardir. soyle ki:

    büyük kütleli (gunesin 15-30 kati kadar) olan bir yildiz yakiti olan hidrojeni bitirince helyum sentezine baslar. o da bitince helyum'un yanmasi sonucu olusan karbon'u yakarak oksijene donusturur. bu donusturme sureci fuzyon reaksiyonlari karsisinda endotermik olan demire kadar devam eder.

    bu nukleer reaksiyonlar meydana gelirken yildizin cekirdegindeki sicaklik 1.000.000.000 santigrati asmis durumdadir. icerisinde kutle cekimini dengeleyici hicbir nukleer reaksiyon meydana gelmeyen bu sicak cekirdek buyuk bir hizla cokmeye baslar. coken cekirdegin kutlesi 1.4 gunes kutlesini astiktan sonra dejenere elektron basinci denilen ve cokmeyi engelleyen kuvvet yeterli gelmez olur ve atomlar "cekirdekleri birbirine degecek" kadar sikisir.

    bu noktada atomlar icerisinde bulunan protonlar elektronlari yakalayarak birer notrona donusur. bu haliyle yildiz, elektronlari olmayan yaklasik 1 kilometre capinda dev bir atom cekirdegidir. yogunlugu ise santimetrekupte 1 milyar ton kadardir.

    buraya kadar anlattigim cokme sureci aslinda gorkemli bir gosteriyi de beraberinde getirir. cunku yildizin cok buyuk bir hizla coken cekirdegi cok kuvvetli bir sok dalgasi yaratir ve bu sok dalgasi yildizin cekirdek cevresinde bulunan kismini bir supernova patlamasiyla disari savurur.

    dis katmanlari atilmis ve ciplak bir halde kalan bu notron yildizlari cok sicak olup, manyetik kutuplarindan x isinlari yayarlar. genellikle buyuk bir hizla donen notron yildizlarinin x isini yayim ekseni eger bize donuk ise onu periyodik bir radyo kaynagi olarak algilariz.

  • taşşak mı geçiyorsun cumhurbaşkanı? hangi olayda istifa ettiniz ki, biz mi kaçırdık? 301 kişinin boğulduğu soma'da mı istifa ettiniz? 35 kişiyi yanlışlıkla bombaladığınızda mı istifa ettiniz yoksa göz göre göre ortalarında bomba patlayan 32 vatandaştan sonra mı, reyhanlı katliamından sonra mı, gencecik çocuklar sınır boylarında kurşunlanınca mı?

    ankara'da bomba patladı ankara'da. ankara cizre'den daha önemli olduğu için değil, burnunuzun dibi olduğu için... bu ülkenin başkentinde 97 kişi öldürülecek, cumhurbaşkanı çıkıp "her olaydan sonra hemen istifa mı edelim yani" diyecek.

    ben artık algılamakta zorlanıyorum.

  • belediyenin yapamadığı işi, dayak yemeyi göze alarak yapan vatandaşımızın isyan cümlesi.

    benim yerel seçimlerde istanbul büyükşehir belediye başkanı adayım, bu vatandaştır.

  • yeni tayin olduğu alayı denetleyen albay, nizamiyedeki bankın başında nöbet tutan iki eri görüp “neden orada nöbet tuttuklarını” sormuş.
    “bilmiyoruz komutanım, eski komutanımızın emri ile sürekli bu banka nöbet yazılır” diye cevap vermiş askerler.
    merakını yenemeyen albay bir önceki alay komutanını telefonla aramış ve sormuş, “valla bilemiyorum” demiş eski komutan, “epey önceden konulmuş bu nöbet geleneğini biz de devam ettirdik.”
    ısrarla üç komutan geriye giderek bu nöbeti ilk koyan 80 yaşındaki emekli general’e ulaşılmış.
    “affedersiniz efendim, ben sizin 30 yıl önce başında olduğunuz alayın yeni komutanıyım” diye kendini tanıtmış albay, “nizamiyedeki bir bahçe bankının başında iki tane nöbetçi buldum. bu nöbeti ilk siz koydurmuşsunuz. bu bankın özelliği hakkında bilgi lütfeder misiniz?”
    emekli general “nasıl olur?” demiş, “boyası hâlâ kurumamış mı?”