hesabın var mı? giriş yap

  • linteki videonun 2:20 saniyesinde çatlak şanzel isimli biri "doktor öldürdüm çünkü babaannemin ameliyatında %99 değil, %100 hatalıydı. babaannemin ölümüne sebep oldu." diyor.

    bazı şeyler vardır ki ya iyidir, ya kötüdür.

    ortası, orası, burası yoktur!

    armağan çağlayan, bu kötü! videoyu yayından kaldır.

    kaldır ki, iyi insanların içi daha fazla acımasın.

    kurgucunuzda mı demedi? "abi burayı keselim ya" diye...

  • tespit gibi tespittir. var mı kardeşim yasalarda böyle bir zorunluluk? yok.. ee neden algı kasmaya çalışıyorsun?

    adam, üniversite yönetiminin kararı, herkes kamerayla girmek zorunda diyor. öğrenciler ise kopya çekemeyecekleri için ipe un sermeye çalışıyor.

    biri de çıkıp ukala ukala "girmeyelim o zaman hocam" deyince hoca da durur mu? yapıştırmış işte cevabı..

  • tamamı: "akp diyarbakır milletvekili cuma içten'in izmir'den notlar şeklinde twitter hesabında yaptığı paylaşımlar tepki çekti. içten, "chp'li izmirli gençlerin özgürlükten anladıkları, son derece açık giyinmek, kafa çekmek, sabaha kadar eğlenmek. izmir boşanma oranının en yüksek olduğu il neden acaba ", "haşhaşilerin başkenti izmir, neden acaba?" dedi."

    şimdi de bu arkadaşın özgürlük anlayışına bakalım:

    rahatça hırsızlık yapabilmek,
    para sıfırlamak,
    ırkçılık yapmak,
    ülkeyi bölmek,
    mezhepçilik yapmak,
    geri zekalı geri zekalı demeçler verip beyin yakmak,
    din sömürmek,
    kafa kesmek,
    çocuklara tecavüz etmek, tecavüzcüleri aklamak,
    kadın dövmek,

    ...

    başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım.

  • kendini guclu hissetmeye ihtiyac duyan $ahislarin basit cafe, bakkal, pastane, lokanta tribidir. genellikle hatunlarda rastlanan bir trip olup tikky zihniyetle de normalin uzerinde bir alakasini ben saptadim, sizi bilmem. $imdi ne diyor bu adam diyorsunuz, haklisiniz. izah etmeye kasacagim.
    bir cafeye, lokantaya gittin misal. garsona sipari$ verirsin degil mi? istedigin bir $ey olduguna gore de, kurdugun cumle veya cumleler icinde "istemek" fiilinin gecmesi kadar dogal bir olay yoktur. ama bir $artla, bakin nasil:
    - merhaba hanimefendi buyrun, ne istemi$tiniz?
    - bir nescafe istiyorum, sutlu olsun. bir tane acibadem istiyorum, bir tane de tramisu istiyorum.
    - tamam hanfendi.
    - cikarken de bir pasta istiyorum. franbuazli var mi acaba?
    - evet efendim.
    - o zaman bir tane de franbuazli pasta istiyorum.

    burada sipari$ veren $ahis her istedigi "$ey" kadar istemek fiili kullanmi$tir.

    - ho$geldiniz. ne alirdiniz?
    - biz onden birer tane corba istiyoruz, birer tane icli kofte istiyoruz. canim cig kofte ister misin?
    - olabilir.
    - ortaya bir tane cig kofte istiyoruz. daha sonra ben bir tane adana istiyorum.
    - hanfendi siz?
    - ben iki tane lahmacun istiyorum. acisiz istiyorum lutfen.
    - kunefe alir miydiniz?
    - evet, iki tane de kunefe istiyoruz.
    - anla$ildi.
    - te$ekkur ederiz.

    ne kadar nazik ve dogallar degil mi?

    degil!
    yukaridaki iki ornek sipari$ diyalogu, anlamda hic bir degi$im olmadan ve ayni nezaket ile ama cok daha "az" istemek fiili ile kurulabilirdi. peki fark ne?

    $udur:
    sanki bu tarz ki$iler bir $eyi vurgulamak ister gibidirler. bunu kasten yapmiyorlar. sadece farkinda olmadan "istemek" filli kullanirken "..... istiyorum." derken kendilerini iyi hissederler. o yuzden de haddinden cok kullanirlar. parasini verecekleri bir ortamdalar. tabi istediklerini alacaklar. ama her "- istiyorum..." ayni zamanda bir "- aliyorum, gucluyum, kiymetliyim..." demek sanki.

    bakin cok basit bir sipari$ daha:
    - bir paket marlboro lights istiyorum, bir tane kagit mendil istiyorum, bir de cikolata istiyorum...
    $oyle olamaz mi?
    - bir paket marlboro lights, bir kagit mendil bir de cikolata alabilir miyim lutfen?

    ne degi$ti?
    birinde nezaket dahilinde de olsa conan girdi bakkala, istedigini aldi, oyle hissetti, siradan bir $eyi ozel hissetti, oburunde ise ricaci bir adam!

    bu gozlemi yaptigimda daha cok genctim. onceleri fazla kullanilmiyordu. sonra ozellikle kadinlarda cok yogun kullanimini gorur oldum. burada kadinlar bir de bu "istiyorum"u ozel bir tonlama ile soylerler. hic bir harfi yutmadan, bazen sonunu "istiyorroaam..." falan gibi gevrek tamamlarlar. sevimlilik tribi yaparlar... sanki... bak sanki diyorum.

    bir sipari$ veriyorsun. tabi ki istiyorsun. bunu bu kadar vurgulamak neyi gosterir? bir $eyleri gosterir gibi. istedigini alma garantisi olmayan ortamlarda istedigini alamayanlar, istediklerini alacaklarini bildikleri ortamlarda habire isterler. cunku isteyip "almaya" ihtiyaclari vardir onlarin. sanki bir tur "odunleme".

    sipari$ vermede bu formatin hic boyle du$unulmeden, begenildigi icin kabul edildiginin ve tabi ki "- ezikler boyle yapiyor abi..." demedigimi ozellikle anlatmak isterim. dedigim $u: bu format boyle adamlar tarafindan, anlattigim hisleri yaratarak kullanildi, sonra boyle olmayanlar tarafindan "sevimli" bulundu, yayildi, icindeki "afyon" onlari da etkisi altina aldi ve boyle bir gozlem oluverdi.

    izah edebildigmi du$unuyorum. onda pek $uphem yok. $uphe duydugum $udur ki, acaba sizde "- harbiden lan, boyle habire isteyip isteyip duran tipler var, ben hic boyle du$unmemi$tim..." dedirtebildim mi?

    not: bu entry kotulenmesin istiyorum, bir salem lights istiyorum, bir tane de toyota corolla istiyorum, 1.4 terra klimali olsun istiyorum.

  • yillar once ssg'nin evi...

    ortamda tamami eksi sozluk yazari yedi kisi vardir, askerlik konusu acilir, yedi kisinin tamaminin askerlik ile soyle veya boyle sorunu vardir.

    - ssg: olm su an evi polis bassa, asker kacaklarindan t.c. yazar

  • gazetenin rü$tü ile ilgili bir sorusuna ''rü$tü eve i$ getirmeyi sevmez'' $eklinde cevaplami$ti. salonda penaltı mı atıyor rü$tü'ye anlamadım ki.

  • all-star kapısına gelmiş oyuncudur. içeriye girişi ise şu anda kesin değil.

    all-starda en az 6 frontcourt(forvet ve uzun) oyuncusu alınıyor. 4 tane backcourt(pg-sg) oyuncusu alınıyor ve kalan 2 hak da wild-card olarak adlandırılıyor. wild-card haklarında pozisyona bakılmadan seçim yapılıyor. bu da en fazla 8, en az 6 frontcourt oyuncusunu all-starda göreceğimiz anlamına geliyor.

    alperen'in; jokic'in, lebron'un, anthony davis'in ve kevin durant'in koçlar nezdinde önüne geçme ihtimali yok. bu da alperen'i en iyi senaryoda 5. frontcourt oyuncusu yapacak.

    kalan haklar için rakipleri de domantas sabonis, kawhi leonard ve chet holmgren. bu 3 oyuncunun oynadığı takımlar da houston'dan daha yukarı sıradalar ve batı'dan ben 6 gardın alınacağını düşünüyorum. luka, sga, booker, fox, curry ve anthony edwards bu isimler olacak. bu da frontcourta ayrılan kontenjanın 6'a düşeceği anlamına gelir.

    o yüzden alperen'in işi hiç kolay gözükmüyor. şu an için tahminim alperen'in 7.sırada kalarak all-star snubs yazılarında ilk sırada yer alması ve önündeki 6 kişiden birinin sakatlanma senaryosunda all-star maçına dahil edilmesi.

    alperen'in 3.senesinde all-star kapısına gelmiş olması bile çok büyük bir başarı. fiziksel olarak ve oyun bilgisi yönünden zirveye daha çıkmadı. batı'da all-star olabilmek doğu'ya göre daha çok çaba gerektiriyor, hepsi bu.

  • din dersinde ermeni ve musevi arkadaşlar muaf oldukları için dışarı çıkarlar. din hocası gelir ve tam ders başlıycakken kapı açılır ve içeri unuttuğu çantasını almak için musevi arkadaş girer.
    arkadan bir ses: işteeee sonunda doğru yolu buldu.