ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
fatih terim'den sonraki galatasaray hocası
-
aynı zamanda fatih terim'den önceki hocadır. biz böyle gördük şimdiye kadar.
5 eylül 2015 italya türkiye basketbol maçı
-
hanımın gallinari'ye;
"aaa ne güzel yüzlü çocukmuş, türk mü bu?"
demesinden sonra evde küçük çaplı bir kriz yaşandığını söyleyebilirim.
tribimi yaptım hemen, şeftali soymuş getirmiş, yemiyorum.
öyle bir maç.
özlem özden
-
akp gibi karı; sevilmiyor ama gönderilmiyor da.
babek zencani
-
yolsuzluga karisanlar uzak doguda harakiri yaparlar, batida omur boyu hapis yerler, ortadoguda idam edilirler. bu ulkede bas taci edilip onune yatilirlar.
500 entry'si olmayan yazarları ciddiye almak
-
entry sıçarak 500'e ulaşanları ciddiye almaktan evladır.
edit: tencere tava başlık başa.
kürtajla öldürülen bebeğin günlüğü
-
antropomorfik aklın ürettiği bir masal. bunun olumlu tarafı empati yapabilmeyi sağlaması elbette de, malesef böyle zırvalamalara da yol açabiliyor.
bir kuş tarafından yenmekte olan ağaç tohumunun hikayesini yazacağım ben de. yanyana iyi giderler.
hayır, şu çakma vicdanınızı;
- zor maddi koşullarda çocuğunu yaşatmaya çalışan aile,
- istemediği bir çocuğu büyütmek zorunda kalan anne,
- korunmaktan aciz bir yaşta çocuk sahibi olmak zorunda kalıp bütün hayalleri yıkılan genç insanlar,
gibi,
gerçekten karşılığı olan konularda da kullanmayı deneseniz diyorum. he gülüm?
(bkz: körü körüne inanç)
edit:
(bkz: başlığın başa kalması)
türk rap'çilerinin boş konulardan bahsetmesi
-
ana akım rap'çilere baksan "benim kalemim keskin, dudaklarım namlu, lafımı esirgemem, korkum yok kimseden" triplerinde takılırlar ama
- ya birbirine söverler (diss atıp),
- ya kendilerini överler (cepte para, altımda limo, yanımda kızlar vb.)
- ya hayali düşmanı döverler ( sözleri yalan inanmayın, pişman olacak hergele, çıkamaz karşıma vb. *)
vb. vb. vb.
arkadaş hiç mi yaşadığınız topluma ilişkin bir şarkı yapmazsınız. adaletsizlikle, pahalılıkla, çocukla, kadınla... bir iki istisna hariç bomboş içerikler.
ondan sonra şöyle süperim, cesurum, aslanım diye boş muhabbet yapmayın.
edit: şanıser yapıyor, hakkını yeme diye sayısız mesaj aldım. bir kaç istisna var biliyorum. suya sabuna dokununca insanlar da sanatçıya sahip çıkıyor.
edit 2: başlığa yazılan ve gönderilen mesajlardaki sosyal içerikli şarkılardan ciddi bir oynatma listesi oluşturulur. gerçi bazı rap şarkıcılarını yakın arkadaşları dışındakilerin tanıdığını zannetmiyorum. ailelerinin dahi haberi yoktur kimi isimlerden. rap müziğin başkaldıran ruhunu yansıtan şarkılar totalde %5'i geçmez.
dürüm esprisi yapan yazarların zeka seviyesi
-
bu dürümde bize susmak düşüyor.
not: tek haneli iqsporluyum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
zengin ile fakir'in en küçük ortak böleni coca cola , en büyük ortak böleni ıphone
çengelköy kokoreççisi
-
şu son 1 aydır akşamları eve dönerkene önünden geçtiğimden gündüze oranla daha fazla gözüme çarpan mekan.
kömürde kokoreç yapıyorlar. nicedir sulanıyordum yeycem bi akşam diye, na bu akşama kısmetmiş kendileriyle tanışmak.
ufak bi dükkan, kokoreçi dışarda yapıyolar, tezgahsı büyük baya...
içerde zibilyon tane ünlü hedenin fotosu var.
neysem evvel çengelköy çınaraltı aile çay bahçesinde renkli boğaz köprüsüne ve sissiz güzel boğaz görüşüne nazır us file agamla bayaa bi çay içtik.
sonra şeytan dürttü beni yürü dedim yarımşar çakalım cila...
ulan çayın üstüne ne cilası diceksiniz...
o da öle dedi zate, ama dünden razıymış iç öyle ık mık yapmadı. taam adaj dedi geldi kuzu kuzu...
dayımlar pişirdi güzelce bizim yarımları verdiler, ilk dişi attığımda hissettiğim klasik kokoreç tadının azcık daha üstündeydi, o da kömür ateşinin etkisinden mütevellittir kesin.
neysem yarımları kayazem yapmadan evvel 2şerden de midye dolma yuvarlayalım o da kokoreçin cilası olsun dedik ama dolmalar tırt çıktı biyenmedik pek.
nerde karaköy iskelesinin ordaki abinin midye dolmaları dedim içimden...
sözün özü güzel mekan, anadolu yakasındaysanız, evde sıkıldıysanız, gidin bi çay için çınaraltında sora gelin kokoreç yapın yarımşar eve mutlu mesut gidin yani...
öğrenciyken ek gelir için yapılan şeyler
-
anket yapmıştım zamanında. allahım çok zor işti. 180 lira için çalmadığım kapı kalmamıştı. bu işi deneyimledikten sonra gördüğüm tüm anketör arkadaşlara önce gülümser, insan gibi selamlaşır, sonra dinler, sorularını cevaplarım. yüzüme o kadar çok kapı kapanmış, o kadar azar işitmiştim ki yaşadığım stresi ölsem unutmam.
fyodor mihailoviç dostoyevski
-
dostoyevski'nin bu denli sevilmesinin esaslarından birinin "karakter" ya da karakter kurulumu olduğu oldukça aşikardır.
bir karakter imgesinin yaratılması, bir karakterin kuruluşu yeni bir yazar görüşünü, yeni bir yazar konumunu da gerektirmektedir. dostoyevski'nin yaptığı da, yeni karakterler, kişilikler ve kurulumlar yaratmaktan ziyade, bu kişilere, toplumdaki portrelere yeni ve bütünlüklü bir bakış açısı getirmekti.
biraz daha açmak gerekirse, dostoyevski'nin yaptığı salt yeni baştan karakterler yaratıp bunları sunmak değildi ; onun yaptığı daha ziyade "çoklu" - monolojik olmayan - bir bakış açısı ile karakter içerisindeki ya da kişi içerisindeki kişiyi açığa çıkarmaktı. yani, yeni bir yazar ve yeni bir bakış açısı yaratmaktı. *
yine de bu karakter tahlilleri ile yazarı yanlış değerlendirmemek gerek zira dostoyevski şöyle der:
"tam bir gerçekçilikle insandaki insanı bulmak... psikolog diyorlar bana; bu doğru değil. daha yüksek bir anlamda gerçekçiyim sadece, yani insan ruhunun derinliklerini resmediyorum."
karakteri tihon'un da dediği gibi:
"bakın, casuslarla psikologları - hiç değilse benim ruhuma girmeye çalışanları - sevmem"**
ek olarak belki de bakhtin'in maddelendirmeleri bu hususta açıklayıcı nitelikler sunmaktadır.
"öncelikle, dostoyevski kendisini kendi bilincinin dünyasında sıkışıp kalmış öznel bir romantik değil, gerçekçi addeder. yeni görevini - "insan ruhunun tüm derinliklerinin resmedilmesi" - "tam gerçekçilik"le yerine getirir, yani derinlikleri kendisinin dışında, başkalarının ruhunda kavrar [...] dostoyevski psikolog olduğunu kesinlikle redddeder."
her ne kadar dostoyevski karakter yaratma ve yansıtma hususunda üstüne mertebe bir başarı gösteriyorsa da, belki de kendisini bir romantiklik şeması içerisinde değerlendirmekten ziyade bir dostoyevski gerçekçiliğini anlamak gerek.
________
* dostoyevski ve öncesi dönemleri ele aldığımızda fark edilecektir ki karakterler hakim yazarın tonu altındalardır. bu ne demektir? karakter, yazarın sesini, görüşünü, fikrini, zikrini yansıtır durumdadır. kendi içlerinde bütünlüklü bir özgürlüğe sahip olmadan adeta yazarın biçimlendirdiği, yazarın sesinin her daim duyulduğu, yazarın her daim hissedildiği kurgulardır. işte bu nedenden ötürü monolojiklerdir. işte dostoyevksi'nin yaptığı da bu monolojik sesi yıkıp, "yazar" makamını daha geri plana çekip, karakteri kendi içerisinde özgür, kendi sesine sahip, hatta yazarla çatışan/çarpışan bir kurulumla okuyucuya sunmaktı.
** cinler/ ecinniler romanının yayınlanmayan bölümünden.
yılan adası'nda ruslara kafa tutan 13 ukraynalı
-
suriyeli bedeviler kadar olamayıp, sahilde nargile keyfi yapmak varken, ülkelerini müdafaa ederken katledilen kahraman askerlerdir. ruhları şad olsun!
tff'nin süper lig şampiyonunu değiştirmesi
-
yani sen diyorsun ki "beşiktaş'ın çıkıp kaybettiği maçları, galatasaray ve fenerbahçe'nin kazandığı maçları iptal edelim. böylece rakiplerimizin hakederek kazandığı altı puanı silelim. bu durum bizim fazla deplasman maçı oynamamızdan daha az haksızlık." çok muazzam bir akıl yürütme.