hesabın var mı? giriş yap

  • ön edit: lütfen konu ile ilgili fikri olan mesaj atmak yerine entry girsin. entry girin ki o müthiş fikirlerinizden sadece ben değil tüm herkes faydalansın. yoksa sabaha kadar çene çalsak ne olur en fazla beni ikna etmiş olursunuz.

    stad taş çatlasın 60 milyon liraya yapılabilir, geri kalan 100 milyon lira hayır olsun diye eşe, dosta, akrabaya, lise arkadaşına dağıtılabilir. hiç sevap kazanılmasın mı?

    "dini tilkiden öğrenen, tavuk çalmayı sevap sanır" hesabı.

  • sevgilisine sorulan soruya cevap veren insan modelidir.

    sakin ol köylü kardeşim sikmicez kız arkadaşını.

  • zoe spawton isimli, berlin'de yaşayan bir fotoğrafçının eseri.

    "berlin’in neuköln semtindeki iş yerinin önünden her gün geçen ali amca giydiği şık ve ‘otantik’ kıyafetleriyle zoe’nin dikkatini çekmiş. zoe her gün karşılaştığı ali amca’nın fotoğraflarını çekmeye başlamış ve böylece ortaya “what ali wore” (ali ne giydi) isimli moda blog'u ortaya çıkmış."

    fotoğrafların hepsine baktım, ali emmi yahşi adammış vesselam. özellikle kamuflajla pek bir göz doldurmuş.

    link

  • zannediyorum ki pek bireyselci bir toplum olmadığımız için.

    bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilmiyorum, o konuda bir yorum yapmak için yazmadım bunu.

    ama niye türkiye'de evliliğe diğer bazı ülkelere kıyasla daha çok önem veriliyor diye düşünecek olursak, kıyasla evliliğe daha az önem veren ülkelerin kültürlerinin daha bireyselci olması mantıklı bir açıklama olabilir.

    evlilik biliyorsunuz ki ilk ortaya çıktığında aslında baya baya iş sözleşmesi gibi bir şeydi. sevgi, aşkla filan alakası pek yoktu. halk için, iki ailenin bir araya gelip "çocuklarımız birlikte yaşayıp çocuk yapsınlar, malı mülkü paylaşıp yaşlılıklarında da birbirlerine eşlik etsinler" demesi gibi bir şeydi. o çocukların birbirini seviyor olmasının konuyla hiç bir alakası yoktu. soylular için ise tam anlamıyla bir güç takasıydı, yine evlenen kişilerin birbirini tanıması, sevmesi gibi mevzular konu dışıydı.

    yani iki kişi evlenince kendileri için değil, aileleri, klanları, ülkeleri için filan evlenirlerdi.

    modern zamana yaklaştıkça evlilik sevgiyle ilişkilendirilmeye başlandı. sevdiğin kişiyle evlenmek kavramı aslında düşünürsen, şaşırtıcı derecede yeni bir kavram.

    "evlilik iki gencin gönlünün keyfine bırakılamayacak kadar ciddi bir müessesedir" diye bir laf vardı hatta bu konuda okuduğum bir şeyde, kaynağını da bulamadım şu an bulunca eklerim.

    bireyselliğe daha çok önem veren ülkelerde, evlilik giderek daha çok kişilerin istekleriyle alakalı hale geldi ve geliyor. aile, klan vs için yapılan bir iş olmaktan uzaklaşıyor. insanlar kendi başlarına, kendi istedikleri kişiyle, istedikleri için evleniyorlar. o zaman da pek iş sözleşmesine benzemiyor evlilik. dışarıya karşı bir görev duygusu ile yapılmadığı için, iki kişi birbirini sevdiği ve canları istediğinde yapıldığı için de giderek "biz zaten birlikte olmak istiyoruz ve birlikteyiz, evlensek ne olur, evlenmesek ne olur, hiç bir şey değişmez, belki bi ufak sembolik bi düğün yapabiliriz" gibi bir hale gelip önemini kaybediyor.

    bir insan kendi hayatıyla ilgili başka kimseye karşı sorumluluk hissetmeden karar verebiliyorsa, kendi hayatıyla ilgili bir karar verdiğinde bu karara diğer insanlar tarafından şahitlik edilmesi, ya da diğer insanlar tarafından onaylanması önem kaybediyor.

    fakat bireyselci olmaktan çok grup odaklı kültürlerde iki kişinin evlenmesi iki grubu da etkiliyor. evlilik kararı kişilerin kararı olmuyor çünkü kişiler kültürel yapıları gereği kendi hayatlarıyla ilgili, kendileri dışında insanlara karşı sorumluluk hissediyorlar. annelere, babalara, teyzelere, amcalara, dayılara, komşulara, aile dostlarına, köydeki herkese karşı. o zaman evlilik sadece bu iki kişinin birlikte hayatlarına devam etme kararı olmaktan çıkıp, iki kabilenin ortaklık kurduğu bir sözleşmeye dönüşüyor.

    bu yüzden de mevzu büyüyor. çok önemli bir hale geliyor.

    bunun ispatını da evliliği bitirmeye çalışırken çok devasa sıkıntılar çeken insanlarda görüyorsunuz. bireyselciliğe önem veren bir ülkede boşanmak isteyen insanın kararına karışma hakkını kimse kendisinde görmüyor. herkes "kendisi bilir" diyor. fakat grup odaklı ülkede bir kişi boşanmak isterse her kafadan bir ses çıkmaya başlıyor, aile baskısı, çevre baskısı, toplum baskısı oluşmaya başlıyor.

    herkes kendisini bu evlilikle ilgili yetkili ve sorumlu hissediyor. bireyselliği ön planda tutan bir kültürde ise evliliğin sadece evlenen kişinin sorumluluğu olduğu düşünülüyor.

    bu yüzden biz türkiye'de daha çok grup psikolojisiyle hareket ettiğimiz için evlilik bu kadar önemli bir iş haline dönüşüyor.

  • abi- ben geldim kardeşim.
    kardeş- .......................
    abi- nasılsın görüşmeyeli, mutlu musun?
    kardeş-........................
    abi- çok sıkılıyor canım. göğüs kafesim kalbime dar geliyor. sence neden?
    kardeş-.........................
    abi- güllerin ne güzel açmışlar öyle. tıpkı sana benzemişler.
    kardeş-.........................
    abi- altı sene oldu be canımın içi yüzünü görmeyeli, sesini duymayalı.seni özledim..gerçekten özledim..
    kardeş-........................
    abi- gitmem gerek kardeşim. yine gelirim. cennet mekan kardeşim. gün olur yanına gelirim..
    kardeş-........................

  • ödemiş olduğum son 3 faturamı gün itibariyle benim son faturamı ödediğim karttan tekrar çekilmesi rezaletidir.

    biraz önce cep telefonuma üst üste 3 defa kartımdan farklı miktarlarda para çekildiği haberi geldi. hemen bankayı aradım, banka bana bu çekimlerin digitürk tarafından yapıldığını söyledi.

    hemen digitürk müşteri hizmetlerini aradım.. ödemiş olduğum son 3 faturamı bugün tekrar benim kartımdan çekmişsiniz, bu 3 faturanın toplam 400 tl civarında bir para yapıyor geri ödenmesini istiyorum dedim.

    müşteri hizmetleri sistemde baktı ve bana dedi ki.. evet fazla çekilmiş şimdi kayıt oluşturuyoruz 15 gün!!!! bak bak 15 gün içinde iade edilecekmiş!!!!

    tabi o an kan beynime sıçradı.. sistemde borcum yok! ödenmemiş faturam yok! bu arkadaşlar benden habersiz benim kredi kartımdan daha önce ödemiş olduğum 3 faturayı tekrar çekecekler.. sonra bu parayı 15 gün işletip bana geri ödeyecekler...

    müşteri hizmetlerine ben 15 gün filan değil bugün bu paranın geri ödenmesini istiyorum dedim. bana yapamayız dediler.. peki dedim genel müdürlüğü arıyorum diyerek kapattım telefonu.

    şimdi genel müdürlüğü aradım.. finans ile görüşmek istedim arkadaşa durumu anlattım , yemeğe çıkmış arkadaşlar saat 1 den sonra arayacaklarmış beni.. yok dedim siz aramasanız da ben saat 1 den sonra arayacağım zaten diyerek kapattım telefonu..

    benim gibi binlerce kişiden yanlışlıkla çekilmiş diye 300 500 para çekseler ve bu paraları bir güzel işletip 15 gün sonra iade etseler.. ne güzel para kazanırlar dimi!!
    ne kadar güzel ne kadar akıllı bir firmasın sen digitürk!!

    şimdi saat 1 den sonra arkadaşlar yemeklerini yedikten sonra görüşeceğim kendileriyle , bu benden çaldıkları parayı aynı gün iade ediyorlar mı etmiyorlar mı yapılan şey gerçekten yanlışlık mı yoksa hırsızlık mı göreceğiz.

    edit1 : şimdi sosyal medya tarafından bir arkadaş aradı beni, olayı kendisine tekrar açıkladım.. bana verdiği cevap 15 gün içinde ödeme yapacaklarmış.. çünkü aynı gün parayı geri veremezlermiş.. bankalarla görüşmeler ve iade süreç alıyormuş. tek yapabileceği acil olduğunun kaydını açmakmış.. tamam dedim siz kaydınızı açın ben öğleden sonra genel merkezinizle görüşeceğim dedim.

    edit2: bir gerzek fakir işi rezalet demiş!! 400 tl yi beğenmemiş arkadaş! kanımın beynime sıçramasının nedeni 400 tl değil.. biri gelip senin cüzdanından senden habersiz 400 tl paranı çalacak.. sen bunu fark ettiğin zaman tamam çaldım 15 gün sonra öderim diyecek! seni aptal yerine koyacak.. ve sende bunu içine sindirebileceksin!! senin gibi adamlar var olduğu sürece böyle firmalar binlerce kişiden para çekmeye devam eder.

    edit3 : şu an genel müdürlükten aradılar.. ve iade işlemini bankaya bildirdiklerini söylediler.. en geç yarın öğlene kadar hesabınıza geçecektir dediler. olayın neden kaynaklandığına dair hiç bir bilgi yok. demek başımıza böyle bir olay geldiğinde 15 gün beklemek gerekmiyormuş.. direk genel müdürlüğü arayıp sözlükte başlık açmak yetiyormuş. ben paranın hesabıma geçtiği tarihi tekrar yazacağım.

    edit4: 28 ekim tarihinde iade işlemleri yapılmış.. bugün itibariyle fazla çekilen paralar kartımın kullanabilir hesabına aktarılmıştır.

  • +1'mle dahil oldugum topluluk. yakin gozlugu takmiyorum, menapoza hazirlanmiyorum, herseyi daha iyi gorup, anlayip, tahlil edebiliyorum. bir 40 sene daha yasamak arzusunda ve enerjisindeyim. hala aska inaniyorum.

    yikilmadim, ayaktayim.