hesabın var mı? giriş yap

  • çok değil 10 sene sonra; bunların bir tanesi bile referandumda evet oyu verdiğini kabul etmeyecek ona yanıyorum.

    gidin sorun büyüklerinize. %91.37 evet oyuyla kabul edilen kenan evren anayasasına evet dediğini kabul eden bir kişiyi bile bulamayacaksınız.

  • kimse aktroll vs muhabbeti yapmasın.
    hanımefendi çocuğun nereli olduğunu sorarken ne bekliyordu? muhtemelen doğulu olmasını ümit edip buradan aşağılamaya girişecekti.
    baktı oradan ekmek çıkmamış eğitimini soruyor, burada da yine bir üstünlük kurma çabası var muhtemelen fakat yine istediğini elde edemiyor.
    o çocuğun hangi partili olduğunun hiç bir önemi yok ama, efendiliğiyle, terbiyesiyle gereken cevabı vermiş.
    bırakın artık insanları hor görmeyi, bırakın elitist tavırlarını, önce insan olun sonra seçmen olun!

  • çocuksunuzdur, okuldan eve gelirsiniz, sevdiğiniz yemek hazırdır, dışarda deli gibi kar yağmaktadır. anneniz sizi "tank" gibi giydirir, sonra dışarı çıkarsınız, saatlerce kar topu oynanır, kardan adam yapılıp bozulur. kırmızı bi burunla, ıslanmış eldivenlerle yoğun karın altından eve dönersiniz, babanız haberin var mı 2 gün boyunca okullar tatil der, çok yorulmuşsunuzdur koşuşturmaktan hemen pijamalar giyilir, yorganın altına girilir anne ılık ballı süt yapar(isteyene çorba) sonra bi güzel mışıl mışıl uyunur.

  • "evrenin başka yerlerinde de zeki canlıların var olduğunun en kesin kanıtı, şimdiye dek bizimle hiç irtibata geçmeye çalışmamış olmalarıdır"

  • iğrenç dansı sebebi ile arkadaşını cezalandıran kürttür.

    inşallah ölmemiştir diyelim tatlıya bağlayalım.

  • satın almak istemeyenlerin araması için yazılmıştır.

    - iyi günler, numaranızı "satılık değildir" ilanınızda gördüm.
    + haa anladım. satılık olmadığı için fiyat veremiyorum.
    - tamam. ben de almak istemediğimi söyleyecektim zaten.
    + peki, anlaştık o zaman.
    - almamak için ne zaman gelmeyeyim? bugün uygun mu?
    + yok, bugün müsait değilim. yarın öğleden sonra gelmeyin.
    - oldu, görüşmeyiz.

  • nevrotik, karanlık, karmaşık rollerin efendisi.

    22 nisan 1937 tarihinde dünyaya gelen sanatçının annesi june frances nicholson, new york’ta 17 yaşında bir dansçıydı. oğlunun doğumundan altı ay önce elkton’da şovmen donald furcillo ile evlenmiş. ancak jack nicholson, anneannesi ethel may ve dedesi john joseph tarafından büyütülmüş. onları 37 yaşına kadar anne babası, gerçek annesini ise ablası bilmiş. jack nicholson'ın hayatını araştıran ve bu durumu ortaya çıkaran time dergisi , nicholson’ın isteğiyle bu olayı 1980’e kadar haber yapmamış. anneannesi 1963’te, annesi de 1970’te vefat eden nicholson babasının kim olduğunu asla bilmedi.

    hollywood’a ilk girdiğinde william hanna ve joseph barbera’nın mgm çizgi film stüdyosunda çalıştı. william hanna ve joseph barbera isimlerini nereden hatırlıyoruz derseniz tom ve jerry, taş devri gibi efsane çizgi filmlerin çizeri olurlar kendileri.

    henüz 21 yaşındayken the cry baby killer isimli filmde rol almıştır. filmin yapımcısı roger corman ile samimi olunca, onun küçük bütçeli birkaç filminde daha oynamış.

    1967’de kendi yazdığı `the trip` filminde yolunun kesiştiği dennis hopper’ın 1969 yapımı `easy rider` filminde oynaması hayatının önemli noktalarından birisidir ki bu filmde hayat verdiği sarhoş avukat karakteri ile ilk kez en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar’ına aday gösterildi. bundan bir yıl sonra bob rafelson’ın five easy pieces isimli filminde eroica dupea karakterini canlandırdı. bu rolle bu kez en iyi erkek oyuncu oscar ödülüne aday gösterilmiştir.

    milos forman’ın 1974’teki guguk kuşu yani one flew over the cuckoo’s nest filmi ise nicholson'ın zirve performanslarından birisidir. akıl hastanesindeki `randle patrick mcmurphy` adında bir deliyi izleyenleri neredeyse gerçek bir deli olduğuna inandıracak şekilde oynamıştır. hatta rolüne hazırlanırken, çekimlerin yapılacağı hastaneye bir ay önceden takma isimle yattığı bile rivayet edilir. bu performansıyla o yıl en iyi erkek oyuncu oscar’ını kazanmıştır. “bu ödül her yerde olduğu gibi, akademi’de de pek çok delinin bulunduğunun ispatıdır.” demiştir.

    1980 yılında stanley kubrick’in stephan king’in romanından uyarladığı the shining filminde jack torrance rolüyle hafızalara kazındı. o ve ailesi sırlarla dolu otelde kar yüzünden mahsur kaldığında, jack yavaş yavaş delirirken her mimiğiyle izleyicileri kabuslara boğdu. otelin labirent gibi koridorlarındaki kovalamacalar sinema tarihinin en heyecanlı sahneleri arasındadır.

    1989’da sinema tarihinin en ikonik kötü kahramanı joker rolüyle karşımıza çıktı. tim burton’ın müthiş gotham evreninde aslında başta joker’i oynaması için james woods, willem dafoe, david bowie ve tim curry gibi isimler düşünülmüş. ama batman’in yaratıcısı bob kane ve 1979’da filmin haklarını alan michael uslan’ın tercihi jack nicholson'dan yana olmuş.

    1997’de obsesif kompülsif bozukluğa sahip yazar melvin udall’ı canlandırdığı as good as it gets, filmi ile üçüncü ve son oscar ödülünü kazandı.

    usta sanatçı aday gösterildiği oniki oscar ödülünün üçünü almıştır. nicholson, 1975'te one flew over the cuckoo’s nest ve 1997'de as good as it gets filmleri ile en iyi erkek oyuncu; 1983 yılında terms of endearment ile de en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinde oscar’ın sahibi oldu ayrıca onaltı kez aday gösterildiği altın küre’nin de yedisini kazanmıştır. 1994 yılında amerika film enstitüsü’nden ömür boyu başarı ödülü’nü aldığında bu ödüle sahip olan en genç oyuncu olmuştur.

    jack nicholson'ın, reddettiği pek çok büyük yapım yer alıyor. bunlardan sanırım en önemlisi the godfather filmindeki michael corleone karakteridir. bunun dışında rol almayı reddettiği filmler arasında caligula, nixon; reddettiği büyük roller arasında da three kings‘de george clooney‘nin canlandırdığı karakter, one hour photo‘da robin williams‘ın canlandırdığı karakter ve bob thornton’ın bad santa‘da canlandırdığı karakter yer alıyor.

    koyu bir los angeles lakers taraftarıdır, tüm maçlarını ön sıradan izler.

    daha detaylı bilgi için:
    https://tr.qwe.wiki/wiki/jack_nicholson?

  • bu tarz diyaloglar yüzünden iş aramayı bırakıp girişimci olmaya karar verdim. tamam şirketlerin bazılarında mankafa tipler vardır da her görüşmede de bir tane bana mı denk gelir? bir de kurumsal firmalar, altını çiziyorum.

    3. görüşme, lojistik firması (alakasızım ama 2 aylık işsizlik beni bu yola düşürüyor)

    - zminrna hanım daha önceki görüşmelerimizden yola çıkarak bu pozisyon için uygun olduğunuzu düşündük. fakat birkaç noktaya daha değinmek istiyoruz.
    + tabii.
    - öncelikle biz çok yoğun çalışıyoruz. buna ayak uydurabilecek misiniz?
    + yoğunluktan kastınız?
    - cumaları gece 23.oo'e kadar. cumartesileri ve bayramlarda dönüşümlü. bazen haftaiçi birkaç gün 23.oo'e kadar...
    + hmm anlıyorum çalışmadığınız gün yok gibi.
    - ehehe evet biraz öyle. peki maaş konusundaki düşünceniz nedir?
    + bla bla aldım en son çalıştığım yerden.
    - aaa bu ücret bizim için fazla. 5-6 yıldır çalışanlar bu ücreti alıyor.
    + hmm anlıyorum fakat ben bu ücretin altına inmeyi düşünmüyorum. malum istanbul'da yaşamak zor bu sunduğum ücret de ortalamanın altında bile.
    - yani burda çalışanlar genelde evli. eve 2 maaş girince geçiniliyor. sizin yok mu evlilik planınız? evlenirseniz siz de rahat yaşarsınız, kötü bir maaş değil aslında.
    + anlamadım?? evlenirsem rahatça burda çalışır geçinirim doğru mu??
    - ehehe tabii burdaki herkes öyle yapıyor.
    + @@!!??

    çok bilinen, kurumsal bir firmanın bakış açısı. lanet olsun lan size. evlencekmişim geçinmek için...

  • kendini her şeyi yapmaya muktedir sayan, her şeyin mümkün ve yapılabilir olduğunu zanneden kişinin mustarip olduğu karakter deformasyonu. haddini bilmeme, kontrolden çıkmış gurur ve kibir.

    sofokles'in antigone'sinde devletin başı hükümdar kreon da aynı hastalığın kurbanıdır. genelde yönetmek isteyenlerin rahatsızlığıdır. kimine göre insana özgü evrensel bir kusurdur. (thomas hobbes) kimiyse bu kusuru yaratıp körükleyenin modern uygarlık olduğu kanısındadır. (jean-jacques rousseau)

    martin heidegger'e göre modern toplumun ve modern insanın baş belasıdır. teknoloji yoluyla her şeyi halledebileceğini, her derde çare bulabileceğini, her mesafeyi katedebileceğini ve bunun için gerekli olan her şeyi göze alabileceğini, gerekirse bütün dünyayı ve dünyadaki başka varlıkları hatta insanları araçsallaştırabileceğini, dünyanın efendisi olabileceğini sanan zavallı ve haddini bilmez, kendi kibrinin kurbanı olmuş insan. ruhunu şeytana satmış bir mefistofeles, ölümlü olduğunu unutmuş doktor frankenstein, iktidar saplantısıyla hep daha fazla güç isteyen macbeth.

    hubris'in panzehiri, diyor heidegger, gelassenheit: her şeyi dönüştürmeye ve kontrol etmeye kalkmayın, varlığın sesine kulak verin, kendinizi varolan diğer varlıklara açın, onların başka başka tarzlarda kendilerini gerçekleştirmelerine izin verin, ölümlü olduğunuzu hatırlayın ve güç istencinden vazgeçin. hayır, her şey mümkün değildir; insanın değiştiremeyeceği, iradi olarak kontrol edemeyeceği, onun bütün arzu ve hedeflerini aşan şeyler vardır. insan, ölümlü bir varlıktır. yapıp ettiği her şey, bütün her şey bu faniliğin izini taşır. bunu hatırlayarak yaşayın.

    hamlet de güç istencinin yarattığı hubris'e dikkat çeker ve hemen ardından faniliğimizi ve kırılganlığımızı hatırlatır: "çamur içinde bir delik, bir tümsek; budur bekleyen bizi".