hesabın var mı? giriş yap

  • "banzai charge" diye de bir şey var, ("banzai hücumu" diye çevrilebilir) 2. dünya savaşı sırasında çıkmış bu tanım. nedir olayı, japonlar tabi eski savaşçı gelenekleri sebebiyle yüz yüze, kılıç kılıca muharebeye alışık, bağırarak cenk ediyorlar. bizdei "allah allah" nidasına denk düşüyor bu bir yerde.

    şimdi bu "bağırma" süngü hücumunda, ya da benzeri kılıçla mızrakla yapılan hücumlarda filan savaşçıları motive edici bir şey, "battle fever" dedikleri şeyin bir parçası (bildiğimden de değil işte yalan yanlış ne duyduysak). ama tabi bir yerden sonra işler değişiyor, tüfek icad oluyor mertlik bozuluyor.

    japonlar 2. dünya savaşı sırasında sırf bu banzai hücumu ile düşmana kabak gibi yerlerini belli ettikleri için o kadar çok kayıp vermişler ki. binlerce asker mermi sıkamadan "banzai" diye bağırırken ölmüş. yani herifler samuray atalarına özeneceklerine ninjalara özenip atılan pusuları bozmasalar belki de 2. dünya savaşının seyri değişecekti (atom bombası attı herifler nereye değişiyor?).

    bunun bir istisnası var, o da iwo jima savaşı. buradaki japon komutanı general kuriyabaşi askerlerine banzai hücumunu yasaklıyor. amerikalılar tabi japonlardan hep bağırmalı çağırmalı ataklar beklediklerinden epey kayıp veriyorlar burada. ama iş işten geçmiş tabi, savaş çoktan kaybedilmiş artık...

    neyse işte, böyle de bir şey var banzai olayında. daha fazla ayrıntı isteyenler de buradan yaksınlar: http://en.wikipedia.org/wiki/banzai_charge

  • çiftlikbank tosunu ile bu tosun arasında ciddi bir fark var. ilki akıllı olduğunu sana kırsal kesimi doladı, ikincisi akıllı olduğunu sanan beyaz yakalı şehirlileri doladı. toplumdaki sınıf farkı burada bile kendini belli ediyor.

  • 10 kişi toplanıp tarikatlardaki çocuk istismarına karşı yürüyüş yapsak hem dayak yeriz hem de hakkımızda en az 5 dava açılır.

    böyle de iki yüzlü böyle de adaletsiz bir dönemden geçiyoruz.

  • osuruktan bozma efektlerle rap yaptıklarını sanan, sokakta görseniz torbacı tipli, yanınıza yaklaşıp 1 liran varmı be abi? diyen tiplere benzeyen, dinleyici kitlesi 31'ci liseli ergenler olan çoğunlukla sanat bilinci olmayan müzikten anlamayan barzo, keko ve kenar mahalle kezbanlarının dinlediği dörtlü.

  • son derece ilginç bir başlık.

    insan psikolojisi karmaşık ve gerçekten de belli semtler ve yerlerde kendimizi mutlu hissediyoruz. hatta bu bazen yabancı bir ülkedeki bir semt bile olabiliyor. peki bunun psikolojik nedenleri neler olabilir. ailenizin ve semtinizin algı yönetimi uzmanı olarak bir kaç kuple bilgi bırakayım

    sosyal çevre ve toplumsal bağlar
    ilk olarak, bir şehrin veya semtin sosyal yapısı, orada yaşayan bir kişi için çok önemli olabilir. eğer bir semt ya da şehirde topluluklar sıkı sıkıya bağlıysa ve sosyal destek yüksekse, insanlar genellikle daha mutlu hissederler. toplumsal bağlar ve komşuluk ilişkileri, insanların daha mutlu ve sağlıklı yaşamalarına katkı sağlayabilir. yani dostum semt dediğimiz zaman mesele genelde içinde yaşayan insanların enerjisidir ve senin onlarla kurduğun bağlardır. kendini onlara benzer hissetmendir. bazen doğduğun yerde kendine benzer insan bulamazsın ama italyanın bir kasabasında bulabilirsin.

    kültürel ve estetik faktörler
    bir semtin ya da şehrin kültürel zenginlikleri ve estetik değerleri de insanların ruh halini olumlu etkileyebilir. sanat galerileri, müzeler, parklar ve diğer rekreasyon alanları insanların yaşam kalitesini artırabilir. yani şehir demek semt demek konutları gökdelenleri dikmek demek değildir. estetik ve sanat yani etrafına baktığın zaman ruhuna iyi gelen binalar olması önemli. en pahalı rezidanslar bazen estetik faciası olabilirken en vasat görünen kasabanın estetik değeri yüksek olabilir bu da psikolojini etkiler.

    ekonomik durum
    ekonomik güvence de mutlulukla doğrudan ilişkilidir. eğer bir semt ekonomik olarak daha gelişmişse, orada yaşayan insanlar genellikle daha fazla fırsata ve daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilirler. yani ortalamanın üstünde gelire sahip insanların semti bile farklı kokar, insanlar mutludur ve yüzlerinden bu mutluluk okunur. bazen para var gerçekten huzur var dostum.

    güvenlik ve huzur
    yüksek güvenlik ve düşük suç oranları, insanların bir yerde daha mutlu olmalarını sağlayabilir. güvende hissetmek, temel bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyaç karşılandığında mutluluk seviyesi artar. yani bir semt ne kadar estetik falan olsa bile akşam saatlerinde ya da sabahın erken saatlerinde farklı korkulardan bir bisiklete bile binemiyorsan hiç bir işe yaramaz.

    kişisel deneyimler ve anılar
    son olarak, bir semt ya da şehirde yaşanan kişisel deneyimler ve anılar da orada hissedilen mutluluğu etkileyebilir. eğer bir yerde olumlu anılar biriktirmişsen, o yerde daha mutlu hissetmen muhtemeldir. burada da ilginç bir psikoloji vardır. güzel deneyimler yaşadığımız mekanları olduğundan daha güzel hatırlarız tam tersine kötü deneyimler yaşadığımız yerlerde olduğundan daha kötü gözükür. bırak semti romantik bir yemek yediğin salaş bir pastane gözüne en lüks yerden daha güzel gelirken garsonun kafandan aşağı koca bir kokteyli döktüğü lüks bir restoranı kabus gibi algılarsın. semtlerde de aynı psikoloji işler.

    buna benzer bazı psikolojileri "kendini iyi hissetmenin 10 yolu" videomda anlattım. eğer ilgini çekerse bir bak derim

    işte kanalım burada
    https://www.youtube.com/aydinserdarkuru

    sevgiler saygılar ekşici dostlar

  • öldürücü anne repliklerinden biridir bu. evden uzak bi yerdesinizdir. misal benim gibi askerde olabilirsiniz, öğrenci olabilirsiniz. ankesörlü telefondan veyahut cep telefonundan bir fırsat bulup anne babayı bir arayayım dersiniz ve telefona sarılırsınız. "canım annem"ler "yavrum bitanem"ler gibi bir dizi özlem cümlesinin ardından tam iki lafın belini kıracakken anne denilen henüz çözülememiş insan modeli böyle bir çıkışı yapar.

    "dur bak sana kimi veriyorum"

    telefona şükran yenge, necla teyze ya da fahri enişte ayarında bir isim gelir. yakın bir akraba bilemediniz bir komşunuzudur. işte o telefon konuşmaları esnasında fark edersiniz ki konuşmanızın gerekli olduğu en son kişiylen konuşmaktasınızdır. anlam veremezsiniz. her seferinde kızsanız da yapabilecek bir şey yoktur.