hesabın var mı? giriş yap

  • duygu sömrüsü sevmeyen yazarlardır. fragmanına bile dayanamadım. duygu sömrüsünden ibaret bir film olduğu çok belli. tek amaç ağlatmak. bunun üzerine kurulu bir filme benziyor. hayatta izlemem.

    edit: ne çok mesaj geldi. arkadaş yönetmen bu kadar savunmamıştır. filmin nasıl bir film olduğunu anlatmaya çalışanları anlarım da sırf filmi sevmedim diye küfredenleri anlamıyorum. sanki filmi beğenenlere küfretmişim gibi davranmışlar. arkadaş bir filmin fragmanının bende uyandırdığı izlenimi yazdım. tümüyle kişisel bir tercih. sen beğenebilirsin. içtenlikle saygı duyarım. siz de beğenmeyenlere saygı duyun.

  • çalıştığım yerde mutfak işlerine bakan bir ablamız var. yaklaşık 14 yıldan beri site içerisinde bir dairede kirada oturuyor. kirası geçtiğimiz eylülde 4.500 tl'den 7.500'e çıkmış. kendi söylemine göre mevcut sitede 20 binden aşağıya kira yokmuş.

    ev sahibi yaşlı bir çiftmiş. adam pandemi döneminde eşinin işsiz kalmasından dolayı 1 yıl zam yapmamış.

    gelelim meseleye...

    adam evini satmak istiyormuş. durumu anlatmış bunlara. bunlar da yokuş yapıyorlar çıkmamak için. evi almaya gelenler evi bu haliyle değil, uğraşmamak için kiracısız almak istiyorlar. dahası 16 yıllık kiracılık döneminde evi bırak boyatmayı, çivi bile çakmıyorlar. eve gelen alıcılar yaklaşık 300 binlik tadilat ücretini fiyattan düşmek istiyorlar.

    bu sabah ev sahibi adam arayıp rica minnet etti bu arsız köpeklere lütfen çıkın çok zor durumlar yaşıyorum diye. kadının girdiği halleri görmeniz lazım. burnundan kıl aldırmıyor! sonra kocasını aradı. kocası da dur sen bak ben napıyorum onlara dedi. kocası olacak ahlaksız da adamı arayıp çıkmak için 200 bin lira istemiş. adam da mecbur kabul etmiş. büyük sevinçle anlattı olayı ofistekilere. "nasıl ablacım iyi yaptık değil mi?" dedi bana. yaptığınız ahlaksızlık abla dedim. sapına kadar haksız olduğunuz bir davadan cebinize 200 bin lira koyacaksınız diye de ekledim.

    başladı işte ben şimdi taşınsam 20 bin taşınma, bilmem ne kadar depozito, bilmem kaç para kira falan...

    adamın sorunu değil ki bu sizin sorununuz ablacım. adam sadece sahip olduğu bir malı satmak istiyor ve başına gelenlere bak.

  • iki tane simitçi çocuğunun koca holdingi batırdığı dizi.

    valla ancak bizim memlekette olur zaten.

  • universiteyi kazanip ilk calculus 1 vizesinde kocaman bir sifir alacak ogrenci yetistirmektedir ayni zamanda.

  • + artık gider misiniz lütfen.
    - tabi, nerede bekleyeyim sizi..
    + cehennemin dibinde!
    - olur, saat kaçta?

    hakkında söyleyeceklerim bukadar olan güzel film.. *

  • tarihin ilk kredi kartının tarihçesi: diners club ve diğerleri!

    kredi kavramının tarihi, tüccarların mal ve hizmet karşılığında müşterilere kredi verdiği eski uygarlıklara kadar uzanmaktadır. ancak resmileştirilmiş ilk kredi sistemleri çok uzun bir süre sonra, 19. yüzyılda büyük mağaza ve otellerin, müşterinin adının ve hesap numarasının kazındığı küçük metal kartlardan oluşmasıyla ortaya çıktı. bu kartlar, müşterilerin krediyle alışveriş yapmasına ve faturayı daha sonra ödemesine olanak tanıdı, ancak günümüzde bulunan manyetik şeritler veya gömülü mikroçipler gibi güvenlik önlemlerine sahip olmadığı için, kısa süre içerisinde dolandırıcılığa açık hale geldi. ayrıca, metalden oluştuğu için hasar görmeye veya kaybolmaya yatkındı. üstelik, her satıcının kendine özgü bir kredi kartı vardı ve bu da tüketiciler için her alışveriş yapılan yerin kartını almaya ve ciddi bir karışıklığa yol açtı.

    yıllar sonra, iş adamı frank mcnamara 1949'da new york'ta bir restoranda yemek yerken cüzdanını evde unutmasıyla diners club kartını ortaya attı. mcnamara insanların üzerlerinde nakit taşıma gereksinimi olmadan, kolay alışveriş yapmasına olanak sağlayan bu kartı 1950 yılında piyasaya sürdü. bu kartın başlangıçta yalnızca anlaşmalı restoranlarda kullanılması amaçlandı, ancak kısa süre sonra diğer kuruluşlarda bu işlemi takibe alarak olaya dahil oldular. 1951'e gelindiğinde diners club 42.000 üyeye sahipti, 1953’e gelindiğiyse kanada, küba, meksika ve birleşik krallık'ta kabul edildi. yalnız diğer kredi kartlarının aksine, diners club kartı başlangıçta sadece bir ödeme kartıydı, yani bakiyenin her ay tam olarak ödenmesi gerekiyordu. yıllar içinde, sadece restoranlar gibi belirli yerlerde geçerli olması ve sektörün büyümesiyle, yerini 1958'de bank of america tarafından üretilerek geniş çaplı kullanılan ilk kredi kartı bankamericard’a bıraktı. 1966'da ise bir grup banka, daha sonra mastercard adını alacak olan bankalararası kart birliği'ni kurdu. mastercard da kart sahiplerinin kredi kartlarını kullanabilecekleri bir satıcı ağı oluşturmayı amaçladı ve bu başarı günümüze kadar gelmeyi başardı.

    yıllar yılı kovaladı ve kredi kartları kronoloji olarak şu şekilde gelişimine devam etti: daha hızlı ve daha güvenli işlemlere olanak tanıyan manyetik şerit teknolojisi ortaya çıktı. birkaç sene sonra, kullanıcıların doğrudan banka hesaplarından fonlara erişmelerine olanak tanıyan banka kartları popüler hale geldi. 21. yüzyılın başlarındaysa çipli kartlar olarak da bilinen akıllı kartlar, manyetik şeritli kartların yerini almaya başladı. akıllı telefonların yükselişiyle apple pay, google pay ve samsung pay gibi hizmetler, kullanıcıların temassız ödemeler yapmasına olanak sağladı.

    işte günümüzde herkesin cebinde bulunup, kimisinin hayıflandığı kimisinin ise severek kullandığı kredi kartının hikayesi böyleydi. gelecek ne getirir bilinmez, fakat birkaç yıl sonra çok daha ilginç gelişmeler görürsek şaşırmayın :)

  • sevdiğim kız ile ilk defa garsonlu bir mekana gitmiştik :) (daha önce hep starbucks ya da tabldot) garson geldi "ne istersiniz?" diye soruyor. ben hemen kendi siparişlerimi verdim. o sırada baktım alttan bir ayak bacaklarıma vuruyor. "lan kedi mi geçiyor ne oluyor" diye irkildiğim sırada bizim hatunun alttan peçeteye yazılmış siparişleri uzattığını gördüm. aldım hemen garsona okudum.

    sağolsun benim erkeklik gururum kırılmasın diye garsonla muhatap olmak yerine bana yazıp uzattı siparişlerini. hesap öderken de alttan kredi kartını uzatmışlığı vardır.

    şimdi o kadınla evliyiz, çocuk bekliyoruz <3

    -lan bi yürüyün gidin. ne büyük egonuz varmış. aman kız hesap ödemesin erkeğin gururu kırılır. yok kız garsonla muhatap olmasın erkeğin pipisi ufalır. geçin lan bunları geçin ya!

  • her gün işten eve giderken 3 bira alabilen insan bence zengindir. mesela ben zenginim kendi hesabıma göre. tam bir sefa pezevengiyim. fakir adamın sefası olur mu hiç?

    bir de bu 8'li, 250 ml'lik coca cola paketleri oluyor ya, mesela ondan alınca da çok zengin hissediyorum kendimi. galiba zenginim ben ya, şimdi düşününce yine zengin hissettim kendimi. zengin olmak çok kolay olm, niye abartıyonuz bu kadar?

  • ahmet ağa eşeğini satmaya karar verir ve 50 lira etmeyen eşek için pazarlık paylı 100 lira fiyat verir. komşu köyden acil eşeğe ihtiyacı olan mehmet ağa ise pazarlık etmeden 100 lirayı öder ve eşeği alır. ama ahmet ağa’nın içi rahat etmez ve mehmet ağa’nın neden böyle yaptığını anlayamaz. sonra eşeğini geri almaya karar verir. pazara gittiğinde ise mehmet ağa’nın eşeği 200 liraya satışa çıkardığını görür. bunu görünce kesin olarak eşeği geri almaya karar verir. pazarlık etmeden 200 lirayı verir ve eşeği geri alır. bu sefer de mehmet ağa’nın mantığına yatmaz ve eşeği geri almaya karar verir. ertesi gün eşeği 400 liraya geri alır. bu alışveriş her gün bu şekilde fiyat artarak devam eder ve bir gün farklı bir köyden gelen hüseyin pazarda karşılaştığı bu manzaraya şaşırır. yaşlı eşeğin fiyatı ise 1000 liraya çıkmıştır. yanındakine sorar; ‘hemşerim nedir bu iş? bu eşek 1000 lira eder mi hiç!’ der. adam cevap verir; ‘valla grafikler ortada, eşeğin fiyatı 1 haftada 50 liradan 950 liraya geldi. 1000 lirayı kırarsa 1500 liraya kadar yolu var’ der.