hesabın var mı? giriş yap

  • tanrı bir dini bulup benimsemezi isteseydi, bunu bulabilecek ilk insanlar muhtemelen onlardı. hastane koridorlarına sıçan insanlar değil. bu yüzden bence ibret alınacak vaka budur, 1 milyonluk mercedesi iade etmek değil.

  • kendilerinden bol bol görünce ayırt etmek de kolaylaşıyor aslında. örneğin gördüğünüz bir asyalının heryerinden belirgin bir şekilde tat akıyorsa, o korelidir. tat akışı azsa, japondur. tatsız tuzsuz, nemrut bir şeyse de çinlidir.

    koreli dediğimiz insanın hal ve tavırları; sarsaklıkla, komiklikle harmanlanmıştır. yanlarına gidip kulaklarını ısırmak ister misiniz mesela, bu oldukça belirgin bir kriterdir. japon ağırbaşlı, çinli aksidir. bunların kulaklarını ısırsan, kalkar elinin tersini indirir. halbuki koreli en fazla haşşşşş çinçæ der, ya da nah yapar**. kulaklarının ne kadar tatlı olduğunu ayrıca belirtmeme gerek yok sanırım. siz bana yine de güvenmeyin tabi.

    bunun yanında koreliler tuhaf tepkiler verirler, bağıra çağıra konuşurlar, el şakası desen gırla. ancak yanlarına gidip konuştuğunuzda seslerini duymakta bile zorlanabilirsiniz. şaşkınlıkla size bakarlar. sonra samimi olunca bağırmaya tekrar başlayabilirler. burası önemli. oturaklı bir insan profili çizmezler ancak bu 3 millet içinde en çekingen grup korelilerdir.

    fiziksel özelliklerden bahsedecek olursak, koreli suratı tabak gibi düz ve çoğunlukla köşelidir. japonların ağız yapıları, korelilerinkine göre daha belirgindir ve yüzleri yuvarlak, yanakları sıkılmalıktır. çinlilerin genel, belirgin bir surat yapıları yok sanırım. her türlüsüne rastladım, farklılık da çok benzerlik de. yalnız üstten basık kalkık burun ve dışa doğru bir ağız yapısı çinlilerde biraz daha baskın oluyor. ten rengi olarak da japonlarda beyaz ten, çinlilerde ise esmerlik hakimken, korelilerde her ikisi de gözlemleniyor.

    estetik ameliyatlarının yaygınlığından ötürü yüz hatları konusunda koreliler oldukça yanıltıcı olabiliyorlar aslında. kalkık ve düz bir burun, yuvarlak büyük gözler, v şeklinde çene kore'de oldukça popülermiş. estetik ameliyat olmamışlarsa ve çift göz kapağı sahibi %25lik azınlık içinde değillerse; korelilerin bakışları biraz sinirliymiş izlenimi verir. en çekik göz de korelilerde olur zaten. japon gözü daha yuvarlak; çinli gözü ise yukarı doğru kaşlardan çekiktir.

    net bir genelleme yapamasak da bu izlenimler büyük oranda ayırt etmeye yarıyor. eheh kolay gelsin.

  • 14 ekim 2012 felix baumgartner'in uzaydan atlayışını verirken adamın ışık hızını geçmeye çalışacağı altyazısını verdikleri yetmezmiş gibi, atlayış tamamlandıktan sonra felix'in ışık hızını geçtiğini iddia etmişler. felix için dört dakika geçmesine rağmen bizim için dört yüz yıl geçtiği için bu bilgiyi internet denen tarih öncesi veri deposundan almış bulundum.

  • lafı uzatmadan bence bir filme konu olması gereken gerçek bir hikayeyle kıssadan hisse verecem:

    sene ben diyeyim 1942, siz deyin 43. ikinci dünya savaşı yılları. müttefikler libya, mısır ve suriye'den kaldırdıkları b24 bombardıman uçaklarıyla, nazilerin romanya'daki petrol rafinerilerini bombalamaya gidiyolar.

    saldırı sırasında birçok uçak düşürülüyor. bir kısmının izlenen rota gereği geri dönecek yakıtı yok. az bir kısmı mecbur tarafsız türkiye hava sahasına kaçıyor. bunlardan 3 tanesi ankara'ya inmeyi başarıyor, biri adapazarı'nda bir tarlaya sert iniş yapıyor.

    tarafsızlık ilkesi gereği uçaklara el koyup, 80 civarı mürettebatı enterne ediyoruz. o zamanki hükümetin girişimleriyle abd uçakları bize vermeyi ve ayrıca 5-6 adet abd'li mürettebatı da türk havacılarını eğitmek üzere görevlendirmeyi kabul ediyor.

    daha sonra bu abd'li mürettebat uçakları eğitim ayağına tamir ediyor, içinde yakıt olup hasarlı olan bir uçaktan, hasarsız olup fakat yakıtı biten bir uçağa aktarım yapıp diğer bir takım mürettebatla birlikte kıbrıs'a kaçıyorlar. bir b 10 kaldırıp kovalıyoruz, ama umutsuz vaka, yakalamasına imkan yok*daha sonra hükümetin girişimleriyle uçak türkiye'ye iade ediliyor.

    şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. kaçan pilotlardan biri, on yıllar sonra hatıratında türkiye'de enterne edildiği günleri şöyle anlatıyor:

    "hiçbir şeyleri yoktu, çok fakirlerdi. açlıktan hepimiz zayıflamıştık, kaçmaktan başka çare kalmamıştı. yiyececek olarak bulabildiğimiz çoğu şey berbattı. bunun tek istisnası, sıcak pide arası beyaz peynirdi."

    2. dünya savaşı yokluk yıllarında esirlerine beyaz peynir yediren türkiye'den, ekonominin anasını silkip, milleti peynir alamaz hale getirip, bir de üstüne utanmadan borazan militan yayın organlarından "aman ha yemeyin.. zararlı" şeklinde alçakça propaganda yapmaya kalkışan türkiye'ye...

    emeği geçenlerin kimler olduğunu hepiniz biliyorsunuz.

    edit: sıcak pide taşfırın ekmeği olacak, beyaz peynir de keçi tulumu. hikaye de tabii ki sözlüğün efsanelerinden olan anglachelm'e aitmiş. onun entrysi olduğunu unutmuşum, ama hikayenin kendisi unutulmayacak kadar iyi:

    https://seyler.eksisozluk.com/…cen-film-gibi-hikaye

  • --- 1 ve 2. bölüm spoiler ---

    ilk iki bölüm itibariyle gizemli ilerleyen dizi. 1. bölümdeki mr. heart'ın boğulma sahnesinde wanda rolü dışına çıkmış ve vision'a "help him" derken aksanı değişmişti. 2. bölümde de arıcı kostümü giyen s.w.o.r.d. ajanını gördüğünde "no" demiş ve zamanı geriye almıştı. buradan anlıyoruz ki wanda tam olarak biri tarafından manipüle edilmiyor. içinde bulunduğu dünyanın sahte olduğunun kısmen farkında ama saadetinin bozulmaması için dış müdahaleleri engelliyor gibi. ayrıca ilk bölümde mrs. heart'ın, wanda'ya "stop it" derkenki ağlamaklı ve korkak hâli de bütün bunları yapan kişinin wanda'nın kendisi olduğu izlenimini veriyor.

    stark endüstriye ait tost makinesi reklamı aslında wanda'nın travmasına gönderme. hatırlarsanız age of ultron'da wanda, kardeşi pietro'yla beraber stark endüstriye ait bir bomba yüzünden saklandıklarını ve bombanın patlayıp kendilerini öldürmesini tam üç gün boyunca beklediklerini söylemişti. reklamda tost makinesinin sanki bombaymış gibi biplemesinin sebebi de bu. benzer şekilde ikinci bölümdeki "strucker watches" reklamı da aslında wanda ve pietro'ya sokovia deneylerinde işkence eden strucker'a gönderme. zaten saatin üstünde de hydra amblemi vardı. sanırım ilerleyen bölümlerdeki reklamlar da wanda'nın mevcut travmalarına dair ipucu vermeye devam edecek ve belki pietro'nun ölümüne ve thanos'un snapına dair göndermelerle de karşılaşabiliriz. ayrıca reklamlardaki kadın ve adam da wanda ve pietro'nun ebeveynleri olabilir.

    vision'ın öldüğü hâlde nasıl hayatta olduğunu merak etmiştik. bunun cevabı "hayatta değil" şeklinde olabilir. mr. heart boğulurken gördük ki vision, wanda ona emir verene kadar hiçbir müdahalede bulunmadı. normal vision ise dayanamaz ve mutlaka bir şeyler yapardı. bu dizide gördüğümüz vision ise wanda'nın aksine wanda tarafından kontrol edilen bir hayalmiş gibi gözüküyor. neyse bakalım.

    ikinci bölümde üzerinde s.w.o.r.d. logosu olan oyuncak bir helikopter görmüştük. belli ki s.w.o.r.d. ajanları bir şekilde dışarıdan wanda'nın bulunduğu dünyaya giriş yapmaya çalışıyorlar. zaten helikopteri gördükten hemen sonra ajan monica rambeau'yu -captain marvel'daki küçük kız- gördük. kendisi bu helikopter sayesinde dünyaya giriş yapmış olabilir ya da o helikopter başka bir amaca hizmet ediyor da olabilir. bununla alakalı iki yorum var: ya o oyuncak helikopter aslında bir drone idi ve sitcom dünyası, bunu ilgi çekmemesi için -malumunuz konsept 60lı yıllar- o dünyanın yasalarına uygun hâle getirip oyuncak helikopter olarak gösterdi ya da helikopter, pym partikülleriyle yapılıp küçültülmüş gerçek bir helikopterdi. bekleyip göreceğiz.

    wanda'ya radyodan ulaşmaya çalışan ve "bunu sana kim yapıyor?" diyen kişi (bkz: ant-man and the wasp)'ta gördüğümüz polis jimmy woo karakteriydi.

    "the devil's in the details", "that's not all he's in" gibi replikler de marvel'ın şeytanı olan mephisto karakterine foreshadowing olabilir. mephisto'nun bu dizinin kötüsü olacağına dair söylentiler dolaşıyordu. ayrıca o tüyler ürpertici, tarikatmış gibi hep bir ağızdan tekrarlanan "for the children" replikleri de pek hayra alamet değil. çizgi romanlarda mephisto'nun wanda'nın çocukları peşinde olan bir karakter olduğunu düşünürsek o replikleri de kafamızda bir yere oturtabiliriz.

    edit: dizinin introsunda dikkatli bakılınca grim reaper'ın kaskı görülüyor. bkz bu karakter çizgi romanlarda vision'ın düşmanıymış sanırsam. ilerleyen bölümlerde görebiliriz kendisini.

    --- 1 ve 2. bölüm spoiler ---

  • "sen iyi olacaksın ki biz de iyi olalım."

    hasta zamanlarımdan birinde söylemişti. gün geçtikçe ne demek istediğini daha iyi anlıyorum hep.

  • sadece uganda'da gerçekleşebilecek mucize olay. düşünsene, sunucu defalarca başarısız evlilikler yapmış ve boşanmış, gelecek vatandaşa kısmet arayacak.

    aslında mesaj da iyi, mesele evlenmek değil yiğen, evli kalabilmek.

  • bir fenerbahceli olarak oldukca ezik buldugum eylemdir. her anlamda yerin dibine soktu bizi sagolsun aziz baba. bu vesileyle fenere veya fenerlilere kufer etsin etmesin, tum galatasaraylilarin 4. yildizini kutlarim.

    buyukluk, kaybettigin zaman dahi kazanini tebrik edebilmektir. dunyada kimse herzaman ve surekli kazanamaz. cikar bir t-shirt, ezeli rakibimiz ama her daim dostumuz galataray'in 4. yildizini kutlariz. ama 5. yildizi ilk biz alcaz kusra bakmasin :)

    en azindan bir gerilimi azaltir, bir olgunluk gostermis olur, biraz da anlamli ve olma ihtimali olan mizah iceren bir espri yapmis olursun. cok mu zor anasini satayim. herkeste bir egolar, bir gerilim. cok mu zor lan soyle bir ortami tahsis etmek!?