hesabın var mı? giriş yap

  • insanlar kendisinden nefret ediyorsa, dönüp kendisine baksın.

    fatih terim'in kızı diye, yahut babası zengin diye kendisinden nefret ettiğimizi düşünenler var. amk bu "zengin nefreti işte, kıskanıyorlar :(" fikrini ilk ortaya atanı evire çevire dövmek lazım.

    fatih terim'e en yakın örnek, mustafa denizli. neden selin denizli'den nefret etmiyoruz? onu geçelim, sözlükçe en antipatik ünlü yarışması yapılsa ilk üçe girecek hülya avşar'ın kızından niye nefret etmiyoruz? o kadar olayı kavgası bilmemnesi oldu. "yazık çocuğa sefil oluyor" ekseninde yorumlar dışında yorum çok nadir geldi. nil karaibrahimgil neden suavi karaibrahimgil'in kızı, yahut selami karaibrahimgil'in yeğeni değil de, nil karaibrahimgil? yahut neden "serdar erener'in karısı" diye anılmıyor? moda sektöründen örnek verelim, ivana sert dediğin sıradan bir mankenken şimdi modacı oldu. neden yurdal sert'in eski karısı değil de, yurdal sert ivana sert'in eski kocası? buse terim neden seren serengil'in öztürk serengil'in kızı olmaktan sıyrıldığı kadar bile fatih terim'in kızı kimliğinden sıyrılamıyor?

    şüphesiz ki, buldumcuk, görgüsüz ve ne oldum delisi olmasaydı, kendi çapında bi başarı elde edip bunu başarabilirdi. henüz çok geç değil belki bunu aşar. ama hiç zannetmiyorum. zira bikaç sene sonra kendisini fatih terim'in kızı yerine x'in karısı şeklinde tanımadıkça, bundan kurtulacak gibi değil. birilerinin bir şeyi olmadan bir şey olabilecek bir insan olsa, emin olun olurdu.

  • böyle garip bir şey.

    sağda solda görüyorsun birbiri için ölen aşıklar, sevgililer falan var. kız çok seviyor oğlan çok seviyor. beni sevebilme ihtimali olan biri olunca "yok" ama. sanki kimse beni çok fazla sevemez. ben sevebilirim ama biri bana çok aşık olamaz. çirkin değilsindir, iyi bir insansındır belki ama yine de "bende ne bulmuş olabilir ki?" ya da "beni neden çok sevebilir ki?" soruları dolanıyor.

    şimdi biri tarafından sevilme ihtimalim var gibi sanki.. biraz da olsa... ama yok aklıma yatmıyor arkadaş. biri tarafından çok sevilemem, biri bana aşık olamaz... sanki!

    edit: anne babadan sevgi eksikliği görenlerde olur vs. diyen çok var. belirtmek isterim ki ailemden asla sevgi eksikliği görmedim, sevgilerini bana her zaman hissettirdiler. benim burada sevilmekten kastettiğim "aşk". bu şekilde çok sevilemezmişim gibi hissediyorum.

    edit: artık inanıyorum.

  • fıkra gibi bir ekibin, epik ötesi videosu

    gönül isterdi ki orada bir de imam olsun ama maalesef serkan keskin dışında buna gönüllü olacak biri gelmiyor aklıma. (referanstan anlamayanlara aşinayız. o yüzden şöyle buyrun )

    adamlar nasıl güzeller yahu... "tanrı'nın var ettiği bir şeye cıs mıs demek olmaz hacu" diyip, böyle bir şeye katılıyorlar.

    ateyiz de "ıyy pis din adamları, sizi gidi salaklar" filan demiyor. kendi hikayesini anlatıyor.

    rahip, marijuana külüyle bunları ash wednesday münasebetiyle kutsuyor filan. ahahah... töbe çektim yeminle.

    fakat asıl, sonlara doğru hahamın ateyize yaklaşımı beni bitirdi...
    "biliyorum", diyor; "tanrıya inanmıyorsun. fakat ben inanıyorum. o yüzden, eğer müsaaden olursa, sözlerimi/duamı kabul edersen çok sevinirim."

    adamlar, sadece 3 kişilik halleriyle, şu dünyanın olması gerektiği hali göstermişler lan.

    o din, bu din, dinsizlik... boş boş tartışmalar hepsi.
    sevgi varsa -bir de ot- * huzur var be. paylaşmak var. şeffaf olmak var.

    kenevirle ilgili bir şeyler okuma şansım oldu. kağıt için ağaç kesilmesine gerek bırakmayacak kadar kudretli bir bitki.

    alkol ve sigaradan daha zararlı değil. bu kadar yasaklanmasının sebebi, birilerinin zenginleşmesinin önünü kesmesi deniliyor.

    ben kitabın yalancısıyım.

    ayrıca şu üçlüyle takılmak istiyorum. the man from earth filmindeki gibi, salonda oturup sohbet edesim var saatlerce.

  • gerçek hayattaki mealine örnek olarak şöyle bir olay geçmişti başımdan:
    3,5 yılı (acı-tatlı fakat kesinlikle fırtına gibi) birlikte geçirdiğim sevgilimden ayrılmıştım.
    sadece bir, iki ay sonra bir arkadaşla karşılaştım, şöyle bir diyalog geçti aramızda:
    ben: ee, napıyorsun, nasılsın?
    densiz: napalım ya, takılıyoruz. dün gece arkadaşlarla takıldık kordonda, selin* diye bir kız vardı. aa hatta seni de tanıyorumuş galiba, bir ara takılmışsınız....

    işte o noktada bende kayış koptu, görüntü gitti...."tanıyormuş galiba"... "bir ara takılmışsınız"..."bir ara takılmışsınız".
    ulan hayatımın fırtınasından bahsediyorsun. bu kadar mı çabuk eskiyor? daha iki ay oldu bu hale mi geldi bu konu? ulan 3,5 yıl ne zaman bir ara oldu? az daha evleniyordum ben onunla, adı nasıl takılmak oldu?

    işte onun gibi bir cümle bu: "poeple you may know" may!?

  • mantıklı bir durum.

    kadın milleti biz erkekler gibi değil. bizde mesela arz talep dengesi mantıklı. kapitalizmi ruhumuza yedirmişsiz. kadınlardaki durum daha farklı ve karmaşık.

    misal elimizde iki kız olsun. birine didem diyelim, diğerine de irem. didem üç birim güzel irem'se altı birim güzel. siz de altı birimlik bir adamsınız.

    sanıyor musunuz ki irem "bu adam altı birimlik o halde ben bununla naz yapmadan çıkayım" diyecek. ya da didem ben üç birimim en iyisi koşup şunun boynuna bir sarılayım diyecek.

    bok diyecek!

    sonuç olarak her ikisi de yorkshire düşesi olduğundan size yedi bilemedin sekiz birimlik naz yapacak. sanacaksınız ki brijit bardo'nun gençliğinin peşindesiniz.

    o yüzden bir mantıklı erkek türü olarak eforumuzu yedi birimlik zeynep'in peşinden koşarak harcamalıyız. unutmayın ki zeynep'e harcayacağınız eforla, didem veya irem'e harcayacağınız efor arasında çok büyük fark olmayacak.