hesabın var mı? giriş yap

  • bu yazıda size her seferinde "oğlum kes şu sakalları terörist gibi görünüyorsun" diyen annenin fikrini değiştirecek ya da "uf, kokuyordur o!" diye sizden uzaklaşan platoniğinizi yakınlaştıracak sakal bakımı tavsiyeleri vereceğim.
    öncelikle sakalın gür çıkması ya da uzaması tamamen sağlığınıza, genetiğinize ve testosteron hormonu seviyesine bağlı ancak sakalınızın gür olmasını sağlayan faktörler aynı zamanda kelliği de beraberinde getiriyor. bunlar kontrol edemeyeceğimiz şeyler. bu yüzden neler bizim elimizde ona bakalım. ilk başta şunu bilmeniz gerekiyor. tamam millet genelinde kıllıyız, eyvallah ama sakal şişmanları ya da kötü beslenmeyi sevmiyor. sakalınız olmaz demiyorum tabi ki ya da "benim zaten sakalım var" dediğinizi biliyorum ancak kendi başına bırakırsanız sağlıklı bir sakal olmaz o.
    ilk başta egzersizin ve spor yapmanın testosteron seviyesini artırdığını hepimiz biliyoruz artık o yüzden söylemeye bile gerek yok. egzersiz! şimdi "tamam kardeş bizim zaten fırça gibi sakalımız var" diyorsanız ben de size öyle davar gibi sakal bırakmak yetmiyor derim. madem gür sakalınız var azıcık bakım yapın da ahır gibi kokmayın, sakalınızı tımarlayın.
    öncelikle sakal temizliğinden bahsedelim: (umuyorum ki her gün duş alıyorsunuz ya da en azından yüzünüzü yıkıyorsunuz) sakal da saç gibi olduğu için şampuan ile temizlemelisiniz. ancak her gün değil. haftada en fazla iki kez şampuanla yıkayın. ama öyle bakkaldan aldığın elidorla değil. kafa derisinin ph'ı ile çene ve yanaklarınızın ph'ı farklı olduğundan sakallarınızın pıtır pıtır dökülmemesi için sakal şampuanı kullanmalısınız. imkanınız varsa tabi şampuan sonrası bakım kremi ile de iyice yumuşatın ama elzem değil. temizlik kısmı bu kadar.
    sonraki görev ise sakalı ve deriyi gün boyunca nemli tutmak. yoksa at gibi kaşınırsınız bütün gün ve deriniz dökülür. o yüzden sakal yağı kullanmak şart. duştan çıkınca kabaca havlu ile sakalı kurulayın ve sonrasında sakal yağı kullanın. sakal yağını bulmak artık çok kolay ancak benim gibi uğraşmayı seviyorsanız kendi sakal yağınızı kendiniz yapın.
    yaklaşık bir çay kaşığı yağ çok bile. elinize döktükten sonra ellerinizi birbirine sürtün ve sonrasında sakala dalın. önce çenenin altından parmaklarınızı açıp yedirin ve sonrasında bıyıklar dahil her yere yayın. elle ya da parmakla deriye ulaşmak zor olacağından benim tavsiyem yaban domuzu kılından yapılmış fırça kullanmanız. henüz bir çalışma yok üzerinde ama bu özel fırçaların kıl köklerini uyarıp sakalın daha gürleştirdiğini söyleyenler var, doğru mu bilmiyorum. sakal yağı sürme işlemini günde iki ya da üç kez yapabilirsiniz. ben tercihen sabahları duştan sonra yağ yerine sakal balsamı* kullanıyorum, akşamları ise sakal yağı. sakal balsamı biraz merhem gibi olduğundan aynı zamanda jöle gibi şekil de vermenizi sağlayacaktır. tımarlamayı hergün yapmanızı tavsiye ederim yoksa saç kepeklenmesi gibi deri döküntüleri göreceksiniz.
    sakal sağlığı tamam. şimdi diğer bir önemli konu da sakalın düzgün durması. eğer sakalınız düz değilse kıvırcık ya da dalgalı ise ve düzgün olmasını istiyorsanız deniz tuzundan yapılan karışımlar kullanabilirsiniz. deniz tuzu, yazlıkçıkların bütün gün denizde takıldıktan sonra kalıp gibi duran saçlarının da sebebi. deniz tuzu spreyini de şu şekilde kullanıyoruz: tercihen yağlama işleminden sonra sakalın tamamına sıkıyoruz ve fırça ile dağıtıyoruz. ardından yuvarlak saç fırçası yardımıyla sakalı parça parça tutup içeriden dışarıya doğru düzeltirken sakaldan yukarı bir seviyeden orta sıcaklıkta saç kurutma makinesi ile kurutuyoruz. bir nevi fön çekme işlemi. ve kalıp gibi düzgün sakalımız oluyor.
    bunun dışında "full beard" ya da "yeard" (beard + one year) gibi terimlerle anılan bizim de halk arasında "barzo sakalı" olarak bildiğimiz sakala sahipseniz ya böyle bir sakal bırakmayı düşünüyorsanız tavsiyem düzenli olarak kırıklarını almanız olacaktır. sakal ortalama ayda 1 cm uzarken aynen saç gibi zamanla kırılacağından iki-üç ayda bir kırıklarını aldırın. bu işlemi kendiniz de çelik bir sakal makası* ile ya da tıraş makinesi ile yapabilirsiniz.
    son olarak ahan da sakal yağı tarifi: sakal yağı yapmak için iki belki de üç ana şey gerekli. birincisi taşıyıcı yağlar, iki temel yağlar ve üçüncüsü gerekli olmasa da koyu renkli cam şişe. taşıyıcı yağ olarak bir sürü şey kullanabilirsiniz. ben jojoba yağı, argan yağı ve hindistan cevizi yağı kullanıyorum. temel yağlar ise tamamen burnunuzun direğine kalmış. ben daha çok odunsu kokuları sevdiğimden sandal ağacı yağı ve sedir ağacı yağı kullanıyorum. taşıyıcı yağlardan üç tane seçip 100'er ml karıştırın, sonra da temel yağlardan iki ya da üç tane seçip 2'şer ml taşıyıcı yağ karışımına ekliyorsunuz. bu kadar. imkanınız var ise bütün karışımı filtreleyin ki iki ay içinde bozulmasın. imkan yok ise de karışımı az yapın çünkü günlük olarak çok az kullanıyoruz.
    hadi sağlıklı uzatmalar!

  • bu konuda merak edilen sorular ve yanıtlarım şu şekildedir:

    1) araçlar yokuşu viteste inerken mi yoksa boşta inerken mi daha az yakıt yakar?

    araçlar yokuşu viteste inerken daha az yakıt yakar. hatta eğer eğim yeterli derecede dik ise, vitesle inerken araç hiç yakıt yakmaz. aynı yokuş boş vitesle inilseydi, motor kendisini rolantide çalıştırabilmek için yakıt tüketecekti.

    yokuşu viteste inerken motor, aracın sahip olduğu kinetik enerji ile dönmektedir. bu sisteme fuel cut off ya da cut off denilmektedir.

    eğer inilen yokuş motoru sıfır yakıt ile döndürecek kadar dik değilse, motor kendisini döndürmek için gerekli olan enerjinin bir kısmını kinetik enerjiden karşılayacağından, araç yine boşta inmekten daha az yakıt tüketir. aynı şey hızlı giderken ve araç vitesteyken birden ayağımızı gazdan çektiğimizde de olur. her iki durumda da araç kinetik enerjisinin bir kısmını motoru döndürmek için harcar. bu sebeple araç viteste iken yokuş aşağı inerken çok fazla hızlanmaz. motoru döndürmek için gerekli olan enerji aracın hızını sabit tutar ya da aracı yavaşlatır (bkz: motor freni).

    2) sabit hız, farklı devirlerde (viteslerde) yakıt tüketimi (l/100km) nasıl değişir?

    bunun için şu adreste bulunan "tab.1: ıncluded gears, vehicle velocity and fuel consumption" başlıklı tablo incelenebilir.

    testler seat ibiza 1.9 tdi 77 kw (~ 105 ps) model araç için yapılmış olup, değerler gerçektir. tablodaki testler 70 ve 50 km/saat sabit hız ile yapılmış, ıı., ııı. ve ıv. vitesleri, "average consumption l/100km" de 100 km'de litre cinsinden ortalama yakıt tüketimini ifade etmektedir.

    özetle araç;

    70 km/saat sabit hızı:
    2. vites ile giderken devir 4000 rpm ve ortalama yakıt tüketimi 6,46 l/100km olmakta.
    3. vites ile giderken devir 2450 rpm ve ortalama yakıt tüketimi 4,12 l/100km olmakta.
    4. vites ile giderken devir 1650 rpm ve ortalama yakıt tüketimi 3,26 l/100km olmakta.

    50 km/saat sabit hızı:
    2. vites ile giderken devir 2900 rpm ve ortalama yakıt tüketimi 5,8 l/100km olmakta.
    3. vites ile giderken devir 1750 rpm ve ortalama yakıt tüketimi 3,675 l/100km olmakta.
    4. vites ile giderken devir 1200 rpm ve ortalama yakıt tüketimi 2,6 l/100km olmakta.

    3) sabit devir, farklı viteslerde (hızlarda) yakıt tüketimi (l/100km) nasıl değişir?

    bu sorunun yanıtı için de, aynı adresteki "tab. 2 fuel consumption in l/100km with different gear and speed" başlıklı tablo incelenebilir.

    şöyle ki:

    1500 rpm devirde araç 2. viteste 26 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 4,4 l/100 km yakıt tüketmekte.
    1500 rpm devirde araç 3. viteste 44 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 3,3 l/100 km yakıt tüketmekte.
    1500 rpm devirde araç 4. viteste 63 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 2,5 l/100 km yakıt tüketmekte.

    2000 rpm devirde araç 2. viteste 35 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 5 l/100 km yakıt tüketmekte.
    2000 rpm devirde araç 3. viteste 58 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 3,7 l/100 km yakıt tüketmekte.
    2000 rpm devirde araç 4. viteste 85 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 3,4 l/100 km yakıt tüketmekte.

    2500 rpm devirde araç 2. viteste 45 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 5,4 l/100 km yakıt tüketmekte.
    2500 rpm devirde araç 3. viteste 71 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 4 l/100 km yakıt tüketmekte.
    2500 rpm devirde araç 4. viteste 105 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 4,5 l/100 km yakıt tüketmekte.

    3000 rpm devirde araç 2. viteste 52 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 5,7 l/100 km yakıt tüketmekte.
    3000 rpm devirde araç 3. viteste 85 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 4,4 l/100 km yakıt tüketmekte.
    3000 rpm devirde araç 4. viteste 125 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 5,7 l/100 km yakıt tüketmekte.

    3500 rpm devirde araç 2. viteste 60 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 6 l/100 km yakıt tüketmekte.
    3500 rpm devirde araç 3. viteste 100 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 5,2 l/100 km yakıt tüketmekte.
    3500 rpm devirde araç 4. viteste 145 km/h hıza sahip olmakta ve ortalama 6,8 l/100 km yakıt tüketmekte.

  • türk insanı cimri değil. fırsat bulduğunda çoğunluk şekilde yemeye içmeye çok düşkünüz.

    yunan esnafının ve kapıda vize sonucu gidenlerin son durum hakkında verdiği bilgiye göre, türkler çok mutlu. yemiş, içmiş, harcamışlar. sefaları olsun.

    özellikle yiyecek ve içecek ama genel olarak hizmet sektöründe türkiye'de gerçekte var olmayan bir enflasyon yansıtıldı. geçen sene yaptığım aktivitelerin birçoğu bu sene 3-4 katı fiyatlarda. bu bir tabak tavuk yemeğinden, kalıcı oje hizmetine kadar böyle.

    böyle bir enflasyon yok. bu esnafın kendini garantiye alma ve kazıklama refleksi. özellikle tatil yörelerinde sadece otel rezervasyon fiyatlarına bakarsanız ve bu fiyatları yunanistan, italya, ispanya gibi turizmde rekabet edebildiğimiz ülkeler ile kaeşılaştırırsanız devasa saçmalığı göreceksiniz.

    türk lirası kazanıp euro kazanıyormuş gibi harcanıyor bu ülkede. yunan esnafının zengin olmasını şu an için destekliyorum. umarım bu sene tatil destinasyonu tamamen yunan'a kayar da bizim esnafımız ekstrem fiyat politikasını ve düşük kalite hizmetini gözden geçirir.

  • yapılamayan pfdk sevklerini araştırmaya gelmişlerdir. eee senin ülkende bir maçta taraftar sahaya dalıyor taraftarla futbolcular arasında bildiğin tekne tokat kavga yaşanıyor üzerinden bir hafta geçiyor ama bir tane bile işlem yok. disiplin cezası yok. soruşturma yok. hiçbir şey yok. niye yapmadın pfdk sevkini diye sorarlarsa “seçim var diye ehiehi” diyebilecekler mi bakalım.

  • utanmasalar tekniker robot "o iş öyle yapılmaz amua godum" diyerek mühendisin yakasına yapıştı yazacakları haber. araba yapmak için çalışan robotik kollar kaza sonucu mühendisi yaralamış olay bu.

  • nedense pek merak edilen bir meseledir ve "o öyle bir ruhtu ki" değildir. gerçek her dem çiğdir. ortamlardaki kadın kıtlığı. o dönemi şöyle anlatırsak eğer durumun vahametini daha iyi fark edersiniz. tomris uyar liseden mezun olduğunda liseden mezun olan öğrenci sayısı 20 bin civarı. bunun dörtte biri anca kadın. yani 5 bin civarı liseden mezun kadın var. bunların sanat sepetle ciddi ciddi ilgileneni birkaç yüz ancadır. bu birkaç yüzden sanat sepet ortamlarında takılanı elli altmış ancadır. bir de bunların istanbul'da takılanı da bir yarısı kadardır. bir de bunların ciddi bir beraberliği ya da evliliği olmayıp ortam simalarıyla yakınlaşma ihtimali olanı da elde kalan yarının da yarısı falandır anca. yani ortamlarda bir düzine kadın ya var ya yok. birkaç yaş genç, birkaç yaş büyük kadınları da ekleyelim. tüm istanbul enteliz danteliz, sürüden farklı yaşarız kafasındaki yüzlerce bohem hayat erkeği eldeki elli civarı kadına bakıyor. ha bu elli kadın da aynı zamanda güzel yahut eli yüzü düzgün kadın olmuyor. yanisi aç kitlenin gözünü diktiği kadın sayısı aslında toplamda 10 falandır. manzara bu özetle.