hesabın var mı? giriş yap

  • insanın hakkını kullanmak istemesi ne zamandan beri dilencilik olarak görülüyor? güzel zihniyetmiş.

    25 yaş üstünde olan öğrencilerin de harçsız pasaport alması mümkündür. nasıl mı? anlatıyorum;

    öncelikle okula (fakülte öğrenci işleri ) e- dilekçe yazıyorsunuz. harçsız pasaport dilekçesi.
    şu şu nedenlerle yurtdışına çıkacağım. pasaport harcı muafiyetinden yararlanmak istiyorum. onayınıza arz ederim.

    gibi. çıkış tarihlerinizi de yazıyorsunuz .

    tabii yurtdışına çıkma gerekçeniz okulu bağlamalıdır. staj, erasmus, yurtdışı eğitim, konferans vs.

    okul size bir belge gönderecektir. belgenin çıktısını alıp pasaport başvurusu için nüfus müdürlüğüne gitmeden önce belediyeye gidip vergi dairesinden de onaylatacaksınız. oradaki memurlar olayı bilmiyor olabilir. tane tane açıklamalısınız.

    sonra nüfus müdürlüğüne gidip başvuruyu yapıyorsunuz. nüfus müdürlüğündeki insanlar da olayı bilmiyor olabilir ama onların işleyiş evrağı var. onu isteyin. harçsız pasaport kuralları diye söyleyin evrağı çıkartırlar.

    bu şekilde başvurunuzu yapıyorsunuz. okulun gönderdiği belgeyi yurtdışına çıkarken görevliye gösterirseniz çıkış pulu da almak zorunda kalmazsınız.

  • dün brain games'in bi tekrar bölümünde katılımcılara önce antika bir kalem gösterildi ve bunun eisenstein'a ait olduğu söylendi. haliyle herkesin ilgisi daha bir arttı bunu öğrendikten sonra. sonra bir hırka gösterildi ve bunu da bütün katılımcılar ellerinde evirdi çevirdi ilgiyle. hatta sorulduğunda giymek, denemek isteyenler çıktı içlerinden. muhtemelen bu da çok mühim bir isme aittir düşüncesiyle. ama sonra söylendi ki bu hırka amerika'da büyük bir katliamın failine aitmiş. o hırkayı ilgiyle elinde evirip çevirenlerin suratı düştü, hırkayı parmak uçlarıyla tutmaya, hala denemek istiyor musunuz diye sorulunca yok kalsın bakışı fırlatmaya başladılar. neyse ki sonradan hırkayı gösteren bilim insanı hırka benim ehehe dedi de rahatladılar.

    şimdi bunu niye anlattım ben? çünkü bu anlattığım normal olanı. bizim son bir kaç gündür şahit olduğumuz selfieler ise ciddi ciddi sosyologlar, psikologlar tarafından incelenmesi gereken vakalar. katilin birine çok normalmiş gibi ünlü muamelesi yapılması bence toplumun içinde bulunduğu sapkın halin bir yansımasından başka bir şey değil. işin kötüsü kimse bu durumu düzeltmek için uğraşmıyor, uğraşmayacak.

    bu yüzden atalay filiz toplumu okumamız açısından muhteşem bir yardımcı oldu.

  • her kitapçıya gittiğimde hissettiğimdir. bundandır her gidişimde manyak gibi kitap alışım. şu an kitaplığımda en göze çarpan yerde 50 den fazla okunmayan kitap olduğunu görünce satın almaya ara verdim şimdilik bir süre.. liste yaptım okuyacağım ilk on kitap için.

    bir de bunun dergisi, köşe yazarı, takip edilen blogları takip edip okuma vs. de var. bildiğin stres sebebi ancak hayatımdaki en güzel stres. *

  • sadece başlığa göre entry yazanları göstermiş haber.

    adamlar erasmus programı sırasında hamile kalmışlar demiyor, bu sayede tanışıp evlenmişler diyor. ayrıca iş bulmaları da daha kolay oluyormuş bu programa katılanların.

    edit: ayrıca doğum kontrol tekniklerini de biliyorlardır emin olun. akıllara gelene bak ya. evet millet erasmus'a gidip hamile kalıp okulunu falan bırakıyor, bir siz akıllısınız amk.

  • il, ülke, sınır, mesafe demeden istisnasız her ilde ikamet eden birkaç arkadaşı bulunan şahıs. örneğin;

    uğurkan: ayselcim nereden katılıyorsun yarışmaya ?
    aysel: hataydan geliyorum.
    uğurkan: hatay'da yaşayan çok değerli bir arkadaşım var kendisine ve hataya buradan bol öpücükler gönderiyoruz.

    uğurkan: mervecim nereden geliyorsun ?
    merve: seattle'dan geliyorum.
    uğurkan: seattleda yaşayan çok yakın bir dostum var, rahşan dağakaçan, kendisi bülent ersoy'un şapkalarını dikerdi eskiden kendisi fevkalade bir insandır ona burada bol öpücükler yolluyoruz.

    uranüsten katılsalar yarışmaya illa öpücük gönderecek amk.

  • durakta bekliyorum. durakta 3-5 kişi var. karşıdan belli vücut geliştirmeyle uğraşmış biri sırıta sırıta geliyor. durakta oturan birinin yanına gidiyor. eski tanıdık olduklarını tahmin ediyorum. diyalog şöyle gelişiyor:

    kaslı genç: selim naber ya tanıdın mı beni ?
    duraktaki genç: ilyas sen misin olm? nolmuş böyle sana ya? kasilyas olmuşsun resmen ehe ehe. *

    ne adamlar var ya. allah belanı vermesin selim. düşündün mü bunu daha önce ne yaptın. ben tutamadım kendimi güldüm orada şahsen. herkes güldü gerçi.