hesabın var mı? giriş yap

  • bu kişiler; yunanı balık yemler gibi denize attık diye algılıyor.
    "şehitlerimizin kanlarıyla sulandı bu topraklar" cümlesinden ne anlarlar acaba?

  • diploması ile sunduğu cv'ye ekleyebileceği ''üstün sabır ve direnç'' sertifikasını da hak etmiş öğrencidir. zira bir zamanlar çok zor şartlar altında yaşanıyordu buralarda.

  • tarzı olanlardan.

    güntekin onay: hocam bjk çok sakatlık yaşıyo. ?????
    önder özen:bakın sakatlığın nedenleri belllidr. 1) antrenman programı yanlıştır. 2) futbolcu kendine bakmıyordur. 3) darbeye bağlı sakatlık. .........

    güntekin onay: slaben bilic'e öyle böyle diyolar. iyi teknik direktör değilmiş.
    önder özen:iyi bir teknik direktörün parametreleri bellidir 1) taktik2)teknik 3) team management 4) fizik. bakın bilic de bunların hepsi var.

    güntekin onay: hocam pilav böyle tane tane olmuyo neden?
    önder özen: bakın bunların nedeni bellidir. 1) osmancık pirinci değildir. 2) iyi kavurmamışsındır. 3) kesme şeker koymamışsındır..
    bunların hepsi bilic de var.
    vsvsvsvsv.....

  • evde onu bekleyen veya birazdan eve gelecek olan bir gönüldaş yoksa eve ister 17:15'te gelinsin ister 19:00'da gelinsin ne fark eder.yaş biraz ilerleyince daha çok anlaşılıyor bu durum.gençlere sözüm yok işten erken gelsinler otursunlar dizilerini izlesinler ama bir yerden sonra insanın bilgisayar ekranına bakası gelmiyor.
    hayat çok garip.bayılırdım halbuki dizi izlemeye.

  • top beğenmeme değil, top seçmedir.

    her şey tüylerde bitiyor.

    hava sürtünmesi az olsun diye genelde ilk tercih biraz daha yeni olan toptur. yeni açılan toplarda tüyler daha yapışıktır topa, daha düz bir alan sunar. hava sürtünmesi azalır.

    aynı top ile uzun süre oynayınca tüyleri kabarır. ilk servis dışarıda olursa, ikinci servis için daha garanti olan kabarık tüylü top tercih edilir.

    bu nedenle genelde bir kabarık, bir de yeni top seçilip oyuna devam edilir.

  • mehmet demirkol'un "en büyük başarın hangisi?" sorusuna verdiği cevap:
    "bence en büyük başarısı bir insanın, tembelliğine karşı koymasıdır. bunu yapan her şeyi yapar."

    hayata ve hayatına yön vermek isteyen fakat bir türlü harekete geçemeyen, kendine motivasyon sağlamak için birinin gazına ihtiyacı olan herkese semih saygıner'in röportajlarını izlemeyi tavsiye ediyorum... sen çok yaşa semih abi.

  • hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.

    şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:

    -her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.

    - sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.

    -bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.

    ...........................

    10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.

    aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.

    peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:

    http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435

    edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?

  • kahvaltıcıdayız arkadaşımla. arkamızda da sürekli feys de feys tivitır da tivitır fotoğraflarından bahseden muhtemelen liseli ağırlıklı bi grup var. kahvaltıcı aşırı kalabalık, bi gürültü bi kıyamet. bu arkamızdaki grup da sağa sola koşturmaktan perişan olmuş garsonlardan birini çağırdı. gelişen muhabbet:

    -buyrun ne istemiştiniz?
    +(kameralı telefonu uzatarak) ya bizi çeker misineeez?
    -sizi şu an hiç çekemem, aşırı yoğunuz da.

    hayatımda duyduğum en güzel kinayeydi galiba lan.

  • sanki yasli nesil de ulke kaynaklarini peskes cekerek para kazanmadi. hele su anki halimizin sebebi kolay yoldan para kazanmaya calismis yasli ve biyikli dedeler hic degil.

  • bir alışkanlığı bırakabilmek için önce ona olan sevgiyi bırakmak gerektiğini düşünürüm ben. ve iş sigarayı bırakmaya gelince de şöyle tiksinmeyi düşündüm kendisinden;

    büyükçe bir cam kavanoz alınır. (turşu kavanozlarından, epey büyük)
    sigarayı bırakmadan 1 hafta önce söndürülen tüm izmaritler bir yerde biriktirilir.
    sigara bırakma gününde, cam kavanozun içine biraz su, izmaritler ve bir parça inek ciğeri* atılır ve kavanozun ağzı kapatılır.
    evde, işte her daim göz önünde bir yerde tutulur.
    zamanla çürüyen ciğer, sigaradan tiksindirmeye yetmezse arada kavanoz kapağı açılıp derin bir nefes çekilir.

    (aslında ben bi manyakmışım da devlet bana yardım etmemiş)

  • verilen linkteki yorumları okuyunca türk halkının okuma yazma özürlüsü olduğunu gösteren video.

    yorumlarda yavaş'a atıp tutmuşlar, bu kadar zaman niye çürümesine izin verdiniz demişler. gerizekalı olmasa zaten videonun başında adamın 18 temmuz 2022'de devraldık dediğini ve öncesinde belediyenin yapabilecek bir şeyi olmadığını anlayacak.

    şunların oyu da 1 oy olarak sayılıyor ya, böyle demokrasinin çarkını siksinler.